Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Nur
Tepkime puanı
156

Profil mesajları Son aktivite Gönderiler Hakkında

  • Bu satırları gidip gelen aklımla yazıyorum .
    Sana gidip , Aşka gelen bir akılla ..
    Çaresizlik nedir bilir misin ? Kalbin kanatlanıp gittiği yere... '' Bedenin '' gidememesidir.
    Bazen herşeyden, kendimden bile kaçıp sana sığınmak istiyorum. Öyle güvenilir ki yüreğin, hep orda kalayım...
    Senin için buldum :angel: al da gel Nunu, fıstığım bekliyor, parti yapıciz :kiss1::kiss1::kiss1::kiss1:

    Öğrendim ki;
    Hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şey:
    'Yapayalnız' hissetmesine neden olan insanlarla yaşamasıdır...!
    Diyelim yağmura tutuldun bir gün
    Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
    Öbür yanda güneş kendi keyfinde
    Ne de olsa yaz yağmuru
    Pırıl pırıl düşüyor damlalar
    Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
    Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
    İşte o evin kapısında bulacaksın beni....

    Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın…
    ‘Nereden çıktın bu vakitte’ dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; gözünün dilini bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı…
    Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. İhtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin.Kucaklamalı seni güvenli kolları, dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı…En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz…Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
    Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin.Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi… Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş..Gözbebekleri bulutlandığında, yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında onun gözlerinden gelmeli yaş…Yıllarca aynı ip üstünde çalışmış, cesaretle ihanet arasında gidip gelen bir salıncağın sınavında birbiriyle kaynaşmış iki trapezci gibi güvenle kenetlenmeli elleri…‘Parkurun bütün zorluklarına rağmen dostluğumuzu koruyabildik, acıları birlikte göğüsleyebildik ya; yenildik sayılmayız’ diyebilmeli…Issızlığın, yalnızlığın en koyulaştığı anda, küçücük bir kağıda yazdığımız kısa ama ümit var bir yazıyı yüreğe benzer bir taşa bağlayıp birbirimizin camından içeri atabilmeliyiz:
    ‘Bunu da aşacağız!
    Ters düşerim görüntülerle,
    Kalbimde kırılır ışıklar.
    Bir ilaç gibi ihtiyaç umutlar,
    Kalmaz bende yokluğun kadar...
    İçimde yelkovan, beynimde tefrikalar,
    Sensiz kaybettiğim zamanlar,
    Ziyan eder beni gözyaşım olur...
    Yaşatmaz bir kelebek kadar !.
    İçimde kaygılar, cevapsız sorgular,
    Sensiz kaybettiğim anlamlar...
    Ziyan eder beni katilim olur.
    Yaşatmaz bir kelebek kadar !.
    Her gün erken söner lambalar,
    Düşlere iltica her gece,
    Bir kaçak gibi sığındığım uykular,
    Kalmaz bende yokluğun kadar...
    Bir zamanlar gökyüzünde birbirlerini gerçekten çok seven bir bulutla yıldız vardı... Bulut gökyüzünün en şeker, en pembe bulutu. Yıldızsa; en parlak, umudu en çok yansıtan yıldızıydı. Gökyüzündeki her varlık onların sevgisini kıskanırdı, Tatlı bir kıskançlıktı onlarınkisi... Ama biri vardı ki; bulut ve yıldızın ayrılmalarını yürekten istiyordu... Hem de yıldızın en yakın arkadaşı olmasına rağmen... Bulut biraz saftı, kimseyi kıramazdı...
    Yıldızsa bulutu için elinden gelen her şeyi yapabilir, herkese meydan okuyabilirdi.Zaten onun için bir bulutu bir de çok sevdiği dostu peri vardı... Bir derdi olduğunda gider periye anlatırdı... Nereden bilebilirdi ki, perinin bir Gün bunların hepsini yıldızla bulutun ayrılmalari için kullanacağını? Bir gün nazar değdi bulutla yıldıza... Hiç yoktan bir sebepten tartıştılar. Bulut, çekti gitti, hatalı olmasına rağmen. Yıldızsa "Nasılsa bulutum beni seviyor, dönecektir." diye düşündü.. Fakat hiç bir şey beklendiği gibi gitmedi... Bulut dönmedi. Kim bilir, belki de cesaret edemedi dönmeye.Tek bir gerçek vardı ki: O da; ikisinin de çok üzgün olduklarıydı... Gökyüzündeki iyilik melekleri bile ağladılar onların durumlarına ama ne fayda...
    Ertesi gün yıldız olanları en yakın dostu periye anlattı... Periyse göstermelik bir hüzne büründü... Eline büyük bir fırsat geçmişti. Artık hayatı boyunca kıskandığı kişiye karşı kozları vardı elinde. O kişi, en yakın dostu yıldız olmasına rağmen kullanacaktı kozlarını... Hem de büyük bir zevkle...

    Bulutun yanına gitti ve yıldızın artık onu sevmediğini söyledi. Bulutsa üzüldü, boynunu büktü ama elindenhiç bir şey gelmeyeceğini düşündü... Çünkü yıldız inatçıydı.. Bir kere olmaz dediyse, bir daha olur demezdi. Peri de bulutun bu üzgün durumundan yararlanıp ona olan sevgisini itiraf etti... Bulut da kimseyi kıramadığı için perinin,yıldızının yerine geçmesine izin verdi... Yıldız, günlerce bulutunun dönmesini, ondan af dilemesini bekledi... Ama bulut gelmedi.
    Bir gün yıldız, bulutun yanına gidip, konuşmaya karar verdi. Gece yola çıktı. Bulut, dostu sandığı periyle birlikte Ayda el eleydi... Melekler dayanamayıp, tüm olan biteni anlattılar yıldıza... Çok üzüldü ve çaresiz, döndü arkasını gitti.Yavaş yavaş sönmeye başladı... O Günden sonra yıldız söndü, ışık veremez oldu.. Bulutsa artık ne o kadar pembe, ne de o kadar kadifeydi. Yıldız, ilk zamanlar her şeyden vazgeçti, hayata küstü... Ama kolay pes etmezdi.Kısa bir süre sonra hayatıyla ilgili o önemli kararı verdi.

    O Güne kadar hiç görmediği güneşin yanına gidecektive biraz daha ışık isteyecekti ondan. Çok geçmeden daha önce hiç görmediği güneşin yanına gitti... Ondan yansıtması için biraz daha ışık istedi... Güneş ışık yerine sevgisini verdi yıldıza... O gün bu gündür yıldız,dünyaya güneşin sevgisini yansıtır.... Bulutsa; hep gözyaşlarını akıtır dünyaya...Bir de yüreğinde kopan fırtınaları !
    Bazen insan öyle bir özlenir ki.. Özlenen bilse, yokluğundan utanır....
    Canımın içisin. Kelebeğimsin.. Miniğimsin... Özlediğimsin... Hasretle yolunu gözlediğimsin. Yani kısaca herbişeysin...
    Elimi kalbine koymasam da nasıl attığını hissedebiliyorum buradan. Sakın unutma!.. Unutmak değil, unutulmaktır asıl yalnızlık olan...
  • Yükleniyor…
  • Yükleniyor…
  • Yükleniyor…
Üst