leventelpen
⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Birileri, grafikerleri sınava tâbi tutacakmış... Bakalım ak koyun kara koyun kimmiş, o zaman anlaşılacakmış... Tekrarlaya tekrarlaya o kıt aklımıza (!) zorla sokacağız ki, "grafiker, sertifikalandırılmalı da sertifikalandırılmalı"...
Sertifikalandırdıklarımızdan mısınız, sertifikalandıramadıklarımızdan mısınız?
Eyvah, çok korktum şimdi... Naapsam, neetsem... Benim sertifikam yok. Bir grafik ustasından da icazet almadım. Yandııııkkk...
Peki bunu isteyen, bir grafik ustasından icazet almış mı?
A, almamış mı! E, peki bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu o zaman!
Ama diploması var. Ne diploması? Bir güzel sanatlar yüksek okulu... Hmmm...
Bu yüksek okul, şimdi yok. 12 Eylül sonrası kapandı. Ancak bu okulun bugünün Güzel Sanatlar Fakültesi'ne eşdeğer olduğunu varsayabiliriz. Buna itiraz edilmeyecektir. Dolayısıyla bu okulun verdiği diplomanın, bir "sertifika" olduğunu iddia edebilir miyiz? Hem evet, hem hayır.
Evet, çünkü ilgili sanat grubuna ait işlerde çalışabilir. Sanat açısından, icra ettiği sanat dalı açısından, yeterli olduğu belgelenmiştir. Hayır, çünkü bu belge, sanat dalı ile ilgili bir işte piştiğini, o işte "uzman" olduğunu, o iş ile ilgili her türlü tecrübeden geçerek "hatasız" işler yapan bir "usta" olduğunu göstermez ve kanıtlamaz.
Bu yüksek okulda, icazet sistemi var mıdır? Hayır! Bu yüksek okulda "usta"lar ve "çırak"lar var mıdır? Hayır! SANAT DİSİPLİNİ öğrenmeye gelmiş, yetenek sınavından geçmiş öğrenciler ile her biri ilgili sanat dalında yeteneğini ve bilgisini kanıtlamış öğretim üyeleri vardır.
Bu yüksek okuldan alınan diploma ile Berberler ve Kalfaları Derneği'nin veya Esnaf Odası'nın verdiği sertifika arasında, "dağlar kadar" fark vardır.
Bu yüksek okuldan alınan diploma, modern anlamda SANAT DİSİPLİNİne ait dersleri başarıyla geçtiğini göstermektedir. Berberliğin ise bir yüksek okulu yoktur. Olsa idi de, modern anlamda sanat disiplini alındığına dair bir diploma, bir belge veremezdi. Berberlik, kimilerine göre bir "sanat" olabilir. Ancak bu, geleneksel el sanatları veya daha doğrusu "zenaat"ı kapsamında bir "sanat"tır. Bir berber, temel sanat kuramları, sanata ilişkin yaklaşımlar, tasarım kuralları, altın oran, perspektif, ışık-gölge ve sanat tarihi gibi konulardan eğitim almaz. bunlara ilişkin kaynakları ve görsel malzemeleri inceleyerek bilgi sahibi olmaz, hemen hemen hiç bir yazılı bilgi kaynağına erişmeden, atadan, babadan kalma yöntemlerle, pratikte, kendisine ne gösterildiyse, saç nasıl kesilir, bıyık nasıl düzeltilir, tamamen bunları yapan ustalarını izleyerek öğrenir, ilgili meslek kuruluşuna başvurarak kademe kademe sertfikasını alır, çırak, kalfa ve usta olarak dükkânına asar. Üstelik, bunu yapması için dört yıl bir fakültede dirsek çürütmesi gerekmez.
Evet ama bugün kendisine "grafiker" diyen bir sürü insan, ne bir yüksek okul diploması, ne de bir meslek kuruluşu sertifikası olmadan ortaya çıkmakta, grafikerlik ehliyetine sahip olduğunu öne sürerek iş yapmakta, bunların önemli bir kısmı ise büyük hatalar içermekte, ama yine de grafik işinden sayılıp piyasada tedavüle çıkabilmektedir. Ne yapacağız peki?
Bu konuda grafik sanatı adına önderlik yapacak sanatçıların, öncelikle sanat içeriği bulunan tasarımları koruma altına alması ile işe başlanmalıdır. Bundan sonra, grafik işlerini sanat kapsamı dışında icra edecek kişilerin, tamamen "teknisyen" sıfatıyla sınıflandırılması ve tasarımcıların yaptığı işleri uygulayan kişiler olarak nitelendirilmeleri gerekmektedir. Elbette bunu, grafik sanatçılarını korumakla ilgili kuruluş, tek başına yapmamalıdır. Bununla ilgili kurulacak bir grafikerler esnaf odası, bu sanat kuruluşu ile işbirliği halinde, teknisyenleri ayırmalı ve sınıflandırmalıdır. Aynı zamanda, grafikerlerin işçi olarak üye oldukları sendikalar da, bu işleme katılmalı, destek vermeli ve benzer sınıflandırmayı yapmalıdır. Sanat kuruluşu, esnaf odası ve sendika, ortaklaşa olarak bu konuda inisiyatif ortaya koyarlarsa, bu işlemin başarılı olma şansı vardır. O zaman, eften püften grafik kurslarından mezun olmuş veya korsan program yoluyla işi "crack"lemişlerin piyasada "grafiker" olarak cirit atmalarının önü kesilmiş olacaktır. Bu yüzden böylesine güçlü ve "üçlü" bir yapılanma gereklidir.
Ondan sonra iş, sınav açmaya kalır ki, o zaman geldiğinde, gerek bile kalmaz.
Levent Elpen
15 Temmuz 2009
Sertifikalandırdıklarımızdan mısınız, sertifikalandıramadıklarımızdan mısınız?
Eyvah, çok korktum şimdi... Naapsam, neetsem... Benim sertifikam yok. Bir grafik ustasından da icazet almadım. Yandııııkkk...
Peki bunu isteyen, bir grafik ustasından icazet almış mı?
A, almamış mı! E, peki bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu o zaman!
Ama diploması var. Ne diploması? Bir güzel sanatlar yüksek okulu... Hmmm...
Bu yüksek okul, şimdi yok. 12 Eylül sonrası kapandı. Ancak bu okulun bugünün Güzel Sanatlar Fakültesi'ne eşdeğer olduğunu varsayabiliriz. Buna itiraz edilmeyecektir. Dolayısıyla bu okulun verdiği diplomanın, bir "sertifika" olduğunu iddia edebilir miyiz? Hem evet, hem hayır.
Evet, çünkü ilgili sanat grubuna ait işlerde çalışabilir. Sanat açısından, icra ettiği sanat dalı açısından, yeterli olduğu belgelenmiştir. Hayır, çünkü bu belge, sanat dalı ile ilgili bir işte piştiğini, o işte "uzman" olduğunu, o iş ile ilgili her türlü tecrübeden geçerek "hatasız" işler yapan bir "usta" olduğunu göstermez ve kanıtlamaz.
Bu yüksek okulda, icazet sistemi var mıdır? Hayır! Bu yüksek okulda "usta"lar ve "çırak"lar var mıdır? Hayır! SANAT DİSİPLİNİ öğrenmeye gelmiş, yetenek sınavından geçmiş öğrenciler ile her biri ilgili sanat dalında yeteneğini ve bilgisini kanıtlamış öğretim üyeleri vardır.
Bu yüksek okuldan alınan diploma ile Berberler ve Kalfaları Derneği'nin veya Esnaf Odası'nın verdiği sertifika arasında, "dağlar kadar" fark vardır.
Bu yüksek okuldan alınan diploma, modern anlamda SANAT DİSİPLİNİne ait dersleri başarıyla geçtiğini göstermektedir. Berberliğin ise bir yüksek okulu yoktur. Olsa idi de, modern anlamda sanat disiplini alındığına dair bir diploma, bir belge veremezdi. Berberlik, kimilerine göre bir "sanat" olabilir. Ancak bu, geleneksel el sanatları veya daha doğrusu "zenaat"ı kapsamında bir "sanat"tır. Bir berber, temel sanat kuramları, sanata ilişkin yaklaşımlar, tasarım kuralları, altın oran, perspektif, ışık-gölge ve sanat tarihi gibi konulardan eğitim almaz. bunlara ilişkin kaynakları ve görsel malzemeleri inceleyerek bilgi sahibi olmaz, hemen hemen hiç bir yazılı bilgi kaynağına erişmeden, atadan, babadan kalma yöntemlerle, pratikte, kendisine ne gösterildiyse, saç nasıl kesilir, bıyık nasıl düzeltilir, tamamen bunları yapan ustalarını izleyerek öğrenir, ilgili meslek kuruluşuna başvurarak kademe kademe sertfikasını alır, çırak, kalfa ve usta olarak dükkânına asar. Üstelik, bunu yapması için dört yıl bir fakültede dirsek çürütmesi gerekmez.
Evet ama bugün kendisine "grafiker" diyen bir sürü insan, ne bir yüksek okul diploması, ne de bir meslek kuruluşu sertifikası olmadan ortaya çıkmakta, grafikerlik ehliyetine sahip olduğunu öne sürerek iş yapmakta, bunların önemli bir kısmı ise büyük hatalar içermekte, ama yine de grafik işinden sayılıp piyasada tedavüle çıkabilmektedir. Ne yapacağız peki?
Bu konuda grafik sanatı adına önderlik yapacak sanatçıların, öncelikle sanat içeriği bulunan tasarımları koruma altına alması ile işe başlanmalıdır. Bundan sonra, grafik işlerini sanat kapsamı dışında icra edecek kişilerin, tamamen "teknisyen" sıfatıyla sınıflandırılması ve tasarımcıların yaptığı işleri uygulayan kişiler olarak nitelendirilmeleri gerekmektedir. Elbette bunu, grafik sanatçılarını korumakla ilgili kuruluş, tek başına yapmamalıdır. Bununla ilgili kurulacak bir grafikerler esnaf odası, bu sanat kuruluşu ile işbirliği halinde, teknisyenleri ayırmalı ve sınıflandırmalıdır. Aynı zamanda, grafikerlerin işçi olarak üye oldukları sendikalar da, bu işleme katılmalı, destek vermeli ve benzer sınıflandırmayı yapmalıdır. Sanat kuruluşu, esnaf odası ve sendika, ortaklaşa olarak bu konuda inisiyatif ortaya koyarlarsa, bu işlemin başarılı olma şansı vardır. O zaman, eften püften grafik kurslarından mezun olmuş veya korsan program yoluyla işi "crack"lemişlerin piyasada "grafiker" olarak cirit atmalarının önü kesilmiş olacaktır. Bu yüzden böylesine güçlü ve "üçlü" bir yapılanma gereklidir.
Ondan sonra iş, sınav açmaya kalır ki, o zaman geldiğinde, gerek bile kalmaz.
Levent Elpen
15 Temmuz 2009