shedesign
👑Efsanevi Grafiker👑
Merhaba Sevgili Grafikerler.net Arıları Forumda keyifli vakit geçirmek için o kadar çok sebep var ki.. Bende bunlara bir yenisini eklemek istiyorum..
Biliyorsunuz Fıkra kültürümüzde geniş bir yelpazeye sahip ve yüzyıllardır fıkralar bıkmadan usanmadan anlatılır, dinlenir.. İstedim ki bu "Geleneği" forumumuzda da yaşayalım ve en güzel fıkralarımızı anlatalım kim bilir belki yıllar sonra bizler olmadığımızda çocuklarımız girer bu foruma ve onlar okur yazdığımız fıkraları :rofl: İlk fıkralar benden olsun.. Flood yasak oldugu için siz cevap yazdıkça ben yeni fıkralar eklerım elbette her yorum yazan bir fıkra anlatsın bize hadi bakalım bol gülücükler :rofl: :rofl:
1) Reklam
" Brooklyn köprüsünde, bir bahar günü, kör bir adam dilencilik yapıyormuş. Dizlerinin dibine bir tabela koymuş. Üzerinde doğuştan kör yazılı imiş. Herkes dilencinin önünden geçip gidiyormuş. Bir reklamcı bunu görmüş. Tabelayı almış arkasına bir şeyler yazmış, olduğu yere tekrar bırakmış. Ne olduysa olmuş... Gelip geçen ve bu tabeladaki yeni yazıyı okuyan herkes, başlamış dilencinin önündeki şapkaya para atmaya. Bir cümle yetmiş, onca kişiyi etkilemeye ve dilencinin şapkasının kısa sürede ağzına kadar parayla dolup taşmasına... Güzel bir bahar günü... Ama ben baharı görmüyorum!..
2) Tabela
" Aynı sokağa dükkan açan 3 berber tabelalarını yazdırılar. İlkinin tabelasında Ülkenin en iyi berberi yazmaktadır. İkincisi tabelasına Dünyanın en iyi berberi yazdırır. Üçüncü tabelada ise şu yer almaktadır; Bu sokağın en iyi berberi!.. "
3) Tecrübe
" Mesleğini bir ömür boyu tüm ilkelerine sadık kalarak uygulayan bir ustaya;
- Başarınızın sırrı nedir?
- İki sözcük... Doğru kararlar...
- Peki o doğru kararları nasıl alabildiniz?
- Tek sözcük... Deneyim.
- Deneyiminizi nasıl elde ettiniz?
- İki sözcük... Yanlış kararlar... "
4) Açıklayabilirim
Alışverişten sonra evine dönen kadın, kocasını yatakta genç ve
güzel bir kadınla yakalayınca dehşete düşer. Ortalığı dagıtmaya kalkışacağı
sırada kocası onu durdurur.
"..Şöyle açıklayabilirim..." der..
"Eve dönerken bu zavallı kızı
gördüm. çok yorulmuştu. Onu arabama aldım.
Karnı da acıkmıştı, o yüzden onu eve
getirdim ve senin buzdolabında unuttugun rostoyu pişirdim. Kızın ayakkabıları
delinmişti. Modası geçti diye artık giymediğin ayakkabılarından bir çift verdim
ona. Üşümüştü, o yüzden sana doğum gününde aldıgım fakat rengini begenmediğin
için hiç giymediğin süveteri ona verdim. Kızın pantolonu parça parça olmuştu,
artık senin kalçalarının sığmadıgı bir pantolonunu da verdim. Tam çıkmak
uzereyken bana "Karınızın artık kullanmadıgı başka birşey var mı bu
evde?" diye sordu.. ve işte buradayız..'
5) EŞEĞİ SIRTLAMALI
Nasreddin Hoca bir gün kasabaya giderken,
Küçük oğlu tutturmuş: geleceğim diye ben!
Ka...rakaçana binmiş sevinç içinde oğlan,
Hocada arkasında yola düşülmüş yayan.
Yolda biri:'' Ne kötü günlere kaldık! demiş.
''Babası yürüyorda oğlu eşeğe binmiş''
Hoca,kendisi binmiş indirip çocuğunu,
Fakat biraz ötede,biri görünce bunu.
Demiş:'' Ne kalpsiz adam,çocuğu yürütüyor,
Kendi eşek sırtında,bak göbek büyütüyor!''
Hoca,bu sefer almış arkasına çocuğu,
Bir yolcu duralamış,demiş:'' hainliktir bu''
İki kişi biner mi hiç eşeğin üstüne?
Hoca, çocuğu ile aşağı inmiş yine.
Karşıdan biri gelmiş; '' Size yazık değil mi?
Eşek boş iken,sizler yürürsünüz uygun mu?
Hoca:'' Her akıl veren sözü dinlersen,demiş.
Eşeği sırtlamalı,yok yapacak başka iş!.
6) Kuyumcuya giren kadın 'Şu nikah yüzüğümü kesip bana bir çift küpe
yapar mısınız?' diye sormuş.
Kuyumcu yüzüğü eline alıp bakmış, yüzüğün üstünde 'Seni seviyorum'
yazıyormuş.
Kuyumcu 'Hanımefendi, neden bu yüzüğü kestirmek
istiyorsunuz? Belli ki bir hatırası var' diye sormuş.
Kadın 'Bu benim nikah yüzüğüm. Kocamdan ayrı...ldım. Şimdi küpe
istiyorum. 'Seni' kelimesi küpenin bir tanesinde, 'seviyorum' kelimesi
de diğerinde olsun.'
Kuyumcu yine sormuş 'Neden acaba?'
Kadın 'İleride böyle cümlelerin bir kulağımdan girip digerinden cikacagini gostermek icin...'
7) biri Karadenizli arkadaşına:
"Eşek !" demiş.
Karadenizli sormuş:
"Eşek olduğum için mi arkadaşınım, yoksa arkadaşın olduğum için mi eşeğim?"
8) Eğer "9" canlı olsaydın bile
En çok "8" kere kaçabilirdin ölümden
Bil ki "7" düvele sultan olsan dahi
Yerin"6" mekan olacak sana
En fazla "5" metre kumaş götürebileceksin
Kapatacaksın "4" açsan da gözünü
Bu dünya "3" günlük dünya
Azrail’in yanında "2" kat olup yalvarsan da nafile
Elbet "1" gün öleceksin
İşte o zaman her şey "...0" dan başlayacak...
9) Bir uçak kazası sonucu Amerikalı ile Japon ormanda mahsur kalırlar. Vahşi bir kaplanın kendilerine doğru geldiğini gören Japon ayakkabılarının bağcıklarını bağlamaya yeltenir.
Bunu gören Amerikalı alaylı bir ifadeyle:
- " Kaplandan hızlı koşacağını mı sanıyorsun? " der.
Japonun cevabı ise şöyle olur:
- " Senden hızlı koşmam yeterli."
10) İzmir'den trene binen yaşlı teyze, kondüktöre Ege şivesiyle " Menemene gelence beni haber et yavrıım, unutma" der.
Gecenin ilerleyen saatlerinde kondüktör Menemen'i geçer geçmez yaşlı teyzenin Menemen'de ineceği aklına gelir, hemen makiniste gidip haber verir.
Makinist de gecenin bu saatinde teyzeyi buralarda indiremiyec...eğimize göre geri geri gideceğiz, soran olursa "tren makas değiştiriyor" deriz diyor. Bir yarım saat geri geri giderek Menemen'e geliniyor ve kondüktör gidip teyzeye haber veriyor
" hadi teyze Menemen'e geldik" diye.
Teyzem "sağol yavrıım " deyip çantasından hapını çıkarıp içiyor.
11) ABD başkanı Bill Clinton,İngiltere başkanı Tony Blair ve Türkiye başkanı Bülent Ecevit bir gün bir toplantıda bir araya gelmişler.Tabi 3 lider bir arada olurda sormazmı gazeteciler.Önce Clinton'a sormuşlar.
-ABD de bir memur kaç parayla geçinir?Siz kaç para veriyorsunuz?
Clinton:
-Valla ben 2 bin dolar veririm.Bin doları ...ile geçinirler...Geri kalan bin doları ne yaparlar,nerede harcarlar hiç sormam...
Gazeteci aynı soruyu Blair'de sormuş.Blair:
-Valla ben memuruma 3 bin sterlin veririm.İki bin sterlinle geçinir.Geri kalan bin sterlinle ne yaparlar ne ederler beni hiç ilgilendirmez...
Sıra Ecevit'e gelmiş gazeteci aynı soruyu onada sormuş.
Ecevit:
-Valla, Türkiyede bir memurun geçinebilmesi için en az 300 milyon lazım.Ama ben 150 milyonlira veriyorum!Geri kalan 150 milyonu nerden bulurlar,nasıl geçinirler beni hiç ilgilendirmiyor!!!
12) Bir Fransız, Bir İngiliz, Bir Alman, Bir Rus, Bir İranli, Bir
Holandalı, bir Türk barda sohbet ederle...rken sira gelmiş memleketlerini övmeğe..
Ingiliz, 'Arkadaşlar..' demiş 'Bizim biramiz çok meşhurdur..Harika
biralar üretiriz içmeğe doyamazsiniz..'
Fransiz hemen girmiş konuya 'Bizim kizlarimiz meşhurdur..' demiş,
'Öpmeye kiyamazsiniz'
Alman içini çekip ' Hey gidi memleketim..' demiş, 'Biz öyle
arabalar üretiriz ki binmeğe doyamazsiniz..'
Holandali hemen atilmiş, 'Evlerimiz..' demiş, 'Bizim dünya şirini
evlerimiz meşhurdur..'
Bizim en meşhur şeyimiz övüncümüz KGB'dir..' demiş Rus,
Dünyanin bir ucunda sinek havalansa haberdardir!..'
Söz ona gelince Iranli 'Halilarimiz..' demiş, 'Yumuşaciktir ve çok
meşhurdur..'
Sonra hepsi birden suskun oturan Türke dönmüşler..
sakin sakin bakmış onlara ve gülerek başlamiş söze
Arkadaşlar bizim delikanlılarımız meşhurdur!!!!....' demiş..
'Öyle ki, alır,
Fransizin kizini,
İçer Ingilizin birasını,
Atar Almanin arabasına,
Götürür Holandalının evine,
Yatırır Iran halısının üzerine,
değil kocasinin,
KGB'nin bile ruhu duymaz..'
13) Temel hışımla girmiş içeri.
Sen Laz mısın? "Haçan bana Kara Lahana ver!"
Adam şaşırmış:
"Sen laz mısın?"
Temel kızmış:
"Sen şimdi kurbağa bacağı istesem sen Fransız mısın diye mi soracaksın?"
"Ya da pizza istesem İtalyan mıyım diye soracak mısın?"
Adam sakin:
"Yooooo..."
Temel demin dediklerini zekice bulmuş, devam etmiş:
"Sosis...li istesem Alman mısın diyeceksin?"
"Taco istesem Meksikalı mısın diye soracak mısın?"
Adam gülmüş:
"Hayır!"
Temel devam etmiş:
"Danimarka salamı istesem Danimarkalı mı diyeceksin?"
"Suşi var mı diye sorsam Japon musun diye soracak mısın?"
Adam artık sıkılmış:
"Yok yahu niye sorayım ki?"
Temel bağırmış:
"Peki hayvan herif, niye kara lahana istediğim için Laz mısın
diye soruyorsun o zaman?"
Adam sakince yanıtlamış:
"Beyefendi, burası Teknosa
fıkralar elbette ki şahsıma ait değildir. alıntıdır
sıra sizde
Biliyorsunuz Fıkra kültürümüzde geniş bir yelpazeye sahip ve yüzyıllardır fıkralar bıkmadan usanmadan anlatılır, dinlenir.. İstedim ki bu "Geleneği" forumumuzda da yaşayalım ve en güzel fıkralarımızı anlatalım kim bilir belki yıllar sonra bizler olmadığımızda çocuklarımız girer bu foruma ve onlar okur yazdığımız fıkraları :rofl: İlk fıkralar benden olsun.. Flood yasak oldugu için siz cevap yazdıkça ben yeni fıkralar eklerım elbette her yorum yazan bir fıkra anlatsın bize hadi bakalım bol gülücükler :rofl: :rofl:
1) Reklam
" Brooklyn köprüsünde, bir bahar günü, kör bir adam dilencilik yapıyormuş. Dizlerinin dibine bir tabela koymuş. Üzerinde doğuştan kör yazılı imiş. Herkes dilencinin önünden geçip gidiyormuş. Bir reklamcı bunu görmüş. Tabelayı almış arkasına bir şeyler yazmış, olduğu yere tekrar bırakmış. Ne olduysa olmuş... Gelip geçen ve bu tabeladaki yeni yazıyı okuyan herkes, başlamış dilencinin önündeki şapkaya para atmaya. Bir cümle yetmiş, onca kişiyi etkilemeye ve dilencinin şapkasının kısa sürede ağzına kadar parayla dolup taşmasına... Güzel bir bahar günü... Ama ben baharı görmüyorum!..
2) Tabela
" Aynı sokağa dükkan açan 3 berber tabelalarını yazdırılar. İlkinin tabelasında Ülkenin en iyi berberi yazmaktadır. İkincisi tabelasına Dünyanın en iyi berberi yazdırır. Üçüncü tabelada ise şu yer almaktadır; Bu sokağın en iyi berberi!.. "
3) Tecrübe
" Mesleğini bir ömür boyu tüm ilkelerine sadık kalarak uygulayan bir ustaya;
- Başarınızın sırrı nedir?
- İki sözcük... Doğru kararlar...
- Peki o doğru kararları nasıl alabildiniz?
- Tek sözcük... Deneyim.
- Deneyiminizi nasıl elde ettiniz?
- İki sözcük... Yanlış kararlar... "
4) Açıklayabilirim
Alışverişten sonra evine dönen kadın, kocasını yatakta genç ve
güzel bir kadınla yakalayınca dehşete düşer. Ortalığı dagıtmaya kalkışacağı
sırada kocası onu durdurur.
"..Şöyle açıklayabilirim..." der..
"Eve dönerken bu zavallı kızı
gördüm. çok yorulmuştu. Onu arabama aldım.
Karnı da acıkmıştı, o yüzden onu eve
getirdim ve senin buzdolabında unuttugun rostoyu pişirdim. Kızın ayakkabıları
delinmişti. Modası geçti diye artık giymediğin ayakkabılarından bir çift verdim
ona. Üşümüştü, o yüzden sana doğum gününde aldıgım fakat rengini begenmediğin
için hiç giymediğin süveteri ona verdim. Kızın pantolonu parça parça olmuştu,
artık senin kalçalarının sığmadıgı bir pantolonunu da verdim. Tam çıkmak
uzereyken bana "Karınızın artık kullanmadıgı başka birşey var mı bu
evde?" diye sordu.. ve işte buradayız..'
5) EŞEĞİ SIRTLAMALI
Nasreddin Hoca bir gün kasabaya giderken,
Küçük oğlu tutturmuş: geleceğim diye ben!
Ka...rakaçana binmiş sevinç içinde oğlan,
Hocada arkasında yola düşülmüş yayan.
Yolda biri:'' Ne kötü günlere kaldık! demiş.
''Babası yürüyorda oğlu eşeğe binmiş''
Hoca,kendisi binmiş indirip çocuğunu,
Fakat biraz ötede,biri görünce bunu.
Demiş:'' Ne kalpsiz adam,çocuğu yürütüyor,
Kendi eşek sırtında,bak göbek büyütüyor!''
Hoca,bu sefer almış arkasına çocuğu,
Bir yolcu duralamış,demiş:'' hainliktir bu''
İki kişi biner mi hiç eşeğin üstüne?
Hoca, çocuğu ile aşağı inmiş yine.
Karşıdan biri gelmiş; '' Size yazık değil mi?
Eşek boş iken,sizler yürürsünüz uygun mu?
Hoca:'' Her akıl veren sözü dinlersen,demiş.
Eşeği sırtlamalı,yok yapacak başka iş!.
6) Kuyumcuya giren kadın 'Şu nikah yüzüğümü kesip bana bir çift küpe
yapar mısınız?' diye sormuş.
Kuyumcu yüzüğü eline alıp bakmış, yüzüğün üstünde 'Seni seviyorum'
yazıyormuş.
Kuyumcu 'Hanımefendi, neden bu yüzüğü kestirmek
istiyorsunuz? Belli ki bir hatırası var' diye sormuş.
Kadın 'Bu benim nikah yüzüğüm. Kocamdan ayrı...ldım. Şimdi küpe
istiyorum. 'Seni' kelimesi küpenin bir tanesinde, 'seviyorum' kelimesi
de diğerinde olsun.'
Kuyumcu yine sormuş 'Neden acaba?'
Kadın 'İleride böyle cümlelerin bir kulağımdan girip digerinden cikacagini gostermek icin...'
7) biri Karadenizli arkadaşına:
"Eşek !" demiş.
Karadenizli sormuş:
"Eşek olduğum için mi arkadaşınım, yoksa arkadaşın olduğum için mi eşeğim?"
8) Eğer "9" canlı olsaydın bile
En çok "8" kere kaçabilirdin ölümden
Bil ki "7" düvele sultan olsan dahi
Yerin"6" mekan olacak sana
En fazla "5" metre kumaş götürebileceksin
Kapatacaksın "4" açsan da gözünü
Bu dünya "3" günlük dünya
Azrail’in yanında "2" kat olup yalvarsan da nafile
Elbet "1" gün öleceksin
İşte o zaman her şey "...0" dan başlayacak...
9) Bir uçak kazası sonucu Amerikalı ile Japon ormanda mahsur kalırlar. Vahşi bir kaplanın kendilerine doğru geldiğini gören Japon ayakkabılarının bağcıklarını bağlamaya yeltenir.
Bunu gören Amerikalı alaylı bir ifadeyle:
- " Kaplandan hızlı koşacağını mı sanıyorsun? " der.
Japonun cevabı ise şöyle olur:
- " Senden hızlı koşmam yeterli."
10) İzmir'den trene binen yaşlı teyze, kondüktöre Ege şivesiyle " Menemene gelence beni haber et yavrıım, unutma" der.
Gecenin ilerleyen saatlerinde kondüktör Menemen'i geçer geçmez yaşlı teyzenin Menemen'de ineceği aklına gelir, hemen makiniste gidip haber verir.
Makinist de gecenin bu saatinde teyzeyi buralarda indiremiyec...eğimize göre geri geri gideceğiz, soran olursa "tren makas değiştiriyor" deriz diyor. Bir yarım saat geri geri giderek Menemen'e geliniyor ve kondüktör gidip teyzeye haber veriyor
" hadi teyze Menemen'e geldik" diye.
Teyzem "sağol yavrıım " deyip çantasından hapını çıkarıp içiyor.
11) ABD başkanı Bill Clinton,İngiltere başkanı Tony Blair ve Türkiye başkanı Bülent Ecevit bir gün bir toplantıda bir araya gelmişler.Tabi 3 lider bir arada olurda sormazmı gazeteciler.Önce Clinton'a sormuşlar.
-ABD de bir memur kaç parayla geçinir?Siz kaç para veriyorsunuz?
Clinton:
-Valla ben 2 bin dolar veririm.Bin doları ...ile geçinirler...Geri kalan bin doları ne yaparlar,nerede harcarlar hiç sormam...
Gazeteci aynı soruyu Blair'de sormuş.Blair:
-Valla ben memuruma 3 bin sterlin veririm.İki bin sterlinle geçinir.Geri kalan bin sterlinle ne yaparlar ne ederler beni hiç ilgilendirmez...
Sıra Ecevit'e gelmiş gazeteci aynı soruyu onada sormuş.
Ecevit:
-Valla, Türkiyede bir memurun geçinebilmesi için en az 300 milyon lazım.Ama ben 150 milyonlira veriyorum!Geri kalan 150 milyonu nerden bulurlar,nasıl geçinirler beni hiç ilgilendirmiyor!!!
12) Bir Fransız, Bir İngiliz, Bir Alman, Bir Rus, Bir İranli, Bir
Holandalı, bir Türk barda sohbet ederle...rken sira gelmiş memleketlerini övmeğe..
Ingiliz, 'Arkadaşlar..' demiş 'Bizim biramiz çok meşhurdur..Harika
biralar üretiriz içmeğe doyamazsiniz..'
Fransiz hemen girmiş konuya 'Bizim kizlarimiz meşhurdur..' demiş,
'Öpmeye kiyamazsiniz'
Alman içini çekip ' Hey gidi memleketim..' demiş, 'Biz öyle
arabalar üretiriz ki binmeğe doyamazsiniz..'
Holandali hemen atilmiş, 'Evlerimiz..' demiş, 'Bizim dünya şirini
evlerimiz meşhurdur..'
Bizim en meşhur şeyimiz övüncümüz KGB'dir..' demiş Rus,
Dünyanin bir ucunda sinek havalansa haberdardir!..'
Söz ona gelince Iranli 'Halilarimiz..' demiş, 'Yumuşaciktir ve çok
meşhurdur..'
Sonra hepsi birden suskun oturan Türke dönmüşler..
sakin sakin bakmış onlara ve gülerek başlamiş söze
Arkadaşlar bizim delikanlılarımız meşhurdur!!!!....' demiş..
'Öyle ki, alır,
Fransizin kizini,
İçer Ingilizin birasını,
Atar Almanin arabasına,
Götürür Holandalının evine,
Yatırır Iran halısının üzerine,
değil kocasinin,
KGB'nin bile ruhu duymaz..'
13) Temel hışımla girmiş içeri.
Sen Laz mısın? "Haçan bana Kara Lahana ver!"
Adam şaşırmış:
"Sen laz mısın?"
Temel kızmış:
"Sen şimdi kurbağa bacağı istesem sen Fransız mısın diye mi soracaksın?"
"Ya da pizza istesem İtalyan mıyım diye soracak mısın?"
Adam sakin:
"Yooooo..."
Temel demin dediklerini zekice bulmuş, devam etmiş:
"Sosis...li istesem Alman mısın diyeceksin?"
"Taco istesem Meksikalı mısın diye soracak mısın?"
Adam gülmüş:
"Hayır!"
Temel devam etmiş:
"Danimarka salamı istesem Danimarkalı mı diyeceksin?"
"Suşi var mı diye sorsam Japon musun diye soracak mısın?"
Adam artık sıkılmış:
"Yok yahu niye sorayım ki?"
Temel bağırmış:
"Peki hayvan herif, niye kara lahana istediğim için Laz mısın
diye soruyorsun o zaman?"
Adam sakince yanıtlamış:
"Beyefendi, burası Teknosa
fıkralar elbette ki şahsıma ait değildir. alıntıdır
sıra sizde