Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Admin1

PATRON
Yönetici
⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
2 May 2007
Mesajlar
133
Tepkime puanı
11
Cumhuriyet Bayramı, 29 Ekim 1923 'te Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından ilan edilen Cumhuriyet yönetim biçiminin kutlandığı Türkiye'nin resmî bayramlarından bir tanesidir.

Osmanlı İmparatorluğu 'nun dağılışı ve Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası, M. K. Atatürk'ün önderliğinde Türkiye Devleti 'nin bir Cumhuriyet olduğu 29 Ekim 1923'de ilan edilmiştir.

200pxtrkiyearmassvg8a88su4.jpg


Cumhuriyet öncesi

Osmanlı Devleti hüküm sürdüğü 624 yılda, 36 padişah tarafından yönetilmiştir. Son padişahı Padişah Vahdettin ’dir.

Demokrasi ve cumhuriyet öncesi dönemlerde ülkeler, padişah, şah, kral, hakan, sultan gibi kişiler tarafından yönetilmekteydi. Böyle, tek kişiye dayalı yönetim sistemine "Mutlakıyet" denir. Mutlakıyet yönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız tek bir kişidedir.

Mutlakıyetle yönetilen ülkelerde zamanla ülkeyi yöneten tek kişiye yardımcı olsun diye meclis kuruldu. Meclis üyeleri halkın dileklerini yöneticiye duyurur, yasa tasarısını hazırlardı. Bu yasa taslakları yönetici tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı. Bu yönetim biçimine "Meşrutiyet" denir. Meşrutiyet 'de meclisin yetkileri genel olarak çok sınırlıdır. Osmanlı Devletinde 1876 ve 1908 yıllarında iki kez meşrutiyet ilan edilmiştir.
Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu'nda İkinci Meşrutiyet'in ilanından 6 yıl sonra başlamıştır. 1914 'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na dünyanın belli başlı devletleri katıldı. Dört yıl süren savaş sonucu yenilgiyle sonuçlandı ve Osmanlı toprakları İngiltere, Yunanistan, Fransa, İtalya gibi devletler tarafından paylaşılmaya başlandı.

mustafakemalataturkbefook7.jpg

Bayram kabul edilmesi

29 Ekim 1923’te TBMM, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nda (1921 Anayasası) yaptığı değişiklikle, devletin yönetim biçimini cumhuriyet oalrak ilan etti. Bu ilan aynı gece atılan 101 pare top ile kutlandı. 1924 yılında cumhuriyetin ilanı şenliklerle kutlandı.
2 Şubat 1925'de Hariciye Vekaleti'nce (Dışişleri Bakanlığı) düzenlenen bir kanun teklifinde 29 Ekim'in bayram olması önerildi.[1] Bu öneri metninde “medenî ülkelerden her biri kendisi için millî bayram olmak üzere tek bir gün kabul etmiştir. Her millet bu şekilde belirlediği günü, resmî özel gün sayarak yalnız o günü gerek ülke içinde, gerek dış temsilciliklerinde millî törenle icra eder... Yabancılara da kutlattırılması gereken, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve milletimizin resmî özel gününü öteki medenî ülkeler gibi bir gün olarak belirlemek lâzımdır. O gün ise Cumhuriyet’in ilânı günü olan 29 Ekim’den başkası olmamalıdır”[1] dendi. Bu teklif Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelendi ve 18 Nisan 1925'de karara bağlandı. 19 Nisan'da bu teklif TBMM tarafından kabul edildi. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim 1925'ten itibaren bu gün ülke içinde ve dış temsilciliklerde bayram olarak kutlandı.
628 Numaralı kanun metni:[2]
  • Madde 1 - Türkiye dahil ve haricinde devlet namına yapılacak bayram merasimi Cumhuriyetin ilan edildiği 29 teşrinievvel günü icra edilir.
  • Madde 2 - İşbu milli bayram merasiminin icrasiyle sair bayramlarda icra olunacak merasimin tarzı icra Vekilleri Heyetince tayin olunur.
  • Madde 3 - Bu kanun neşri tarihinden muteberdir.
  • Madde 4 - Bu kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.
Cumhuriyet sonrası

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü, bütün resmi daireler, özel işyerleri ve eğitim kurumları resmi tatildir, tatil 28 Ekim saat 13.00’te başlar.
Ulusal bir bayram olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günümüzde de her yıl resmi törenlerle kutlanır. Statlarda kutlama törenleri düzenlenir. 29 Ekim günü, tüm okullar, meydanlar süslenir, çeşitli etkinlikler yapılır. Okullarda şiirler okunur, marşlar söylenir. Cumhuriyetle ilgili oyunlar, sergiler, paneller halka açık olarak düzenlenir. Çoğu yurttaş kutlama amacıyla evlerine kırmızı beyaz Türk bayrağını asar.
Cumhuriyet; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir. Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz ulusundur. Cumhuriyet'i korumak, kollamak, yaşatmak her Türk vatandaşının ödevidir.


Kaynak WikiPedia
 

Benzer konular

HORUS

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
28 Tem 2007
Mesajlar
2,653
Tepkime puanı
27
7517819mayis00122495lowe2.jpg


Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetin ilk adımını attığında yayınlanmış bir gazete

7917623mayis03122324loag1.jpg


O günlerde bile türk halkının Ata'sına verdiği desteği anlatan bir gazete

Bütün halkın direnişine en güzel örneklerden birisi Erzurumlu Kara Fatma
kuvmilsilahlg1.jpg
 

aDoBe

🏆Pro Tasarımcı🏆
Katılım
9 Eki 2007
Mesajlar
700
Tepkime puanı
7
Yaş
53
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü, bütün resmi daireler, özel işyerleri ve eğitim kurumları resmi tatildir, tatil 28 Ekim saat 13.00’te başlar.


yarın iş yerindeyim......


Herkesin Bayramı Kutlu Olsun.

lutfen artık millet olarak bazı seylerin farkına varalım. Ve lütfen artık Atatürkü daha iyi anlayıp, "Ben bir Atatürk'üm..." diyecek kadar, öğrenmeye baslayalım...

Ben de bir Atatürküm.

sevgiyle kalın
 

VolkanTEKiN

♫♪♪ ♫♪♪ &#9835
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
2 May 2007
Mesajlar
14,551
Tepkime puanı
112
Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun.
 

sensei01

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
156
Tepkime puanı
0
İşte kutlanması gereken en önemli bayram...
Ne mutlu Türk'üm diyebilene...
Bayramınız Kutlu Olsun...
 

N/A8

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
31 May 2007
Mesajlar
1,155
Tepkime puanı
73
ATA' nın Dilinden... NUTUK

CUMHURİYET'İN İLANI ÜZERİNE MİLLETİN DUYDUĞU GENEL VE SAMİMİ SEVİNCE KATILMAKTAN ÇEKİNENLER


Efendiler, Cumhuriyet'in ilânı, bütün milletçe sevinçle karşılandı. Her tarafta parlak sevinç gösterileri yapıldı. Yalnız İstanbul'da iki üç gazete ve yalnız İstanbul'da toplanan bazı kimseler, milletin genel ve samimî olan bu sevincine katılmaktan çekindiler.Endişeye düştüler. Cumhuriyet'in ilânına önayak olanları eleştirmeye başladılar.

İşaret ettiğim gazetelerin ve şahısların Cumhuriyet'in ilânını nasıl karşıladıklarını hatırlamak için sadece o günlerdeki yayınları gözden geçirmek yeterlidir.

Meselâ ''Yaşasın Cumhuriyet'' başlığı altındaki yazılar bile Cumhuriyet'in kuruluş ve duyuruluş şeklinin garip olduğunu, bunda ''sıkboğaza getirilmiş gibi bir durum bulunduğunu ilan ediyordu. Bu yazıların sahibi şu görüşleri ileri sürüyordu : (. . . Şöyle olacagı böyle olacagı söylenip dururken, diğer taraftan birdenbire birkaç saat içinde, Kanun-ı Esası değişikliği yapılıvermesi en yumuşak deyimi ile gayritabiî bir harekettir.''

Bizim davranış tarzımız nmedeniyet dünyasını anlamış, okumuş, incelemiş ve devlet idaresinde tecrübe kazanmış kafalardan çıkacak bir muhakeme eseri'' değilmiş...

Cumhuriyet'in ilânını Meclis'in alkışlarla kabul etmesi, milletin top atışları ile kutlaması eleştiriliyor ve deniyordu ki : ''Cumhuriyet alkış ile,dua ile şenlik ve donanma ile yaşamaz.'' ''Cumhuriyet bir tılsım degildir.Millet Meclisi'nde bir büyü yapıldı. Bundan sonra her iş kendiliğinden düzelecek, her derdin çaresi kendiliğinden bulunacak değildir.''

Ben cumhuriyetçiyim diyenlerin, Cumhuriyet'in ilânı günü kaleminden çıkacak sözler bunlar mı olmalıydı. En yüksek idare şeklinin Cumhuriyet'ten başka bir şey olmayacağına inandığını iddia edenlerin Cumhuriyet kelimesine ''bir put gibi tapmam'' demesindeki anlam ve kasıt neydi ?

Meclis toplantı hâlinde bulunmadığı zaman, '' Onun güven oyu verdiği bir hükûmetİn düşürüleceği şeklinde asılsız bir fikri kamuoyunda canlandırıp böyle bir hak ''padişahlara bile verilmemişti. Şimdi o hak,Cumhurbaşkanı'na mı veriliyor? '' sorusu kime ve ne maksatla yöneltiliyordu?

Bu yazıları yazanın maksadı, Cumhuriyet'i halka sevdirmek mi, yoksa bunun put gibi tapılacak bir şey olmadığını anlatmak mıydı? Cumhuriyet bize rejim değişikliği ile birlikte zihniyet değişikliği de getiriyor mu? Kabineye girecek olan kimselere birer devlet adamı kafası hediye ediyor mu? sözleriyle daha ilk anda Cumhuriyet'in değer ve önemini azaltmaya kalkışmak ''Cumhuriyetçiyim'' diyenlerden beklenebilir miydi?

En hafif bir rüzgârdan bile korunması gereken yeni doğmuş bir çocuğun, onu beslediklerini söyleyenler tarafından bu şekilde hırpalanması doğru muydu?

Bu düşüncelere yer veren gazetenin başka bir sayfasında ''Türkiye Cumhuriyeti'nin İlânı'' başlığı altında yer alan birçok düşünceler arasında : ''... Bu yeni merhaleye ulaşan Türk milleti, acaba burada uzunca bir süre huzur içinde dinlenebilecek, burası onun için bir canlılık ve güç kaynağı, bir rahatlık ve mutluluk kaynağı olabilecek midir? Bu merhale onun sosyal yapısını kırıp dökmeden kucaklayabilecek bir çerçeve niteliği taşımakta mıdır? Cumhuriyet acaba olayların zorlaması karşısında çaresizlikten kaçıp sığınılan bir saçak altı mı olacaktır?. .'' gibi endişe ve ümitsizlik veren sözlerin sırası mıydı?

Cumhuriyet'in ümit, rahatlık ve mutluluk getireceğinden şüphe ve endişeye kapılan kimse, ümit, rahatlık ve mutluluğu nereden ve hangi kaynaktan bekliyordu? Cumhuriyet'in, milletimizn sosyal yapısını kırıp dökebileceği ihtimali, Cumhuriyeti benimsemiş olan kimselerin kafasında nasıl yer bulabiliyordu.

Bir başka gazeteci de, '' Efendiler, acele ediyorsunuz! '' diye bağırmaya başladı.

Bu gazeteci efendi, millete şu yolda jurnal veriyordu : ''Bunalım yeni bir kabine kurulması şeklinde giderileceği yerde, aksine son günlerin bütün gürültülerine rağmen, yine kimsenin çok yakında ilân edileceğine ihtimal vermediği Cumhuriyet'in pek delilli ispatlı, pek kesin ve pek acele olarak ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

''Cumhuriyet ilânının çok yakın olduğuna ihtimal vermeyen yalnız kamuoyu değildi. Belki Ankara'da en önemli ve en yetkili mevkilerde bulunan bazı kimseler de böyle bir ihtimali hatırlarına bile getirmiyorlardı.''

Bu sözlerle itiraf edilmektedir ki, son günlerin bütün gürültüleri,Cumhuriyet'in ilânına engel olmak içinmiş. . . Böyle bir maksat güdenlerin ''Kararların alınmasında acelecilik'' görmeleri tabiiydi. Fakat ''memleket kamuoyunun da bu görüşte, kendileriyle birlikte olduğunu'' sanmaları yanlıştı.

Gazetesini ''balonu uçurdular ama galiba ucunu kaçırıyorlar! '' ve ''sular boşanınca dolaplar döndü ama... ne yönde?'' gibi çirkin bayağı sözlerle dolduran gazeteci efendi, sesleniş ve suçlamalarına şöyle devam ediyordu : ''Efendiler, devletin adını taktınız, işleri de düzeltebilecek misiniz?''

Bu seslenişle başlayan yazıları, şu satırlarla son buluyordu : Tek dileğimiz... ''Vatan ve millete yararlı işlere başlanılmasından ibarettir.Eğer dün ilân edilen Cumhuriyet'in liderleri ve o liderleri destekleyenler bunu yapabileceklerinden eminseler, biz de kendilerine - öyleyse Cumhuriyetiniz mübarek olsun Efendiler! - deriz.''

Bizi alay edercesine tebrik eden bu son cümleyle, yazar, Cumhuriyet'i benimsemiyor, onunla ilgisi olmadığını bildiriyordu.

Başka bir gazeteci yazar da, Cumhuriyet'in ilânı dolayısıyla yaptığı eleştiri ve değerlendirmede : ''Bizi üzen nokta, millî önderimizin şahsı ile ilgilidir. En büyük ruhlu adamlar bile, şahsî güç sahibi olmanın çekiciliğine karşı koyamamışlardır'' diyor ve bu görüşünü, benim nutuklarımdan aldığı sözlerle destekledikten sonra, Amerika'ya istiklâl sağlayan Washington'un, nasıl çiftliğine çekildiğini, Amerika Meclisi'nin hiçbir şahsı dikkate almadan yalnız halkın menfaatlerini düşünerek altı yılda anayasayı nasıl hazırlamış olduğunu ve ondan sonra da Washington'a nasıl başkanlık verilmiş bulunduğunu anlatıyor ve Kanun-ı Esasî'mizin bu şekilde değiştirilmesinde benim önayak olmamı hoş görmüyor. . .

Bu yazar ve benzerlerinin, Cumhuriyet'in ilân şeklinde ve Cumhuriyet'in esasları ile ilgili kanunda gördükleri kusur ve eksiklikleri tenkit etmelerini samimî sayabilmek için çok saf olmak lazımdır. Eğer bu yazarlar, Cumhuriyet'in ilânı günü yaygaralı hücumlara başlamayıp, önce Cumhuriyet'in ilânını iyi niyetle ve samimiyetle karşılamış olsalar, kamuoyunu kararsızlık ve karışıklığa düşürecek şekilde degil de, Cumhuriyet in iyi yanlarını tanıtıcı ve onun ilânının pek yerinde olduğunu kamuoyuna telkin eden yazılar yazmış olsalardı, ondan sonra yapacakları ''her türlü tenkidin samimiyetini iddiada haklı olabilirlerdi. Fakat gördügümüz tutum ve davranış böyle olmamıştır. . .

ATA' nın anlattığı simalar ne kadar tanıdık değil mi? Hala Cumhuriyeti sorgulayan dar beyinlere, NUTUK okumalarını öneriyorum.Orada bir milletin uyanışı, Ata'sının dilinden anlatılıyor.

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun arkadaşlar...

[YOUTUBE]https://www.youtube.com/watch?v=jdz8OMGcu7U[/YOUTUBE]
 
Son düzenleme:

gulumse gulum

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
1 Ağu 2007
Mesajlar
88
Tepkime puanı
2
"Temeli büyük Türk milletinin ve onun kahraman evlatlarından mürekkep büyük ordumuzun vicdanında akıl ve şuurunda kurulmuş olan Cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem prensiplerimizin bir vücudun ortadan kaldırılması ile bozulabilecği fikrinde bulunanlar, çok zayıf dimağlı bedbahtlardır. Bu gibi bedbahtların, Cumhuriyetin adalet ve kudret pençesinde layık oldukları muameleye maruz kalmaktan başka nasipleri olmaz. Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşıyacaktır. Ve Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeğe devam edecektir.
Mustafa Kemal Atatürk/1926

Unutulmasın, unutturmayalım. Cumhuriyet Bayramımız hepimize kutlu olsun. gulumse gulum/2007
 

Rüveyda SALIK

MissGraphic
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
15 Eyl 2007
Mesajlar
2,511
Tepkime puanı
63
Web sitesi
www.grafikerler.net
Cumhuriyetimizin 84. yılı tüm Türk halkına kutlu olsun arkadaşlar.
daha nice 84 yıllara.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
 

Gökhan TEKİN

ARTniyetli
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
2 May 2007
Mesajlar
4,702
Tepkime puanı
74
Dün geç saatlere kadar bekledim google ın logosunu görmek için kısmet sabahaymış : ) Google in bugunkü logosu :
tr_republic07.gif
 

Hepyek

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
17 Eyl 2007
Mesajlar
3,069
Tepkime puanı
84
Cumhuriyetimiz yasasin.
 

mavitayfa

🏆Pro Tasarımcı🏆
Katılım
30 Tem 2007
Mesajlar
575
Tepkime puanı
11
Aynı Bayrak Altında Nice Yıllara....Kutlu olsun:)
 

madame.naz

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
19 Haz 2007
Mesajlar
65
Tepkime puanı
2
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun:peace1:
 

ufukdural

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
28 Ocak 2008
Mesajlar
1,556
Tepkime puanı
26
Yaş
58
Büyük milletimizin tarihteki en parlak başarılarından biri olan Cumhuriyet'imizin 85. yılını kutluyoruz.

Cumhuriyet ulusumuzun tarih sahnesinde yeniden dirilişinin adıdır.
Cumhuriyet'imiz anlam ve gücünü, ulusumuzun ortak istenç ve büyük bir imanla gerçekleştirdiği kurtuluş mücadelesinin eseri olmasından almaktadır.
Cumhuriyet milletimizin doğulusuyla, batılısıyla, kuzeylisiyle, güneylisiyle, kadın-erkek, yaşlı-genç demeden, kan ve gözyaşlarıyla yazdığı eşsiz bir destandır.
Cumhuriyet eşitlik, özgürlük ve uygarlıktır. insanlık onurunu herşeyin üstünde tutmaktır.
Cumhuriyet cehalete, yoksulluğa, fukaralığa, çaresizliğe karşı verilen emsalsiz bir mücadeledir.
Cumhuriyet'imizin temelindeki iddia, vatandaşlarını çağdaş bir devletin vatandaşı yapmaktır.
Büyük Atatürk, "Yurt'ta sulh, Cihan'da sulh" ilkesi ile Cumhuriyet'imizin temeline barışçılığı koymuştur.

Geçen 85 yıl tarihimizin en uzun barış dönemidir. Türkiye bulunduğu bölgede ve dünyada barışın korunmasına en çok hizmet eden ülkelerden biridir.
Bu duygu ve düşüncelerle, Cumhuriyet Bayramımızı kutlar; Büyük Atatürk başta olmak üzere, Kurtuluş Savaşı'mızı başarıya ulaştırıp Cumhuriyet'imizi kurarak ona katkıda bulunanları saygı, şükran ve rahmetle anıyorum.

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun.
 
Üst