özgüll
👑Efsanevi Grafiker👑
- Katılım
- 6 Eki 2008
- Mesajlar
- 3,704
- Tepkime puanı
- 168
Bir kaç gün önce forumda F/Q klavye üzerine bir konuşma geçmişti. Dünkü Vatan'da bu yazıyı görünce içimdeki paylaşma isteğini zaptedemedim . Selahattin Duman çok sevdiğim bir yazardır. Bu dönemde kupon biriktiren arkadaşlarım mutlaka dünkü yazısını okumuşlardır ama okuyamayanların da biraz keyiflenmek en doğal haklarıdır diye düşünüyorum.
Neşeniz daim olsun...
"Globalleştik, top olduk.. Q klavyeli laptop olduk!
Adetim değildir ama bugün öyle başlayayım.. Dijital teknoloji üreticilerine ileneyim.. Gözünüzde Q klavyenin tuşları kadar çapaklar çıksın e mi? Milliyetçiliğe geldi mi Tanrı Dağı’ndan eksik yanınız yok.. Sıra Türkçeye kazık atmaya geldi mi her biriniz tek kişilik ordu..
Bu sabah değişik bir ruh haliyle uyandım..
Kızımın kahvaltı niyetine yaptığı menemende yeterince yeşil acı biber yok..
Benim kafa, menemen ile bilgisayar âlemi arasında nasıl bir bağlantı kurduysa artık, o andan itibaren zihnim (F) klavye olayına kilitlendi..
Bu mücadelede safımı belli etmeye karar verdim..
Uzun cümle kurmayı sevmediğimden (bana yazması zor gelmiyor, algıda seçici davranan okuru kolluyorum..) mücadelenin ne mücadelesi olduğunu anlatmayı aşağıdaki cümleye bıraktım..
(F) klavye ile (Q) klavye savaşı..
***
Daktilodan, bilgisayara kadar.. Hepsinin bir klavyesi var..
Parmak o klavye üzerinde gezinir.. Tuşlara basar, kelime olur.. Derken kelimeler birikir o da yazı olur..
“Ak üstünde karalar, birbirini kovalar..” dediğimiz yazı yazma marifetinin teknolojik hali..
Lafın burasında “Ha (F) klavye olmuş ha (Q) klavye.. Üzüm pekmez, fark etmez..” deyip geçemiyoruz..
Çünkü (F) klavye dediğin teknik milli.. (Q) klavye ise gayri milli..
Aradaki farkı, harflerin (F) klavye dizilişini icat eden zatın zamanla İslamiyeti kabul edip hidayete ermesi yaratmamış..
Veya (Q) klavye mucidinin inadına gavur kalması yüzünden de değil..
(F) klavyenin milliliği teknik..
OSMANLI YASAĞI..
(F) klavye dizilişini bulanlar “Türkçeyi daktilo marifetiyle nasıl en kolay şekilde yazarız..” sorusuna kafa yorup, buralara gelmişler..
Türkçenin kelimelere yayılan ses uyumu, en çok kullanılan harflerin oranı, ölçüleri belirlemiş..
O zamanlar daktilonun saltanatı yaşanıyor.. Bilgiyi ise parmakla sayıyoruz.. O zamanlar dediğim 1955 yılı.. Başımızda ise Menderes hükümeti dikilmekte..
İşte o hükümetin emrinde çalışan akil adamlar (F) klavyenin teknolojik yazılımda esas olduğunu kanuna bağlamışlar..
Daktilo mu ithal edilecek? Klavyesi illa ki milli olacak..
“Osmanlı yasağı üç gün sürer..” kuralı burada da işlemiş.. Dış dünyaya açılırken ölçüler şaşmış.. Ahali zaten kökünde İngilizce bir sözcük olan her şeye teşne..
Kız çocuğu dünyaya geliyor, adını Sue Ellen diye yazdırıyor nüfusa.. Oğluna JR (Ceyar) adını koymayışı ise adamın habisliğinden..
Bizim milli karakterli (F) klavye böyle böyle erozyona uğramış, Sultaniyegâh şarkıdaki gibi gün doğarken (Q) klavyenin saltanatı başlamış..
Dilimizdeki yabancılaşma olayında kendimize gelmemiz bir otuz seneyi bulmuş..
Adam lokanta açıp adını “sultani isimlerden” seçti mi içeriye giren yok.. Aynı lokantanın tabelasını değiştiriyor..
Diyelim ki “La Maison” yapıyor..
İki vakit evvel sinek avlayan restoran “La Maison” olunca içerisi adam almıyor..
Bu garip bir öykünmedir.. Cumhuriyetle birlikte içine girdiğimiz “köksüzleşme sürecinin” doğal parçasıdır.. Bunu bile anlayacağım anlamasına da..
Bu işler kendini kasan sıkı bir Türk milliyetçiliği ile birlikte yürümese..
***
Hem millici hem de dilde yabancılaşma yanlısı..
Dükkânından yarattığı markaya, hatta kıytırık büfesinden salaş kahvehanesine kadar her şeyde yabancı sözcük arayışı içinde..
Çocuğu için isim seçerken İngilizce veya Fransızca sözcüklerin tınısını çağrıştıracak heceleri birbirine ekliyor..
Bilgisayarda (Q) klavyenin saltanatını mı dert edecek?
1960’lı, 1970’li, hatta 1980’li yıllarda kızlarımızı iş bulsunlar diye daktilo kurslarına yazdırdık..
On parmakla yazmayı (F) klavye üzerinden öğrendiler..
Kurs amirleri ikide bir başlarına dikilip “Bizim klavyemiz budur, zinhar öbürüne heves etmeyin..” deyip kafa eti didikliyorlardı..
Kızlarımıza geçen lafları, bilgisayarlarımıza geçmedi..
GAMSIZ MİLLET..
Çok şükür teknoloji üretiminde kıvama geldik..
Avrupa’da renkli televizyon üretiminin yüzde 55’i elimize geçti.. İki vakte kadar yüzde 80’i bulacak..
Bilgisayar da yapıyoruz.. Yerli markalarımız var.. İyi de bu yerli markalar neden yerli yazım düzenimiz olan (F) klavyeyle cihaz üretmez?
Ben söyleyeyim.. İlgisizlikten.. Umursamazlıktan.. Önünde “milli” yazan şeyleri sallamamaktan..
Ampul Partisi’nin içinden biri çıktı.. Adı Ekrem Erdem.. Kafasını bu (F) klavye işine taktı.. Kendi çapında mücadelesini veriyor..
Partinin genel başkan yardımcısı olduğu için belki çabaları işe yarar..
Ekrem Erdem merak etmiş Vestel markasının sahibi, teknoloji üreticisi Ahmet Nazif Zorlu’ya bu (F) klavye meselesini sormuş..
“Niye üretmiyorsunuz?” demiş..
Tüketici piyasasının yüzde otuz dokuzu hâlâ (F) klavye kullanırken aldığı cevap benim “umursamazlık” iddiamı doğruluyor..
Zorlu’nun cevabı “Bu işten anlamam ama ilginç görünüyor..” olmuş..
Şimdi kritik yere geliyoruz..
Hükümet adamları bu fikre akıl yatırıp “F klavye milli klavyedir, bunun dışında yazılım ürünü ithâl etmek yasaktır..” derse yine mandanın mayısına basarız..
Orta yolu bulmak lazım..
***
Açtığı köfteci dükkânına “Lö Köfte” tabelası asıp, kendine Fransız geni taşıyan Türk girişimcisi süsü verenler zaman içinde bu sürece de alışacaklar..
Yeterki meseleye akıl yoluyla yaklaşalım..
Akıl demişken.. CNBC-e diye bilinen televizyon kanalının yöneticisini şahsım adına “yılın akıllısı” ilân ediyorum..
Filmlerde sigara içilen sahnelere sansür uygulayacak ya!
Diğer kanalların yaptığı gibi “buzlandırma” tekniğini es geçmiş..
Kim sigara yakarsa üzerini çiçekle örtüyor.. Böylece film karakteri ağzında çiçek açmış kiraz dalı gibi dolanıyor..
Patronundan rica ediyorum.. Bu akıllı yöneticiye en az dört maaş ikramiye..
Para zihin açar.."
Neşeniz daim olsun...
"Globalleştik, top olduk.. Q klavyeli laptop olduk!
Adetim değildir ama bugün öyle başlayayım.. Dijital teknoloji üreticilerine ileneyim.. Gözünüzde Q klavyenin tuşları kadar çapaklar çıksın e mi? Milliyetçiliğe geldi mi Tanrı Dağı’ndan eksik yanınız yok.. Sıra Türkçeye kazık atmaya geldi mi her biriniz tek kişilik ordu..
Bu sabah değişik bir ruh haliyle uyandım..
Kızımın kahvaltı niyetine yaptığı menemende yeterince yeşil acı biber yok..
Benim kafa, menemen ile bilgisayar âlemi arasında nasıl bir bağlantı kurduysa artık, o andan itibaren zihnim (F) klavye olayına kilitlendi..
Bu mücadelede safımı belli etmeye karar verdim..
Uzun cümle kurmayı sevmediğimden (bana yazması zor gelmiyor, algıda seçici davranan okuru kolluyorum..) mücadelenin ne mücadelesi olduğunu anlatmayı aşağıdaki cümleye bıraktım..
(F) klavye ile (Q) klavye savaşı..
***
Daktilodan, bilgisayara kadar.. Hepsinin bir klavyesi var..
Parmak o klavye üzerinde gezinir.. Tuşlara basar, kelime olur.. Derken kelimeler birikir o da yazı olur..
“Ak üstünde karalar, birbirini kovalar..” dediğimiz yazı yazma marifetinin teknolojik hali..
Lafın burasında “Ha (F) klavye olmuş ha (Q) klavye.. Üzüm pekmez, fark etmez..” deyip geçemiyoruz..
Çünkü (F) klavye dediğin teknik milli.. (Q) klavye ise gayri milli..
Aradaki farkı, harflerin (F) klavye dizilişini icat eden zatın zamanla İslamiyeti kabul edip hidayete ermesi yaratmamış..
Veya (Q) klavye mucidinin inadına gavur kalması yüzünden de değil..
(F) klavyenin milliliği teknik..
OSMANLI YASAĞI..
(F) klavye dizilişini bulanlar “Türkçeyi daktilo marifetiyle nasıl en kolay şekilde yazarız..” sorusuna kafa yorup, buralara gelmişler..
Türkçenin kelimelere yayılan ses uyumu, en çok kullanılan harflerin oranı, ölçüleri belirlemiş..
O zamanlar daktilonun saltanatı yaşanıyor.. Bilgiyi ise parmakla sayıyoruz.. O zamanlar dediğim 1955 yılı.. Başımızda ise Menderes hükümeti dikilmekte..
İşte o hükümetin emrinde çalışan akil adamlar (F) klavyenin teknolojik yazılımda esas olduğunu kanuna bağlamışlar..
Daktilo mu ithal edilecek? Klavyesi illa ki milli olacak..
“Osmanlı yasağı üç gün sürer..” kuralı burada da işlemiş.. Dış dünyaya açılırken ölçüler şaşmış.. Ahali zaten kökünde İngilizce bir sözcük olan her şeye teşne..
Kız çocuğu dünyaya geliyor, adını Sue Ellen diye yazdırıyor nüfusa.. Oğluna JR (Ceyar) adını koymayışı ise adamın habisliğinden..
Bizim milli karakterli (F) klavye böyle böyle erozyona uğramış, Sultaniyegâh şarkıdaki gibi gün doğarken (Q) klavyenin saltanatı başlamış..
Dilimizdeki yabancılaşma olayında kendimize gelmemiz bir otuz seneyi bulmuş..
Adam lokanta açıp adını “sultani isimlerden” seçti mi içeriye giren yok.. Aynı lokantanın tabelasını değiştiriyor..
Diyelim ki “La Maison” yapıyor..
İki vakit evvel sinek avlayan restoran “La Maison” olunca içerisi adam almıyor..
Bu garip bir öykünmedir.. Cumhuriyetle birlikte içine girdiğimiz “köksüzleşme sürecinin” doğal parçasıdır.. Bunu bile anlayacağım anlamasına da..
Bu işler kendini kasan sıkı bir Türk milliyetçiliği ile birlikte yürümese..
***
Hem millici hem de dilde yabancılaşma yanlısı..
Dükkânından yarattığı markaya, hatta kıytırık büfesinden salaş kahvehanesine kadar her şeyde yabancı sözcük arayışı içinde..
Çocuğu için isim seçerken İngilizce veya Fransızca sözcüklerin tınısını çağrıştıracak heceleri birbirine ekliyor..
Bilgisayarda (Q) klavyenin saltanatını mı dert edecek?
1960’lı, 1970’li, hatta 1980’li yıllarda kızlarımızı iş bulsunlar diye daktilo kurslarına yazdırdık..
On parmakla yazmayı (F) klavye üzerinden öğrendiler..
Kurs amirleri ikide bir başlarına dikilip “Bizim klavyemiz budur, zinhar öbürüne heves etmeyin..” deyip kafa eti didikliyorlardı..
Kızlarımıza geçen lafları, bilgisayarlarımıza geçmedi..
GAMSIZ MİLLET..
Çok şükür teknoloji üretiminde kıvama geldik..
Avrupa’da renkli televizyon üretiminin yüzde 55’i elimize geçti.. İki vakte kadar yüzde 80’i bulacak..
Bilgisayar da yapıyoruz.. Yerli markalarımız var.. İyi de bu yerli markalar neden yerli yazım düzenimiz olan (F) klavyeyle cihaz üretmez?
Ben söyleyeyim.. İlgisizlikten.. Umursamazlıktan.. Önünde “milli” yazan şeyleri sallamamaktan..
Ampul Partisi’nin içinden biri çıktı.. Adı Ekrem Erdem.. Kafasını bu (F) klavye işine taktı.. Kendi çapında mücadelesini veriyor..
Partinin genel başkan yardımcısı olduğu için belki çabaları işe yarar..
Ekrem Erdem merak etmiş Vestel markasının sahibi, teknoloji üreticisi Ahmet Nazif Zorlu’ya bu (F) klavye meselesini sormuş..
“Niye üretmiyorsunuz?” demiş..
Tüketici piyasasının yüzde otuz dokuzu hâlâ (F) klavye kullanırken aldığı cevap benim “umursamazlık” iddiamı doğruluyor..
Zorlu’nun cevabı “Bu işten anlamam ama ilginç görünüyor..” olmuş..
Şimdi kritik yere geliyoruz..
Hükümet adamları bu fikre akıl yatırıp “F klavye milli klavyedir, bunun dışında yazılım ürünü ithâl etmek yasaktır..” derse yine mandanın mayısına basarız..
Orta yolu bulmak lazım..
***
Açtığı köfteci dükkânına “Lö Köfte” tabelası asıp, kendine Fransız geni taşıyan Türk girişimcisi süsü verenler zaman içinde bu sürece de alışacaklar..
Yeterki meseleye akıl yoluyla yaklaşalım..
Akıl demişken.. CNBC-e diye bilinen televizyon kanalının yöneticisini şahsım adına “yılın akıllısı” ilân ediyorum..
Filmlerde sigara içilen sahnelere sansür uygulayacak ya!
Diğer kanalların yaptığı gibi “buzlandırma” tekniğini es geçmiş..
Kim sigara yakarsa üzerini çiçekle örtüyor.. Böylece film karakteri ağzında çiçek açmış kiraz dalı gibi dolanıyor..
Patronundan rica ediyorum.. Bu akıllı yöneticiye en az dört maaş ikramiye..
Para zihin açar.."