Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Devlet müzesinde büyük hırsızlık

skyfox

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
9 Ara 2009
Mesajlar
2,603
Tepkime puanı
90
DEVLET MÜZESİNDE BÜYÜK HIRSIZLIK

Resim ve Heykel Müzesi’nden ünlü ressam Hoca Ali Rıza'ya ait 13 karakalem eser çalındı. Eserlerin "5 ya da 10 yıl önce ortadan kaybolmuş olabileceğini" söyleyen Müze Müdürü, "Bir yerden çıkabilir" dedi.

Müze Müdürü Osman Ömer Gündoğdu, olayla ilgili olarak "Belki 5, belki 10 yıl önce olabilir" dedi.

MİRAY AKDAĞ ULUÇ
ntvmsnbc
Güncelleme: 17:46 TSİ 09 Mart. 2010 Salı


İSTANBUL - Devlet Resim ve Heykel Müzesi’ndeki hırsızlık sayım sırasında ortaya çıktı.

Müze Müdürü Osman Ömer Gündoğdu, Hoca Ali Rıza'ya ait 13 kara kalem eskizinin çalınarak yerlerine taklitlerinin konulduğunu polise ihbar etti.

Müzede yapılan incelemede 5 çerçevenin de içinin boş olduğu tespit edildi.


KAPIDA GÜVENLİK YOK, KAMERA BOZUK

Türk sanat tarihi açısından büyük öneme sahip eserlerin konulduğu depoların kapılarının şifreli olmadığı, kamera sisteminin ise kısa bir süre önceye kadar çalışmadığı öğrenildi.

Hırsızlık olayıyla ilgili hem Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu hem de emniyetin soruşturması devam ediyor.

Öte yandan, müzeden 1997 yılında çalınan 31 eser ise halen bulunamadı.


GÜNDOĞDU: BİR YERDEN ÇIKABİLİR

Müze Müdürü Gündoğdu, konuyla ilgili olarak şöyle konuştu: “Bizim burada 2008 yılından bu yana bir sayım yürütülüyordu. Sayım esnasında eserlerden bazıları bulunamadı. Geçen hafta üniversiteden arkadaşlarla çalışırken, daha önce bulunamayan Hoca Ali Rıza'ya ait kara kalem eskizlerin sayım sırasında sahte veya fotokopi olabileceği raporu verildi.“

5 çerçevenin de boş olduğunu belirten Gündoğdu, “Bir yerden çıkabilirler. Belki 5, belki 10 yıl önce olmuş olabilir. Bir resmin orjinal olup olmadığını herkes bilemez. Burada üniversiteden arkadaşlar sayımı devam ettiriyor” dedi.


KİM BİLİR ŞİMDİ NEREDELER...

Müzede bunların dışında da çok sayıda kayıp eser olduğu belirtiliyor.

Birçok eserin çeşitli kamu kurumlarına gönderildiği, bir daha da geri dönmediği öğrenildi.


HOCA ALİ RIZA KİMDİR?

Hoca Ali Rıza, 1858 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Üsküdarlı olması nedeniyle Üsküdarlı Hoca Ali Rıza olarak da tanınır.

Küçük yaşlardan itibaren resim yeteneğiyle dikkat çeken Ali Rıza, Osman Nuri Paşa ve Süleyman Seyyid Bey gibi ressamlardan ders aldı.

Hoca Ali Rıza, İkinci Meşrutiyet'ten sonra kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nde başkanlık da yaptı.

Rıza, İtalya'ya resim öğrenimi için gönderilmesine karar verildiği sırada Napoli'de ortaya çıkan kolera salgını buna engel oldu.

Ressam Rıza, 1930 yılında yaşamını yitirdi.

Kurşunkalem çalışmalarında kurallar koymuş bir üstat olarak bilinen Hoca Ali Rıza, Türk Resim tarihinde eşine rastlanmayan bir değer olarak kabul ediliyor.


KANATLI BROŞ DERS ALDIRMADI

Müzeden hırsızlık olayı bugüne özgü değil. Zira, 2006 yılında Uşak Arkeoloji Müzesi'nden Karun Hazinesi'ne ait Kanatlı Denizatı Broşu çalındı.

Yapılan incelemede broşun sahtesiyle değiştirildiği anlaşıldı. Olay sonrası tutuklanan Müze Müdürü Kazım Akbıyıkoğlu, 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Bu soygun ile ilgili dava sürerken, müzede ikinci bir hırsızlık vakası daha ortaya çıktı.

2007 yılında müzenin çelik kasasında bulunan yüzük, kolye, bilezik ve küpe gibi 38 altın eserin çalındığı belirlendi.

Kaynak

Bu arada araştırmalar sürdükçe, işin boyutunun daha da büyük olduğu anlaşılıyor..

Yıllardır, normal (!) olarak soyuluyormuş meğer.. :(
 

Benzer konular

g.ecglr

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
28 Eki 2008
Mesajlar
5,633
Tepkime puanı
124
Yaş
37
Yok artık!!!
Millete yok bizde var kıymet bilen yok :S
bence kesinlikle bunların arkasında müze müdürleri var
ne demek 5 - 10 yıl önce çalınmış olabilir
Sen nasıl bilmezsin!!!Neden zmanında ihbar etmezsin
Bu müzelerde hiç mi bakım yapılmıyor hiç mi temizlik yapılmıyor
bu ne saçmalıktır yaaaa
Tarihine sahip çıkamayan kendine nasıl sahip çıksın
Pes!!!!Vallahi Pes artık!!!!
 

Nur

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
26 Ağu 2007
Mesajlar
2,238
Tepkime puanı
156
Çaresizlik, en “resmi” duygumuzdur. Çünkü “Devlet” desteklidir. Bütün çaresizliklerimizi devlete borçlanırız. M.Mungan
Aynen bunu hissettiren bir durum!!
 

skyfox

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
9 Ara 2009
Mesajlar
2,603
Tepkime puanı
90
Yok artık!!!
Millete yok bizde var kıymet bilen yok :S
bence kesinlikle bunların arkasında müze müdürleri var
ne demek 5 - 10 yıl önce çalınmış olabilir
Sen nasıl bilmezsin!!!Neden zmanında ihbar etmezsin
Bu müzelerde hiç mi bakım yapılmıyor hiç mi temizlik yapılmıyor
bu ne saçmalıktır yaaaa
Tarihine sahip çıkamayan kendine nasıl sahip çıksın
Pes!!!!Vallahi Pes artık!!!!

Çaresizlik, en “resmi” duygumuzdur. Çünkü “Devlet” desteklidir. Bütün çaresizliklerimizi devlete borçlanırız. M.Mungan
Aynen bunu hissettiren bir durum!!

Duyarlılığınız için çok teşekkürler arkadaşlar..

Müze müdürünün, televizyonda pişkin pişkin konuşmasına hayret etmiştim.. Nasıl bu kadar rahat, pervasız olduğuna çok şaşırmıştım.. Hata etmişim demek.. Bu toplumun bu tür konularda kılının kıpırdamadığını çok iyi biliyormuş sanırım..

Bu ESERler, bu görevli/yetkili/sorumlulara EMANET edilmemiş mi?

Haber programlarından birinde bir uzman, çalınan eserlerden birinin 1,1 Trilyon Lirayı 'Gördüğünü' belirtmişti..

Rahatlığa bakar mısınız, ESERlerin yerlerine FOTOKOPİleri konulmuş.. Bu kadar mı sahipsiz? :(

Ama sağolsun Kültür Bakanlığımız hemen el koydu, tedbir (!) aldı.. Basının müzeye girmesini yasakladı..

Konduramıyordum ama; gerçekten, lâyık olduğumuz şekilde yönetildiğimizi düşünmeye başlayacağım bu gidişle..

Resim Heykel Müzesi'ndeki hırsızlık skandalı giderek büyüyor: müze 'yol geçen hanı'na dönmüş

Skandalın Hoca Ali Rıza hırsızlığıyla sınırlı olmadığı anlaşıldı. Teşhir salonunda bulunan İbrahim Çallı’nın ‘Manzara’ tablosu başta olmak üzere 400’den fazla eserin kayıp ya da sahte olduğu ortaya çıktı.

Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde yaşanan skandal büyüyor. Son olarak 13’ü Hoca Ali Rıza’ya ait kara kalem çalışması olmak üzere toplam 18 eserin çalındığı müzenin yıllardır talan edildiği ortaya çıktı.

Müzede görev yapan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sayım komisyonu üyesi Doç. Dr. Osman Altıntaş, müzede 400’ün üzerinde eserin kayıp ya da sahteleriyle değiştirilmiş olduğunu söyledi. Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği Başkanı Altıntaş, şu anda müzenin teşhir salonunda ünlü ressam İbrahim Çallı’nın sahte bir tablosunun sergilendiğini de açıkladı.

ÇALINSA DAHA İYİ

Altıntaş şunları söyledi: “Bunun gibi şu anda sergilenen birkaç tablonun daha sahte olduğunu düşünüyoruz ancak şu anda yalnızca Çallı’nın ‘Manzara’ adlı tablosunu netleştirebildik. Müze talan edilmiş durumda. Çok sayıda sahte imzalı eser var. Şevket Dağ’dan İbrahim Çallı’ya kadar büyük ressamlarımızın, heykeltıraşlarımızın eserleri kayıp. Eserlerin saklama koşulları o kadar kötü ki; çalınanların iki katı eser de yırtılmış, boyaları dökülmüş. Yüzlerce eser tahrip edilmiş. Bu eserler çalınsa daha iyi. Bunlar ulusal varlığımız, Bakanlık bir an önce harekete geçmeli. Bakanlık müzesindeki eserleri restore edip teşhir etmeli, çünkü çalınan eserlerin çoğu depolardan götürülüyor” diye konuştu.

MÜFETTİŞ MAHKEMELİK OLDU

Daha önce yapılan sayımda yanlış bilgi veren müfettiş hakkında dava açıldı. Edinilen bilgiye göre, Altındağ Belediyesi’nce yürütülen restorasyon sırasında 3 Ekim 2007 tarihinde iki heykelin çalınması üzerine bakanlık müzedeki tabloların da araştırılması için müfettiş Fuat Şen’i görevlendirdi.

Şen, yaklaşık 15 günlük bir çalışma sonucunda bakanlığa tablolarda eksik olmadığına dair rapor verdi. 2007 yılı Kasım ayında müze müdürlüğüne getirilen Özgür İzzet Pektaş, görevi devralmadan önce sayım yapılmasını istedi.

Müfettiş Fuat Şen başkanlığında bu kez bir komisyon oluşturuldu. Komisyon, eserlerde eksiklik tespit edince, ilk başta “eksik yok” raporu veren müfettiş Şen hakkında dava açıldı.

YENİ KOMİSYON

Şen’in başkanlığında oluşturulan komisyon dağıtıldı ve şu anda görev yapan yeni komisyon kuruldu. Her bir eserin gerçek olup olmadığı araştırması zaman alıyor. Bu nedenle tespit çalışmalarına zaman zaman ara veriliyor. Bu da sayımın yıllarca sürmesine neden oluyor.

MÜZEDE YATTILAR MANGL YAPTILAR

Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Altındağ Belediyesi işbirliğiyle 2007-2008’de yapılan restorasyon sırasında eserler için özel bir koruma önlemi alınmazken, çalınanlar dahil eserlerin sigortasız olduğu da ortaya çıktı.

Çalışma süresince, 100 işçinin, müzenin en önemli teşhir salonlarından Fahri Korutürk Galerisi’nde yatıp kalktıkları, temel ihtiyaçlarını burada giderdikleri anlaşıldı. İşçiler, bu sırada galeride mangal yaktılar, menemen pişirdiler.

Müzedeki restorasyon süresince eserlerin güvenliği ve çalışmalardan etkilenmemesi için özel önlemler de alınmadı. Eserler, özel koruma altına alınarak, başka bir yerde muhafaza edilmek yerine sadece çalışma yapılan galerinin yanındaki salona konuldu. 2007’de müze bahçesindeki iki bronz heykel de gündüz vakti, işçilerin gözü önünde bir kamyona yüklenip çalınmıştı.

POLİS TABLOLARIN PEŞİNDE

Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nden ünlü Ressam Hoca Ali Rıza’nın koleksiyonuna ait olduğu öğrenilen tabloların çalınmasının ardından antikacılarla irtibata geçen polis, kayıp tablolarla ilgili bilgi toplamaya çalışıyor. Ankara Emniyet Müdürlüğü Hırsızlık Bürosu ekipleri, tabloların kurumda çalışan kişi ya da kişilerin yardımıyla çalınmış olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. Bu çerçevede müzede geçmiş yıllarda çalışanlar da dahil bütün personelle ilgili inceleme yapılıyor.

HÜRRİYET UYARMIŞTI

Ankara Hürriyet, 19 Ekim 2009 tarihinde “Yüzlerce Eser Kayıp” başlığıyla manşete taşıdığı haberinde Resim Heykel Müzesi’ndeki güvenlik açığını ortaya çıkarmıştı. Güvenlik kameralarının, tabloların saklandığı deponun açıldığı iki pencereyi görmediği belirlenmişti. Depoya giren kötü niyetli kişilerin, rulo yapılan tabloları bu pencerelerden çok rahatlıkla çıkartabileceğine dikkat çeken uzmanlar, acilen önlem alınmasını istemişti.
Kaynak
 

Grafink

Clone Trooper
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
1,209
Tepkime puanı
38
Web sitesi
www.grafink.org
bu sabah haberlerde izledim konuyu, ister istemez çalınmaları daha iyi olmuş diye düşünüyorum. Bekletildikleri depoyu...

Müzedeki hocalardan biri anlatıyordu, onlarca eser müzenin deposunda; ya çürümüş ya renkleri solmuş, ya yırtılmış, ya da yetersiz kişiler tarafından restorasyona uğramış...

sonra kamera depoyu gösterdi, pazar yeri gibi, pazar tezgahları gibiydi eserlerin tutuldukları yerler.

hakikaten bu resimlerin alıcıları müzeden daha iyi bakacaktır onlara...

evet biraz yemiyenin malını yerler gibi bir durum oldu bu,

ama müze deposunda cürüyüp yok olacağına, zengin bir sanat severin salonunda yaşamaya devam etmesi daha mantıklı gibi görünüyor.
 

ma®tin

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
10 Şub 2010
Mesajlar
5,536
Tepkime puanı
161
maalesef skyfox ama hakikatten layik olduğumuz sekilde yönetiliyoruz. üzgünüm ama gerçekten çok duyarsız bir millet olduk ne tarihimize ne geleneklerimize ne ülkemize ne de geleceğimiz olan genç beyinlerimize sahip çıkıyoruz.
 

skyfox

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
9 Ara 2009
Mesajlar
2,603
Tepkime puanı
90
Yılmaz ÖZDİL'in 14 Mart 2010 tarihli Hürriyet gazetesindeki yazısından bir bölüm.

.....

Böylece...
Karşısına geçip, sağ elini çenesine, işaretparmağını yanağına koyarak “hımmm, sürrealist” diye ahkâm kesen avangard arkadaşların, yıllardır, çakma tablolara yorum yaptığı anlaşıldı.
*
Peki, “Kültürümüze kim sahip çıkacak, o tablolar nasıl bulunacak?” derseniz... Anlatayım.
*
Hadise, Uşak’ta geçiyor...
*
Soyguncu köylüler, Karun Hazinesi’ni kaçak kazıyla soyuyor. Satıyor. Devletin haberi yok. Ama, gel gör ki, soyguncu köylüler soygun parasını kırışırken, kavga çıkıyor. Soyguncu köylüler tarafından “mağdur” edilen soyguncu köylü, devlete ihbar mektubu yazıyor, “Soyuldum” diyor. Kendisi gibi soyguncu olan köylüleri ispiyonluyor. Böylece, hazine sahibi olduğunu bilmeyen devlet, hazinesinin soyulduğunu öğreniyor. Soyguncu köylüler içeri giriyor, hazine buhar... Gel zaman git zaman, soyulan hazinenin New York’ta satılmak üzere sergilendiği anlaşılıyor. Devlet, Amerikalılara başvuruyor, “Bizden soyuldu” diyor. Amerikalılar da, “Bi daha soydurtmayın” diye tembihleyerek, hazineyi devlete veriyor. Soyulan hazine, soyulduğu yere, Uşak’a getiriliyor, müzeye konuyor... Gel zaman git zaman, tarladan soyulan hazine, bu sefer müzeden soyuluyor. Devletin gene haberi yok. Hazineyi müzeden soyanlar, yerine çakmasını bırakıp, orijinal parçayı İstanbul’da satmaya çalışıyor. Gel gör ki, alıcı kılığındaki alıcılar, soyguncu çıkıyor... Hazineyi müzeden soyanları soyuyor. Hazineyi müzeden soyanlar soyulunca, tırıs tırıs Uşak’a dönüyor, tanıdık bir polise haber veriyor, “Soyulduk” diyor. Polis de soyguncu çıkıyor iyi mi... Hazinenin soyulduğunu devlete haber vereceğine, alıcı kılığındaki soyguncuların peşine düşüyor. Bulamıyor. Uşak’a geri dönüyor, hazineyi soyanlarla buluşup, “Soyguncular kaçmış” diyor. Aralarında kavga çıkıyor. Hazineyi müzeden soyanlardan biri, devlete ihbar mektubu yazıyor, alayını ispiyonluyor. “Bunlar hem soydu, hem soyuldu, arada ben mağdur oldum” diyor... Böylece, hazine sahibi olduğunu zanneden devlet, hazinesinin soyulduğu öğreniyor. Birileri içeri giriyor, hazine buhar... Amerikalılarla iade görüşmeleri sürüyor.
*
Dolayısıyla.
Devlet Resim Heykel Müzesi’ni soyan arkadaşlar, eli kulağındadır, bugün yarın birbirini ispiyonlar... Kültürümüzde sadece soygun yok çünkü, Allah’a şükür ki, ispiyon da var... Tabloları bulamasak bile, en azından akıbetini öğreniriz. Sıkmayın canınızı.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.
 

Nur

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
26 Ağu 2007
Mesajlar
2,238
Tepkime puanı
156
Ülkemizdeki antika merakının (özellikle burjuvaların "sosyete" denen sınıf tarafından kabul görmek maksatlı bu merağı geliştirmesi), kaçak kazıların ve köşeyi dönme sevdalılarının, bu alandaki bilgisizliğin de etkisiyle ne kadar yüksek boyutlara ulaştığını hergün görüyoruz..

Hemen hemen her köyde bir defineci amcanın bulunması demek (ve peşinden sürükledikleri olduğunu varsayarsak), Anadolu'daki toplam köy sayısından fazla tarihi eser kaçakçısı var demektir. Ha bu arada tarihi eser kaçakçılığı maddi anlamda uyuşturucu kaçakçılığından hemen sonra geliyor..

Ülkemizde, kaçak olarak kazılmamış bir nekropol neredeyse yok!!.
Kamu kuruluşlarının yaptığı tahribatlardan bahsetmiyorum bile.
Bir ülkenin kültür turizmi açısından kalkınması için toprağından çıkan her esere ihtiyacı var!
Tarihini ve geliştirdiği kimlikleri unutmamaya ihtiyacı var!
Gücünü tarihiyle pekiştirmeye ihtiyacı var!
En önemlisi geleceğe (torunlarına) tarihini en doğru dökümanlarla taşımaya ihtiyacı var!
Ve nedense siyasilerin olulşturduğu kalkınma projelerinde bu kültür mirasçılığı kısmı hep göz ardı ediliyor!
Yani biz çalarken sorun yok! Yeterki cebimiz dolsun.
Eser yurt dışına kaçırılıp, başka bir ülkede çıkınca suni bir yaygara kopuyor. Ama bu eserler ayaklanıp kendileri gitmiyorlar değil mi?
Neden bu bilinci aşılamak için eğitim müfredatlarını geliştirmiyorlar?
Resim dersleri çoğu okulda cuzi saatlere sıkıştırılıyor, önemsiz görülüyor! Dinazor resim öğretmenleri iki fırça sallamaktan başka birşey öğretmiyor!
Bakın ecdadını unutanlar, kaynaksız ırmağa, köksüz ağaca benzerler.. Ben tüm bu politikalardan anlıyorum ki Türkiye'nin tarihi kasıtlı ilgisizlikler ile zayıflatılmaya çalışılıyor! Paranoyadan öte bir fikir gibi sakın düşünmeyin işte ispatları;

İzmir Arkeoloji Müzesi`nde büyük soygun
Tarih böyle talan edildi
Müzedeki gümüş sikkeler de sahte
Çukurcuma`da tuğra alarmı
Kaşıkçı Elması da sahte mi?
Müzeler sahte dolu
Güvenlik kamerası bile yok
Tarihi köşkten `eser` kalmadı
Topkapı Sarayı`nda korkunç ihmal

Ve üzerimde çok emeği olan değerli hocamın bir haberi;
BİR MEDENİYETİ KAPALIÇARŞI`DA ERİTTİLER


Ve daha niceleri de var!!!
 
Üst