Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

lütfen yardımcı olur musunuz

Imortall

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
21 Eyl 2011
Mesajlar
130
Tepkime puanı
0
https://hizliresimyukle.com/showpic-338836/afişçik.jpgBen arkadaşıma bir afiş çalışması yaptım fakat hiç beğenmedim.Bazı problemlerim var.
1) Yazılar neden altı çizili olarak çıkıyor?
2) Yazılar neden karşılıklı olarak gelmiyor
3) yazı ile karşılık gelen rakam neden yazının puntosu kadar büyük değil ve diğer bütün eksiklerini söylermisiniz lütfennnnn :)) bir görsel ekliyorum.
Şimdiden teşekkür ederim

 

aresrisus

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
25 Eyl 2012
Mesajlar
287
Tepkime puanı
0
Web sitesi
www.emrecetiner.com.tr
kesinlikle arkadaşa katılıyorum öncelikle genel bir eğitim şart daha sonra takıldığın yerleri sorman gerek sen daha genel bilgi için yardım istiyorsun?
 

Imortall

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
21 Eyl 2011
Mesajlar
130
Tepkime puanı
0
Sağdan soldan link kopyalayarak cevap istemedim yine de teşekkür ederim.Ben görseli de ekledim ki görün hatayı ya da sorunları nedir nasıl düzeltebileceğimi söylemenizi bekledim o kadar yazıyı neden okuyayım ayrıca ben okullu değil alaylıyım bu iş için illa üniversite mi okumak gerekir -ki eğitim şart olup sadece oralarda mı alınıyor? ayrıca aresrisus bence öyle her yerde yorum yapma çünkü yaptığın yorumun bana hiç bir faydası olmadı...yine de herkese teşekkür ederim.
 

muhendisane

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
75
Tepkime puanı
3
o kadar yazıyı neden okuyayım ayrıca ben okullu değil alaylıyım bu iş için illa üniversite mi okumak gerekir -ki eğitim şart olup sadece oralarda mı alınıyor?

İnsanlar dört sınıftır:
Bilen ve bildiğini bilen; o, alimdir. Ondan ilim öğreniniz.
Bilen ve bildiğinden haberi olmayan; o, uyuyandır. Onu uyandırın.
Bilmeyen ve bilmediğinden haberi olan; o, câhildir. Onu bilgilendirin.
Bilmeyen ve bilmediğinden haberi olmayan; o, ahmaktır. Ondan sakının.
İbnü'l Cevzî

EĞİTİM ŞART MIDIR?

https://www.youtube.com/watch?v=h0WYjhJ9kNM
https://www.gsf.hacettepe.edu.tr/grafik/namik.html

“Hiçbir tüketici maruz kaldığı bir ambalaj dizaynını kritize etmez. Dizayn estetiğinin etkisi gayri iradidir ve insan zihnindeki kodlamalardan bağımsız değildir. Bu kodlamaları zihnimize kazıyansa temelde doğadır. Hem dünyaya gelmeden önce doğadır hem de dünyaya geldikten sonra duyularımızla algıladığımız doğadır. Uzmanlığı grafik dizayn olan bir tasarımcı, doğadaki renk ve leke değerlerini, perspektif ve derinlikleri, denge ve oranları beyninde harmanladığı bir iş haline getirmiştir. Başarılı bir tasarımcı için yetenek şarttır, ancak eğitimsiz olmaz. Uzmanlığı bu olmayan ve yaratılmış bir grafik eseri değerlendirme konumunda bulunan kişilerde gayri iradi ve insiyaki etki kaybolur, zihnindeki kodlamalar radyasyona maruz kalmış bir elektronik cihaz gibi sapıtır ve saçmalar. Bu alandaki kantitatif ve kalitatif araştırma sonuçları da bu bakımdan kirlidir. Oluşan parazit etkisinden kendisini ancak uzmanlar koruyabilir. Bu çalışmaları satın alanların çok önemli bir çoğunluğunun uzmanlığı o yönde olmadığı için böyle bir durumda ‘kriter’ de yok demektir.”
https://selimtuncer.blogspot.com/2006/11/bir-dergi-ve-bir-karnaval-grafik.html
https://www.genna.com.tr/

“Yaratıcılık, gelişmiş toplumlarda sadece sanat, tasarım gibi alanların tekelinde değil. Yaratıcılık kavramı, estetik duyarlılıkla beraber çekirdek ailenin büyümesinde, ilkokullarda, toplumu oluşturan her adımda devreye girmekte ve bireysel gelişimin yapı taşlarından biri olarak değerlendirilmekte. Bizde ise “Çok okuma, gözün bozulur!” anlayışı hâkimdir. Bilgisiz, altyapısız kişiler, ellerindeki araçları da ancak bildikleri kadar kullanabiliyorlar. Sennett, iyi bir zanaatkârın yetişmesi için yaklaşık on bin saatlik bir deneyime gereksinim olduğunu söylüyor. Türkiye’de bu süre, birkaç aylık kurslarla karşılanmaya çalışılıyor. Sonuç olarak nicelik artıyor, ama nitelik azalıyor.”
https://www.gennaration.com.tr/manset1/omer-durmaz_kavramsal-dusunmeden-ozgun-is-uretilemez/
https://www.omerdurmaz.com/

“İyi eğitim için dört şey gerekli:
Öğrenmek isteyen, iyi öğrenciler
Öğretmek isteyen iyi öğretmenler
Öğrencilerin öğrenmesini isteyen, iyi okullar.
Okulların iyi eğitim vermesini isteyen yöneticiler.

Bunlar zaten olması gereken şeyler diyeceksiniz. Doğru; olması gereken ama her zaman olmayan şeyler. Bazılarının öncelikleri, bu saydıklarımızdan farklı olabilir: Belki de bazı öğrenciler, okula yalnızca diploma almak için geliyorlardır. Bazı öğretmenler, öncelikle kariyerlerinde ilerlemek, bazı okullar, para kazanmak, bazı yöneticiler ise öğrencileri ve öğretmenleri özel okullara ve dershanelere iteleyip, eğitim yükünü devletin sırtından atmak istiyor olabilir. Diğer bazı okullar ise, öğretim kadrolarında tasarımcı olmadığı halde, resim ya da bilgisayar eğitimi verdikleri bölümlerin adını 'grafik bölümü' olarak değiştirip, hem öğrencilerini, hem onların başvurduğu işyeri yöneticilerini hem de kendilerini kandırıyor olabilir. Bilerek ya da bilmeyerek (bazen yalnızca öğrencileri mezun olduktan sonra iş bulabilsinler diye) ülkemizin geleceği için hayati önemi olan tasarım mesleğini yozlaştırabilir, tanınmaz hale getirebilirler.”
https://www.photoshopmagazin.com/paylasim/7011
https://kaligrafitipografi.anadolu.edu.tr/portfolio/ilhan-bilge-2/

“Eğer yaptığın işin tarihini, teorisini, kitabiyatını bilmiyorsan veya bilme gereği duymuyorsan, ileride seni tanıma gereği duymayacaklardır. Senin aman aman kabiliyetlerin bir noktadan sonra tıkanacaktır ve sen felç olacaksındır. Kıpırdayamacaksındır. Yenilenemeyeceksindir. Yok olacaksındır. Çünkü teoriden yoksun olan pratik, aksak yürür ve kof kalır.
Her sanatın, kendine has kurallar sistemi olduğu gibi bir de bilimsel, tarihsel ve felsefi boyutu vardır. Çıkış noktaları, çıkış nedenleri, etkileri, kahramanları vardır. Sanatçı, kendisine bu sistematik içerisinde bir yer bulur. Kendisini bazı akımların, sanatçıların kategorisi dışında tutan özgün sanatçının durduğu yerin bile, izah edilebilir ve ilişkilindirilebilir bir söylemi vardır.”
https://www.40ikindi.com/yazarlar/oku.php?id=117&kategori=57
https://www.fatihozkafa.com/

“İnsanın her aklına geleni söylemesinin (ya da söyler gibi her tarafa yazadırmasının) yadırganmadığı, aksine teşvik edildiği günlerdeyiz. Herkes önüne gelen topa zerre kadar tereddüt etmeden vuruyor; bahis açılan her konuda ehliyet sahibi olup olmadığına bakmadan kendi golünü en havalı şekilde atmaya gayret ediyor. Bize acayip gelen bu hal; bu yeni insanı imal eden mekanizmalarca bireyselliğin gelişimi yolunda bir ilerleme sayılıyor. Dizini kırıp her meseleyi ehlinden dinleme yükünden kurtulan heveskâr egolar içinse zaten ortada hayret ve şikayet edecek bir durum yok. Bu pratik olarak dilin kemiğinden kurtulduğu, zihnin frenlerinden boşaldığı, her türlü atışın serbest olduğu bir yeni dünya ortaya çıkarıyor. Bu dünyada herkes kendi fikrini kendi zihninin imkanlarıyla üretiyor ve piyasaya çıkarıyor. Her insanın yiyeceği balığı kendi akvaryumundan tutması gibi bir şey bu! Evet, oltaya her zaman bir balık gelmesi garanti böyle bir avda; ama hep aynı balık, aynı tad ve aynı mönü! Teknik olarak bu yolla açlığın yatıştırılması bir süre için mümkün olabilir, ama ya sonra...”
https://yenisafak.com.tr/Yazarlar/Default.aspx?i=32871&y=GokhanOzcan

“Planlamanın ne kadar önemli olduğuna son noktayı koyacak bir öykü ile bitireyim yazımı. Shrek 2 için, Dreamworks 16 geleneksel animatörü, CG animasyon teknikerini ve PDI yazılımını öğrenmeleri için 2 aylığına PDI’a yollamıştı. Bazılarımız (ben de dahil) 1 sene öncesinden Maya eğitimi almıştık, bazılarımızın hiç CG deneyimi yoktu. Ben, bana göre hala çalışan en iyi animatör olan James Baxter’ın yanında oturuyordum. James bilgisayar konusunda tam bir acemiydi. E-mail atmayı bile bilmezdi, dalga geçmiyorum. James’e bir kaç geleneksel animasyon filminde asistanlık yapmıştım ve rolleri değişmemiz için can atıyordum.
İlk CG animasyon testimiz olan klasik bir top zıplaması üzerinde çalışırken, James’in ara sıra bana teknik konular hakkında soru sorması hoşuma gidiyordu. Ve arada göz ucuyla onun klavyedeki tuşları aramasını ve işaret parmağı ile onlara basmasını, her mouse tıklamasından önce düşünmesini izliyordum. Bilgisayar tecrübem onunkine kıyasla yüzlerce kat daha fazla olduğu için hava atıyormuş gibi gözükmek istemiyordum. Biraz daha fazla uğraşarak animasyonumun daha gösterişli olmasına çalışıyordum, ve animasyonumun 3′te 1′ini tamamlamıştım ki James’in ekranına bir göz attım. Şaşkınlıktan gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Topun çok zekice tasarlanmış bir set içinde bir o yöne bir bu yöne harika bir şekilde zıplayarak sonunda tatmin edici bir şekilde durduğu muhteşem bir sahne yapmıştı. Çıldırmış bir şekilde “Bunu nasıl yaptın?! Yani nasıl bu kadar hızlı? Mükemmel.” James her zamanki sakin tavrı ile, “Topun ne yapmasını istediğimi biliyordum, sadece bilgisayara onu nasıl yaptıracağımı çözmem gerekti.” Bu sözleri bugün hala kafamda yankılanır, özellikle 20. kere playblast almama rağman hala ne istediğimi net bir şekilde bilmediğim zamanlarda.”
https://www.animasyongastesi.com/?p=1943
https://livlily.blogspot.com/2010/10/james-baxter.html

“Her şeyden önce bir uzmanlık konusunu herkesin katıldığı ve uzman olmayanların değerlendirdiği bir yarışmaya dönüştürmek son derece yanlıştı. Daha önce benzer yarışmalarda hasbelkader jüri üyeliği yaptığım için biliyorum, beş bin başvuru arasından beş tane düzgün iş bulabilirseniz şanslısınız demektir. Bu da önemli değil, o beş tane işin yukarıda sözünü ettiğim kriterlere uygun olma ihtimali ise sıfırdır.”
https://selimtuncer.blogspot.com/2012/05/bana-bunun-franklin-gothicini-yapabilir.html

"Bir fontun ailesini kullanmak daha iyi. Bizim metin fontumuz Palatino. Palatino'yu aldık, sonra Zaman Palatino yaptık. Böyle bir uygulama var; mesela alırsın Times'ı, sevmediğin yerini değiştirirsin ve ismini değiştirirsin. Mesela benim bir saplantım var. Karakterleri Türkçe'ye çevirirken kanca koyarlar. Bunu hiç sevmem. Çünkü tek kalınlıklı bir yazıya çift kalınlıklı bir kanca koyarlar. Güzel bir çözüm değil. Bunlar hep dikkati dağıtan unsurlar."
https://www.photoshopmagazin.com/dergi/2006/04/fevzi_yazici.html
https://vimeo.com/47351272

“İsterseniz önce Türkçe fontlardan biraz bahsedelim. Sistemle birlikte gelen fontların bir kısmı Türkçeleştirilmiştir. Bu Türkçeleştirilmiş fontların da tasarım veya kullanım açısından pek azı doğru. Bazı Türkçeleştirilmiş fontlar convert yapılınca majiskül ve miniskül Ç ve Ş harflerin çengellerinde (Cedilla) beyaz boşluklar oluşuyor. Bunun nedeni Fontographer programında iki formun üst üste gelen kısmı beyaz olarak gözükür. Overlap yapılması gerekir. Bazı Türkçe karakterlerde Ğ, Ü, Ö ve İ harfleri ekranda diğer majiskül harflerden daha kısa (basık) görülmekte, convert yapılınca düzelmektedir. Fontu Türkçeleştiren veya tasarlayan kişi, harfin üst alan çizgisini (Ascender) taştığını bilmemektedir. Bu tipografi'de sorunlar oluşturur. Yine bazı Türkçeleştirmelerde ğ ve Ğ harfleri üzerindeki şekil (Breve) yerine (Tilde) kullanılmaktadır veya ğ ve Ğ harfleri üzerindeki şekil siyahlık değeri, oranı açısından yanlış kullanılmıştır. Örneğin Bold veya ExtraBold harfle ancak Medium değerdeki Breve görebiliyoruz. Bir çoğumuz bunu görmüyor bile, sadece okuyup geçiyoruz.
Font tasarımı yapabilmek, hattâ Türkçeleştirmek için bile grafik eğitimi almak, tasarımcısı olmak gerekir. Fontun bir tasarım amacı vardır. Tasarlayacağımız fontu hangi amaçla nerede kullanacağız. Her fontun kullanım alanı farklıdır. En zoru da metinde kullanılacak olan fontların tasarımıdır.”
https://www.photoshopmagazin.com/de...fontlara_adanmis_bir_omur_abdullah_tasci.html
https://www.abdullahtasci.net/

“Elbette eğitim olsa daha güzel olur, ama…”
Şu “ama”cı bilgiçlere sormak lâzım; eğitimsiz birinin, yukarıda bahsedilen grafik tasarım ve tipografi inceliklerini iyi bilmek şöyle dursun, sadece mezkur kavramların isimlerini bile duyma ihtimali olabilir mi?

https://www.grafikerler.net/okul-sart-mi-t134157.html
 
Son düzenleme:

eratasarim201

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
16 Eyl 2012
Mesajlar
36
Tepkime puanı
1
Web sitesi
eratasarim2012.blogspot.com
Üzgünüm ama hiç bir şeye benzememiş.
O kadar çok yazı, karmakarışık font, altında korku filminden bir parça gibi
neye benzediğinizi epeyce düşündükten sonra bulabildiğim bir fotoğraf.

Lütfen alaylıyım diyen pek çok kişi tanıdım ama hiç biri bu kadar anlamsız birşey yapmadı.
Eğitim almamışsınız tamam ama hiç değilse yol gösterenlere biraz daha düzgün cevap verin.
Bu tür paylaşımlar da bir nevi eğitimdir ama almasını bilene...

Araştırın, elinizde internet var. Yerli yabancı bir çok örneği size sergileyebilecek bir imkan bu.

Ben de ordan burdan bu bilgileri toparlayabildim. Lütfen alaylıyım bahanesinden vazgeçip okuyun biraz.

Alıntıdır.

Afiş Tasarımı
Kitle iletişim araçlarından en görkemlisi: Afiş.

Daha çok insana daha az görselle bir şeyler anlatmaya yaradığı için tam bir seyirlik görsel iletişim materyalidir afiş. Az ve öz anlatımın vücut bulduğu bir tanıtım ve duyuru aracıdır. Afişler kitleyle buluşma alanlarına göre iç ve dış mekân afişi olarak iki ana kategoriye ayrılabilir. Seyir süreleri, genellikle iç mekânda daha uzun, dış mekânda daha kısa olarak değerlendirilerek tasarım yapılır. Dünyaca ünlü grafikerler tüm hünerlerini afiş tasarımlarıyla göstermişlerdir.

Afişler malzeme ve baskı teknikleri olarak da farklılık gösterir. Günümüzde baskı tekniklerinin gelişmesi sayesinde afiş tasarımları da özellikle boyut ve renk kalitesi açısından daha özgürleşti. Afiş tasarımlarının yanı sıra dış mekân reklam uygulamalarının da gelişmesiyle tasarım alanları zenginleşti. Araç giydirme, bina giydirme, çeşitli dış ve iç mekân reklam uygulamaları da afiş tasarımının devamı olarak düşünülebilir. Bu tasarımlar artık 3 boyutlu olarak da tasarlanmaktadır.

Hedef kitleye ulaşmanın en kısa yollarından biri fuarlarda kullanılan afişlerdir. Fuar afişleri, örümcek stand, roll-up, çerçeveli ve çerçevesiz afişler, karşılama bankosu gibi çeşitli formatlarda kullanılabilir.

AFİŞ NEDİR? NASIL OLMALIDIR

Afişler, tasarım ve sanat kaygısının eşit ağırlıkta olduğu grafik ürünlerdir.Kübizim,Dışavurumculuk,Art Nouveau,Art Deco,Bauhaus,Uluslar arası Tipografik Stil gibi modern sanat ve tasarım akımlarının çağdaş Afiş dilinin gelişiminde büyük etkisi olmuştur.

1798’de Alois Senefelder’in taş baskı tekniğini buluşundan sonra geliştirilen renkli taş baskı teknikleri,afişin sanatsal bir yapı kazanmasında önemli bir rol oynamıştır.Çağdaş afiş tasarımının ilk temsilcileri; Jules Cheret ve Henri de Touleouse-Laurrec’dir.20.y.y’ın önemli afiş sanatçıları arasında; Alphonse Mucha,El Lissitzky.Laszlo Moholy-Nagy,Josef Müler-Brockmann,Herbert Matter,Henry Tomaszewski,Jan Lenika,Saul Bass ve Milton Glaser’i saymak mümkündür.

Büyük boyutlu dış mekan afişleri,duvar yüzeylerine ve ilan panolarına asılır.İç mekan afişleri ise lobi,salon ve koridorlarda kullanılmak üzere daha küçük boyutlarda hazırlanır.Dış mekan afişlerinin izlenme süresi kısadır.Buna karşın iç mekan afişleri daha uzun süre incelenebilir. Afişin izlenme süresi tasarım,tasarım sürecinde dikkate alınması gereken bir kriterdir.
Afişler Üç Ana Gruba Ayrılır

Reklam Afişleri: Bir ürün ya da hizmeti tanıtan afişlerdir. Beş sektörde yaygın olarak kullanılır.

-Moda
-Endüstri
-Kurumsal reklamcılık
-Gıda
-Turizm

Kültürel Afişler: Festival,seminer,sempozyum,balo,konser,sinema,tiyatro,sergi ve spor gibi kültürel etkinlikleri tanıtan afişler bu gruba girer.
Sosyal Afişler: Sağlık ,ulaşım,sivil savunma,trafik çevre gibi konularda eğitici ve uyarıcı nitelikteki afişlerin yanı sıra, politik bir düşünceyi ya da siyasi bir partiyi tanıtan afişler ise sosyal afişler grubunda yer alır .

AFİŞ TASARIMINDA DEĞERLENDİRME KRİTERLERİ​

Mesaj:
Tasarımcı;afiş aracılığıyla vereceği mesajı açıklığa kavuşturmalıdır,verilmek istenen bilgiyi mümkün olduğunca dolaysız bir biçimde aktaracak görsel bir sistem oluşturmalıdır.

Mesaj-İmge Bütünlüğü:
Tasarıma temel oluşturan düşüncenin fotoğraf yoluyla mı ,illüstrasyonla mı,yoksa salt tipografi ile mi daha etkili bir biçimde vurgulanacağı araştırılmalı;mizahi,trajik ya da soyut imgelerden hangisinin anlatımı daha güçlendirdiği belirlenmelidir.

Sözel Hiyerarşi:
Tasarımcı,afişte yer alan başlık,alt başlık,slogan gibi sözel bilgiler arasında – izleyiciyi mesajdaki önem sırasına göre yönlendirecek hiyerarşik bir yapı kurmalıdır.

Farkedilirlik:

Bazı afişler yukarıda saydığımız kriterlere uygun gibi görünseler de ,etkisiz ve yavan olabilmektedirler.Böyle bir sonucu engelleyecek tek şey tasarımcının hayal gücüdür..Yaratıcı düşünce ve buluşun hiçbir kuralı yoktur.Buluş ve yaratıcılık içeren her şey ,afiş tasarımını da yansıtılabilir. Çünkü;bir afiş için en önemli kriter fark edilebilmektir.
Afişteki imgelerin düzenlenmesinde şu öneriler yararlı olabilir;

1-Afişteki imge sayısı üç,iki hatta mümkünse bir ile sınırlandırılmalıdır.Başlık yada slogandan oluşan tipografik unsur,fotoğraf ya da illüstrasyon ve zemin(fon) afiş üzerinde üç farklı imge olarak algılanır.

2- Afişteki sözel unsurlar mümkün olduğunca azaltılmalıdır.3,4 ya da 5 sözcükten oluşan başlık ve sloganlar; mesajı daha çabuk iletir. Sözel mesaj on sözcüğün üstüne çıktığında,okuma zorluğu başlar. Amerikan Reklamcılık Enstitüsüne göre; bir dış mekan afişi, ana düşünce ve mesajını en çok altı saniye içinde iletebilmelidir.

3-Fotoğraf ya da illüstrasyon, afiş üzerinde mümkün olduğunca büyük bir ölçekte kullanılmalıdır. İmgeyi bütünüyle göstermek her zaman gerekmeyebilir.
Sözel unsurlar ve imgeler arasında açıklayıcı,destekleyici,yorumlayıcı ya da kontrast oluşturan bir ilişki kurulmalı,yazı ile görüntü birbirini yavan bir şekilde tekrar etmemelidir.

4-Süslü ve dekoratif yazılar yerine okunaklı yazı karakterleri tercih edilmelidir.

5-Renkler geniş yüzeyler halinde kullanılmalı,parlak ve canlı renkler tercih edilmeli ve renkler arasında güçlü kontrastlar oluşturulmalıdır.

Alıntıdır.
 
Son düzenleme:
Üst