- Katılım
- 11 Eyl 2008
- Mesajlar
- 5,654
- Tepkime puanı
- 111
Gün geçmiyor ki toplumumuzda bir şiddet olayına rastlanmasın. Şiddetin pek çok nedeni var. Bunların en yaygın olanı ise aile içi şiddettir.
-Son günlerde aile şiddetin çok acı örneklerine şahit olduk. Buna ilişkin haberler basında yer aldı. Psikiyatri uzmanı olarak öncelikle bize şiddeti tanımlar mısınız?
Kişinin bedensel ve ruhsal açıdan zarar görmesine, yaralanmasına veya sakat kalmasına neden olan davranışların tümünü şiddet olarak tanımlarız.
-Toplumda şiddeti besleyen nedenler nelerdir?
Toplum içi şiddete yönelik yasal düzenlemeler varken aile içi şiddet genellikle gizli kalıyor. Bu konudaki yasal yetersizlikler nedeniyle maalesef şiddet önlenemiyor. Toplum bu konuya; "Kocası değil mi? Hem döver hem de sever" şeklinde yaklaşabiliyor. Bu düşünce nedeniyle de şiddet doğal bir olay gibi kabul ediliyor.
-Şiddet sadece bizim toplumumuza özgü bir davranış mıdır?
Hayır elbette. Şiddet tüm dünyada yaygın. Her sosyoekonomik seviyede ne yazık ki görülmektedir. Şiddet eşe , çoğunlukla kadına, çocuğa ve beraber kalan yaşlıya yapılmaktadır.
- Peki şiddete maruz kalan bireyler muhatap oldukları bu incitici durumu ifade edebiliyorlar mı doktor bey?
İtiraf etmek gerekir ki şiddete maruz kalan mağdurların ancak %35"i bunu söyleyebilmektedir. Söyleme süreleri de 2-7 yılı buluyor Burada dikkat edilecek bir başka husus ise mağdurların %80"i "yapacak fazla bir şey yok" düşüncesinde olmasıdır. Bu düşüncede olanlara çaresizliği kabul ediyor
-Bunlar kadar da herhalde sosyal nedenler de önemlidir? Onlar nelerdir?
Şiddet aslında öğrenilen bir davranıştır. O sebeple şiddet uygulamasına maruz kalmakta şiddet uygulamaya neden olan bir etkendir. Diğer önemli husus ise toplum tarafından paylaşılan bir değer yargısıdır. Bu durum atasözlerimizde yer alan ve halk arasında sıkça dillendirilen "Kızını dövmeyen dizini döver", "Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin" anlayışında ifadesini bulur. Annesini, kız kardeşini döven erkek çocuğunun çevrede itibar görmesi, onun ne kadar duyarlı ve hassa biri olduğunun göstergesi sayılması da sosyal sebeplerden birisidir.
Burada görmezden gelemeyeceğimiz başka önemli bir neden de şiddet uygulayan kişilerin iletişim becerilerinde yetersiz oluşlarıdır. Duygularını ifade edemeyen, düşüncelerini mantıklı bir zeminde anlatamayan bu kişiler sorun çözmede şiddete başvurma eğilimindedirler.
Hatalı namus ve ahlak anlayışlarının yanı sıra yoksulluk ve eğitimsizlikte bu işi körüklemektedir. Kadında ekonomik bağımlılığının neden olması gibi tam tersi olan kadının mesleğinin ve gelirinin daha iyi olması da bazı kişilerde kompleks oluşturabilmekte ve işin sonu maalesef şiddete uzanabilmektedir.
- Fotoğrafı biraz daha netleştirmek istiyorum. Şiddete başvuran kişilerde görülen ortak özellikler nelerdir? Bunları maddeler halinde alabilir miyim?
Elbette& Şiddeti seçenek olarak gören ve sorunlarını bu yolla çözme eliminde olan kişilerde görülen özellikler onları tanımamız bakımından bir veri sunabilir bize. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
- Eşinin davranışlarını kontrol etme isteği
- Kıskançlık
- Kendi ihtiyaç ve isteklerinin daha önemli olduğuna inanma
- Alınganlık
- Gerçekçi olmayan beklentiler
- Düşük benlik algısı
- Sorunları için başkalarını suçlama eğilimi
- Ani duygusal tepkiler
- Dürtüsellik
- Yanlış davranışlarını kabul etmeme
-Şiddet önlenmesi konusunda sanırım herkes hemfikirdir. Siz psikiyatri uzmanı ve bu konudaki pek çok vakayı görmüş deneyimli bir hekim olarak bize son olarak yapılması gerekenlerin neler olduğu konusunda bilgi verir misiniz?
-Bu konuda şüphesiz çok yönlü çalışmalar yapılmalıdır. Yapılan çalışmalar da daha yaygın ve etkin biçimde sürdürülmelidir. Burada yukarda ifade etmeye çalıştığım gibi herkesin sorumluluğu söz konusudur. İlk önce şiddetin bir sorun çözme yöntemi olmadığını kabul etmemiz ve alışkanlıktan uzak durmamız lazım. Çözüm önerileri olarak şunlar düşünülebilir:
- Toplumsal ve bireysel eğitimler: şiddetin ne olduğunun anlatılması
- Yanlış toplumsal anlayışların düzeltilmesi
- Danışmanlık hizmetlerinin sağlanması
- İlgili bireylerin psikiyatrik tedavilerinin yapılması
- Toplumsal örgütlerin aktif çalışması
- Yasal düzenlemelerin caydırıcı nitelikte olması, yani şiddet uygulayana uygulanacak cezaların caydırıcı olması ve benzeri çalışmalar
- Yazılı ve görsel medyada şiddeti öğretici yayınların engellenmesi
Dr. Psikiyatri Uzmanı Dr. Hasan Basri İzgi
-Alıntıdır-
-Son günlerde aile şiddetin çok acı örneklerine şahit olduk. Buna ilişkin haberler basında yer aldı. Psikiyatri uzmanı olarak öncelikle bize şiddeti tanımlar mısınız?
Kişinin bedensel ve ruhsal açıdan zarar görmesine, yaralanmasına veya sakat kalmasına neden olan davranışların tümünü şiddet olarak tanımlarız.
-Toplumda şiddeti besleyen nedenler nelerdir?
Toplum içi şiddete yönelik yasal düzenlemeler varken aile içi şiddet genellikle gizli kalıyor. Bu konudaki yasal yetersizlikler nedeniyle maalesef şiddet önlenemiyor. Toplum bu konuya; "Kocası değil mi? Hem döver hem de sever" şeklinde yaklaşabiliyor. Bu düşünce nedeniyle de şiddet doğal bir olay gibi kabul ediliyor.
-Şiddet sadece bizim toplumumuza özgü bir davranış mıdır?
Hayır elbette. Şiddet tüm dünyada yaygın. Her sosyoekonomik seviyede ne yazık ki görülmektedir. Şiddet eşe , çoğunlukla kadına, çocuğa ve beraber kalan yaşlıya yapılmaktadır.
- Peki şiddete maruz kalan bireyler muhatap oldukları bu incitici durumu ifade edebiliyorlar mı doktor bey?
İtiraf etmek gerekir ki şiddete maruz kalan mağdurların ancak %35"i bunu söyleyebilmektedir. Söyleme süreleri de 2-7 yılı buluyor Burada dikkat edilecek bir başka husus ise mağdurların %80"i "yapacak fazla bir şey yok" düşüncesinde olmasıdır. Bu düşüncede olanlara çaresizliği kabul ediyor
-Bunlar kadar da herhalde sosyal nedenler de önemlidir? Onlar nelerdir?
Şiddet aslında öğrenilen bir davranıştır. O sebeple şiddet uygulamasına maruz kalmakta şiddet uygulamaya neden olan bir etkendir. Diğer önemli husus ise toplum tarafından paylaşılan bir değer yargısıdır. Bu durum atasözlerimizde yer alan ve halk arasında sıkça dillendirilen "Kızını dövmeyen dizini döver", "Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin" anlayışında ifadesini bulur. Annesini, kız kardeşini döven erkek çocuğunun çevrede itibar görmesi, onun ne kadar duyarlı ve hassa biri olduğunun göstergesi sayılması da sosyal sebeplerden birisidir.
Burada görmezden gelemeyeceğimiz başka önemli bir neden de şiddet uygulayan kişilerin iletişim becerilerinde yetersiz oluşlarıdır. Duygularını ifade edemeyen, düşüncelerini mantıklı bir zeminde anlatamayan bu kişiler sorun çözmede şiddete başvurma eğilimindedirler.
Hatalı namus ve ahlak anlayışlarının yanı sıra yoksulluk ve eğitimsizlikte bu işi körüklemektedir. Kadında ekonomik bağımlılığının neden olması gibi tam tersi olan kadının mesleğinin ve gelirinin daha iyi olması da bazı kişilerde kompleks oluşturabilmekte ve işin sonu maalesef şiddete uzanabilmektedir.
- Fotoğrafı biraz daha netleştirmek istiyorum. Şiddete başvuran kişilerde görülen ortak özellikler nelerdir? Bunları maddeler halinde alabilir miyim?
Elbette& Şiddeti seçenek olarak gören ve sorunlarını bu yolla çözme eliminde olan kişilerde görülen özellikler onları tanımamız bakımından bir veri sunabilir bize. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
- Eşinin davranışlarını kontrol etme isteği
- Kıskançlık
- Kendi ihtiyaç ve isteklerinin daha önemli olduğuna inanma
- Alınganlık
- Gerçekçi olmayan beklentiler
- Düşük benlik algısı
- Sorunları için başkalarını suçlama eğilimi
- Ani duygusal tepkiler
- Dürtüsellik
- Yanlış davranışlarını kabul etmeme
-Şiddet önlenmesi konusunda sanırım herkes hemfikirdir. Siz psikiyatri uzmanı ve bu konudaki pek çok vakayı görmüş deneyimli bir hekim olarak bize son olarak yapılması gerekenlerin neler olduğu konusunda bilgi verir misiniz?
-Bu konuda şüphesiz çok yönlü çalışmalar yapılmalıdır. Yapılan çalışmalar da daha yaygın ve etkin biçimde sürdürülmelidir. Burada yukarda ifade etmeye çalıştığım gibi herkesin sorumluluğu söz konusudur. İlk önce şiddetin bir sorun çözme yöntemi olmadığını kabul etmemiz ve alışkanlıktan uzak durmamız lazım. Çözüm önerileri olarak şunlar düşünülebilir:
- Toplumsal ve bireysel eğitimler: şiddetin ne olduğunun anlatılması
- Yanlış toplumsal anlayışların düzeltilmesi
- Danışmanlık hizmetlerinin sağlanması
- İlgili bireylerin psikiyatrik tedavilerinin yapılması
- Toplumsal örgütlerin aktif çalışması
- Yasal düzenlemelerin caydırıcı nitelikte olması, yani şiddet uygulayana uygulanacak cezaların caydırıcı olması ve benzeri çalışmalar
- Yazılı ve görsel medyada şiddeti öğretici yayınların engellenmesi
Dr. Psikiyatri Uzmanı Dr. Hasan Basri İzgi
-Alıntıdır-