Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

sanatın kökeni

Yasemin

Belgisiz Sıfat
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
14 Ağu 2007
Mesajlar
3,962
Tepkime puanı
175
Yaş
40
02oo4.png
adszcu1.png

Sanatın kökeni ile ilgili görüşlerde, Etnografi ve Arkeolojinin yanı sıra Dilbilim’deki gelişmeler etkili olmuştur.
Sanatın kökenleri üzerine ilk yaklaşımlar dinsel-gizemci düşüncelerdir. Bunlar Sanatsal yaratım yeteneğinin tanrı vergisi olduğu düşüncesine dayanmaktaydı.
İkinci bir yaklaşım da Darwin’in estetik duygunun biyolojik doğası tezinde görülür. Bu teze göre hayvanlarda çok önceden oluşmuş bulunan estetik duygu cinslerde bir çekicilik aracı olma işlevi görüyordu. Yani sanatsal etkinliğin biyolojik kökenleri olduğu iddia ediliyordu.
Oysa insanın sanatsal yaratıcı etkinliğinin köklerini, insanın biyolojik varlığında değil, toplumsal varlığında, hayvansal ön-tarihinde değil, kendi toplum tarihinde aranmalıydı.​
03oa6.png


Sanatın kökenleri üzerine bir başka iddia da oyun kuramıdır. Herbert Spencer, Grand Allen, Gross ya da Lange’nin geliştirdiği bu anlayışla, oyun’u, İnsan ve hayvanda aynı derecede eşit olan ve sanatın kaynağını oluşturan Psikofizyolojik ya da salt fizyolojik anlamda yorumlamışlardır. Yani sanatsal yaratımlar estetik özgürlüğe ulaşmak için ve çalışma dışında tüketilecek enerjiye bir subap olmak üzere, İnsan doğasında içerili bir gereksinimden doğmuş bir şey olarak görülüyordu.
Aslında insanın oyun oynaması,tıpkı sanat gibi ,içgüdüsel ya da itkisel olarak biyolojik bir etkinlik değil,tam tersine,insanların ahlaksal ve fiziksel olarak içinde yetiştikleri toplumca düzene konmuş bir etkinliktir.
04lb5.png

Tıpkı çocuklarda görüldüğü gibi, ilkel toplumda da sanat ile oyun arasında kesin bir bağıntı vardır. Çocukların oynadığı birçok oyun doğaçtan sanatsal yaratım olarak gösterilebilir.Örneğin kız çocuklarının oynadığı evcilik oyunu ile, oğlan çocuklarının oynadıkları hırsız-polis oyunu gibi.Sanki senarist ,rejisör ve oyuncu olarak davranan çocuklar kendilerine özgü sanatsal bir oyunu canlandırırlar.
Çeşitli etnoğrafik araştırmalar sonucu oyun ile sanat arasında yakın bir bağıntı var gibi gözüküyor. Ancak buradan sanatın oyundan çıktığı sonucuna varılamaz; Sanat oyunun değil çalışmanın ürünüdür.
05ku3.png
06jo2.png

Yüzyılımızda en eski sanatın köklerini ilkel toplumun kendisinde aramaya koyulan bilim adamları, bu kökleri büyüde ve ilkel toplum insanın oluşturduğu dinde bulmuşlardır. Bu bilimcilerin açıklamalarına göre, sanat dinsel gereksinimlerden, ancak dans ve şarkıların yardımıyla, gizemli güçlerin, ruhların, totemlerin canlandırıldığı heykel ya da resimlerin yardımıyla anlaşılabilecek büyüsel tılsımların gereklerinden ortaya çıkmıştı.
İlkel toplum sanatında yer alan çoğu sanat yapıtları, aslında büyüsel amaçlara hizmet etmekte ve dinsel bir anlam içeriği taşımaktadır.
07ko5.png

Aslında sanata verilen anlam görüşümüzü belirlemektedir. Örneğin, kendi içindeki biçim, renk, ya da ses bağıntılarına ne gibi bir anlam taşıdığına bakılmaksızın, bunları oluşturan çizgiler, renkler, sesler ve tonlar vs. ile ressamların işlev yapabilmesi yeteneği sanatsal etkinliğin temel doğrusu olarak ele alındığında arkeologların taş devri diye adlandırdıkları eski dönemlere kadar gitmektedir. Bu durumda ilk sanat yapıtları ne oldukları anlaşılamayan, derin çukurlara oyulmuş taş levhalar ya da mağara duvarlarında görülen makarna denen birbirine dolaşık çizgilerdir.
08iv3.png

Böyle alındığında sanatın ortaya çıkış nedenlerinin salt teknolojik ya da soyut psikolojik oyun özelliği taşıdığıdır.
Buna karşılık, sanatsal yaratımın ölçütü, gözle görünür dünyadaki nesnelerin canlandırılması olarak ele alınırsa, o zaman daha geç dönemlere ilişkin anıtlar, örneğin mağara duvarları üstündeki renkli el izleri, hayvanların doğal olarak canlandırılışı ilk sanatsal oluntular olarak değerlendirilebilir.
Genel olarak şu söylenebilir; Sanatın dıştan maddi bir özel göstergesi, belirtisi yoktur. (Yani büstü bir alçı maskeden, ya da sanatsal bir çizimi, teknik bir çizimden, ya da bir müzik parçasını bir çobanın kaval sesinden ayırmaya yarayacak özel bir belirti yoktur.) ( Sanatın kökenini, maddi araçların ya da ses sistemlerinin kökeni ile karıştırmamak gerekir.
09ee4.png

Sanatın en açık belirtisi sanatın içinde barındırdığı ve iletmeye çalıştığı kendine özgü sanatsal bildirimdir.
O halde sanatın kökenlerini araştırırken şu soruya yanıt bulunmalıdır. İnsan toplumunda böyle bir bildirime niçin ve ne zaman bir gereksinim duyulmuştur ve bu gereksinimi karşılama yeteneğini insan nereden almıştır.
Gereksinim ile yetenek özel bir önem taşımaktadır. Çünkü sanatsal yaratımda bulunma yeteneği, yalnızca belirli bir beceriyi yapabilme gücünü değil, her şeyden önce kendine özgü bir yatkınlığı, yetiyi, dehayı da içine alır.
Bir insan çizgi çizmesini, şarkı söylemesini yazı yazmasını öğrenebilir. Ama imgesel algılama, imgesel düşünme insana öğretilemez.
099us4.png

Sanatsal-imgesel düşüncenin yapısın en eski mythoslar ve masallar taşır. Mitoloji insanın toplumsal varlığının taşıdığı kimliğin bilinçsizce sanatsal olarak halkın hayal gücünün içinde işlenmesi, yer etmesidir.
İnsan, av dansında hayvan kılığına girer, kadın figürlerinde göğüsleri, vücudu, karnı, yani ilkel toplum insanının bilincinde kadının kendi cinsi olarak işlevini yani doğurganlığını cinselleştiren vücut kısımlarını ön plana çıkarır.
Yani ilkel toplumlarda sanatsal bilginin alanına giren her nesne insanlaştırılmış, manevileştirilmiş, toplumsal önem taşıyan bir şey olarak, yani değer olarak alınır.
Doğa güçleri karşısında duyulan korku, hayvanın yenilgiye uğratılmasından duyulan sevinç, ölülere saygı, bütün bunlar bu duyguları uyandıran nesnelere sıkı sıkıya nesnel olarak bağımlıydı. Bu bakımdan ilkel toplum sanatı çok geniş ve saf yürekli tasarımları içermesine karşın, nesnel gerçeğin estetik olarak sunumunu içermemektedir.
10sh4.png

Sanatın dinsel bilinçten, büyüden ortaya çıktığını söylemek de yanlış olur. Ancak sanatsal yaratımların, dinsel bilincin biçimlenmesini sağlayan etkinlik olduğu söylenir. Doğanın dinsel bir yorumunun yapılabilmesi için, doğanın mitolojik olarak yani sanatsal-imgesel olarak kavranması gerekiyordu. Büyünün, sihirin, şaman törenlerinin dinsel yakarıların yapılabilmesi için şiirsel, ezgisel dans biçimleri kadar sanatsal yoldan dramatikleştirilmiş anlatım biçimleri gerekiyordu, yani sihrin dıştan görünüş biçimi için, büyü, masklar, vücudu süsleyici boyalar, takılar, özel kesimli giysiler gerekmiştir. Mimarinin dine kazandıracağı bir tapınağın ortada var olması da önemlidir.
11ic6.png

İlkel toplum insanı dünyanın sanatsal-imgesel kavranışından ve totemizm ve fetişizme kolaylıkla geçebilmiştir. Ancak sanat ile din arasındaki temel ayrımı gözden kaçırmamak gerekir. her şeyden önce imgesel bilgiden ortaya çıkmış olan din, sanatsal hayal gücünün getirdiklerini gizemleşmiş olarak yorumlar. Yani gerçekten var olan nesneler üstüne düşünceler kurması gerektiği hallerde yapar ve sonuçta aldatmaca bir tasarım ortaya çıkar ve insanlar da bu varlıklara yalvarıp yakarır, saygı ve özen gösterir bir şeyler umut eder.
111xi5.png
122tu8.png

Ancak imgesel düşünce henüz sanat demek değildir. İlkel insan hayvan maskları takarak hayvanın hareketleri ile davranışlarını taklit ederek kendi oyunculuk yeteneğini ortaya çıkarmış, temsili olarak canlandırmanın yollarını öğrenmiştir. Bu danslar aslında toplumsal bir eğitim aracıdır. Dansla birlikte insan vücudu da yetkinleşmekteydi.
Mağaralardaki hayvan resimlerinin hedef tahtası gibi mesleki eğitim için olmayıp büyüsel etki olduğunu söylemeliyiz. Büyüyü hayvana değil aslında kendine yapmaktadır. Kavgaya kendini hazırlamakta güvencini artırmaktadır.
1333qs0.png

İlkel toplum insanı vücudunu ve yüzünü çiçeklerle, dövmelerle ya da boyalarla süslediği kolye ve bileziklerle, saç tokaları ve kemerlerle bezediğini ve bunları başlı başına bir güzellik duygusunu doğurmak ya da karşı cins üstünde çekicilik uyandırmak için yapılmayıp, ortak topluluğa bağlanmak, soylarına ve aşiretine bağlanmak duygusu ön plandadır. Boyanma ve takılar daha sonraları hiyerarşinin bir belirtisi de olmuştur.
Ancak estetik düşüncenin temelleri de buradan gelir. Tüm yapılan büyüsel, dinsel, yararsal olgulara zamanla estetik duygu eklenmiştir.
 

Benzer konular

Yeliz GÖKÇEN

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
12 Şub 2008
Mesajlar
1,893
Tepkime puanı
26
Sanatın en açık belirtisi sanatın içinde barındırdığı ve iletmeye çalıştığı kendine özgü sanatsal bildirimdir.

çok güzel paylaşım.
 
Üst