a.g.s.l
👑Efsanevi Grafiker👑
- Katılım
- 1 Eki 2008
- Mesajlar
- 2,444
- Tepkime puanı
- 134
Yaşayabilme ihtimali üzerine yazı.
Bana bakma çek gözlerini üstümden , yada al götür benim gözlerimi de yanında ,çünkü bende ara sıra , senden başka bakacak bir şey bulamıyorum ve sana baktıkça ,kendimi suçlu hissediyorum neden bilmiyorum ama hayat gösterdi. yeniden çirkin yüzünü.
Bazen güneş doğduğunda, lanet edersin başlayan güne. Yada lanetlerin en güzelini yaşarsın, dopan güneşle birlikte. Bazen de yıldızlar verdır ,göklerde ve sanki sana gülercesine bakarlar, ve sen yine lanet edersin , doğan gecenin bitmek bilmeyen karanlığına. Ara sırada aynalara küsersin ,karşındakini suçlarsıın, tüm olanların ardından ve sanki kimseymiş ,gibi bakarsın herkezin kabullendiği kendine. Zaman zaman da gözlerine lanet edersin ,onu tekrar sana göstereceği için ve sanki hiçbir şey her şey kadar değerli olur, o senin gözlerine girince.
Yalnızlık adı altında toplanan, tüm duyguları bir anda yaşamak zor gelir. Bazen ve kendini alamazsın, bir türlü ölümü düşünmeden. Ölüm aslında kurtuluş olsada, seni yaşayamadığım zamanlarda aslında sen ‘biz’ karmaşasının içinde, ölümün en güzel tarafı oluverdin ,şimdiki zamanın çekimlenmiş anlarında.
Her zaman –miş li geçmiş zamanda bir varmış ,bir yokmuş demekten sıklan insanlardan olmamın , nedeni de bu olsa gerek. Ben her zaman şimdiki zamanın, en güzel çekiminde minicik –mişler arasında kalmaktan hoşnut olan ama asla –di li geçmiş zamanda sıkışmayan, belkide edilgen çatılı ama ,hiç bir zaman emir kipinde bulunmadım, insanlara karşı. Sevmenin en güzel tümleçlerinde ,yada en anlamlı tamlamalarının arasında olmak isterdim. Senin kurduğun cümlelerin sonunda ,her zaman adımı duymak ,yada adımın en güzel çekimlenmiş ,hali olan bağlılık kelimesi üzernde, belkide hiç olmadığını zannettiğim aldanmışlık hissiyle, bire bir anlamdaşlık kazanmak isterdim.
Sen benim hayatımda ,kocaman ve belkide hiç kapanmayan parentezlerle varoldun. Ve ben hep ünlem işaretleriyle ,senin peşinde dolaştım ve sonunda soru işaretleriyle evime gittim. Sen hep cümle başında ,büyük harflerle dolaştın durdun, ama ben senin cümlelerinde ben hiç bir zaman paragraf başında olabilecek ,kadar değrli olmadım.
İşte her şeye rağmen ,ben hep –miş li geçmiş zamanda ,dolandım durdum... ve artık ben yeni bir zamanda, kendi hayatımın en kenarındayım artık düşmekle, düşmemek arasında, gidip gelen ruhum belkide senin gözlerinin, denizine düşüp oracıkta boğulacak, ama ben senin için artık keşkeli zamanlarda ,ve istek kipinde bulunacağım.. Kendine iyi bak, seni geniş zamanda sevdim ve inan sen hiç şimdiki zamanda, olamayacaksın hayatımda...
Bana bakma çek gözlerini üstümden , yada al götür benim gözlerimi de yanında ,çünkü bende ara sıra , senden başka bakacak bir şey bulamıyorum ve sana baktıkça ,kendimi suçlu hissediyorum neden bilmiyorum ama hayat gösterdi. yeniden çirkin yüzünü.
Bazen güneş doğduğunda, lanet edersin başlayan güne. Yada lanetlerin en güzelini yaşarsın, dopan güneşle birlikte. Bazen de yıldızlar verdır ,göklerde ve sanki sana gülercesine bakarlar, ve sen yine lanet edersin , doğan gecenin bitmek bilmeyen karanlığına. Ara sırada aynalara küsersin ,karşındakini suçlarsıın, tüm olanların ardından ve sanki kimseymiş ,gibi bakarsın herkezin kabullendiği kendine. Zaman zaman da gözlerine lanet edersin ,onu tekrar sana göstereceği için ve sanki hiçbir şey her şey kadar değerli olur, o senin gözlerine girince.
Yalnızlık adı altında toplanan, tüm duyguları bir anda yaşamak zor gelir. Bazen ve kendini alamazsın, bir türlü ölümü düşünmeden. Ölüm aslında kurtuluş olsada, seni yaşayamadığım zamanlarda aslında sen ‘biz’ karmaşasının içinde, ölümün en güzel tarafı oluverdin ,şimdiki zamanın çekimlenmiş anlarında.
Her zaman –miş li geçmiş zamanda bir varmış ,bir yokmuş demekten sıklan insanlardan olmamın , nedeni de bu olsa gerek. Ben her zaman şimdiki zamanın, en güzel çekiminde minicik –mişler arasında kalmaktan hoşnut olan ama asla –di li geçmiş zamanda sıkışmayan, belkide edilgen çatılı ama ,hiç bir zaman emir kipinde bulunmadım, insanlara karşı. Sevmenin en güzel tümleçlerinde ,yada en anlamlı tamlamalarının arasında olmak isterdim. Senin kurduğun cümlelerin sonunda ,her zaman adımı duymak ,yada adımın en güzel çekimlenmiş ,hali olan bağlılık kelimesi üzernde, belkide hiç olmadığını zannettiğim aldanmışlık hissiyle, bire bir anlamdaşlık kazanmak isterdim.
Sen benim hayatımda ,kocaman ve belkide hiç kapanmayan parentezlerle varoldun. Ve ben hep ünlem işaretleriyle ,senin peşinde dolaştım ve sonunda soru işaretleriyle evime gittim. Sen hep cümle başında ,büyük harflerle dolaştın durdun, ama ben senin cümlelerinde ben hiç bir zaman paragraf başında olabilecek ,kadar değrli olmadım.
İşte her şeye rağmen ,ben hep –miş li geçmiş zamanda ,dolandım durdum... ve artık ben yeni bir zamanda, kendi hayatımın en kenarındayım artık düşmekle, düşmemek arasında, gidip gelen ruhum belkide senin gözlerinin, denizine düşüp oracıkta boğulacak, ama ben senin için artık keşkeli zamanlarda ,ve istek kipinde bulunacağım.. Kendine iyi bak, seni geniş zamanda sevdim ve inan sen hiç şimdiki zamanda, olamayacaksın hayatımda...
Son düzenleme: