shedesign
👑Efsanevi Grafiker👑
Uğur Mumcu (d. 22 Ağustos 1942, Kırşehir - ö. 24 Ocak 1993, Ankara), Türk gazeteci, araştırmacı ve yazar.
Eşi Güldal Homan evlilikleri (1977) süresince oğlu Özgür (1981) ve kızı Özge isimli çocukları vardır. 1993 yılında uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir.
Annesi Nadire Hanım, babası, Tapu Kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey'di. Ailesi Ankaralı olan Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942 tarihinde, babasının memuriyeti dolayısıyla Kırşehir'de, dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu.
İlk ve orta okulları Ankara Bahçelievler Deneme Lisesi'nde okuyan Mumcu çok aktif bir öğrenciydi. Üniversite eğitimini 1961-1965 avukat olmak üzere başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni tamamladı. 26 Ağustos 1962’de Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan Türk Sosyalizmi başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülü’nü aldı. 1963’de fakültede öğrenci derneği başkanı seçildi.
Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada 12 Mart dönemi’nde bir yazısında kullandığı "ordu uyanık olmalı" sözleriyle, "orduya hakaret etmek", "sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak" suçunu işlediği iddasıyla gözaltına alındı. Mamak Askeri Cezaevi’nde pek çok aydınla birlikte bir yıla yakın kalan Uğur Mumcu, bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkum edildi. Fakat Yargıtay'ca karar bozuldu ve serbest bırakıldı. Bu olaydan sonra Mumcu askerliğini, 1972-1974 yılları arasında Ağrı'nın Patnos ilçesinde, resmi tanımıyla "sakıncalı piyade eri" olarak tamamladı. Patnos'ta, ağır koşullar altında askerliğini yaparken, zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi.
Yeni Ortam gazetesinde başladı. Yeni Ortam’da, köşe yazarlığı yapan Uğur Mumcu, 1975’ten itibaren Cumhuriyet’te Gözlem başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. Aynı zamanda Anka Ajansı'nda çalışmaktaydı. 1975’te Mart dönemini sergilediği makalelerinden oluşan Suçlular ve Güçlüler adlı kitabını yayınladı. Aynı yıl, Altan Öymen'le birlikte hazırladıkları, Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel'in hayali mobilya ihracatını konu edinen, Mobilya Dosyası adlı kitabı yayınlandı.
1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. Gözlem başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı.
1977’de Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçe kitapları yayımlandı. Ertesi yıl, Sakıncalı Piyade adlı yapıtını Rutkay Aziz ile birlikte tiyatroya uyarladı. Oyunu Ankara Sanat Tiyatrosu tam 700 kere sahneledi. 1978’de, ünlünün yaşam öykülerini, siyasal geçmişlerini, bir güldürü zenginliğiyle anlattığı kitabı Büyüklerimiz yayımlandı.
1981’de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak..." için yazdığı Silah Kaçakçılığı ve Terör yayımlandı. Aynı yıl, Mehmet Ali Ağca’nın Papa’yı öldürme girişiminden sonra Ağca üzerine inceleme ve araştırmalarını yoğunlaştırdı
Ülkede terör olaylarının artması nedeniyle 1979 yılında 12 Mart dönemi öncesi ve sonrası gençlik liderlerinin yaşadıklarını kendi ağızlarından yansıttığı ve silahlı eylemlerle bir yere varılamayacağına dikkat çektiği kitabı Çıkmaz Sokak’ı yayımladı. 1982’de Ağca Dosyası, ardından Terörsüz Özgürlük adlı makale derlemesi yayımlandı. 1983 yılında Ağca ile cezaevinde röportaj yaptı. 1984 yılında Aziz Nesin öncülüğünde bir grup tarafından Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığına sunulan ancak, Kenan Evren'in imzalayanları "vatan hainliği" ile suçlayarak dava açtığı Aydınlar dilekçesinin hazırlanmasına katıldı; 12 Eylül döneminde aydınlara yapılan işkenceyi anlatan Sakıncasız adlı oyunu yazdı; Papa-Mafya-Ağca kitabını yayımladı.
1987’de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen Rabıta ve 12 Eylül adlı kitapları; 1991’de en önemli araştırmalarından biri olan Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925 yayımlandı.
1991 yılında İlhan Selçuk ve yaklaşık seksen Cumhuriyet çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 Şubat - 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet Gazetesi'nde yazan Mumcu, Cumhuriyet Gazetesindeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992'de Cumhuriyet'e döndü.
Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 tarihinde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Ölmeden önce, polis-mafya-siyaset ağının derin boyutlarını araştırmaktaydı.Sebataycı kitleler tarafından son dönemlerde sık sık eleştirlmekteydi.
Uğur Mumcu anısına ailesi tarafından Ekim 1994'te Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı adında bir vakıf kurulmuştur.
Eserler
Mobilya Dosyası
Suçlular Ve Güçlüler
Sakıncalı Piyade
Bir Pulsuz Dilekçe
Büyüklerimiz
Çıkmaz Sokak
Tüfek İcad Oldu
Silah Kaçakçılığı Ve Terör
Söz Meclisten İçeri
Ağca Dosyası
Terörsüz Özgürlük
Papa - Mafya - Ağca
Liberal Çiftlik
Devrimci Ve Demokrat
Aybar İle Söyleşi
İnkılap Mektupları
Rabıta
12 Eylül Adaleti
Bir Uzun Yürüyüş
Tarikat - Siyaset - Ticaret
Kazım Karabekir Anlatıyor
40'ların Cadı Kazanı
Kürt İslam Ayaklanması
Gazi Paşa'ya Suikast
Sakıncalı Piyade (Tiyatro)
Söze Nereden Başlasam
Bu Düzen Böyle Mi Gidecek?
Bomba Davası Ve İlaç Dosyası
Sakıncasız
Eğilmeden Bükülmeden
Kürt Dosyası
Uğur Mumcu
Atatürk’ün çiftliğini bile koruyamamışız
ilkelerini nasıl koruyacağız?
(Cumhuriyet, 10 Kasım 1985)
Görülüyor ki Atatürk emperyalizmin kökeninde uluslararası sermayenin bulunduğunu 1920'lerde söylüyor ve başında bulunduğu hükümetin “emperyalizme karşı müdafaa ve mücadele kastı ile kurulduğunu” da açıklıyor.
Bugün uluslararası kapitalizm ile bütünleşen İMF ipotekli alaturka liberalizmimizin Atatürkçülük ile uzaktan ve yakından ilgisi yoktur.
Atatürkçülük, ulusal devrimler yoluyla çağdaşlaşma demektir. Bu çağdaşlaşma, özgürlükçü demokrasi içinde gerçekleşecektir. Çağdaş uygarlığa da bu yolla ulaşılacaktır.
Bütün bunları bir yana bırakın; siz gidin, yüz binlik Ankara'da Atatürk'ün kurduğu hipodromlara ve Orman Çiftliği'ne bakın. O günden bu yana Atatürk'ün eliyle kurulan hipodromun ve Orman Çiftliği'nin, nasıl parsellendiğini, nasıl bölündüğünü gözlerinizle görün.
İlkelerine kadar inmeye ne gerek var; daha bizler, Atatürk'ün çiftliğini bile koruyamamışız, ilkelerini nasıl koruyacağız ?
Ulusal Kurtuluş devrimcisi Mustafa Kemal Atatürk'ü ölümünün yıldönümünde her gün daha da artan saygılarla anıyoruz...
..... alıntıdır.....
Eşi Güldal Homan evlilikleri (1977) süresince oğlu Özgür (1981) ve kızı Özge isimli çocukları vardır. 1993 yılında uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir.
Annesi Nadire Hanım, babası, Tapu Kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey'di. Ailesi Ankaralı olan Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942 tarihinde, babasının memuriyeti dolayısıyla Kırşehir'de, dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu.
İlk ve orta okulları Ankara Bahçelievler Deneme Lisesi'nde okuyan Mumcu çok aktif bir öğrenciydi. Üniversite eğitimini 1961-1965 avukat olmak üzere başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni tamamladı. 26 Ağustos 1962’de Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan Türk Sosyalizmi başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülü’nü aldı. 1963’de fakültede öğrenci derneği başkanı seçildi.
Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada 12 Mart dönemi’nde bir yazısında kullandığı "ordu uyanık olmalı" sözleriyle, "orduya hakaret etmek", "sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak" suçunu işlediği iddasıyla gözaltına alındı. Mamak Askeri Cezaevi’nde pek çok aydınla birlikte bir yıla yakın kalan Uğur Mumcu, bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkum edildi. Fakat Yargıtay'ca karar bozuldu ve serbest bırakıldı. Bu olaydan sonra Mumcu askerliğini, 1972-1974 yılları arasında Ağrı'nın Patnos ilçesinde, resmi tanımıyla "sakıncalı piyade eri" olarak tamamladı. Patnos'ta, ağır koşullar altında askerliğini yaparken, zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi.
Yeni Ortam gazetesinde başladı. Yeni Ortam’da, köşe yazarlığı yapan Uğur Mumcu, 1975’ten itibaren Cumhuriyet’te Gözlem başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. Aynı zamanda Anka Ajansı'nda çalışmaktaydı. 1975’te Mart dönemini sergilediği makalelerinden oluşan Suçlular ve Güçlüler adlı kitabını yayınladı. Aynı yıl, Altan Öymen'le birlikte hazırladıkları, Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel'in hayali mobilya ihracatını konu edinen, Mobilya Dosyası adlı kitabı yayınlandı.
1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. Gözlem başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı.
1977’de Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçe kitapları yayımlandı. Ertesi yıl, Sakıncalı Piyade adlı yapıtını Rutkay Aziz ile birlikte tiyatroya uyarladı. Oyunu Ankara Sanat Tiyatrosu tam 700 kere sahneledi. 1978’de, ünlünün yaşam öykülerini, siyasal geçmişlerini, bir güldürü zenginliğiyle anlattığı kitabı Büyüklerimiz yayımlandı.
1981’de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak..." için yazdığı Silah Kaçakçılığı ve Terör yayımlandı. Aynı yıl, Mehmet Ali Ağca’nın Papa’yı öldürme girişiminden sonra Ağca üzerine inceleme ve araştırmalarını yoğunlaştırdı
Ülkede terör olaylarının artması nedeniyle 1979 yılında 12 Mart dönemi öncesi ve sonrası gençlik liderlerinin yaşadıklarını kendi ağızlarından yansıttığı ve silahlı eylemlerle bir yere varılamayacağına dikkat çektiği kitabı Çıkmaz Sokak’ı yayımladı. 1982’de Ağca Dosyası, ardından Terörsüz Özgürlük adlı makale derlemesi yayımlandı. 1983 yılında Ağca ile cezaevinde röportaj yaptı. 1984 yılında Aziz Nesin öncülüğünde bir grup tarafından Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığına sunulan ancak, Kenan Evren'in imzalayanları "vatan hainliği" ile suçlayarak dava açtığı Aydınlar dilekçesinin hazırlanmasına katıldı; 12 Eylül döneminde aydınlara yapılan işkenceyi anlatan Sakıncasız adlı oyunu yazdı; Papa-Mafya-Ağca kitabını yayımladı.
1987’de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen Rabıta ve 12 Eylül adlı kitapları; 1991’de en önemli araştırmalarından biri olan Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925 yayımlandı.
1991 yılında İlhan Selçuk ve yaklaşık seksen Cumhuriyet çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 Şubat - 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet Gazetesi'nde yazan Mumcu, Cumhuriyet Gazetesindeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992'de Cumhuriyet'e döndü.
Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 tarihinde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Ölmeden önce, polis-mafya-siyaset ağının derin boyutlarını araştırmaktaydı.Sebataycı kitleler tarafından son dönemlerde sık sık eleştirlmekteydi.
Uğur Mumcu anısına ailesi tarafından Ekim 1994'te Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı adında bir vakıf kurulmuştur.
Eserler
Mobilya Dosyası
Suçlular Ve Güçlüler
Sakıncalı Piyade
Bir Pulsuz Dilekçe
Büyüklerimiz
Çıkmaz Sokak
Tüfek İcad Oldu
Silah Kaçakçılığı Ve Terör
Söz Meclisten İçeri
Ağca Dosyası
Terörsüz Özgürlük
Papa - Mafya - Ağca
Liberal Çiftlik
Devrimci Ve Demokrat
Aybar İle Söyleşi
İnkılap Mektupları
Rabıta
12 Eylül Adaleti
Bir Uzun Yürüyüş
Tarikat - Siyaset - Ticaret
Kazım Karabekir Anlatıyor
40'ların Cadı Kazanı
Kürt İslam Ayaklanması
Gazi Paşa'ya Suikast
Sakıncalı Piyade (Tiyatro)
Söze Nereden Başlasam
Bu Düzen Böyle Mi Gidecek?
Bomba Davası Ve İlaç Dosyası
Sakıncasız
Eğilmeden Bükülmeden
Kürt Dosyası
Uğur Mumcu
Atatürk’ün çiftliğini bile koruyamamışız
ilkelerini nasıl koruyacağız?
(Cumhuriyet, 10 Kasım 1985)
Görülüyor ki Atatürk emperyalizmin kökeninde uluslararası sermayenin bulunduğunu 1920'lerde söylüyor ve başında bulunduğu hükümetin “emperyalizme karşı müdafaa ve mücadele kastı ile kurulduğunu” da açıklıyor.
Bugün uluslararası kapitalizm ile bütünleşen İMF ipotekli alaturka liberalizmimizin Atatürkçülük ile uzaktan ve yakından ilgisi yoktur.
Atatürkçülük, ulusal devrimler yoluyla çağdaşlaşma demektir. Bu çağdaşlaşma, özgürlükçü demokrasi içinde gerçekleşecektir. Çağdaş uygarlığa da bu yolla ulaşılacaktır.
Bütün bunları bir yana bırakın; siz gidin, yüz binlik Ankara'da Atatürk'ün kurduğu hipodromlara ve Orman Çiftliği'ne bakın. O günden bu yana Atatürk'ün eliyle kurulan hipodromun ve Orman Çiftliği'nin, nasıl parsellendiğini, nasıl bölündüğünü gözlerinizle görün.
İlkelerine kadar inmeye ne gerek var; daha bizler, Atatürk'ün çiftliğini bile koruyamamışız, ilkelerini nasıl koruyacağız ?
Ulusal Kurtuluş devrimcisi Mustafa Kemal Atatürk'ü ölümünün yıldönümünde her gün daha da artan saygılarla anıyoruz...
..... alıntıdır.....