Her senaryonun tohumu bir FİKİRDİR. Fikir soyut bir şeydir. Senaryoya dönüşmesi için ilk adım TEK CÜMLE HALİNE gelebilmesidir. Fikrinizi tek cümle ile anlatabiliyorsanız o fikrin senaryolaştırmak için ilk adım atılmış demektir.
Örnek: İşkolik üst düzey bir yönetici, bir uçak kazasıyla ıssız bir adaya düşer ve orada geçirdiği uzun süre içinde kendisi ve hayat hakkında yeni şeyler keşfeder” (Cast Away)
Tek cümle halinde bile olsa fikir ortaya çıktıktan sonra artık hikayeleştirme üzerinde çalışılabilir.
Bunun için bazı basamaklara ihtiyacımız var.
Senaryo Yazım Teknikleri Ve Bazı Örnekler "Çizgi roman endüstrisinde ayakta kalabilmek için hem istedikleri kalitede, hem de istedikleri sürede çizmek zorundasın. Avrupa’da şöyle derler: "İşi güzel istiyoruz", ABD’de ise şöyle derler: "İşi güzel istiyoruz ve pazartesi istiyoruz." Avrupa’daki çizgi roman albümleri 48 sayfadır ve 2-3 yılda bir çıkar. ABD’de çizerler bir Avrupalı çizerin iki yılda çizdiğini iki ayda çizer. Hem iş hayatlarında öyle, hem sanat hayatlarında. Bu tempo çabuk tüketime yol açıyor ama arkasından başka şeyler geliyor. Mesela Asteriks 50 yıldır sürüyor. Ama Süperman 1930’lardan beri, Batman 1940’lardan beri var. Batman kaybolup gitmiyor."
Hürriyet Arama Mobil https://www.youtube.com/watch?v=65LttTdK5uY O önyargı, başlıkta belirttiğim, "noolucak canım, iki dakikada çizersin" önyargısıydı.
Nah çizilir iki dakikada!
Tam çeyrek asır boyunca siz değerli okurlarımın beş on saniye -bilemedin üç beş dakika- bakıp geçtiği o karikatür ve çizgi romanlar için dirseklerim masaya dayalı, sırtımın kamburunu çıkara çıkara göz nuru döktüm. Bazen hiç bir şey yapmadan, hatta su içmeye, çişe gitmeye bile üşenerek, sekiz on saat boyunca bomboş kâğıtlara bakıp durduğum, hafakanlar bastıran bir gerilime, sıcağa, soğuğa, uykusuzluğa, ama en berbatı da yanlış anlaşılmaya, bazen hiç anlaşılamamaya katlanarak, her gün bir öncekinin fevkinde eserler üretmek için yürek tükettim.
Asla, ama asla iki dakikada hapşırır gibi çırpıştırılan bir şey değildi karikatür ve çizgi roman; o eğri büğrü çizgilerin ardında adanmış hayatlar vardı. Sokakları unutması gerekiyordu yeteneğine tutsak çizgi roman sanatçısının; bitmek bilmiyordu iş. Tam o haftanın (ya da günün) çizgilerini teslim ettim rahatladım derken, aklına bir sonraki günün (ya da haftanın) sorumluluğu geliyor ve huzur falan kalmıyordu.
Mozart'ın bestelerine, Yahya Kemal'in, Nazım'ın şiirlerine (hatta budalalık katsayın müsaitse) Picasso'nun resimlerine baktığında "bunu ben de yapabilirim" duygusuna kapılırsın. Beatles'ın besteleri de bu duyguyu verir insana; çünkü yalındır. Karikatür de aynı duyguyu verir; o kadar az şey vardır ki orada, sanatçı mürekkebi savurmuş, kağıdın üzerinde karikatür hasıl olmuş sanırsın.
Yok mu sahiden böyle yapanlar? Olmaz olur mu? Sürüyle.
Yıllarca çöp adamlar çizerek toplumun bu konudaki cehaletini istismar eden bir yığın şarlatanla paylaşmak zorunda kaldım dergi ve gazete sayfalarını. Onlar gerçekten de iki sigara arasında berbatın berbatı şeyler çiziktiriyor, ama toplumun genel ahmaklığıyla atbaşı bir koşutluk içinde oldukları için gerçek sanatçıya göre daha kolay kabul görüyorlardı.
Noolucak ki canım, iki dakikada çizersin - Necdet Şen - Derkenar Türkiye'de yapılan çizgi romanlar hakkında ne düşünüyorsun?
Türkiye'deki çizgi romanlar hep eksik ve düzeysiz. Ya konudan ya çizgiden, bir hafta olmazsa öteki hafta falso veren, istikrarsız bir romancılık furyası almış başını gidiyor. Buna ben de dahilim ama mücadele halindeyim. Şöyle film gibi, adamakıllı başlayıp adamakıllı biten romana pek rastlamadım. Galip Tekin'in bir iki romanı ve benim Kuvvacı’m, Sultan Ahmet'in Kamburu ve albümündekiler, İlban Ertem'in Milli Piyango’su, belki Nuri Kurtcebe'nin eski Gaddar’ları ise iyi birer örnek sayılabilir. Oğuz Aral'ın eski Utanmaz Adam'ları da istikrarlı birer roman örneği... Şu sıra senaryosunu baştan sona bitirip, dokümanını toplayıp, baştan sona eskizini kareleyip, sonra da kâğıda geçme disiplini ile roman yapan adam yok. Avrupa'da bu disiplin olmadan çizilen bir çizgi romanın ise hiç şansı yok.
Loading... https://www.facebook.com/SUATGONULAYSAYFASI Suat Gönülay (1) - Necdet Şen - Derkenar - Okuyucular "devamı haftaya" hikayelerini okumaya pek istekli değiller. Hatta bundan emin olmak için önce sayfanın sonuna bakıyor eğer "son" yazmıyorsa başlamıyor bile. Yani düzenli okuyucu olmaya çekiniyorlar. Aldığı dergiden her an vazgeçebilirler. Tek sayfada başlayip biten hikayeler çizmemin nedeni bundandır. Okunmayan hikaye çizmek istemediğimdendir kısaca. Bir albüm için uzun hikaye çizmek ise ülkemiz şartlarında hiç kolay değil. Bir yıl çalısıp 45 - 50 sayfalık bir çizgi roman karşılığı alacağınız para ile bir aylık ev kiranızı dahi ödeyemezsiniz.
https://www.hayalsaati.com/index.ph...izmek-bir-sosyal-durumdurq&catid=26&Itemid=36 https://theairtightgarage.tumblr.com/ https://www.youtube.com/watch?v=-C464r1lfVo https://www.youtube.com/watch?v=TOQuh-lH4w4 https://www.grafikerler.net/illustrasyonda-nasil-gelisebilirim-t144638.html https://www.grafikerler.net/storyboard-t82576.html