Nüket HOTALI
♾️Grafik Gurusu♾️
Reklâm, gazete, dergi, radyo, televizyon, afiş, tabela gibi medialar aracılıgıyla çeşitli mal ve hizmetlerin geniş halk kitlelerine tanıtımıdır. Bu mal ve hizmetlerin nereden, nasıl, ne fiyata alınacagı ve nasıl kullanılacagı hakkında tüketiciye bilgi veren, ona parasını en iyi şekilde degerlendirme yolunu gösteren bir araçtır. Aynı zamanda üreticinin, iş adamının iyi bir pazar bulmasına, sermaye ve çabasını degerlendirmesine, yeni üretim ve yatırımlara yönelmesine büyük bir destek unsurudur. Reklâma media aracılıgıyla satıştır da diyebiliriz. Bütün reklâmlarda amaç satışı artırmaktır. Fakat tek başına hiç bir reklam satışı artırmaya yeterli degildir. Eger diger bütün pazarlama faaliyetleri; mamülün planlanması, üretimi, dagıtımı ambalajlanması, fiyatının belirlenmesi ve satıtışı bu amaca uygun olarak yürütülürse başarıya ulaşır. Tanıtım, tüketiciye inandırıcı ve güven verici bir sesleniş olayıdır. Tanıtımı yapan kişinin, grafik sanatçısının görevi; pazara çıkarılan en yeni ürünün ya da hizmetin benzerleri arasında ilgi çekmesini, satın alma hevesi yaratmasını saglamaktır. Reklâm, sürekli yeniligi, sürekli arayışı gerektiren bir bilimdir, bir sanattır. Reklâmcı alışılmışın dışında düşünen, yaratan, gelişmelere öncülük eden kişidir. Sürekli izlemek, okumak ve ögrenmek zorundadır. Reklâm sanatçısı, bilmenin bir duraklama, ögrenmenin ise bir ilerleme oldugunu unutmamalıdır. Reklâmcılıgın tarihine baktıgımızda; ilk ve orta çaglarda çok ilkel şekilde, genellikle çıgırtkanlar, tellallar aracılıgıyla yapıldıgını görürüz. Espri ve hitap gücü iyi olan sanatcı, digerlerinden daha fazla başarı elde ederdi. Sonraları Avrupa’da; esnaflar mallarının kalite kontrolünü yaptırmak zorunda kalınca markalamaya yöneldiler. Örnegin Romalı bir sütçünün işareti keçi, fırırcının ki ise degirmendi. 1450 yıllarında Gütenberg’in Matbaa makinesini buluşu ile reklâmcılıkta çıgır açıldı. Bu sayede el ilanları ile daha geniş halk kitlesine ulaşabilme olanagı dogdu. Türkiyede reklâm, basın reklâmı olarak 19. yüzyıl ortalarında görülüyor. 1840–1864 yılları arasında yılda ortalama 50 sayı çıkarabilen Ceri–i Havadis satırı 10 kuruştan reklâm almaktaydı. 3,5 kuruşa satılan ve günlük 150 trajı olan bu gazetenin reklâm tarifesini bugünkü fiyatla kıyaslarsak bir santim ilandan 90.000 lira aldıgı ortaya çıkıyor. İlk ciddi reklâm 1944’lerde Eli Acıman tarafından kurulan Faal Reklâm Acentasının ve Koç Şirketinin reklâm işleriyle geniş iş olanagı bulmasıyla oluşmuştur. Daha sonra Manajas’a dönüşen bu reklam acentası Yeni Ajans, İstanbul Reklâm Acentası, Poyraz, Anten, Melodi gibi reklâm ajasları kurulmuştur. Reklâm filmleri olarak ilk defa Güzel Sanatlar Akademisi Profesörlerinden Vedat Ar’ın Filmar adındaki firmasında hazırladıgı esprili çalışmalarını görmekteyiz. 1949’da And Film, canlandırma resim çalışmalarıyla reklâm filmi hazırlanmış, 1961’de renkli filmler imal edilmiş fakat banyosu yurt dışında yapıldıgından çok güçlük çekilmiştir. 1964–65 yıllarında Ali Ulvi, Bedri Koraman, Ferruh Dogan, Yalçın Çetin gibi karikatür sanatçılarımızın da film reklâmcılıgına emek verdikleri görülmektedir. 1950 yılarında Radyonun, 1972’de Televizyonun reklâm almaya başlamasıyla birlikte Türkiye’de reklâmcılık hızla gelişmiştir. Önceleri tam anlamıyla bilimsel bir meslek halinde görülmeyen reklâmcılık alanında bugün Avrupa ülkelerinde dahi iş yapabilir düzeye gelinmiştir. Çogu Üniversitelerimizde ders olarak okutulur olmuştur. Gittikçe önemi artan reklâm, ekonomisinin itici gücü, motoru olmuştur. Geçmiş yıllara baktıgımızda reklâmcılık alanında büyük miktarlarda yatırımlar yapıldıgını görürüz. Reklâm adına yapılanlara bakılınca reklâmcılıgın bu kadar gelişmesine şaşırmamak gerekir.
Alıntıdır...
Alıntıdır...