Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Cahit GÜLDEN

Eğitimci Grafiker
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
26 May 2007
Mesajlar
1,199
Tepkime puanı
44
Web sitesi
www.cahitgulden.com
Boya Renkleri (Devam)

Çok geniş ve kapsamlı olan renk konusuna devam ediyoruz:

Pigment dediğimiz küçük renk verici maddelerden oluşan boya temelde bir kimyasal madde olmasına rağmen ışık renklerini taklit eder. yani uygulama ve algılama farklı sentezlerle çalışmaktadır. Boya uygulamada kendine özgü ANA ve ARA renk uygulamarıyla dikkat çekerken, algılamada ışık renk sistemleri kullanılmak zorundadır.
Renk sistemleri incelenirken Temel 6 renk üzerinden değerledirilir

  • [*]Kırmızı
    [*]sarı
    [*]mavi
    [*]yeşil
    [*]mor
    [*]turuncu
ilk ve önemli sistem iki ana rengin karışımıyla oluşan renklerin sistemidir.
tablo 2 de bunu görmekteyiz.
2 önemli sistem kontrast (tamamlayıcı) renklerin kullanılmasıdır,bu sisteme aynı zamanda zıt renklerde denmektedir. Bu renkler yanyana geldiği zaman birbirlerini göstermektedirler.
kırmızı<>yeşil
mavi<>turuncu
sarı<>mor

Sanatsal uygulamalarda sıkça kullanılan bir sunuş biçimidir. Birçok önemli sanatçı bu renk sistemini sıkça kullanmıştır.

Henri Matisse kırmızı-yeşil zıtlığını sıkça kullanmıştır.
matisse15.jpg



Vincent Van Gogh parlak sarılar, turuncular, maviler ve morları kullanmıştır çalışmalarının nerdeyse tamamı zıt renklerin armonisi üzerine kuruludur.

Vincent_van_Gogh_2_l.jpg



gogh.room-arles.jpg



van_gogh_wheatfield_with_crows.jpg



Görsel sanatların önemli bir dalı olan GRAFİK TASARIM da renk kullanımı çok önemlidir. Bir çok grafik tasarımcı logolarında ve afişlerinde zıt renklerin armonisini kullanmaktadır.
Zıt renk kavramını daha iyi kavrayabilmek için şöyle bir deney yapabilirsiniz isterseniz daire şeklinde 4 cm çaplı beyaz bir mukavvanın üzerine eşit aralıklarla herhangi bir zıt renk ikilisi boyanır (örneğin:kırmızı-yeşil) merkez bölümüne bir delik açılır ve buraya bir kurşun kalem sokulur daha sonra bu kurşun kalemi avucumuzda hızla çevirdiğimizde çark üzerinde hiç renk olmadığını beyazın oluştuğunu görürüz.
Tamamlayıcı renkler bağlamında bu sisteme en yakın sistem ara renklerdir.

Renk armonisi yani uyumu bir görselin başarısında çok önemli bir yer tutmaktadır. Başarısız bir renk uygulaması bizim tüm emeğimizi tabiri caizse yerin dibine batıracak güçtedir. Renk görsellikte kullanımı en zor olan sistemlerden biridir bilinçli renk kullanımına ancak tecrübeyle ve denemeyle ulaşabiliriz, ama sistemi bilmek bize renk konusuna başarılı bir giriş yapmamızı sağlar.
 
Son düzenleme:

Bahtınur YILDIZ

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
18 May 2007
Mesajlar
1,384
Tepkime puanı
33
zevkle, öğrenme hevesiyle, aklımın bi köşesine kaydederek dikkatlica okudum hocam çok teçekkürler. Bu işte çoğumuz alaylıyız yani okullunu okumaduk, bu işi yapıyoruz ama teknik bilgilerine okadarda sahip değiliz sayenizde öğreneceğiz.
 

belqin

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
29 May 2007
Mesajlar
474
Tepkime puanı
6
Konular hem bilmemiz gereken hem de okunması çok zevkli konular. Çok teşekkür ederiz bunları bizlere öğrettiğiniz için.
 

İpek

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
7 Haz 2007
Mesajlar
18
Tepkime puanı
0
Teşekkürler, emeğinize sağlık
 

Cahit GÜLDEN

Eğitimci Grafiker
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
26 May 2007
Mesajlar
1,199
Tepkime puanı
44
Web sitesi
www.cahitgulden.com
Değerlendirme

Tasarım ilkelerinde Biçimlendirme elemanlarını özet halinde geçtik:
Çoğu zaman ihmal ettiğimiz tasarım olgusu insan beyninin labirentlerinden çıkmayı başarırsa bize olumlu bir çalışma olarak yansır. Tasarım bir fikrin doğuşundan, meydana gelişine kadar olan aşamasıdır diyebiliriz, bunu şöyle örnekleyebiliriz, herhangi bir canlı ortaya çıkarken atalarının DNA sı o canlıyı oluşturmakta baş etken olarak yer almaktadır.
İşin özü tartılamayacak kadar küçük bir madde, kimyasal bir kod olan DNA dır. Bir tasarımda küçük bir kod olarak başlar beynimizde minik bir fikirdir daha sonra o fikir anne karnında gelişen bir çocuk gibi büyür gelişir ve doğar. Tasarımın aşamasının her anı zahmetli, yoğun ve heyecanlıdır. Ben sizde bu heyecanı görüyorum eğer heyecan varsa zorluklarada göğüs gerebiliyorsanız gerçekten başarılı olabileceğinize inanıyorum.
Tasarım eğer yanında buluş yoksa, yeni birşey üretmemişte başkalarını taklit etmişseniz zaten var olan bişeyin yanına kötü bir kopya eklemekten öteye gitmez.
İster grafiker olun ister mimar, isterse takı tasarlayın her zaman orjinal fikirler olacaktır, vardır ve olmaya devam edecektir. Ben herkeste müthiş orjinal fikirler olduğuna inanıyorum, meslek hayatımdada bunun sayamayacağım kadar çok örneğini gördüm.

Yani işin özü küçük bir fikirdir, bu fikri bulmak için çok uzağa gitmenize gerek yok kendi içinizde var ve kendinizi geliştirdikçe dahada güzel fikirler var olmaya devam edecektir. Ben arkadaşlarıma başkalarını taklit etmek yerine kendileri olmalarını öneriyorum.
 

N/A3

🏆Pro Tasarımcı🏆
Katılım
5 Tem 2007
Mesajlar
850
Tepkime puanı
15
Grafik dünyasında bir şekilde bulunan benim gibi kişilere ışık tutacak olan bu bilgilerden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Yalın, etkili anlatımla sunduğunuz konular kişisel gelişim göstermek isteyenlere klavuz olacaktır.
Sevgi ve saygılarımla...
 

VitruviuS

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
29 Haz 2007
Mesajlar
101
Tepkime puanı
5
Cahit hocam teşekkürler bende tekrar etmiş oldum:)
 

Mehmet Kaya

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
20
Tepkime puanı
1
Üstadlarım sağolasın bir alaylı olarak bu bilgileri burada görmek bana keyif verdi.
Sağolun varolun.

Saygılar...
 

Cahit GÜLDEN

Eğitimci Grafiker
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
26 May 2007
Mesajlar
1,199
Tepkime puanı
44
Web sitesi
www.cahitgulden.com
Çok teşekkürler mehmet bey, övgülerinize layık olmak için elimizden geleni yapacağız.:))
 

Cahit GÜLDEN

Eğitimci Grafiker
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
26 May 2007
Mesajlar
1,199
Tepkime puanı
44
Web sitesi
www.cahitgulden.com
Kompozİsyon İlkelerİ

BÖLÜM : 2 KOMPOZİSYON İLKELERİ
Tasar meydana getirmekte kullanılan KOMPOZİSYON ÖĞELERİ yan yana gelip birbirleriyle bağıntı kurabilmek için bazı ilkelere bağlı olarak tertiplenirler. Bir başka deyimle Kompozisyon ilkeleri düzenleme yapmakta kolaylaştırıcı ve yol gösterici rol oynarlar.

Kompozisyonu oluşturmakta kullanılan ilkeler şunlardır :
1 TEKRAR
2 ARALIKLI TEKRAR
3 UYGUNLUK
4 ZITLIK
5 HİYERARŞİ
6 EGEMENLİK
7 DENGE
8 BİRLİK

Bir düzenleme yapmak için bu ilkelerden bir ya da birkaç tanesi yahut hepsi bir arada kullanılabilir. Ancak herhangi bir tasarda bunların hangilerinin ne miktarda kullanılması lâzım geldiğine dair bir reçete vermeye imkân yoktur. Çünkü bu sekiz ilkenin birbirleriyle ve 10 adet tasar öğesi ile ihtimaller hesabına göre yüzbinlerce birleşme tarzı vardır. Bu nedenle sanatın reçetesi yazılamaz. Bir tasarın meydana gelmesinde bu ilke ve öğelerden hangilerinin kullanılacağı ve dozajının ne olacağı sanatçının isteğine bağlıdır. Bunlardan en ustalıklı şekilde yararlanmak ise sanatçının yeteneği ile orantılıdır. Yapıtlar, bu ilkeler yardımıyla oluştururlar. Bu ilkeler sanat eserini oluşturdukları kadar onun eleştirilmesinde de kıyaslama konusu olurlar.

Bu ilkeler gerek iki boyutlu, gerekse üç boyutlu çalışmalar için geçerlidir. Bir tasarda bu ilkelerden bir kısmı iki boyutlu kısımlarda, diğer bir kısmı üç boyutlu kısımlarda kullanılabileceği gibi her bir ilke hem iki boyutlu, hem de üç boyutlu kısımlarda kullanılabilir. Tasar ilkeleri hakkında aşağıda özet halinde bilgi verilmiştir.


1 TEKRAR

Bir öğenin aynen ya da yakın kıymette olarak birden fazla sayıda kullanılması TEKRAR’I meydana getirir. Birbirinin çok yakını olan öğeler, cisimler, biçimler yan yana görüldüklerinde yadırganmadıklarından dolayı aralarındaki benzerlik birleştirici bir bağ görevi yapar. Bu bakımdan tasar meydana getirmede TEKRAR çabuklaştırıcı rol oynar.



Tekrarın 3 türü vardır:
• Tam tekrar
• Tekrar
• Değişken tekrar
1. 1—TAM TEKRAR:
Cisim ya da biçimlerin ölçü, biçim, renk, değer ve dokularının tam manasıyla aynı olması ve bunların eşit aralık ve aynı yönde kullanılması halinde tam tekrar meydana gelir. Aynen tekrarlanan süsleme motifleri, yan yana yapılan benzer yapılar tam tekrara örnek olarak gösterilebilir.

1. 2 — TEKRAR:
Cisim ya da biçimlerin ölçü, biçim, renk, değer ve dokularının tam manasıyla aynı olması, buna karşılık aralık ya da yönlerinin değişik şekilde kullanılması haline TEKRAR denir. Aralıkları ya da konuş yönlerinde farklılık olan motifler ve bu durumdaki bina blokları bu ilkeye örnek olarak gösterilebilir.
Burada şu hususu da belirtmek lâzımdır ki, TEKRAR yalnız tek tek biçimler kullanarak değil, bir araya gelen biçim kümeleriyle de meydana getirilebilir.
Böylece daha girift motifler, süslemeler ile de TEKRAR meydana getirilebilir Zemin anlatımları gözden geçirilirken, benzer ölçüde tekrarlanan cisimlerin zemin anlatımı, dolayısıyla iki boyutlu etki hasıl ettiğinden bahsedilmişti. Böylece daha önce tekrarın iki boyutluluk etkisi hasıl ettiği öğrenilmişti. Bu yüzden TEKRAR süsleme sanatlarında geniş ölçüde kullanılır. Mimarlıkta daha çok kitle yerleşmelerinde, mekân tertiplerinde, cephe, döşeme, duvar ve tavan süslemelerinde, halılarda, perdelik kumaşlarda, duvar kâğıtlarında, mobilya kumaşlarında ve tül desenlerinde kullanılır.

1. 3. — DEĞİŞKEN TEKRAR:
Birbirlerinin aynı olmakla beraber, aralarında küçük farklar olan biçim ya da isimlerin bir arada kullanılması halin ortaya çıkan tekrara DEĞİŞKEN TEKRAR denir. Bu türlü tekrarda öğelerin ölçü, biçim, renk, değer ya da dokularında ufak farklar bulunabilir. Keza bunların yerleştirilmelerinde aralık ya da yön farkı da bulunabilir. Aralarında ufak farklar bulunan binalar, kar taneleri, papatyalar, yumurtalar ve benzeri cisimlerden aynı türden olanlar, aralarındaki küçük farklara rağmen bir araya geldiklerinde DEĞİŞKEN TEKRAR meydana getirirler. TEKRAR genel olarak birleştirici olarak etki yapar. Kullanıldığı alan içinde bütünlük meydana getirir. Fakat cisimlerin çok sayıda ve benzer olarak kullanılışları bıkkınlık doğurabilir. Bu nedenle, ortaya çıkan bıkkınlığı düzenlemedeki diğer öğelerin vereceği canlılık ve ilgi çekicilikle gidermek lâzımdır. Bu bakımdan DEĞİŞKEN TEKRAR, TEKRARA, TEKRAR ise TAM TEKRAR’A kıyasla daha çok ilgi çekici etki yapar.
 
Son düzenleme:

Cahit GÜLDEN

Eğitimci Grafiker
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
26 May 2007
Mesajlar
1,199
Tepkime puanı
44
Web sitesi
www.cahitgulden.com
2 ARALIKLI TEKRAR (münavebe)
Birden fazla motif, biçim ya da cisim, belirli aralıklarla birbiri ardınca kullanıldığı takdirde ARALIKLI TEKRAR ortaya çıkar. Bu suretle tekrarın verdiği sıkıcılık ortadan kaldırılır, yerini değişkenliğin verdiği canlılık alarak değişkenlik yoluyla birliğe gitme yolu denenmiş olur. Fakat bu kadarcık değişkenliğe rağmen belirli aralıklarla aynı şeylerin mütemadiyen tekrarlanması da yine bir miktar bıkkınlık doğurur. Bu nedenle, aralıklı tekrar, gerektiği yerde ve ancak kâfi bir dozda kulanılmalıdır.
Aralıklı tekrar da bir yüzey etkisi yapar. Meydana getirdiği iki boyutluluk etkisi nedeniyle aralıklı tekrar daha çok iç ve dış süslemelerde kullanılır. Aralıklı tekrar kullanarak cephe, döşeme, duvar ve tavan süslemeleri, kumaş, halı, tül ve duvar kâğıdı deseni yapmak mümkündür. Bu konuda bugüne kadar çok başarılı örnekler ortaya çıkmıştır.
Bina kitlelerinin tasarımında, iç mekânların düzenlenmesinde ve her türlü görsel tasarımda aralıklı tekrar ilkesinden gerektiği zaman yararlanılır.
 

Cahit GÜLDEN

Eğitimci Grafiker
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
26 May 2007
Mesajlar
1,199
Tepkime puanı
44
Web sitesi
www.cahitgulden.com
3 UYGUNLUK
İki ya da üç boyutlu cisimler arasında ortak veya yaklaşık tarafların bulunmasına UYGUNLUK denir. Cisimlerin ortak ya da yakın tarafları olması bunların bağdaşma olanağını artırır. Cisimlerin arasında kolayca bağıntı kurulabilmesine zemin hazırladığından; uygunluk, tasarın oluşumunu kolaylaştırır.
Cisimler arasındaki uygunluk, onların biçimleri, ölçüleri, renkleri, değerleri ve dokularının herhangi biri ya da bunlardan birçoğu bakımından olabilir. Ayrıca cisimlerin yönleri ve bunların aralıklarıyla da uygunluk meydana getirme olanağı vardır.
Uygunluk, yukarıda bahsi geçen hususlar bakımından mutlak bir benzerlikle değil, rahat hissedilebilir bir yakınlıkla sağlanır. Bu nedenle UYGUNLUK, tekrar ile zıtlık arasındaki yolun yarısıdır denilebilir. Uygunluk, cisimlerin fiziksel yapılarında olabileceği gibi onların karakterinde, esinledikleri anlamlarda ve hizmet beraberliklerinde de olabilir. Bu nedenle uygunluk 4 grupta toplanabilir.
• Fiziksel uygunluk
• Hizmet uygunluğu
• Biçim uygunluğu
• Üslûp uygunluğu

Bunlar hakkında özetle şu bilgiler verilebilir :

1- FİZİKSEL UYGUNLUK :
Cisimlerin ölçüleri, biçimleri, renkleri, değerleri, dokuları, yönleri ve aralık an arasındaki benzerliklere fiziksel uygunluklar denir. Cisimler bu özelliklerine kadar çoğu bakımından birbirlerine benzerlerse o kadar fazla uygun sayılırlar.

2-HİZMET UYGUNLUĞU :
Birbirlerine benzemedikleri halde aralarında kullanılış amacı ya da meydana geliş kaynağı bakımından ilgi bulunan eşyalar yanyana geldiklerinde yadırganmazlar. Bunların kullanış ya da oluşum yakınlıkları kendi aralarında öyle bir bağlantı kurar ki, hiç fiziksel uygunluğu bulunmayan bu eşyalar bir düzenlemede anlayış bakımından bir bağdaşma ve uygunluk meydana getiriler. Böyle bir uygunluğa HİZMET UYGUNLUĞU denir. İğne-iplik-makara arasındaki, sigara -kibrit - kül tablası - çakmak arasındaki, ipek böceği - koza - ipekli kumaş arasındaki uygunluklar bu türlü uygunluklardır. Bu konuda örnekler çoğaltılabilir.
Edebî ve simgesel kavramlarda da bu türlü uygunluk vardır. Örneğin, sulh simgesi olan güvercin ile ağzındaki zeytin dalı, Dîvan Edebiyatında uzun boyu belirtmekte kullanılan servi ağacı ile uzun boylu bir hanım arasındaki benzerlikler bu cinsten uygunluklardır.

3-BİÇİM UYGUNLUĞU :
Bazı cisimler ya da cisim grupları aslında birbirleriyle hiç ilgileri olmadıkları halde; biçim bakımından benzerliklere sahip olabilirler. Bu benzerlikler yüzünden bunlar birbirleri ile uyuşabilirler ya da birbirlerini çağrışım yoluyla kolayca hatırlatabilirler. Bir bulutun herhangi bir hayvana ya da herhangi bir kıt'anın haritasına yahut tanınmış ; bir insana benzetilmesi de bu cins bir uygunluk sayılır. Bu cins uygunluktan şekil - zemin bağlantılarında yararlanılır. Eğer zeminler biçim bakımından şekil ifadesine benzeyen öğelerle teşkil edilirse her iki anlatım arasında uygunluk yönünden bir birlik ve bağdaşma meydana gelir.


4-ÜSLÛP UYGUNLUĞU :
Hem iki boyutlu, hem üç boyutlu düzenlemelerde, konuya giren herbir öğe arasında ve bunların tertiplenişlerinde yakınlık ve birlik olmalıdır. Bu birlik düzenlemenin tamamına yayılmalıdır. Bu birlik aslında san'atkârın' san'at görüşüne ya da kabullendiği san'at anlayışına bağlıdır. Her yazarın anlatım tarzı arasında, her ressamın kullandıkları renkler ve fırça darbeleri arasında, keza devirleri ve anlayışları farklı olan yapılar arasında bulunan karakter farkları aynı zamanda o yapıtların üslûp farklarıdır. Eğer bir yapıtın tamamı belirli bir üslûba göre düzenlenmişse, o yapıtın parçalan arasında ve parçaları ile bütünü arasında bir benzerlik, bir Uygunluk mevdana gelir ki iste buru ÜSLÛP UYGUNLUĞU denir. Böylelikle bir binanın tümüne ait üslûp, onun parçaları üzerinde de aynen hissedilir Bir binanın değişik kısımlarında malzemelerin kullanılma ve işlenme esasları, muhtelif süslemeler, söveler, renkler, girinti ve çıkıntılar, profiller, motifler hep birbirleriyle bağdaşacak bir durumda tertiplenmelidir. Bu nedenle, her san'atkârın kendine has bir üslûbu olmalı ve bu üslûbun genel karakterini yapıtının tümüne yaygın hale getirebilmelidir.
Üslûplar arasındaki fark, iki ayrı düzenlemeyi ya da karakteri farklı iki yapıyı yanyana getirince daha iyi ortaya çıkar. Bunlardan birer kısım alarak yeni bir düzenleme yapılacak olursa ayrı yapıtlara ait olan kısımlar yanyana gelince bağdaşmazlar. Bu bağdaşmazlık iki eser arasındaki üslûp farkından doğar. Nitekim bir örnek olmak üzere bir cami ile bir kiliseyi ele alacak olursak; bunların her ikisinde de tümüne ait bir üslûp uygunluğu olduğu halde bir tanesinden diğerine bir motif, bir pençere, bir kapı nakledilecek olursa bu nakledilen kısımlar diğer yapı içinde yabancı kalmaya mahkûm olurlar.
Üslûp uygunluğu yapılar için olduğu kadar şehirler için de önemlidir. Yapılarının hepsinde üslûp uygunluğu olan şehirler bir bakışta derli toplu ve aynı sırada görünürler. Kendine has yerleşme sırası olan ve yapıları o şehirlere göre özellikler taşıyan şehirler daima bu karakterleri ile anılırlar. Aslında bu iyi bir özelliktir ve devam ettirilmelidir. Bu konu şehircilik bakımından çok önemlidir. Buraya kadar uygunluğun dört ayrı türünden ve onun herhangıbir düzenlemeyi oluşturan, çeşitli kısımlar arasında birliği sağlayan birşey olduğundan bahsedildi. Fakat şunu da eklemek gerektir ki, devamlı uygunluklar biraz da tekdüzelik (monotonluk) etkisi yapar ve bıkkınlık doğururlar. Bu nedenle yeterli derecede uygunluk kullanmakla beraber sıkıcılığı gidermek amacıyla bir miktar ZITLIK’a yer verilmelidir.



4 ZITLIK
Cisimler arasında herhangibir bakımdan ortak ya da yakın nitelikler olmadığı takdirde, bunlar arasında ilgi kurmak güçleşir. Herbiri diğerine yabancı ve ilgisiz kalır. Böylece cisimler arasında bir birlik kurulanmayınca uyuşmazlık ve kargaşalık hüküm sürmeye başlar. Düzensizlik doğuran bu hâl, ZITLIK'ın tâ kendisidir.
Zıtlık bir taraftan dağınıklık ve uyuşmazlık meydana getirirken, diğer yandan da neden bu uyuşmaz cisimlerin bir arada bulundukları hususu insanı düşündürmeye başlar. Biçim, renk, doku, değer, ölçü, yön, aralık ve benzeri bakımlardan birinin ya da birkaçının söz konusu olabileceği bu zıtlıklar insanı aynı zamanda beklemediği etkilerle karşılaştırdığı için ürpertir ya da uyarır. Böylece canlılık başlar, ilgi toplanır. O halde zıtlık bir tasarımda bir taraftan uyuşmazlık doğururken, diğer taraftan tasarıma canlılık verici bir görev yapar.
Cisimler arasındaki zıtlık sadece bir bakımdan değil, birçok bakımdan olabilir. Bir tasarımda yer yer muhtelif zıtlıklar varsa ve fakat bu zıtlıkların dereceleri farklı ise bu zıtlık kümeleri de kendi aralarında ayrıca zıtlık doğurarak canlılık meydana getirirler. Biçimler arasındaki mesafeler demek olan ARALIK da zıtlıkda önemli rol oynar. Aralıkların farklılığı zıtlık meydana getirir. Bir düzenlemeye giren biçimleri ayıran aralıklardan en küçüğüne EN KÜÇÜK ARALIK (minör aralık), en büyüğüne EN BÜYÜK ARALİK (majör aralık) denir.
Aralıkların farklılığı bir düzenlemedeki; biçimler arasında gruplaşmaları ve uzaklaşmaları belirtmek bakımından önemli rol oynar ve düzenlemenin ilgi çekicilik kazanmasında olumlu hizmetler görür.


5 HİYERARŞİ (KORAM)
İki zıt ucu uygun kademelerle birbirine bağlayan köprüye KORAM denir. İki üç arasında bir düzen dahilinde geçiş sağlayan bu düzenleme yardımıyla anlamlı ve beğenilmesi kolay bir dizi ortaya çıkar. Eğer iki uç arasında ölçü farkı varsa, bir uçtan diğer uca doğru biçimler büyükten küçüğe doğru dizilmelidir. İki uç arasında doku farkı varsa, aradaki her kademenin dokusu sırayı bozmayacak şekilde ara kademeler teşkil edecek tarzda olmalıdır. Eğer uçlar arasında değer farkı varsa, her bir kademedeki değerler azar azar açılarak ya da koyulaşarak geçiş sağlanmalıdır. İki uç arasındaki fark renk farkı ya da biçim farkı olsa, yine aynı şekilde hareket edilir. O halde koramda hiç değişmeyen koşullar şunlardır :

• İki uç arasında zıtlık,
• Uçlar arasında muntazam bir kademelenme.

İki uç arasındaki zıtlık yalnız bir bakımdan değil, birçok bakımdan olabilir. Örneğin, iki ucun hem biçimi, hem ölçüsü farklı olabilir, ya da iki uç arasında hem değer, hem doku bakımından, hatta hem değer, hem renk, hem de ölçü bakımından fark bulunabilir. Keza daha buna benzer başka ihtimaller bahis konusu olabilir. İki uç arasındaki farklılık hangi bakımlardan olursa olsun, daima iki uç arasında yer alan biçimler, bu farklılığı azaltacak tarzda ve diziyi bozmayacak şekilde muntazam kademeler halinde geçiş sağlamalıdır. Burada genellikle zihinleri kurcalayan bir hususu açıklamak lâzımdır. Çoğunlukla «düzenli ölçü derecelenmesi bir koram mıdır?» sorusu akla gelir. Gerçi düzenli ölçü derecelenmesinde büyükten küçüğe ya da küçükten büyüğe doğru cisimler boy sırasına dizilir. Fakat bu diziliş esnasında sadece ölçü bakımından muntazaman dizilme koşulu bulunduğundun; aynı zamanda biçim, renk, doku, değer ve benzeri bakımlardan muntazam bir dizilme zorunluluğu yoktur. Bu nedenle, biçimleri, renkleri, dokuları, değerleri farklı olan cisimler renk, değer, doku, vesair hususlar bakımından gelişigüzel sırada olsalar, fakat ölçülerine göre muntazam dizilmiş bulunsalar bunlar «Düzenli ölçü derecelenmesi» meydana getirirler. Fakat bu esnada kademeler arasında renk, doku, değer ve biçim bakımından muntazam farklar bulunmadığından koram meydana gelmez. Bu yüzden her düzenli ölçü derecelenmesi koram meydana getiremez. Fakat özel hâl olarak bazı düzenli ölçü derecelenmeleri aynı zamanda bir koramdır. Örneğin, düzenli ölçü derecelenmesi esnasında biçimler değişmeden kalır ya da biçim ile birlikte renkler, dokular, değerler de değişmezse bu esnada iki ucu arasında ölçü farkı olan bir koram meydana gelmiş olur.
Koram meydana getirirken genel olarak biçimler birbirlerini örtmezler. Fakat bu şart değildir. Gerekli yerlerde örtme kullanılabilir. Tabiatta pek çok koram örnekleri vardır. Ayın hilâlden dolunaya ve dolunaydan hilâle gidişi sırasında biçim koramı meydana gelir. İnsan, hayvan ve bitkilerin muhtelif yaşlardaki durumlar» bir ölçü koramı meydana getirirler. Tasarımda üç türlü koram vardır. Bir düzenlemede bunlar ayrı ayrı ya da bir arada kullanılabilirler.

1-Eksensel koram :
Eğer koram meydana gelirken biçimler bir eksen üzerinde dizilirlerse ya da bu sırada aralarında eksen meydana getirirlerse, bu türlü korama EKSENSEL KORAM denir. Meydana gelen eksenin düzgün olması zorunluluğu yoktur. Eksen, eğri ya da zigzaglı olabilir.




2-Merkezsel koram:
Birçok biçimler bir ya da birkaç koram meydana getirecek şekilde birleştiklerinde eğer bir merkez noktası belirtebiliyorlarsa; bu biçimler kendi aralarında bir MERKEZSEL KORAM meydana getirmiş olurlar. Bu esnada biçimler çevreden merkeze doğru ya da merkezden çevreye doğru büyüyebilirler.

3-Çevresel koram:
Eğer biçimler çevre üzerinde kademelenirlerse bu türlü korama ÇEVRESEL KORAM denir. Bu sırada koramın ya da koram ların bağımlı bulundukları merkez, alan cinde ya da alan dışında kalabilir. Yeter ki bunların herhangi bir merkeze bağımlı oldukları ve bu merkez etrafında bir yörünge çizdikleri anlaşılmış olsun.


6 EGEMENLİK

Bir tasarda kararlı bir dengenin buluması için, bu tasarın değişik kısımlarnın görsel algılamada meydana getirdiği kuvvetli ve zayıf enerji bölgeleri arasında geçen mücadelenin bu bölgelerden bazılarının üstünlüğü ile sonuçlanması gerekir. Bu sırada diğer bölgelere, diğer biçimlere yahut diğer gruplara karşı üstünlük kurabilen biçim ya da küme EGEMEN sayılır. Bu egemenlik tasarın bir bölgesi tarafından da ortaya konabilir.
Egemenliğin en çabuk anlaşılan ve en çok kullanılan şekli ölçü egemenliğidir. Egemenlik sadece ölçü bakımından değil, aynı zamanda değer, doku, renk ve benzeri bakımlardan olabilir. Keza biçimler arasında kurulan bağıntıların diğer biçimler üzerinde ortaya çıkardıkları üstünlüklerle de egemenlik kurulabilir.
Renkli düzenlemelerde de durum aynıdır. Bu türlü düzenlemelerde sıcak ve soğuk renk gruplarından herhangi birinin üstünlüğü esas alınarak egemenlik sağlanmalıdır. Eğer sıcak renkler egemen olarak kabul edilirse soğuk renkler görüş alanı içinde sıcak renklerden daha az bir yüzey kaplamalıdır. İster ölçü, ister doku, isterse değer ya da renk bakımından olsun, her türlü egemenlikte bir zıtlık bulunur. Böylece bir biçim ya da biçimler grubu diğerine hâkim olabilir ve onu baskısı altında tutabilir. Bir tasarda sadece buraya kadar görülen fiziksel öğeler değil, aynı zamanda cisimlerin önemlilik derecesi ya da kabullenilen fikirler de egemen olarak alınabilir.
Örneğin, bir sergi binasının sökülüp, takılabilir olması, hafif ve şeffaf bir etki yapması öngörülmüş olsa; bu özellik o yapı için kabul edilmiş egemen fikir demektir. Böyle bir fikir kabul edildikten sonra mekânların tertibinde, kullanılacak malzemenin seçiminde hep bu ana fikir uyarınca hareket edilir. Bir başka yapı için anıtsal bir etki yapma esası kabul edilecek olursa, o yapıda daima herşey bu fikrin gerçekleşmesine yardımcı olmaya çalışmalıdır. Bir yapıda düşey veya yatay tesir elde etme istekleri de ana fikir olarak kabul edilebilir ve plânlama esnasında arzulanan etkiye her türlü yapı kısmının yardımcı olmasına gayret edilir.
Önem de egemenlik meydana getirmede olanak sağlayan bir husustur. Örneğin, bir müzede en kıymetli eserlerin sergilendiği salon en büyük önem kazanır. Plânlama bakımından bu salonun yerine özel surette itina edilir. Böylelikle bu salon egemen kabul edilerek diğer hacimler, merdivenler ona göre tertiplenir. Egemen olan biçimin, çisimin, veya rengin muhakkak en büyük boyutlara sahip olması gerekmez. Plânlamadaki tertip ve sergilemedeki önemlilik derecesi ile de bu egemenlik bariz olarak ortaya konabilir. Birçok eşyanın sergilendiği bir vitrindeki tertip bunlardan en kıymetli olanlarını belirtecek tarzda olur. Bir meydandaki en önemli bina, işgal ettiği yere göre belli olur. Keza bir şehrin plânlamasında bazı kıymetli binalar çok önemli rol oynarlar. Örneğin,.küçük boyutlu bir yapı olmasına rağmen Kâbe-nin Mekke şehri plânlamasına olan etkisi de bu cins bir egemenliğe örnektir. İmar plânı yapılan şehirlerde önce kıymetli yapıların tesbit edilerek plânlamanın onları dikkate alarak yapılması, bu cins egemenliğin şehircilik çalışmalarındaki önemine örnek olarak gösterilebilir.
 

KongLomerA

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
7 Eyl 2007
Mesajlar
13
Tepkime puanı
1
çok teşekür ederim okadar faydalı oldu ki anlatamam ama varsa elinizde birazda görsel örnekler aktarırsanız çok sevinirim.. saygılar
 
Üst