Araştırmacı Atilla Oral’ın hazırladığı ‘Kuva-yı Milliye’ isimli kitap, dünyaya örnek olan savaşın hangi şartlarda kazanıldığını, en çarpıcı görüntülerle anlatıyor. “Kuva-yı Milliye ile ilgili yüzlerce kitap yazıldı ama hiçbirinin içinde belge olmadığı için sahaf vitrinlerinde duruyor'' diyen Atilla Oral, aslında hepimizin gözünün önünde duran belge ve bilgileri bir araya getirmiş. Tempo Dergisi'nden Nuray Soysal ile yaptığı röportajda çalışmasıyla ilgili bilgi veren Oral, Milli Mücadele yıllarına ait görsel belleğimizin çok zayıf olduğunu söylüyor.
Kitapta, Çanakkale’de ölen askerlerin kemiklerinden oluşan bir dağ... İzmit’te kurşuna dizilen Türkler, yakılan köyler, işgal gemilerinden indirilen askerler... Çoğunluğu işgal güçlerinin fotoğrafçılarının çektiği fotoğraflara ve Anadolu’nun işgalinden, İstanbul’un kurtuluşuna kadar geçen dönemde çoğu ilk kez yayımlanan belgeler ve çarpıcı görüntülere yer verilmiş.
Araştırmacı Atilla Oral, "Kitabı hazırlarken sizi en çok heyecanlandıran ne oldu?" sorusunu bakın nasıl yanıtlıyor:
"Kuva-yı Milliye’nin kendine olan güveni. Gerçekten ölümü göze almaları tüylerimizi diken diken edecek bir şeydir. “Ya istiklal ya ölüm'' sözünü sadece Mustafa Kemal değil, tüm Türkiye söyledi; ama bu ateşi Mustafa Kemal yaktı. Mustafa Kemal Atatürk’ün o büyük dehası, herkesin üzerinde büyük bir etki yaratıyor. Mesela Antep savunmasında Şefik Özdemir Bey, “Bizim hiçbir şeyimiz yoktu. İnanın Atatürk’e bağlılığımızdan başka hiçbir şeyimiz yoktu'' diyor. Çok acıdır Antep mücadelesi. Bir tas çorbaya altı çocuğun birden saldırması, sivil halkın çektikleri... Ama biz halkın üzerine top tüfekle saldıran o Fransızlarla el sıkıştık, dost olduk. Gerçi sonra Hatay meselesinde bazı sorunlar oldu ama... Nihayetinde Kurtuluş Savaşı dünyaya karşı verilmiş bir savaştı; ama Avrupa’nın içinde de bizi destekleyen bir güç vardı. Bunu Batı’ya karşı verilmiş bir savaş olarak gör k gerekiyor. Batı zaten Türkiye’nin verdiği mücadelenin haklı olduğuna inanıyordu."
Kitapta, Çanakkale’de ölen askerlerin kemiklerinden oluşan bir dağ... İzmit’te kurşuna dizilen Türkler, yakılan köyler, işgal gemilerinden indirilen askerler... Çoğunluğu işgal güçlerinin fotoğrafçılarının çektiği fotoğraflara ve Anadolu’nun işgalinden, İstanbul’un kurtuluşuna kadar geçen dönemde çoğu ilk kez yayımlanan belgeler ve çarpıcı görüntülere yer verilmiş.
Araştırmacı Atilla Oral, "Kitabı hazırlarken sizi en çok heyecanlandıran ne oldu?" sorusunu bakın nasıl yanıtlıyor:
"Kuva-yı Milliye’nin kendine olan güveni. Gerçekten ölümü göze almaları tüylerimizi diken diken edecek bir şeydir. “Ya istiklal ya ölüm'' sözünü sadece Mustafa Kemal değil, tüm Türkiye söyledi; ama bu ateşi Mustafa Kemal yaktı. Mustafa Kemal Atatürk’ün o büyük dehası, herkesin üzerinde büyük bir etki yaratıyor. Mesela Antep savunmasında Şefik Özdemir Bey, “Bizim hiçbir şeyimiz yoktu. İnanın Atatürk’e bağlılığımızdan başka hiçbir şeyimiz yoktu'' diyor. Çok acıdır Antep mücadelesi. Bir tas çorbaya altı çocuğun birden saldırması, sivil halkın çektikleri... Ama biz halkın üzerine top tüfekle saldıran o Fransızlarla el sıkıştık, dost olduk. Gerçi sonra Hatay meselesinde bazı sorunlar oldu ama... Nihayetinde Kurtuluş Savaşı dünyaya karşı verilmiş bir savaştı; ama Avrupa’nın içinde de bizi destekleyen bir güç vardı. Bunu Batı’ya karşı verilmiş bir savaş olarak gör k gerekiyor. Batı zaten Türkiye’nin verdiği mücadelenin haklı olduğuna inanıyordu."