Ne kadar benimle hem fikirsiniz bilemiyorum ama sizlerle paylaşmak istedim.
Okumayan, okuduğunda ise basit sözcüklerin ne anlatmak istediğini algılama yetisinde olmayan, en basit anlatımıyla konuşmayı bilmeden, kavramadan olmadan konuşmayı ve bu doğrultuda yazmayı çok seven mahalle sohbetleri türünde bir yazım dili kullanan, çabuk sinirlenen, bilinçsiz olarak kabarttığı siniriyle yazdıklarına bir süre sonra sahip çıkamayan, öğrenimsizliği yüzüne vurulduğunda ise ağzına geleni yazmayı kendisine marifet sanan insanların genel düzeyde bir bilgi birikimini bile hafife almalarının geleneksel bir yaklaşım olduğu bir toplumda yaşıyoruz.
Bu yalnız Türk insanına özgü bir durum değildir. Dünyanın bir çok ülkesinde
bizim şu an yaşadığımız sorunların benzerleri an ve an yaşanmaktadır. Önemli olan
ve temel bakış açısı oluşturan tek şey bilgisiz olan kişinin işini bilgili olan kişiye bırakmasıdır. Ukala olmak, bilmişlik taslamak veya buna benzer davranışlar içerisinde olmak deyim yerinde ise " Hem kel hem de fodul olma " nın temel göstergesidir. Bu da ne yazık ki bizim toplumumuzu oluşturan bir çok unsurun temel davranış biçimi olmuştur.
_Bilgisiz işveren olur mu..? Evet olur.
_Bilgisiz müşteri olur mu..? Evet olur.
_Bilgisiz tasarımcı olur mu..? Evet olur.
İnsan yaşamı her tür bilgiyi edinmek anlamında çok kısadır. Kısa olan bu yaşama her tür bilgiyi sığdırabilmek için sanıyorum 3-5 kez daha yaşamak gerekir. Bu tür bir şeyin mümkün olamayacağı kesin olduğuna göre yapılması gereken en doğru hareket uzmanlaşmanın gerçekleştirilmesidir. Bir çok konuda bölük pörçük ve eksik bilgi sahibi olmak yerine birkaç konuda bilginin uzmanı olmak bana göre çok daha önemlidir.
Her konuda bilgi sahibi olduğunu ve bu bilginin insanlığı yönlendireceğini söyleyen kişi ise PALAVRACIDIR.
Okumayan, okuduğunda ise basit sözcüklerin ne anlatmak istediğini algılama yetisinde olmayan, en basit anlatımıyla konuşmayı bilmeden, kavramadan olmadan konuşmayı ve bu doğrultuda yazmayı çok seven mahalle sohbetleri türünde bir yazım dili kullanan, çabuk sinirlenen, bilinçsiz olarak kabarttığı siniriyle yazdıklarına bir süre sonra sahip çıkamayan, öğrenimsizliği yüzüne vurulduğunda ise ağzına geleni yazmayı kendisine marifet sanan insanların genel düzeyde bir bilgi birikimini bile hafife almalarının geleneksel bir yaklaşım olduğu bir toplumda yaşıyoruz.
Bu yalnız Türk insanına özgü bir durum değildir. Dünyanın bir çok ülkesinde
bizim şu an yaşadığımız sorunların benzerleri an ve an yaşanmaktadır. Önemli olan
ve temel bakış açısı oluşturan tek şey bilgisiz olan kişinin işini bilgili olan kişiye bırakmasıdır. Ukala olmak, bilmişlik taslamak veya buna benzer davranışlar içerisinde olmak deyim yerinde ise " Hem kel hem de fodul olma " nın temel göstergesidir. Bu da ne yazık ki bizim toplumumuzu oluşturan bir çok unsurun temel davranış biçimi olmuştur.
_Bilgisiz işveren olur mu..? Evet olur.
_Bilgisiz müşteri olur mu..? Evet olur.
_Bilgisiz tasarımcı olur mu..? Evet olur.
İnsan yaşamı her tür bilgiyi edinmek anlamında çok kısadır. Kısa olan bu yaşama her tür bilgiyi sığdırabilmek için sanıyorum 3-5 kez daha yaşamak gerekir. Bu tür bir şeyin mümkün olamayacağı kesin olduğuna göre yapılması gereken en doğru hareket uzmanlaşmanın gerçekleştirilmesidir. Bir çok konuda bölük pörçük ve eksik bilgi sahibi olmak yerine birkaç konuda bilginin uzmanı olmak bana göre çok daha önemlidir.
Her konuda bilgi sahibi olduğunu ve bu bilginin insanlığı yönlendireceğini söyleyen kişi ise PALAVRACIDIR.