Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Biraz Gülümsemek İçin

sevgiden-iz

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
26 Şub 2010
Mesajlar
335
Tepkime puanı
67
Sakın yanlış anlaşılmasın kimsenin anneliği ya da babalığı sorgulanmıyor.
Şu zor günlerde bir nebze tebessüm için.
Hoş bir hikaye. Paylaşmak istedim.


Anne dışarıda alış-verişteydi. İki buçuk yaşındaki bebeğe babası göz kulak oluyordu.
Aslında bu pek de zor bir şey değildi. Yavrucak halının üzerinde 'çay seti' oyuncağıyla oynarken baba da koltuğunda gazetesini okuyor, ara sıra da bebeğinin kendisine -çay seti oyuncağının minik plastik fincanlarıyla- ikram ettiği suları çay niyetine içerek oyuna iştirak ediyordu.

Derken anne eve geldi.
Baba anneye sus işareti yapıp, bebeği izlemesini istedi. Bu çok şirin hareketini annenin de görmesini istiyordu.
Anne, bebeğin elinde çay fincanıyla salondan çıkıp, biraz sonra içi su dolu olarak babasına getirmesini ve babanın da onu çaymış gibi içmesini seyretti.
Sonra gayet sakin bir tavırla elindekilerle mutfağa geçerken eşine seslendi:

'Uzanabildiği tek su kaynağının klozet olduğunu biliyorsun, değil mi?'

Sonuç- 1: Anneler evlatlarını çok sever ve onlara dair her şeyi bilir.
Sonuç- 2: Babalar evlatlarına dair birçok şeyi bilmez ama onları çok sever.
 

Benzer konular

ayyuce1

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
1 Eyl 2008
Mesajlar
201
Tepkime puanı
32
Yaş
47
Paylaşımın için çok teşekkür ediyorum Sevgi,
Güne sayende hoş bir başlangıç yaptım.
Yüreğine sağlık canım, iyi çalışmalar.
 

graffi3D

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
14 Eki 2009
Mesajlar
1,626
Tepkime puanı
69
:) güzel ve anlamlı bir hikaye teşekkürler. Babanın o an ki halini düşünemiyorum :)
 

sevgiden-iz

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
26 Şub 2010
Mesajlar
335
Tepkime puanı
67
Paylaşımın için çok teşekkür ediyorum Sevgi,
Güne sayende hoş bir başlangıç yaptım.
Yüreğine sağlık canım, iyi çalışmalar.

Rica ederim. Bugün güzel olur umarım. Ben de iyi çalışmalar dilerim.


:) güzel ve anlamlı bir hikaye teşekkürler. Babanın o an ki halini düşünemiyorum :)

Okuyunca bende düşündüm aynı şeyi. İyi günler iyi çalışmalar dilerim.


Rica ederim. namasteeee. Sabah sabah biraz moral olsun dedim.
 

kurbaa

🏆Pro Tasarımcı🏆
Katılım
17 Kas 2008
Mesajlar
909
Tepkime puanı
87
Yaş
36
Babanın yerinde olmak istemezdim....:(
Çook anlamlı bir hikaye...
Çook teşekkürler....:)
 

g.ecglr

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
28 Eki 2008
Mesajlar
5,633
Tepkime puanı
124
Yaş
38
:D :D :D
vallahi çok iyi geldi :D :D
Çok teşekkürler
 

Nihat BAYSAL

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
14 Kas 2007
Mesajlar
7,135
Tepkime puanı
133
Yaş
53
Bu gülümsemekten öte oldu.Teşekkürler paylaşım için :D
 

sevgiden-iz

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
26 Şub 2010
Mesajlar
335
Tepkime puanı
67

grafike

🏆Pro Tasarımcı🏆
Katılım
15 Nis 2009
Mesajlar
587
Tepkime puanı
14
Yaş
44
Çok teşekkürler güzeldi.

Kızımda bazen verir bana su ama damacanadan doldurupta, yoksa benmi öyle zannediyorum.
 

ayyuce1

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
1 Eyl 2008
Mesajlar
201
Tepkime puanı
32
Yaş
47
Harika bir yazıydı sevgi ve beni bir anda çok daha farklı düşünmeme sebep oldu.
ve bunuda sizlerle paylaşmak istedim.
umarım okurken sıkılmazsınız.:alkis: :)

Tekrar teşekkür ediyorum sevgi ...


Önceleri ailede anne ile babanın rolleri birbirinden ayrılmıştı. Baba imajı belliydi ve anneden oldukça farklıydı. Genellikle evin geçimini sağlar, geleceğe ait kararlar alır ve ailede disiplini sağlardı. Evin bozuk aletlerini tamir eder, her türlü zorluk karşısında son sığı-nak olurdu. Dışarıdan aileye yönelik bir tehdit olduğunda, karşısında babayı bulurdu. Anne, yaramazlık yapan çocuğa “Akşam baban gelince gününü görürsün!” der ve bu tehditle çocu-ğun gözünü korkuturdu.

Genellikle bütün gün dışarıda olan baba eve geldiğinde, zamanın anlayışına uygun olarak çocuklarına mesafeli davranır, geceleri de yine işine ve kendi dünyasına dalar giderdi. Büyüklerin bu karmaşık, geniş yaşantısını çocuklar asla tam anlayamazlardı.

Çocuklar sevgiyi annelerinde bulmaya çalışırlardı. Babanın görevi evin ekmeğini kazanıp dış tehditlere karşı aileyi korumaktı. Çocuklar babalarını pek yakından tanımazlardı. Bir defasında muayene için getirilen 10 yaşındaki Ahmet, aynen şöyle demişti: “Babamı sevi-yorum, ancak nereye gider, nerede çalışır bilmiyorum. Onun varlığını ihtiyaçlarımızı karşı-lamasından ve anneme verdiği paradan anlayabiliyorum.”

Eski toplum geleneklerinde babaya bugünkü kadar yakın olmak gerekmeyebilirdi. Çünkü aileler genişti. Büyükbaba, dayı ve amca gibi ailenin diğer büyükleri ulaşılabilir yer-deydiler. Çocuğun örnek alabileceği model kişiler vardı ve onlarla devamlı temas imkânı mevcuttu.

Kimi çocuklar da babalarıyla birlikte çalışırdı. Demirci ve tamirci olan ya da çiftçi-lik yapan babalar, küçük yaştan itibaren oğullarını yanlarına alırlar ve onları yetiştirirlerdi. Bu yüzden onların babasızlık diye bir problemleri olmazdı. Az konuşsa da, çocuklarına mesafeli dursa da babalarıyla çok sık beraber olurlardı. Ancak günümüz dünyasında işler böyle değildir ve eski tip babayı bugünkü aileler kaldıramamaktadır. Çünkü babasıyla çalışan çocuk kalma-mış gibidir. Baba işine, çocuklar okula gitmektedir. Okulda ise öğretmenler genellikle bayan-dır. Çocuklar yakın akrabalar ve geleneksel çevre içinde olmayıp, anne-baba ve çocuklardan oluşan çekirdek ailelerde yaşamaktadırlar. Bu yüzden babanın koruyucu kanatlarını daha çok germesi, çocuklarıyla yakından ilgilenmesi gerekmektedir. Baba ilgisiz kaldığında çocuğun taklit edeceği, örnek alacağı erkek imajı kalmaktadır.

Son yıllarda karşımıza bambaşka bir baba imajının çıkması bu sebepledir. Ailede alıştığımız roller tamamen değişmiştir. Kendisi için çok önemli konuları bir kenara bırakıp çocuklarına sevgiyle yaklaşan, onlara vakit ayıran ve aile içinde aktif rol alan babaları görmek artık yadırganmıyor.

Günümüz babası çocuklarına, özellikle onu örnek alacak erkek evlâdına daha çok vakit ayırmalıdır. Çocuğun en iyi arkadaşı olabilmek ümidiyle, coşku ve hevesle dürüst bir duygu ve sevgi alışverişine girmeye can atmalıdır. Çocuğunu yetiştirirken onun hayatında daha etkili ve aktif rol almayı istemelidir. İçinden geldiği gibi hareket etmeli, çocuğuna baba sevgisi yaşatmalıdır. Otoriter yönünün olduğu kadar anlayışlı ve yumuşak tarafını da göster-melidir. İlgisini, sevgisini ve bağlılığını göstermek hevesiyle hareket etmelidir. İşinde varmak istediği hedeflerine bütün zamanını ayırmamalı, çocukları dünyaya getirmenin sorumluluğunu yüklenmeye daha çok gayret göstermelidir.

Babalar Yeterince Vakit Ayırıyor mu?
Birçok baba “Elbette çocuklarıma vakit ayırıyorum, onlarla iletişime giriyorum!” diyecektir. Babalarla ilgili bir araştırmada, onlara şu soru yöneltildi: “Küçük çocuğunuzla günde tahminen ne kadar konuşursunuz?” Erkeklerin büyük bir bölümü 15 ile 20 dakika diye bir tahminde bulundu. Bunu sınamak için araştırmacılar babalar ve çocukları üzerine mikro-fon yerleştirdiler. Bu yolla çocuklarla babalar arasındaki etkileşimin süresini kesin olarak he-saplayabileceklerdi. Yoğun bir tempo içinde olan babaların günde 40 saniyenin altında bir süre çocuklarıyla ilgilendikleri, bunu da 10 ilâ 15 saniye arasında değişen üç ayrı zaman dili-mine ayırdıkları anlaşıldı.


Bir başka araştırmada babaların çocuklarıyla günde üç dakika konuştukları ortaya çıkmıştı. Aynı araştırmada bu çocukların günde üç saatlerini televizyon ve internet karşısında geçirdikleri anlaşılmıştı.
 

grafike

🏆Pro Tasarımcı🏆
Katılım
15 Nis 2009
Mesajlar
587
Tepkime puanı
14
Yaş
44
Harika bir yazıydı sevgi ve beni bir anda çok daha farklı düşünmeme sebep oldu.
ve bunuda sizlerle paylaşmak istedim.
umarım okurken sıkılmazsınız.:alkis: :)

Tekrar teşekkür ediyorum sevgi ...


Önceleri ailede anne ile babanın rolleri birbirinden ayrılmıştı. Baba imajı belliydi ve anneden oldukça farklıydı. Genellikle evin geçimini sağlar, geleceğe ait kararlar alır ve ailede disiplini sağlardı. Evin bozuk aletlerini tamir eder, her türlü zorluk karşısında son sığı-nak olurdu. Dışarıdan aileye yönelik bir tehdit olduğunda, karşısında babayı bulurdu. Anne, yaramazlık yapan çocuğa “Akşam baban gelince gününü görürsün!” der ve bu tehditle çocu-ğun gözünü korkuturdu.

Genellikle bütün gün dışarıda olan baba eve geldiğinde, zamanın anlayışına uygun olarak çocuklarına mesafeli davranır, geceleri de yine işine ve kendi dünyasına dalar giderdi. Büyüklerin bu karmaşık, geniş yaşantısını çocuklar asla tam anlayamazlardı.

Çocuklar sevgiyi annelerinde bulmaya çalışırlardı. Babanın görevi evin ekmeğini kazanıp dış tehditlere karşı aileyi korumaktı. Çocuklar babalarını pek yakından tanımazlardı. Bir defasında muayene için getirilen 10 yaşındaki Ahmet, aynen şöyle demişti: “Babamı sevi-yorum, ancak nereye gider, nerede çalışır bilmiyorum. Onun varlığını ihtiyaçlarımızı karşı-lamasından ve anneme verdiği paradan anlayabiliyorum.”

Eski toplum geleneklerinde babaya bugünkü kadar yakın olmak gerekmeyebilirdi. Çünkü aileler genişti. Büyükbaba, dayı ve amca gibi ailenin diğer büyükleri ulaşılabilir yer-deydiler. Çocuğun örnek alabileceği model kişiler vardı ve onlarla devamlı temas imkânı mevcuttu.

Kimi çocuklar da babalarıyla birlikte çalışırdı. Demirci ve tamirci olan ya da çiftçi-lik yapan babalar, küçük yaştan itibaren oğullarını yanlarına alırlar ve onları yetiştirirlerdi. Bu yüzden onların babasızlık diye bir problemleri olmazdı. Az konuşsa da, çocuklarına mesafeli dursa da babalarıyla çok sık beraber olurlardı. Ancak günümüz dünyasında işler böyle değildir ve eski tip babayı bugünkü aileler kaldıramamaktadır. Çünkü babasıyla çalışan çocuk kalma-mış gibidir. Baba işine, çocuklar okula gitmektedir. Okulda ise öğretmenler genellikle bayan-dır. Çocuklar yakın akrabalar ve geleneksel çevre içinde olmayıp, anne-baba ve çocuklardan oluşan çekirdek ailelerde yaşamaktadırlar. Bu yüzden babanın koruyucu kanatlarını daha çok germesi, çocuklarıyla yakından ilgilenmesi gerekmektedir. Baba ilgisiz kaldığında çocuğun taklit edeceği, örnek alacağı erkek imajı kalmaktadır.

Son yıllarda karşımıza bambaşka bir baba imajının çıkması bu sebepledir. Ailede alıştığımız roller tamamen değişmiştir. Kendisi için çok önemli konuları bir kenara bırakıp çocuklarına sevgiyle yaklaşan, onlara vakit ayıran ve aile içinde aktif rol alan babaları görmek artık yadırganmıyor.

Günümüz babası çocuklarına, özellikle onu örnek alacak erkek evlâdına daha çok vakit ayırmalıdır. Çocuğun en iyi arkadaşı olabilmek ümidiyle, coşku ve hevesle dürüst bir duygu ve sevgi alışverişine girmeye can atmalıdır. Çocuğunu yetiştirirken onun hayatında daha etkili ve aktif rol almayı istemelidir. İçinden geldiği gibi hareket etmeli, çocuğuna baba sevgisi yaşatmalıdır. Otoriter yönünün olduğu kadar anlayışlı ve yumuşak tarafını da göster-melidir. İlgisini, sevgisini ve bağlılığını göstermek hevesiyle hareket etmelidir. İşinde varmak istediği hedeflerine bütün zamanını ayırmamalı, çocukları dünyaya getirmenin sorumluluğunu yüklenmeye daha çok gayret göstermelidir.

Babalar Yeterince Vakit Ayırıyor mu?
Birçok baba “Elbette çocuklarıma vakit ayırıyorum, onlarla iletişime giriyorum!” diyecektir. Babalarla ilgili bir araştırmada, onlara şu soru yöneltildi: “Küçük çocuğunuzla günde tahminen ne kadar konuşursunuz?” Erkeklerin büyük bir bölümü 15 ile 20 dakika diye bir tahminde bulundu. Bunu sınamak için araştırmacılar babalar ve çocukları üzerine mikro-fon yerleştirdiler. Bu yolla çocuklarla babalar arasındaki etkileşimin süresini kesin olarak he-saplayabileceklerdi. Yoğun bir tempo içinde olan babaların günde 40 saniyenin altında bir süre çocuklarıyla ilgilendikleri, bunu da 10 ilâ 15 saniye arasında değişen üç ayrı zaman dili-mine ayırdıkları anlaşıldı.


Bir başka araştırmada babaların çocuklarıyla günde üç dakika konuştukları ortaya çıkmıştı. Aynı araştırmada bu çocukların günde üç saatlerini televizyon ve internet karşısında geçirdikleri anlaşılmıştı.

çok ilginç ve gerçek. teşekkürler.
 

skyfox

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
9 Ara 2009
Mesajlar
2,603
Tepkime puanı
90
Ben de böyle çok "çay" içmiştim.. :S


(Yok ya!.. Öyle değildir.. Odasında çekmece ve dolaplara hep su saklardı.. Zaten lavabonun önüne sandalye çekip, musluğa uzanabiliyordu.. )
262.gif


(Yok yahu.. Değildir, değildir.. Belediye gazozu idi benim içtiklerim..) :S



Paylaşım için teşekkürler Sevgi Hanım.. :D
 
Son düzenleme:

sevgiden-iz

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
26 Şub 2010
Mesajlar
335
Tepkime puanı
67
Çok teşekkürler güzeldi.

Kızımda bazen verir bana su ama damacanadan doldurupta, yoksa benmi öyle zannediyorum.

Yok öyle değildir.:D


Tekrar teşekkür ediyorum sevgi ...


Önceleri ailede anne ile babanın rolleri birbirinden ayrılmıştı. Baba imajı belliydi ve anneden oldukça farklıydı. Genellikle evin geçimini sağlar, geleceğe ait kararlar alır ve ailede disiplini sağlardı. Evin bozuk aletlerini tamir eder, her türlü zorluk karşısında son sığı-nak olurdu. Dışarıdan aileye yönelik bir tehdit olduğunda, karşısında babayı bulurdu. Anne, yaramazlık yapan çocuğa “Akşam baban gelince gününü görürsün!” der ve bu tehditle çocu-ğun gözünü korkuturdu.

Genellikle bütün gün dışarıda olan baba eve geldiğinde, zamanın anlayışına uygun olarak çocuklarına mesafeli davranır, geceleri de yine işine ve kendi dünyasına dalar giderdi. Büyüklerin bu karmaşık, geniş yaşantısını çocuklar asla tam anlayamazlardı.

Çocuklar sevgiyi annelerinde bulmaya çalışırlardı. Babanın görevi evin ekmeğini kazanıp dış tehditlere karşı aileyi korumaktı. Çocuklar babalarını pek yakından tanımazlardı. Bir defasında muayene için getirilen 10 yaşındaki Ahmet, aynen şöyle demişti: “Babamı sevi-yorum, ancak nereye gider, nerede çalışır bilmiyorum. Onun varlığını ihtiyaçlarımızı karşı-lamasından ve anneme verdiği paradan anlayabiliyorum.”

Eski toplum geleneklerinde babaya bugünkü kadar yakın olmak gerekmeyebilirdi. Çünkü aileler genişti. Büyükbaba, dayı ve amca gibi ailenin diğer büyükleri ulaşılabilir yer-deydiler. Çocuğun örnek alabileceği model kişiler vardı ve onlarla devamlı temas imkânı mevcuttu.

Kimi çocuklar da babalarıyla birlikte çalışırdı. Demirci ve tamirci olan ya da çiftçi-lik yapan babalar, küçük yaştan itibaren oğullarını yanlarına alırlar ve onları yetiştirirlerdi. Bu yüzden onların babasızlık diye bir problemleri olmazdı. Az konuşsa da, çocuklarına mesafeli dursa da babalarıyla çok sık beraber olurlardı. Ancak günümüz dünyasında işler böyle değildir ve eski tip babayı bugünkü aileler kaldıramamaktadır. Çünkü babasıyla çalışan çocuk kalma-mış gibidir. Baba işine, çocuklar okula gitmektedir. Okulda ise öğretmenler genellikle bayan-dır. Çocuklar yakın akrabalar ve geleneksel çevre içinde olmayıp, anne-baba ve çocuklardan oluşan çekirdek ailelerde yaşamaktadırlar. Bu yüzden babanın koruyucu kanatlarını daha çok germesi, çocuklarıyla yakından ilgilenmesi gerekmektedir. Baba ilgisiz kaldığında çocuğun taklit edeceği, örnek alacağı erkek imajı kalmaktadır.

Son yıllarda karşımıza bambaşka bir baba imajının çıkması bu sebepledir. Ailede alıştığımız roller tamamen değişmiştir. Kendisi için çok önemli konuları bir kenara bırakıp çocuklarına sevgiyle yaklaşan, onlara vakit ayıran ve aile içinde aktif rol alan babaları görmek artık yadırganmıyor.

Günümüz babası çocuklarına, özellikle onu örnek alacak erkek evlâdına daha çok vakit ayırmalıdır. Çocuğun en iyi arkadaşı olabilmek ümidiyle, coşku ve hevesle dürüst bir duygu ve sevgi alışverişine girmeye can atmalıdır. Çocuğunu yetiştirirken onun hayatında daha etkili ve aktif rol almayı istemelidir. İçinden geldiği gibi hareket etmeli, çocuğuna baba sevgisi yaşatmalıdır. Otoriter yönünün olduğu kadar anlayışlı ve yumuşak tarafını da göster-melidir. İlgisini, sevgisini ve bağlılığını göstermek hevesiyle hareket etmelidir. İşinde varmak istediği hedeflerine bütün zamanını ayırmamalı, çocukları dünyaya getirmenin sorumluluğunu yüklenmeye daha çok gayret göstermelidir.

Babalar Yeterince Vakit Ayırıyor mu?
Birçok baba “Elbette çocuklarıma vakit ayırıyorum, onlarla iletişime giriyorum!” diyecektir. Babalarla ilgili bir araştırmada, onlara şu soru yöneltildi: “Küçük çocuğunuzla günde tahminen ne kadar konuşursunuz?” Erkeklerin büyük bir bölümü 15 ile 20 dakika diye bir tahminde bulundu. Bunu sınamak için araştırmacılar babalar ve çocukları üzerine mikro-fon yerleştirdiler. Bu yolla çocuklarla babalar arasındaki etkileşimin süresini kesin olarak he-saplayabileceklerdi. Yoğun bir tempo içinde olan babaların günde 40 saniyenin altında bir süre çocuklarıyla ilgilendikleri, bunu da 10 ilâ 15 saniye arasında değişen üç ayrı zaman dili-mine ayırdıkları anlaşıldı.


Bir başka araştırmada babaların çocuklarıyla günde üç dakika konuştukları ortaya çıkmıştı. Aynı araştırmada bu çocukların günde üç saatlerini televizyon ve internet karşısında geçirdikleri anlaşılmıştı.

Sıkılmak ne demek bir çırpıda okudum. Çok güzel yazmışsınız. Eskiden duyardım benim babam öyle değildi ama genel bir baba tavrı vardı. Çocuklar uyuyunca sevilir gibi ya da büyüklerin yanında çocuk sevilmez gibi yanlış şeyler. İyi ki babacığım öyle değilmiş. Benim çocuklarım da babalarının tepesinde büyüdüler.
Ama belirttiğiniz gibi gelişen teknolojiler, hayat şartları ve çalışma koşulları gibi nedenlerle biraz görevler ve çocuk üzerindeki etkiler değişiyor. Zaten çocukluk ta bitiyor. Teşekkür ederim yorumunuz için.


Ben de böyle çok "çay" içmiştim.. :S


(Yok ya!.. Öyle değildir.. Odasında çekmece ve dolaplara hep su saklardı.. Zaten lavabonun önüne sandalye çekip, musluğa uzanabiliyordu.. )
262.gif


(Yok yahu.. Değildir, değildir.. Belediye gazozu idi benim içtiklerim..) :S



Paylaşım için teşekkürler Sevgi Hanım.. :D

Yok yok değildir. Siz yine de iyiyi düşünün.:D:giggle:
 

Feyza Gumus

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
3 Nis 2010
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Sakın yanlış anlaşılmasın kimsenin anneliği ya da babalığı sorgulanmıyor.
Şu zor günlerde bir nebze tebessüm için.
Hoş bir hikaye. Paylaşmak istedim.


Anne dışarıda alış-verişteydi. İki buçuk yaşındaki bebeğe babası göz kulak oluyordu.
Aslında bu pek de zor bir şey değildi. Yavrucak halının üzerinde 'çay seti' oyuncağıyla oynarken baba da koltuğunda gazetesini okuyor, ara sıra da bebeğinin kendisine -çay seti oyuncağının minik plastik fincanlarıyla- ikram ettiği suları çay niyetine içerek oyuna iştirak ediyordu.

Derken anne eve geldi.
Baba anneye sus işareti yapıp, bebeği izlemesini istedi. Bu çok şirin hareketini annenin de görmesini istiyordu.
Anne, bebeğin elinde çay fincanıyla salondan çıkıp, biraz sonra içi su dolu olarak babasına getirmesini ve babanın da onu çaymış gibi içmesini seyretti.
Sonra gayet sakin bir tavırla elindekilerle mutfağa geçerken eşine seslendi:

'Uzanabildiği tek su kaynağının klozet olduğunu biliyorsun, değil mi?'

Sonuç- 1: Anneler evlatlarını çok sever ve onlara dair her şeyi bilir.
Sonuç- 2: Babalar evlatlarına dair birçok şeyi bilmez ama onları çok sever.

çok güzeldi.... nedense bizim evin hallerini anımsattı...
 

kurbaa

🏆Pro Tasarımcı🏆
Katılım
17 Kas 2008
Mesajlar
909
Tepkime puanı
87
Yaş
36
Bir defasında muayene için getirilen 10 yaşındaki Ahmet, aynen şöyle demişti: “Babamı sevi-yorum, ancak nereye gider, nerede çalışır bilmiyorum. Onun varlığını ihtiyaçlarımızı karşı-lamasından ve anneme verdiği paradan anlayabiliyorum.”

Ne acı:sadsmile:
Esasında bende babamla okula başladıktan sonra tanıştığımı düşünüyorum...
Okuldan öncesinde babamın varlığını hatırlamıyorum hiç, resimlere bakıp:
"-Evet babam varmış" diyorum... Herşeyi hatırlayabilsem keşke çünkü babamı çook seviyorum:angel::angel:
Özellikle kız babaları; baba olduktan sonra işini, eşini herşeyi bırakıp kızıyla ilgilenmeli...Küçük bir kızın hayatındaki en değerli şeyi babasıdır, büyüdükten sonra da ihtiyaç duyduğu şevkat, ilgi, sevgi hiç bitmeyecektir...
Çook teşekkürler paylaşımlarınız için...
 

ayyuce1

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
1 Eyl 2008
Mesajlar
201
Tepkime puanı
32
Yaş
47
Ne acı:sadsmile:
Esasında bende babamla okula başladıktan sonra tanıştığımı düşünüyorum...
Okuldan öncesinde babamın varlığını hatırlamıyorum hiç, resimlere bakıp:
"-Evet babam varmış" diyorum... Herşeyi hatırlayabilsem keşke çünkü babamı çook seviyorum:angel::angel:
Özellikle kız babaları; baba olduktan sonra işini, eşini herşeyi bırakıp kızıyla ilgilenmeli...Küçük bir kızın hayatındaki en değerli şeyi babasıdır, büyüdükten sonra da ihtiyaç duyduğu şevkat, ilgi, sevgi hiç bitmeyecektir...
Çook teşekkürler paylaşımlarınız için...

Beni öyle duygulandırdın ki anlatamam.:crying:
Zaman ayırıp okuduğun ve bu kadar içten olduğun için teşekkür ediyorum.
 
Üst