Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

dijital resim

bulo

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
11 Ara 2007
Mesajlar
96
Tepkime puanı
1
Web sitesi
www.bulo.deviantart.com
00ops19mayis20080376cs4.jpg


çalışmak amaçlı yaptığım bir dijital resim denemesi.

00ops19mayis20080446zu1.jpg


pek ilgilenen yok ama yinede böyle bu türde yaptığım
bazı deneme çalışmalarımı buraya koyayım bulunsun..
maksat renk olsun çeşit olsun..

00ops19mayis20080382yv7.jpg


00ops19mayis20080448wr5.jpg
 

Benzer konular

yolcu..

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
1 Tem 2008
Mesajlar
143
Tepkime puanı
1
değişik güzel çalışmalar..pek bilgim yok bu konuda ama yinede farklı görünüyor.emeğine sağlık..
 

tuncayka

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
13 Tem 2008
Mesajlar
114
Tepkime puanı
1
ilginç tasarımlar.eline sağlık
 

Hepyek

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
17 Eyl 2007
Mesajlar
3,069
Tepkime puanı
84
Tam olarak digital art sayılmazlar.

Biraz daha digital art incelemelisin.

Başarılar...
 

maxmny

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
17 Ara 2007
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Tam olarak digital art sayılmazlar.

Biraz daha digital art incelemelisin.

Başarılar...

Katılıyorum. Digital art çok daha farklı bir alan. Senin çalışmaların daha çok amatör fotomanüpilasyon (bunun Türkçesi'ni bilen varsa lütfen yazsın, ingilizce kelime ile konuşmayı sevmiyorum) tarzında.
 

bulo

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
11 Ara 2007
Mesajlar
96
Tepkime puanı
1
Web sitesi
www.bulo.deviantart.com
Katılıyorum. Digital art çok daha farklı bir alan. Senin çalışmaların daha çok amatör fotomanüpilasyon (bunun Türkçesi'ni bilen varsa lütfen yazsın, ingilizce kelime ile konuşmayı sevmiyorum) tarzında.

valla arkadaşlar dijital art konusu biraz karışık.
bence bu kavram tartışması bizi biraz aşar.
bunlar benim deneme çalışmalarım.
ben dijital resim diye adlandırdım.
çünkü daha çok resime benzediklerini düşünüyorum.
ve tamamen dijital yöntem ürünü oldukları içinde
dijital art bölümüne koydum. artistik bir takıntım yok.
zaten bunların sanatsal herhangi bir değeri oldugu
fikrine kapılmış filanda değilim kesinlikle.
aşşada konu ile ilgili bir makale var.
konu ile ilgili daha geniş bir persfektif sunar sanırım.
tüm yorumlar içinde ayrıca teşekkürler.

DIGITAL ART - Sanatın Sayısalı (*alıntıdır)

Sözcüklerin Türkçe karşılığı “Sayısal Sanat” olmasına rağmen,
ne yazık ki kavramın Türkçe karşılığı henüz yok.
“Digital Art” örnekleri, birçok ülkedeki çağdaş sanatlar
müzelerinde yerlerini alırken, ülkemizde böyle bir sanat
alanının varlığından bile söz edebilmek zor.
Zira, zaten bu alanda çalışan, yapıt veren az sayıdaki sanatçı,
egemen gelenekselci sanat çevresinin tepkileri karşısında
varlık savaşı vermektedir.

“Digital Art” kısaca, “Araç olarak bilgisayar uygulayımbilimini
(bilgisayar teknolojisini) kullanarak sanatsal yapıt verme.”
şeklinde tanımlanabilir.

“Digital Art” ın uygulayımbilim ile ilişkisi,
bu alanı “Sanat” dışında tutma eğilimlerinin en temel gerekçesi
olarak görülmektedir. Bu eğilim, uygulayımbilimin yaratıcılığı
öldürdüğü sanısına, bir başka deyişle “Tüfek icad oldu, mertlik
bozuldu” kaygısına, dayanmaktadır.

Gerçekte ise uygulayımbilim ile sanat, insanın varoluşundan
bu yana birbiri ile doğru orantılı olarak gelişen ve insanı
dünya üzerindeki diğer varlıklardan ayrıcalıklı kılan iki temel
alanı oluşturmaktadır. Uygarlık, bu iki alanın üzerinde insanlığın
yükselişi sürecidir. Hatta bu savı biraz daha ileri götürerek,
sanatın uygulayımbilime esin kaynağı olduğunu, onun motor
gücü olduğunu söylemek de yanlış olmaz.
Bu nedenle, bir yapıtın yaratı sürecinde uygulayımbilimin
varlığı, sanatsal niteliği azaltıcı bir etken olmayacağı gibi,
sunduğu olanaklarla geliştirici bir etken niteliği taşıyacaktır.

“Digital Art”a gösterilen tepkilerin hepsini, sanat kavramı ile
hiçbir zaman bir arada olamayacak tutucu, gelenekselci bir
bakış açısına bağlamak haksızlık olur. Aslında yanılgılar
çoğunlukla bilgi eksikliğinden ortaya çıkar.

2004 Aralık ayında istanbul EKAV Sanat Galerisindeki
“Noktanın Boyutları” adlı sergimi ziyarete gelen bir dostumla
yaptığımız görüşme, buna güzel bir örnek oluşturuyor.
İyi bir ressam olan arkadaşım, sergiyi çok beğendiğini,
çalışmalarımın görülmemiş bir yaklaşım ile sunulan çok
etlileyici yapıtlar olduğunu söyleyip beni utandırdıktan sonra,
kullandığım uygulamayı sordu.
Yaptığım açıklamadan sonra tepkisi çok ilginçti.

-Haaa. Bunları bilgisayar yapıyor...

Onun tablolarını ne kadar fırça yapıyor ise bunları da o kadar
bilgisayarın yaptığı açıklamam yeterli oldu mu bilmiyorum.
Ama mantıksal bir yanlış olduğunu farkederek, öyle demek
istemediğini, ancak hiç de alışılmış olmayan bu uygulamanın
şaşırtıcı geldiğini ifade etti.

Her ne kadar amacım insanları şaşırtarak ilgi çekmek değil,
yapıtlardaki görsel imgeler ile bir anlatıma ulaşmak olsa da,
demek ki kullandığım uygulama ister istemez bu sonucu da
yaratıyordu. Bu örnekte öne çıkan yanılgı, her alanda
bilgisayardan beklentiler konusunda düşülen temel yanılgıdan
farklı değildi. “Ben bir tuşa basayım, bilgisayar bana istediklerimi
versin.” beklentisi olarak tanımlanabilecek bu durum,
bilgisayarın ne olduğunu ve nasıl çalıştığını bilmemenin doğal
bir sonucuydu. Bu noktada biraz da “Digital Art”ın dünyadaki
gelişimine bir göz atmanın yararlı olacağı kanısındayım.

Öncülerin başında yer alan Ben Laposky, 1914 – 2000 yılları
arasında yaşamış A.B.D.’li bir matematikçi ve sanatçı.
Ben Laposky 1950 yılında kendi geliştirdiği analog bir
elektronik araçla ilk “oscillographic” görüntüleri elde etti.
Katod ışınlı bir salındırıcı ile elde ettiği görüntülerden oluşan
“Salınımlar” ve “Elektronik Soyutlamalar” adını verdiği bu
çalışmalar “Digital Art” ın ilk örnekleri olarak tarihe geçecekti.
Laposky’nin çalışmaları ve Salınımlar: Elektronik Soyutlamalar
adlı yazısı, 1976 yılında, Harmony Press tarafından yayımlanan
Ruth Leavitt’in Sanatçı ve Bilgisayar adlı bir kitabında yer aldı.
Laposky yazısında çalışmalarını “Bir çeşit görsel müzik”
olarak tanımlıyordu.

Öncülerden kabul edilen bir başka sanatçı da Franke,
1927’de Viyana’da doğan Herbert W. Franke, 1945-1950 yılları
arasında Viyana Üniversitesi’nde Fizik, Matemetik ve Kimya
eğitimi gördü. Felsefe ve psikoloji ile de yakından ilgilenen
Franke, 1952–1957 yılları arasında Erlangen’de deneysel
fotoğraf üzerine çalışmalar yaptı. 1973-1997 yılları arasında
Münih Üniversitesi’nde “Bilgisayar Grafiği” ve “Bilgisayar Sanatı”
dersleri verdi. 1953 te yaptığı ilk çalışmaları olan
“Elektronik soyutlamalar” Ben Laposky’nin çalışmaları ile
büyük benzerlik gösteriyordu.

1992 den sonra, başkaları tarafından geliştirilen yazılımları
kullanarak yaptığı “üç boyutlu süslemeler” ve “sanal heykeller”,
sanatçının en son çalışmaları. William Latham tarafından
geliştirilen bir yazılım ile gerçekleştirdiği “üç boyutlu süslemeler”,
fraktal geometrinin bu alandaki ilk uygulamalarından sayılabilir.
Sanatçının, konu hakkında yayımlanan birçok kitabı bulunuyor.

Uygulayımbilim denince gözardı etmememiz gereken bir ülkeden,
Japonya’dan bir “Digital Art” sanatçısı da Yoshiyuki Abe.
1947 yılında doğan ve Japonya Chiba Üniversitesinde Fotoğraf
mühendisliği eğitimi gören Abe’nin ilgi alanları, yöntemsel sanat,
rastlantısal süreçler, fotoğraf ve film yapımı. Yoshiyuki Abe,
yapıtlarında geometrik nesneleri, çoğunlukla da hiperbolik ve
parabolik yüzeyler ile rastlantısal ögelerin oluşum süreçlerini
konu alıyor. Yıllardır birçok uluslararası “Elektronik Sanat”
sergisinde yapıtları yer alan Abe’nin de konu hakkında
birçok yayını bulunuyor.

Thomas Bayrle , Paul Brown, Harold Cohen, Charles Csuri,
David Em, Laurence Gartel, Sue Gollifer, Jean-Pierre Hébert,
Yoichiro Kawaguchi, Kenneth Knowlton, Ruth Leavitt, Manfred Mohr,
Vera Molnar, Frieder Nake, George Nees, A. Michael Noll,
Lillian Schwartz, Rejane Spitz, Joan Truckenbrod, Roman Verostko,
John Whitney Sr., Mark Wilson, Edward Zajec gibi önemli ismlerden
bazılarını, bir bilgi olması amacıyla sadece listelemekle yetineceğim.

Uluslararası alanda kabul gören bu isimlerin arasında, henüz bizden
bir sanatçıya rastlayamamak üzücü. Bu saptama, en azından benim
için bazı yapısal eleştirilere, daha çok da öz eleştiriye kaynak oluyor.
Özeleştiri yapabilmek için öncelikle neyi, neden, nasıl yaptığımızı
açıklayabilmemiz gerekiyor. Yaptığım çalışmaların ortak ilke ve
ölçütleri olsa da, her dönemimin kendine özgü nitelikler
taşımasına özen gösteriyorum.

En son çalışmalarım olan “Noktanın Boyutları” ile, nesnelerin
gözle görülen biçimlerinden yola çıktım. Yani, her yapıtın temelini
bir fotoğraf oluşturuyordu. Bu biçimlerin soyutlanması konusunda
öznellikten ayrılıp tanımlı, nesnel bir yöntem kullanmayı yeğledim.
Bu yöntem, noktaların farklılaştırılması ile gerçekleşti.
Görsel bir biçimi oluşturan en küçük birim olan “NOKTA”,
boyutsuz olarak tanımlanan matematiksel noktadan farklı olarak
nesneleşmiş, en, boy ve yüksekliğe sahip bir haldedir.

Bilgisayar dilinde “pixel” olarak tanımlanan, tek başına
algılanamayan bu nesneler, bir araya geldiğinde biçimi oluşturur.
Bu noktaları, dikdörtgen prizmalar olarak kendi tanımıma göre
boyutlandırınca, biçimin bütününde istediğim nesnel soyutlamaya
ulaşmış oldum. Böylece, biçimi oluşturan “pixel”ler, “voxel”e
(üç boyutlu pixel) dönüştürülmüş oldu. Böylesi bir işlemi
yapabilmek doğal olarak bilgisayar dışında hiçbir araç ile
olanaklı değildi. Yapıtlardaki öznelliği ise renk ve düzenleme
ile elde ettim.

“Digital Art” konusunda sıkça düşülen yanılgılardan biri de
kavramın “Dijital Fotoğraf” ile karıştırılıyor olması.
“Dijital Fotoğraf”’ bir fotoğraf türü. Fiziksel düzeneğin temel
unsurları aynı kalmak kaydı ile görüntünün saptanması,
geleneksel kimyasal yöntem yerine elektronik algılayıcılar ile
gerçekleştiriliyor. Oysa “Digital Art”, kendi başına bir uygulama
oluşturmaktadır. Bu alanda fotoğraf, bir girdi olarak
kullanılabileceği gibi, hiç fotoğraf kullanılmadan “Digital Art”
işleri yapılabilir. Böylece daha önce yaptığımız kısa tanımı biraz
daha açarak; “Digital Art”: “Hiçbir başka araçla elde
edilemeyecek sanatsal yapıtları, bilgisayar uygulayımbilimi
kullanarak yaratabilmektir.” diyebiliriz.

Bu tanım ile, dijital kamera ile çekilmiş bir fotoğrafı
bilgisayara aktararak, bunun üzerinde renk düzeltme,
maskeleme, yerleştirme, vb. geleneksel fotoğrafta da
kullanılabilen uygulamalar yapmayı, “Digital Art” değil
“Fotoğraf” kabul etmek gerekir. Aynı mantıkla,
bilgisayar ortamında boya ve fırça taklidi yapabilen
yazılımlar kullanarak, yağlıboya, suluboya gibi geleneksel
resim uygulamalarının benzeri olan işlerin de “Digital Art”
olarak kabulü doğru olmayacaktır.

Gerçi bu konudaki kavram kargaşası,
sadece bizde değil uluslararası alanda sürmektedir.
Suların durulması ve tanımların daha net ortaya konabilmesi
için bu alana gönül verenlerin daha fazla çalışması ve
biraz da süre gerekiyor.

Hamdi Telli (Ocak 2006)
 
Üst