Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Sudan DARFUR Yetimlerle 1 hafta (By Burak Uzun)

zbu

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
23 Kas 2008
Mesajlar
19
Tepkime puanı
2
https://www.youtube.com/watch?v=qcgoi7bF8fM


Pazartesi öğleden sonra…

Darfur’a giden uçak enteresandır dolunca kalkıyormuş. Bu yüzden bir süre havaalanında bekliyoruz. Havaalanında öğle ve ikindi namazını seferi olduğumuz için cem ediyoruz. Mescitte otururken bir vatandaşla sohbet ediyoruz. Bu sırada bizi yüzü tebessümlü biri seyrediyor. Yaşı tahminim 45 civarı var. Yanımıza çağırıyoruz. Ona yaptığımız faaliyetten bahsediyoruz. Kendisi Niyala (Darfur) Üniversitesi Rektörü olduğunu söylüyor. Yaptığımız bu yardımı anlatınca bize şunları söylüyor: “Sizin bu yaptığınız insani bir yardım ve Allah razı olsun. Hepimiz kardeşiz. Şu zamanda hepimizin birbirine duaya ihtiyacı var. Allah yardımlarınızı kabul etsin.” diyor. Bizler de bu güzel duaya amin diyoruz.
Uçak kapısının açıldığı anonsu yapılıyor ve uçağa doğru yöneliyoruz.

Hani dolunca kalkıyor dedim ya uçakta zaten dolmuş havası var.
1,5 saatlik yolculuktan sonra Darfur’dayız.

Grubumuzda eşi buradaki Kızılay’da görev yapan bir ablamız var. Havaalanında eşini görünce çok seviniyor. Güzel bir kavuşma anı.
Eşyalarımızı aldıktan sonra Darfur Kimse Yok Mu binasına doğru yola çıkıyoruz.

Darfur öyle bir yer ki yoksulluğu her şeyiyle anlatıyor. Sokaklar Birleşmiş Milletler askerleri dolaşıyor. Onlar burayı korumak için buradalarmış. Yolumuzda ilerlerken Kızılay’ın hastanesi görüyoruz. İhtişamlı bir binası var. Devletimizin bu insanlara sahip çıktığını bu ihtişamlı bina anlatıyor.

Kimse Yok Mu binasına varıyoruz. Yardımsever Türk halkından Allah razı olsun. Kimse Yok Mu’ya ait güzel bir bina var. Orada yapılan yardım faaliyetlerinin önemi bu bina bile anlatıyor.

Hepimiz yine yorgunuz. Bugün dinleneceğiz.
Burada 1995 yılından beri görev yapan Bünyamin abi ailesiyle birlikte yaşıyor. Burada üniversite okuyan ve Kimse Yok Mu gönüllüsü olarak bulunan İdris ve Yusuf abi var. Gönüllü olarak gelen doktor abilerimizde burada kalıyorlar. Hepsinin yüzlerinde nur var adeta.
Bünyamin abi hakkında çok ilginç şeyler öğreniyoruz. Bünyamin abinin şu anda 6 yaşında oğlu Fatih ve bir de yeni doğmuş şirin bir kızı Esra var.

Ve bir de hala haber alınamayan 11 yaşında Yusuf isimli çocuğu…

Bünyamin abi 2005 yılında Nil’in kenarında oraya öğretmen olarak giden bir başka abinin ailesi ve kendi ailesiyle piknik yapıyormuş. Diğer abimizin kızı Meryem 4 yaşında, Bünyamin abinin oğlu Yusuf ise 6 yaşında…
Yusuf ile Meryem Nil’in kenarına oynamak için gitmişler. Bünyamin abi de biraz zaman geçtikten sonra çocuklar nerde diye bakmaya çıkmış. Çocukların hiçbir yerde olmadığını görmüş. Ayakkabılarının sahil kenarında olduğunu ama çocukların ortada olmadığını görünce bir an paniklenmiş.

Hemen aramaya başlıyorlar. 2 gün boyunca çocuklardan haber alınamıyor. 2 gün sonra Meryem’in cesedine ulaşıyorlar ama Yusuf’tan hala haber yok. 15 gün geçiyor Nil’in bakılmadık bir yeri kalmıyor. Herkes ümidini keserken çevredeki insanlara sorulduğunda ve resmi gösterildiğini herkes bu çocuğu gördüğünü söylüyor. Bunun üzerine bir çok ulemaya olay anlatılıyor ve onlarda Yusuf’un yaşadığını söylüyor. Bünyamin abi de sürekli rüyasında Yusuf’un yaşadığını görüyormuş. Hanımı ve kendisini yaşadığını bildiği için Sudan’dan ayrılmak istemiyorlar. Yusuf şu an 11 yaşında ama kim bilir nerede…

İmtihan dünyası diyoruz ya işte büyük bir imtihan.
Akşam oluyor… Darfur sokakları sessiz ve karanlık…
Sokaklarda aydınlatma yok. Orada olan gönüllü doktor abilerimizle çayla beraber keyifli uzun bir sohbet ediyoruz.

Bizlere Darfur hakkında çok ilginç bilgiler veriyorlar. 2008 yılından beri orada olan doktor Adnan abi bizlere şunları aktarıyor. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Darfur Sultanlığı varmış. Ve şimdi söyleyeceğim şeye çok dikkat edin. Darfur halkı Çanakkale Savaşı’nda ordumuza 10.000 asker yollamış. Ve hiç biri dönmemiş. Hepsi şehit olmuş. Bu bilinmeyen tarihi duyduğumuzda şok oluyoruz. Ayrıca analar kız çocuklarını parayla evlendirip parasını ise Osmanlı’ya göndermişler. İngiltere, Türkiye’ye savaş açtığı sırada Darfur Sultanlığı da orada İngiltere’ye gıyaben savaş açmış.

Bu anlatılanları duyunca uzunca bir dalıyorum. İçimden “helal olsun” diyorum. Ve diyorum ki “Öyleyse şimdi sıra bizde, Darfur’a vefa zamanı…”

Saat ilerliyor ve sohbetimiz derinleşiyordu.

Doktor Adnan abi bu zamana kadar toplam 30 doktor geldiğini, 40.000 hasta muayene ettiklerini ve 6000 hastaya katarakt ameliyatı yapıldığını belirtiyor.
Doktor Mehmet abi hemen araya giriyor ve şunları diyor: “Adnan abi hastanemizin hem doktoru hem hemşiresi hem sağlık personeli hem danışması hem temizlikçisi” diyor. Allah Adnan abimizden razı olsun. Zaten yüzü nurlu dili tatlı hoş sıcak bir abimiz. Her sözünde “Elhamdülillah” deyişi bile hoşumuza gidiyor.
Bu güzel sohbetten sonra istirahata geçiyoruz.

Yeni bir gün…

Yetim bakışlar bizleri bekliyor.

Mutfak kısmında etler pişiriliyor. Bunlar burada 1100 öğrenciye dağıtılıyormuş. Ne kadar yardım gelirse daha fazla dağıtılıyor.
Darfur’da yaklaşık 1000 kişilik bir kız okuluna doğru yola çıkıyoruz.

Getirdiğimiz yemekler burada dağıtılmak için hazırlanıyor. Bir tabağa et ve bolca etin suyu koyuluyor. Ve herkese kişi başı bir yuvarlak ekmek.

Bir tabak etrafında 10 kişi oturuyor.

Bu çocukların günde 1 öğün yediğini ve 1 çeşit yediğini öğreniyoruz. Bazen okulda açlıktan bazı çocuklar bayılıyormuş.
Hepsi ne kadarda tatlı. Hepsinin yüzleri gülüyor. Burada 227 yetim kız varmış.

Bir köşede yazı yazmakta olan 3 tatlı kız görüyoruz ve yanlarına doğru ilerliyoruz. Ellerindeki kalem parmağımızın yarısı kadar. O tatlı tebessümlü kızlara yanımızdaki kalemleri veriyoruz ve hepsi çok seviniyor.

Burada güzel hoşça bir vakit geçirdikten sonra ayrılıyoruz.

Sıradaki yerimiz erkek okulu… Burada ise 650 talebe var ve 93 tane yetim var.

Bu güzel çocuklarında yüzleri gülüyor. Hiç birinden tebessüm eksik olmuyor. Bir sınıfa giriyoruz ve bizlere Sudan Milli Marşını okuyorlar. Bazı sınıflarda sandalye var ama sıra yok. Bu yüzden ise defterlerini sırtlarına dayayıp yazıyorlar. Bir köşede çocuklarla bir araya gelip Türkçe dua ediyoruz ve hepsi içten bir amin diyor. Ayrılmadan önce bütün hepsi bir araya gelip bizlere “Taleal Bedru Aleyna” ilahisini okuyorlar. Ve hepsi bağıra bağıra söylüyor. Hepsinin gözlerinin içi gülüyor.
Buradan da ayrılıyoruz. Şimdi ise İkbal Gürpınar tarafından yaptırılan hastaneye gidiyoruz.

İkbal hanım 4-5 ay önce Darfur’a gelmiş ve gördüğü manzaralar karşısında çok etkilenmiş ve bir hastane sözü vermiş. İnşaatı bitmek üzere. Haftaya açılışı yapılacakmış. Kendisi şiir gibi bir hastane yaptırmış adeta. Kendisinden Allah razı olsun.

Şimdi 150 kişilik bir yetimhaneye ilerliyoruz. Burada durum iyi denilebilir ama çok kötü. Hepsi bizleri görünce yine tebessüm ediyorlar. Önce hafızlık eğitimi aldıkları yere giriyoruz. İçeride herkesin ağzından Kuran sesi ve sesleri de bir o kadar güzel. Avluda abdest alan çocuklar var. Bir tarafta çamaşır yıkayan, bir tarafta oturup Kuran’ına çalışan…

Daha sonra yemek yapılan yere giriyoruz. Ama yapacak lezzetli yemekleri yok ki. Devlet buraya kişi başı 2 kg darı veriyormuş. Onunla kim doyar ki.

Yattıkları yere girdiğimizde söyleyecek bir şey bulamıyoruz. Bizim yataklarımızda yatak var ama bunlarda demirin üstünde ip sarılmış üzerine bir örtü serilmiş ve bunun üstünde yatıyorlar. Tavan yarı açık.
Çıkmadan bir araya gelip hem Türkçe hem Arapça dua ediyoruz ve yetim yüzler samimi bir şekilde amin diyor.
Bütün bunlara rağmen hiç birinin yüzünden gülümseme eksik olmuyor. Ve hepsi “Elhamdülillah” diyor. Kimisinin ayağında giyecek yok. Defterleri yok. Yiyecek yemekleri yok. Bütün bunlara rağmen “Elhamdülillah” diyebilmek...
Biz “Lailaheillah” diyoruz. Onlar da “Muhammedün Resulullah” diyerek tamamlıyorlar.

Aralarından ayrılasımız gelmiyor ama yine geleceğiz diyerek oradan ayrılıyoruz.

Akşam olmak üzere. Kaldığımız yer olan Kimse Yok Mu binasına gidiyoruz. Namazlarımızı kılıyoruz. Hava karardıktan sonra Risale sohbeti yapıyoruz. Konumuz “Kanaat”.

Lem’alar’dan güzel bir sohbet dinliyoruz abimizden.
Bu güzel sohbetten sonra yine yorgun bir şekilde dinlenmeye geçiyoruz…

Güzel bir Çarşamba gününe uyanıyoruz. Sabah namazında şöyle bir dışarıda çıkıyorum. Kapıda Birleşmiş Milletler askerlerinin nöbet tuttuğunu görüyorum.
Dün akşam gezdiğimiz yetimhaneye gidiyoruz tekrar. Onlara getirdiğimiz gıda malzemelerinden dağıtıyoruz. Ayrıca Türkiye’den iki abimizin bağışladığı 4 kurbanı kesiyoruz.

Burada bir müddet durduktan sonra Kimse Yok Mu Derneği’nin Katarak hastanesine gidiyoruz. Sıra bekleyen hastalarla dolu burası.

Bir ameliyat yaklaşık 20 dakika sürüyor. Ameliyat izlemek için benimle beraber iki hocam ameliyathaneye giriyoruz. İçeride güzel bir hava var. Keyifli bir ortam. Günde 15-20 hasta ameliyat ediliyor. Doktor abilerden Allah razı olsun. Adnan abi bize burası hakkında bilgiler veriyor. Adnan abimiz bütün hastalarla yakından ilgileniyor. Ameliyatı izledikten sonra ameliyatını izlediğimiz hastanın yanına gidiyoruz. Eşi yanında. Adnan abi sargılı gözünü açıyor ve gösterdiğimiz sayıları doğru bir şekilde söylüyor. Herkes “Elhamdülillah” Allahu Ekber” diyor. Eşi ne kadar mutlu bir görseniz. Hepsi bizlere ve yardım Türk halkına teşekkür edip içten bir dua ediyor.

Buradan Orhaniye Kasabası’na geçiyoruz. Yolumuz uzun. 1,5 saat sürüyormuş. Yol bir yere kadar asfalt ve gerisi çöl arazisi üzerinde bir hayli yorucu…
Orhaniye Kasabası’na varıyoruz. Önce buradaki okulu geziyoruz. Sınıflarda bizleri şarkılarla karşılıyorlar. Bu kasaba Kimse Yok Derneği tarafından gönüllülerce yapılmış olup geniş bir alana sahip.

200-300 metre ilerideki su kuyularına yürüyoruz.

Daha sonra insanların kaldığı yerleri görüyoruz. Evlerin içine giriyoruz. Evler kalın ot ve odunlarla yapılmış. Evlerin içi kötü durumda. Mutfakta eşyalara var ama yemek göremiyoruz. Bizleri evlerine davet ediyorlar çay ikram etmek istiyorlar.

Namaz vakti geçmek üzere. Gönüllüler tarafından yaptırılmış camiye geçiyoruz. Öğle ve ikindi namazını cem ettikten sonra dönüş yoluna geçiyoruz. Yol uzun ve yorucu…

Derneğe varıyoruz ve ihtiyaç molamızdan sonra hepimiz dinlenmeye çekiliyoruz.

Darfur’dan ayrılasımız yok ama yarın buradan ayrılık vakti. Perşembe gününe uyanıyoruz.

O yetim duruşları ve bakışları bırakmak istemiyoruz. O dilleri dualı ve Kuranlı hafızları nasıl bırakabilir ki insan.
Saat 3’e kadar dernekte bekleyeceğiz.

Bünyamin abinin tatlı kızı Esra’yı alıyorum kucağıma. Uykusu gelmiş. Ayağıma alıyorum sallıyorum biraz…
Ayrılık vakti yaklaşıyor… Çantalarımızı hazır ediyoruz. Biletlerimiz dağıtılıyor.

Bizleri misafir eden bu nur yüzlü abi ve ablalarımıza teşekkür ediyoruz. Vedalaşıyoruz…

Havaalanına yoluna düşüyoruz. Yine 1,5 saatlik yolculuktan sonra Hartum’dayız.
Hartum’a inince burası bize Paris gibi geliyor. Hartum’a ilk geldiğimizde bakımsız şehir diyorduk ama şimdi Paris gibi diyoruz. Bu gece Hartum’da kalacağız. Yarın sabah Sudan’dan ayrılacağız.

Sabah 10 buçukta havaalanına hareket ediyoruz. Uçağımız 12 buçukta ve Mısır’dan aktarmalı gideceğiz yine. Kimse Yok Mu’nun şoförlüğünü yapan Nadir abiyle sohbet ediyoruz. Kendisi 35 yaşında ve İslam Hukuku’nu bitirmiş bir avukat. Ama burada şoförlük yapıyor. O bundan çok memnuniyet duyuyor. Az biraz tatlı bir Türkçe konuşuyor. Nadir abi’yi çok sevdik. Numarasını ve mail adresini alıyoruz. Güzel bir dostluk kuruyoruz.
Buradaki abilerle de vedalaştıktan sonra Türkiye yoluna çıkıyoruz…

Z. BURAK UZUN


179251_184701764897657_126749937359507_463975_7899860_n.jpg


167143_184701841564316_126749937359507_463978_5396840_n.jpg


180600_184702101564290_126749937359507_463986_8364394_n.jpg


167868_184702324897601_126749937359507_463992_5061519_n.jpg


168013_184702384897595_126749937359507_463994_1195356_n.jpg


168083_184702404897593_126749937359507_463995_1447664_n.jpg


166691_184702508230916_126749937359507_463998_6920755_n.jpg


168731_184702551564245_126749937359507_463999_782297_n.jpg


167691_184702601564240_126749937359507_464000_569536_n.jpg


167632_184702678230899_126749937359507_464002_3663584_n.jpg


166646_184702794897554_126749937359507_464006_5513891_n.jpg


180771_184702954897538_126749937359507_464010_6976935_n.jpg


168658_184703448230822_126749937359507_464024_295875_n.jpg


166609_184703484897485_126749937359507_464025_476880_n.jpg


168306_184703514897482_126749937359507_464026_2419124_n.jpg


180784_184703571564143_126749937359507_464027_6027243_n.jpg


168987_184703661564134_126749937359507_464029_3950676_n.jpg


166809_184703808230786_126749937359507_464034_1737961_n.jpg


165386_184704021564098_126749937359507_464040_546249_n.jpg


180002_184704048230762_126749937359507_464041_6780613_n.jpg


166628_184704121564088_126749937359507_464043_2107895_n.jpg


167192_184704448230722_126749937359507_464051_7153163_n.jpg


180008_184704494897384_126749937359507_464052_2291111_n.jpg


166480_184704378230729_126749937359507_464049_7302235_n.jpg
 
Son düzenleme:

Benzer konular

Üst