Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Kitap: İçinizdeki öküze "oha" deyin!

yorgunella

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
6 Ocak 2009
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
46
ohadeyin.jpg


Yazarla söyleşi:
İçinizdeki Öküze Oha Deyin
Kişisel gelişim kitaplarının zararları hakkında yararlı bir kitap; Bülent Akyürek'in "İçinizdeki Öküze Oha Deyin" üzerine sıcak bir söyleşi..23 Kasım 2008 Pazar 08:44
Kişisel gelişim kitaplarının zararları hakkında yararlı bir kitap; Bülent Akyürek'in son kitabı "İçinizdeki Öküze Oha Deyin" üzerine sıcak bir söyleşi..



Abi, öncelikle yeni kitabın “İçinizdeki Öküze Oha Deyin” adlı son kitabınız Kentkitap"tan çıktı, hayırlı olsun. On yedi yaşından beri birçok kitap yazdınız, yaş kırk oldu. Bülent Akyürek"ten her yıl bir kitap bekleyelim mi?



Yazar olmaya karar verdiğimden beri bir yerde çalışmıyorum. Türkiye"nin belki de üç bağımsız yazarından biriyim. Okuyup yazmaktan başka işim yok. İnanın Allah"a şükür yazmakta hiç zorlanmadığım için her ay bir kitap çıkarabilirim ama bir yıl dişimi sıkıyorum. Size kısa gelen bir yıl benim için o kadar uzun ki? Kitabı yazdıktan sonra tashih, kapak, yayına hazırlık, dağıtım, röportajlar, kavgalar beni öyle yoruyor ki anlatamam. İşin bu tarafına bakarsak en kolay tarafı yazmak aslında...



Sadece yazmak gibi bir şansım olsaydı her ay çok iyi bir kitap yazabilirim sanıyorum. Çok yazmaktan utanmıyorum. Benim kadar çok kitap okuyan bir insanın çıldırmamak için yazmaktan başka çaresi yoktur. Kendime, başkalarına, dünyaya ve okuyucularıma yazarak katlanıyorum : )))



Beklenen kitap “İçinizdeki Öküze Oha Deyin” Kişisel gelişim karşıtı bir kitap, bu kitabı yazarken nasıl hazırlandın, süreci anlatabilir misin?



Üç yıl önce kafamı “Çılgın Türkler” bozduğu için yükselen ulusalcılık gazını kesmek amacıyla rekor satışlara ulaşan “Yılgın Türkler” kitabımı yazmıştım.



Yıllardır ülkemizi kuşatan, marketlerde satılan uyduruk “Kişisel Gelişim” kitaplarından rahatsızım. Çünkü bu kitaplar insanlara nefsinin kölesi olmasını, çok para kazanmayı, başarıyı, bencilliği öğütlüyor. Kişisel gelişim sektörü neredeyse din oldu.



Bu dinin kitaplarına ve papazlarına “Oha” demek için yeni kitabımı yazdım. Kişisel gelişim kitapları Kuran"ın tersi! Şeytanın ilmihal kitapları olmaya başlayan bu kitapların önü kesilmezse din elden gidecek görünüyor. Yeni kuşaklar bu saçma kitaplara tarafından zehirleniyor. Sahtekâr insan tipleri türemeye başladı. Herkes başarı ve ün peşinde, herkes kendi kişiliğine, benliğine sarılıyor. Yeryüzünde egoizm, bencillik bu kadar değer kazanmamıştı.



Kitabımın referansları Kuran"dan, tasavvuf kaynaklarından ve geleneksel değer yargılarından alındı. Şeytani değil Rahmani bir iş yaptığım söyleniyor. Kısa zamanda birçok tebrik aldım, övgüler geliyor, öyle mutluyum ki! Galiba yazarlığın en büyük getirisi bu...



Hakkımı aldığım için çok bahtiyarım. Fakat,tehlikeli bir alana tekme attığım için bu işten nemalanan insanlardan tehditler de alıyorum. Sanırım okuyucularım arkamda olursa daha dik durabilirim. Kitabımın daha çok satılıp okunmasını diliyorum. Fikrimiz yayıldıkça bu kitaplar önemini yitirecek ve belki de kişisel gelişim kitaplarından bir gün kurtulmuş olacağız. Büyük televizyon ve gazetelerde röportaj yapıp bu dini yıkabilmemiz için tiraja ihtiyacım var, çok satılmasını bu yüzden istiyorum da diyebilirim…



Abi, biliyorsun “Deneme” kaypak bir kavram. Eleştirinin denemeye kurban edilmemesi gerekiyor. Senin de romanların dışındaki kitaplarını ( Kadınlar Üstüne Ahmet Abi"nin Gözünden Kaçanlar, Yılgın Türkler, Boş Laflar Antolojisi, Seviyordum Söyleyemedim, İçinizdeki Öküze Oha Deyin, Çöldeki Penguen…) deneme olarak mı değerlendireceğiz? Açıkçası ben pek taraftar değilim. Daha bütünlüklü okunmalı gibi geliyor bana, haksız mıyım?



Bizim camiada Aziz Nesin tavrı ve Cem Yılmaz eksikliği her zaman hissedilmiştir. Ben, geleneksel üslup ve dil çeşitlerinin ötesinde agresif ama güldürebilen bir renge denk geldiğim için birkaç açığı birden kapatıyormuşum. Öyle diyorlar! Evet, underground romanlardan sonra düzyazıya geçtiğim zaman bir yıkım ekibi gibi çalıştım. Öyle kitaplara imza attım ki “Bana nasıl sabrettiler, nasıl öldürmediler ve niye halen öldürmüyorlar?” diye düşünmüşümdür.



Tarzım yıkıcı eleştiriye çok yakın. Yapıcı eleştiriye hiçbir zaman inanmadım zaten. Böyle kibarlıklardan nefret ederim. Yıllardır insanımızın klişeleri ve ezber davranış biçimlerini kılcal damarlarına kadar inceleyip yazdım. Kitaplarım stund up olarak da oynanabilir. Türün çok önemi yok belki de. Bazı insanlar benim kitaplarımla yıkıldığında satırlarıma ironik ya da mizah süsü vermek zorunda kalıyor. Ne diyebilirim ki? Metinlerimde güldürür, düşündürür, sinirlendirir ya da sevindiririm.



İçimden geldiği ve o an ki ruh halime kotalar koymadığımdan dolayı yazılarımda dört mevsim yaşanabiliyor. Çok okunmak, sevilmek, küfre maruz kalmak da bu yüzden oluyor. İlgilenmiyorum doğrusu. Kafamda okuyucu ne diyecek diye bir soru işareti taşımam. Bülent Akyürek daktilosunun başındayken kimseyi takmaz ve bir tek okuyucusunun bile olmadığına inanır. Çok okunmamın, takip edilmemin sırrı niçin burada saklı olmasın?


En beklenmedik zamanlarda en tehlikeli cemaatlere, örgütlere, fikirlere sıkılan serseri kurşunlar gibidir kitaplarım. Kiralık katil değilim,kimsenin adamı değilim, Allah"tan başka kimseye güvenerek yazmıyorum. Olan olur… Korku içinde yazar olunmaz ki?


Abi, Müslüman “Kişisel Gelişimciler de var. Bunlara ne diyeceksin?

Eski nesiller mübarek bir kitap yani Kuran-ı Kerim ile yetiştiriliyordu. Şükür vardı, rıza vardı, kader vardı. Şimdi kişisel gelişim kitaplarıyla büyüyorlar. Bu kitaplarla büyütülen nesil yırtıcı bir avcı hayvan gibi kapitalist çağın canavarları oluyorlar.


Hepsi megaloman, hepsi bencil, bir çoğu kendi gövdesine tapıyor. Batı, bu çeviri kitaplarla çocuklarımızı şeytanın askeri yaptı. Bu kitapları denize dökemezsek kurtuluş yok! Kurgusunu şeytandan, elektriğini nefsi isteklerden alan Kişisel Gelişim kitaplarının bazı Müslüman yazarlarına diyecek bir şey bulamıyorum.
Kişisel gelişim; insanı ürün haline getiriyor, onlara bir tüketim nesnesi olarak bakıyor, hepimize kendi kendimizi pazarlayan pezevenkler olmamızı öğretiyorlar. Bizi eşrefi mahlukat makamından alıp pazarlanacak mal konumuna getiren şey kişisel gelişim dinini kuran, şeytan olmasın? Müslümanlar olarak bu dili biliyoruz, bu isteklerin kimin istekleri olduğunu anımsıyoruz, öldürmeye çalıştığımız nefsimizi ayağa kaldırmaya çalışanın kim olabileceğini bulmak zor değildir sanırım? Modern dünya kimsenin pısırık ve tembel olmasını istemiyor oysa; tembel ve pısırık kişi Allah"ın kaderine razı olmuş mübarek bir adamdır.

Çalışmakla, tırmalamakla, plan yapmakla kim başarılı olmuş ki dünyada? Ya da bir şeyin başarı olup olmadığını dünyada anlayabilir miyiz acaba? Batının kişisel gelişim rahiplerini eleştirirken kendi adamlarımızı unutmadık tabii… Onlar da paylarını aldı kitabımda! Müslümanın ikinci kitabı olmaz, Bir kitabı vardır ve ona göre davranmaya çalışır. Hepsi bu!
 

Benzer konular

d3niz

UI Pilot
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
32
Web sitesi
www.d3niz.com
Hatırlatma için teşekkürler. Bu kitabı çıktığında duymuştum fakat almadım. Bir ara alayım okumak istiyorum. :)
 

a.g.s.l

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
1 Eki 2008
Mesajlar
2,444
Tepkime puanı
134
Çok güzel bir kitap,ben okuduğumda akıcı ve güzel bulmuştum :)
paylaşım için teşekkürler...
 

idocan

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
4 Eki 2008
Mesajlar
30
Tepkime puanı
1
tşk güzel paylaşım hoşuma gitti
 

C3ng0

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
28 Ara 2007
Mesajlar
3,602
Tepkime puanı
62
İlginçmiş sıraya bu kitabıda eklemek gerek sanırım :))
Teşekkür ederim
 

skyfox

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
9 Ara 2009
Mesajlar
2,603
Tepkime puanı
90
Bir tarihte, bir memlekette halk yavaş yavaş delirmeye başlar..

Araştırırlar, sudaki bir virüsten kaynaklandığını tespit ederler. Fakat tedbir alıp, hastalığın yayılmasını engelleyemezler.. Suyu içtikçe herkes delirmektedir..

Saraydakiler bir müddet stoklardaki suyu içerek, bir süreliğine delirmekten kurtulur. Ancak, su azaldıkça, saray personeli de azaltılarak suyun, kalanlara daha uzun süre yetmesi için uğraşırlar..

Uzatmayalım. En son virüssüz suyu ile Kral tek başına kalmıştır.. Halk kendilerinden olmayan 'Akıllı' Krallarına düşman olmaktadır.

Sonunda Kral, tebasından farklı olmamak için elinde delirtmeyen sudan olmasına rağmen, bilerek virüslü sudan içer ve o da delirir.. Sorun ortadan kalkar, eskisi gibi geçinir giderler.. :)


Umarım fazla uzatıp, sıkmamışımdır.

Kitabı (henüz) okumadım ama, anlattığım hikâye aklıma gelince,

İçimdeki Öküze hiçbir şey dememeyi tercih edesim geldi.. :)



Teşekkürler, tanıtım için..
 
Üst