Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Grafikerler Meslek Birliği neden kurulamaz?

leventelpen

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
5 Kas 2008
Mesajlar
169
Tepkime puanı
3
Yaş
60
Web sitesi
leventelpen.co.cc
neptune´isimli üyeden Alıntı
...
Başka engellerin olacağını sanmıyorum aslında ama siz bazı yahoo gruplarında okuduğum kadarıyla sanırım geçen yaz bu birliğin kurulması için çalışmalar yaptınız ama bazı sorunlar nedeniyle bu birlik gerçekleşemedi.

Ben geçen sene Grafik Tasarım Dergisi'nin düzenlediği Grafik Tasarım Günleri etkinliğine gitmiştim. Seminerin son gününde Grafik Tasarım dergisi yazarları bir panel gerçekleştirmişti. Orada da bir Grafikerler Meslek Birliğinin kurulması gündeme gelmiş, malum alaylı-mektepli meselesinin uzun uzun tartışılması sonunda, bu birliğin kurulması halinde alaylıların bu meslekten men edilecekleri ima edilmişti. Yani bu birlik kurulunca GSF mezunu olmayanlar grafik tasarımcılığı yapamayacakmış. Ben mesajınız üzerine konuyu araştırmak için Google'da arama yaptım. Meslek birliğine asil üyelik için birliğin koyduğu şartlara uyum taşıma zorunluluğu olduğunu gördüm.

Turizm ve Kültür Bakanlığı'nın sitesinde "Fikir ve Sanat Eseri Sahipleri ile Bağlantılı Hak Sahipleri Meslek Birlikleri Tip Statüsü" başlığı altında bir tüzük var. Burada gördüm.
Link: ..:: T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI :: KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Grafikerler Meslek Birliği kurulduğunda "Fikir ve Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği" kapsamında mı olacak yoksa "Tabipler Odası" gibi diplomasızların üye olamayacağı bir kuruluş mu olacak?

Eğer ikincisiyse o zaman daha önce de yazdığım gibi Grafik Tasarım eğitiminin hak eden herkese ulaştırılması yönünde çalışmalar yapılsa ve buna devlet ön ayak olsa daha iyi olur. Çünkü daha önce yazdığım gibi gerçekten yetenekli insanlar da eğitim alma imkanından mahrum kalıyorlar. Kartvizitteki adrese photoshop efekti veren takımı boşverelim ama yetenek sınavlarında ilk 30 kişinin arasına giremeyen diyelim 31. olup da kalanlar eğitim alabilmeli. Kaldı ki 3000 kişinin başvurduğu sınavda ilk 300'e girebilmek de marifettir.

Yani şöyle bir risk var: Yetkililer diyebilir ki grafiker olmanın ön koşulu eğitim olsun ama eğitimin koşulları eski tas eski hamam usulü belirlenmeye devam etsin. Gene GSF kapılarına binlerce kişi yığılsın, sınavlar fotoğraf gibi anatomi çizimi üzerinden olsun (oysa araştırdım, avrupa'da grafik tasarım okullarına giriş sınavları farklı nitelikte, fotoğraf gibi karakalem değil de verilen bir tasarım sorununun çözümü ya da hayali bir firma için logo çizilmesi vs. giriş sınavı her okulda yok belli köklü okullarda var, diğerleri portfolio sunumu üzerinden öğrenci alıyor) istenilen konuyu doğru ölçü ve oranlarda çizebilen herkes değil de sadece 20 kişi sınavı geçebilsin denilecek ve yetenekli birçok kişi dışarıda kalacak. İşte böyle bir risk var. Senelerdir sınava giren ama geçemeyen birinci aşamayı geçip ikincide kalan kişiler var. Oysa bu insanların daha okul okumadan yaptıkları tasarımlar bile birçok kişininkinden daha nitelikli ve aileleri "oğlum/kızım senin bu okulu kazanacağın yok artık bir işe gir de çalış" dedikleri için tasarım öğrenme hayallerine elveda demek zorunda kalıyorlar.

O yüzden Grafikerler Meslek Birliği kurulursa -ki çoktan kurulmalıydı aslında- giriş şartları ne olmalı bir kişinin üye olup olmayacağı nasıl belirlenmeli bunu düşünmek lazım. GSF çıkışlı olmayanlar arasından bu işe yatkın olanlar, kartvizitteki adrese efekt vermeyi akıl edenlerden nasıl ayırd edilecek?

Grafik Tasarım eğitimi sadece üniversitelerle anatomi sınavından sonra mı verilmeli? Yoksa Avrupa'da olduğu gibi üniversite olmayan ama en az iki yıllık eğitim veren ve eğitim kapsamında elbette temel sanat ve tasarım eğitimine de müfredatlarına yer veren kurumlar nihayet açılacak mı ülkemizde? (Aslında İstanbul'da böyle yerler var bir-iki tane ama fiyatları biraz yüksek) Nitekim Avrupa'da en ufak kursta bile tasarım eğitimi veriliyor, salt program öğreten kurslar zaten grafikerlik kursu diye nitelendirilmiyor, bu kurslar sadece yeni programlar öğrenmek isteyen, ya da eski versiyonlarını bildiği programların yeni versiyonlarını öğrenmek isteyen kişiler için varlar.

Usta-çırak ilişkisi de bu bağlamda tasarım eğitimini çeşitli nedenlerden alamayanlar için önemli bir alternatif. Ama bu şansa da belli yaştaki gençler sahip olabiliyor. Birkaç yıl önce bir iş yerine başvurmuştum. Yardımcı grafikerlik pozisyonuna. Orada görüştüğüm kişi bana "18 yaşında olsaydın seni yetiştirmek üzere işe alırdım ama bu yaşta alamam, az paraya çalıştırmaya gönlüm elvermez" demişti. Özel ders veren kişileri de araştırmıştım. İnternette yalnızca bir kişi bulmuştum. O da sitesine yazmış, eskiden herkese ders veriyormuş ama artık sadece GSF öğrencileri ve mezunlarına ders vermeye karar vermiş. Yeteneksiz kişilerle uğraşmak istememesini bir derece anlayabiliyorum ama üniversite öğrencileri bu kişinin vereceği tasarım eğitimini zaten okullarında öğrenmiyor mu?

Yani nette buldukları hazır templatelerle 30 milyona iş yapan "photoshop grafikçisi" diye tabir ettiğimiz kişilerden ayırt edileceğiz derken tasarım öğrenme ve yapma imkanından mahrum kalmayız inşallah.

Konu gene dönerse kopya tasarımlar üzerine de bir iki satır yazmak isterdim, yurtdışında bile nasıl kopyalar yapıldığı, ülkemizde kitaplarda bile yer verilmiş bir alışveriş merkezi logosu ile italyan bir tasarım firmasının logosu arasındaki inanılmaz benzerlikler, pixellogo gibi siteler vb.


Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın tüzük taslağı, fikir ve sanat eseri sahipleri meslek birlikleri için bir şablon olan "tip statü" taslağıdır. Bu tüzük üzerinde, herkes, kendi kuracağı alandaki meslek birliğine uyarlama yapıyor ve kendi tüzüğünü hazırlıyor.

Bu tip meslek birlikleri, eser sahipliği ve komşu hak sahipliği konuları ile yayıncılık konusunda kurulabiliyor. Eser sahipliği yönünden ise güzel sanatlar, müzik, sinema ve ilim-edebiyat alanlarında meslek birliği kurulabiliyor (yasal mevzuat ve adlandırmalar böyle, bakınız: 5846 Sayılı FSEK).

Yani, "GRAFİK diye bir fikir ve sanat alanı" yoktur!

Dolayısıyla, Grafik alanında, hele adı da "GRAFİKERLER MESLEK BİRLİĞİ" olmak üzere bir MESLEK BİRLİĞİ, KURULAMAZ!

Bu meseleyi, geçen yıl taaa ilgili oluşumun başlangıcında (31 Mayıs 2008) ilgili arkadaşlara anlattım. Grafik alanında meslek birliğinin kurulamayacağını, ancak "güzel sanatlar" alanında kurulabileceğini, bunun için de diğer güzel sanatlar alanlarından katılımlara açık olmamız gerektiğini, üstüne basa basa ifade ettim.

Fakat bazı sabit fikirliler, bunu anlamamakta inat ettiler. İlle de "grafikerler meslek birilği kurulacak ve bu mesleğin ilkelerini ve sınırlarını biz tayin edeceğiz" diye tutturdular.

Üstüne üstlük, fikir hırsızlığı yapmaya da kalktılar!

Sinema alanında, özellikle animatörlerin ağırlıkta olduğu meslek birilği çalışmalarımdan, grafikerlere uyarladığım meslek birliği tüzük taslağındaki özgün fikirlerimi içeren madde önerilerimi geri çektiğim halde, kullanılmamasını istediğim halde, ısrarla, sitelerinde yayınlamaya devam ettiler. Bu tüzüğü benim yazmadığımı, hiç katkıda bulunmadıkları halde, tüzüğü "ortaklaşa" yazdıklarını iddia ettiler.

Bu yüzden, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre, İstanbul Fikrî ve Sınaî Haklar Mahkemesi'nde dava açtım. Bu olaydan sonra, birlik için bir araya gelenler, ısrarcıları birer ikişer terk etmeye başladı.

Bu yüzden, sözümona birlik, gerçekleşmedi. Gerçekleşmesi için, yukarıda işaret ettiğim yasal şartları düzgünce anlayabilecek, emeğe saygılı, mevzuatı çorba yapmayacak nitelikli "gerçek" kişilerin bir araya gelmesi gerekiyor.

(Bu yazı, Grafikerler Meslek Birliği'nin "neden kurulamadığını" açıkça anlatmak amacıyla yazılmıştır. Başka herhangi bir amaç taşımamaktadır. Silinmemesini rica edeceğim, zira, bu konu, bir polemikten ziyade, grafik tasarımın öznel meselelerinden biri haline gelmiştir)
 

leventelpen

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
5 Kas 2008
Mesajlar
169
Tepkime puanı
3
Yaş
60
Web sitesi
leventelpen.co.cc
"Tabipler Odası", "Mimarlar Odası" veya "Baro" gibi meslek kuruluşu şekli, ne grafikerler, ne de genel olarak güzel sanatlar alanındaki bir meslek kuruluşu olarak gerçekleşemez. Bir kere, oda veya baro kuruluşları, TBMM'de zamanında kabul edilmiş "özel kanunlarla" kurulmuştur. Meclis'in tutup da, grafikerler için özel kanun çıkartacağını hiç sanmam. İkincisi, oda veya baro gibi bir meslek kuruluşu yapılanması, sanatçılara örnek dahi olamaz. Sanat disiplinleri, böylesine kesin ve katı kurallarla birbirinden ayrılmaz ve sanatçıları, adeta bir "kast" oluşturacak biçimde bir araya getirmek düşüncesi, kökten yanlıştır!
 

Melih Yongacı

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
1 Şub 2008
Mesajlar
57
Tepkime puanı
3
Selam,

Sayın Levent Elpen Bey'in Dikkatine..!

Neptune isimli üyenin yazmış olduğu yazıya cevap niteliği taşıyan yazınızı dikkatli bir şekilde okudum. Bundan yaklaşık 1 yıl önce 2008 yılının
Mayıs ve Haziran aylarında geçici GMB yönetimini oluşturan kişilerin gerçekleştirmek amaçlı yola çıktıkları meslek birliğinin mail-listinde yazdığınız
yazıların şu an yazdıklarınızın bazı bölümleriyle çeliştiğini farkettim.

Şimdi kişisel olarak merak ettiğim bir durum var. Sizden ricam eğer konuya açıklık getirebilirseniz benim ve bu yazıyı okuyan sitemizin değerli üyelerinin beyinlerini ve o beyinlerde oluşan çelişkilerini o bilindik aydınlatıcı üslubunuzun ışığıyla aydınlatın.

Buyrun şimdi size yine sizin kaleminizden o tarihte ( 2008 yılı Mayıs ve Haziran aylarında ) yine daha sonradan sizin açtığınız blogda yayınladığınız karşılıklı yazışmaların size ait olanlarından belirli bölümleri alıntı olarak size yöneltiyorum.

......................................................................

Yasalar ve yönetmelikler bize zorluk çıkarmıyor, tam tersine, meslek birliği kurmamızı kolaylaştırıyor. Bize zorluk çıkartan, bürokratlar... Paniğe kapılmış şekilde, "Aman yerden mantar biter gibi meslek birliği bitmesin" telâşındalar.

Levent Elpen Tue, May 27, 2008 at 7:01 AM

......................................................................

ILO standartlari ile hiç bir ilgimiz yok. Çünkü biz bir "sendika" değiliz. Kesinlikle ve kesinlikle, içinde "sendika" geçen düşünceleri de değiştiriniz. ESER SAHİPLERİ birliği, "fikrî mülkiyet" birliğidir.
Tıpkı, sermaye veya gayrimenkul sahipliği gibi, fikrî mülkiyet sahipliği de vardır ve yasalarla tanınmıştır.

Levent Elpen Tue, May 27, 2008 at 7:01 AM
Aynı yazının devamından...

......................................................................

Grafik tasarım, her şeyden önce, bir sanattır! Dolayısıyla, sanat eğitimi ve disiplini almış insanların önceliği olması, gayet doğaldır. Pratikte yaşadığımız çarpıklıklar, sadece bu işin sanat eğitiminde de bir şeylerin doğru olmadığını değil, aynı zamanda iş ilişkilerinde
sanat eğitimi almış insanları tam olarak karşılamayan bir şeyler daha olduğunu ve bu yüzden böyle bir ayırım yaşandığını kanıtlamaktadır.

Levent Elpen Wed, May 28, 2008 at 8:32 AM

.......................................................................

Nazmiye Hanım, siz elinizdekileri paylaşın lütfen.

Zaten en vurucu kısım o... Grafik Tasarım, her şeyden ama her şeyden önce bir sanattır!

Kim ne derse desin!


Levent Elpen Tue, Jun 3, 2008 at 5:12 PM

......................................................................

"Kimi zaman bilgisayar operatörlüğüyle, kimi zaman fikir sahibi olmakla karıştırılan grafik tasarımcılığı, başlı başına bir meslektir."

Grafik tasarımcılık, fikir sahipliğidir. Bir eser üreten herkes, fikrî mülkiyete de sahiptir. Bu meslek birliğini, "eser sahipleri birliği" olarak kuruyoruz. Eğer bu, eser sahipleri birliği değil ise, kendisini eser sahibi hissetmeyenlerle yola çıkamayız. Bu arkadaş, bizim bir
araya geliş sebebimizi dahi halen anlayabilmiş değil. Üstelik, grafik tasarım, bir meslekten önce, sanattır. Zenaat değildir.

Lütfen bu arkadaş ile ilgili olarak, bir görüşme yapalım.


Levent Elpen Tue, Jun 3, 2008 at 4:56 PM

......................................................................

O tarihte yazdığınız ve daha sonrasında gmb yönetim ilk kayıtlar 2008 adresinde yayınladığınız ( Eğer bu bloğu siz oluşturmadıysanız kim,neden oluşturdu. Tümüyle kişisel meraktan soruyorum) yazılardan hareketle cevaplamanız için size aşağıdaki soruları yöneltiyorum:

- Geçen süre içerisinde ne değişti ve siz o dönem hararetli bir şekilde savunduğunuz düşüncelerin şu an neredeyse tam tersini savunuyorsunuz..?
- Geçen süre içerisinde ne oldu da siz o dönem ısrarlı bir şekilde kurulması için acele ettiğiniz hatta önünde yasal hiç bir engel olmadığını yazdığınız bu birliğin artık kurulamayacağını iddia ediyorsunuz..?
- Geçen süre içerisinde " Meslek Birliği" yerine " Sendika" kurulmasının tali bir mesele olduğunu tüm önceliğin bu meslek birliğine verilmesi gerektiğini savunurken şu an Meslek Birliğinin hayal olduğunu ve hatta kurulamayacağını iddia eder duruma geldiniz..?
- Geçen süre içerisinde beraber yola çıktığınız ( Yola çıkış aşamasında siz de biliyorsunuz ki ben Birliğin yönetiminide değildim.Yönetime sonradan dahil oldum ) ve bir dönem yazdığınız yazılardan da anlaşılacağı üzere bu birlik oluşumunun yazınsal önderliğini yapmış olmanıza karşın şu an mağdur durumda olduğunuz imasında bulunuyorsunuz..?

Lütfen bu konuları anlatabileceğiniz oranda makul ve mantıksal sınırlar içerisinde ve en önemlisi de aydınlatıcı olma misyonunuza yakışır bir şekilde detaylarına inme hakkınızı kullanarak yazınız. İlk etapta ben kişisel olarak sonrasında ise bu alana üye olan tüm kişiler bütünsel olarak aydınlanalım.

Saygılar...
 

fatihcee

♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,166
Tepkime puanı
25
Yani anlaşılan şu ki;
Biz eğitimsiziz ve sanat yapmıyoruz.
(tabirle photoshop grafikçileri hariç )

Kurulumu bile muamma olan bir birliğe de girme şansımız bulunmuyor.

Nedir bu ? Şakamı ?
Ben belli kesime göre işimi sanat olarak görsemde,iyi tasarım yapmak için gayret göstersemde, bir tabelacıda çalışıyor ve güzel sanatlar eğitimsiz olduğum için beni geçiyorum.

Ancak bana bu eğitimi verende bir alaylı idi.
Şuan Adobe da bilinen kişilerden ve ülkenin en çok satan gazetelerin birisinde.
Şimdi bu kişiyide mi aynı kefeye koyacağız ?

Ben çok istedim okumayı, lakin şartlarımdan dolayı olmadı.
Ben bir 4. Levent' te ajansa yetişmek için gittiğimde adam suratıma şöyle dedi ;
Bu işi yapabilmen için zengin olman lazım. Ki yalan değildi ben sınavlar da o sebeple giremedim. Zaten ulunduğum şehirde o bölümün olmaması, olanlarında yetersiz kalması ayrıca bir muamma. Bunca yığılmaya emeğe saygısı olmayan devletimizin sınav anlayışları zaten tam bir fiyasko.

Doğal olarak bu kadar problem varken birde bu meslek/ sanat / fikir/ birliğinden mahrum kalmak benim gibi bir çok kişiyi üzecektir.

Çözüm dileğiyle ..
 

leventelpen

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
5 Kas 2008
Mesajlar
169
Tepkime puanı
3
Yaş
60
Web sitesi
leventelpen.co.cc
Lütfen aşağıda alıntıladığım yeri BİR KEZ daha, anlayamıyor iseniz, lütfen BİR KEZ BİR KEZ daha, yine de anlaşılmıyor ise BİR KEZ BİR KEZ BİR KEZ daha okuyunuz.

Bu tip meslek birlikleri, eser sahipliği ve komşu hak sahipliği konuları ile yayıncılık konusunda kurulabiliyor. Eser sahipliği yönünden ise güzel sanatlar, müzik, sinema ve ilim-edebiyat alanlarında meslek birliği kurulabiliyor (yasal mevzuat ve adlandırmalar böyle, bakınız: 5846 Sayılı FSEK).

Yani, "GRAFİK diye bir fikir ve sanat alanı" yoktur!

Dolayısıyla, Grafik alanında, hele adı da "GRAFİKERLER MESLEK BİRLİĞİ" olmak üzere bir MESLEK BİRLİĞİ, KURULAMAZ!

Yani neymiş: 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası gereği, GRAFİK diye bir alan tanınmadığı için, söz konusu alanda meslek birliği kurulamazmış... Bunu ben söylemiyorum, YASALAR söylüyor...

5846 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU,

1. MESLEK BİRLİKLERİNİN KURULMASI:

Madde 42 - (Değişik madde: 01/11/1983 - 2936/7 md.)

(Değişik fıkra: 03/03/2001 - 4630/21. md.) Eser sahipleri ve eser sahiplerinin hakları ile bağlantılı hak sahipleri, ile bu Kanunun 52 nci maddesine uygun biçimde düzenlenmiş sözleşmelerle eser veya hak sahibinden malî hakları kullanma yetkilerini devralarak bu Kanunun 10 uncu maddesine göre ilim-edebiyat eserleri üzerindeki hakları kullanarak, süreli olmayan yayınları çoğaltan ve yayanlar üyelerinin ortak çıkarlarını korumak ve bu Kanun ile tanınmış hakların idaresini ve takibini, alınacak ücretlerin tahsilini ve hak sahiplerine dağıtımını sağlamak üzere, Kültür Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca onaylanan tüzük ve tip statülere uygun olarak tespit edilecek alanlarda birden fazla meslek birliği kurabilirler. Eser sahipleri veya icracı sanatçılar bakımından zorunlu organlarının asıl üye sayısının dört katı kadar ...*1* ; yapımcılar veya radyo-televizyon kuruluşları bakımından bu organların asıl üye sayısının iki katı kadar üye olma niteliklerini taşıyan gerçek veya tüzel kişiler meslek birliği olarak faaliyet gösterebilmek için izin almak üzere Bakanlığa başvurmak zorundadırlar. Meslek birlikleri bu izni aldıktan sonra kuruldukları alanda faaliyet gösterirler.

(https://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/957.html)


Fikir ve Sanat Eseri Sahipleri ile Bağlantılı Hak Sahipleri Meslek Birlikleri ve Federasyonları Hakkında Tüzük

Birliklerin amaç ve alanları
Madde 7 — (Değişik: 13/8/2002-2002/4683 K.)
Eser sahipleri ve bağlantılı hak sahipleri, ortak çıkarlarını korumak, Kanun ile tanınmış hakların idaresi ve takibi ile alınacak tazminat ve telif ücretlerinin tahsilini ve hak sahiplerine dağıtımını sağlamak amacıyla aşağıda belirlenen alanlarda birden fazla meslek birliği kurabilirler.

Meslek birliği alanları:
I – Eser sahipleri bakımından;

a) İlim ve edebiyat eserleri sahipleri,

b) Musiki eserleri sahipleri,

c) Güzel sanat eserleri sahipleri,

d) Sinema eserleri sahipleri,

e) İşlenme ve derleme eser sahipleri.

II – Bağlantılı hak sahipleri bakımından;

a) İcracı sanatçılar,

b) Fonogram yapımcıları,

c) Radyo-televizyon kuruluşları,

d) Filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcılar.

Yukarıda eser sahipleri ile bağlantılı hak sahipleri bakımından gösterilen her başlık, meslek birliği kurulabilecek birer alandır.

(https://www.kultur.gov.tr/teftis/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF03077CA1048A1834FC920C528BFE7883)


***

Bu meseleyi, geçen yıl taaa ilgili oluşumun başlangıcında (31 Mayıs 2008) ilgili arkadaşlara anlattım. Grafik alanında meslek birliğinin kurulamayacağını, ancak "güzel sanatlar" alanında kurulabileceğini, bunun için de diğer güzel sanatlar alanlarından katılımlara açık olmamız gerektiğini, üstüne basa basa ifade ettim.

Fakat bazı sabit fikirliler, bunu anlamamakta inat ettiler. İlle de "grafikerler meslek birilği kurulacak ve bu mesleğin ilkelerini ve sınırlarını biz tayin edeceğiz" diye tutturdular.


Yani neymiş: Bunu TA EN BAŞTA SÖYLEYİP, HERKESİ UYARMIŞIM... Ama kulak asan olmamış...

Bu yazdıklarım ile "önceden veya sonradan" yazdıklarım arasında HİÇ BİR ÇELİŞKİ YOKTUR. Çelişki vardır diyen, YALAN söylemektedir, çarpıtmaktadır, kasıtlı bir ÇARPITMA KAMPANYASI amacıyla saldırmaktadır.

Çünkü bakın, kurulmak istenen ne, adı üstünde: Grafikerler Meslek Birliği... E, kanun ve kanunun emrettiği tüzük, grafik alanı diye bir alan göstermiş mi? Yooo... Daha ne?

"Grafikerler Meslek Birliği" adı altında, benim ayrılmamdan sonra icra edilmeye çalışılan çabaların TÜMÜ, gerçekte bir SENDİKA kurulmasına yöneliktir. Dile getirilen, söylenen, icra edilen her şey, her davranış, ifade edilen her talep, tamamen, SENDİKAL taleplerdir. E, öyleyse, SENDİKA, çoktan kurulmuş da haberimiz yok! Görünen köyün kılavuz istemediği bu oluşumu, bu gidişatı, ben yasal çerçevesine oturtup isimlendiriyorum ve "doğru yapıyorsunuz, haydi sendikalaşın" diyorum. Çünkü sendika da, bu sektörde çok daha gerekli, hatta meslek birliğinden çok daha önemli ve öncelikli bir konudur. Sosyal haklar, geciktirilmeden masaya yatırılmalıdır. Çünkü sektör, "kangren" olmuştur.

Bu arada, o zorluk çıkarmaya çalışan bürokratlarla bizzat boğuşan da bendim. Bir takım çok bilmişler değildi.

Sayın fatihcee, siz de yazılanları bir kaç kez okursanız, sizinle ilgili hiç bir engel bulunmadığını anlayacaksınız. Sanatçı olmak için ille de güzel sanatlar akademisi bitirmek şart mıdır? Böyle bir şart, meslek birliklerinin kuruluş mevzuatında da hiç bir şekilde bulunmamaktadır. Nereden böyle bir vehme kapıldınız anlayamadım. Fakat bu başlık altına kışkırtıcı şekilde cevap yazılmasından sonra böyle düşünmeye itildiğinizi tahmin ediyorum. Yanlış cevaplar yazmadan önce, meseleyi iyice anlayınız. Ayrıca, kimseye karşı ayırımcılık yapmayacak kadar iyi niyetle bu oluşumlara destek vermiş biri olarak, kimlerin nasıl ve hangi çıkar hesaplarıyla hareket ettiğine dikkat ediniz, derim. Kolay gelsin.

L.E.

Not: Bu başlık altında yazılanlara bu cevaptan başka hiç bir cevap yazmayacağım. Boşuna lüzumsuz polemiklere yol açacak ileti yazmayınız. Yani benimle değil, artık kim yazarsa onunla polemik yaşarsınız, uyarmadı demeyin :)
 
Son düzenleme:

Melih Yongacı

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
1 Şub 2008
Mesajlar
57
Tepkime puanı
3
Selam,

Yazdıklarınızı bölümleyerek kendimce cevaplamaya çalışayım...

Birinci Bölüm;

Sözünü etmeye çalıştığınız " Grafik Tasarımcılar Meslek Birliği " şu an resmi anlamda kurulmuş bir yapı değildir. Hatta bundan 1 yıl önce sektörden insanların arzulu ve istekli olarak başlayıp daha sonrasında ortaya çıkan düşünce, bakış açısı ve yaklaşım biçimi ayrılıkları sonucunda gelinen noktada henüz bu tür bir birliktelik resmi anlamda oluşturulamadı. Oluşturulamamış bir birlikteliğin bundan sonraki süreçte oluşturulamayacağı anlamını buradan çıkartmayın. Durum bu şekilde olunca da sizin oluşmamış bir birliğe girebilmenizin şansı zaten ortadan kalkmış oluyor.

İkinci Bölüm;

Soruna kişilerin nerede çalıştığından başlayarak yargıda bulunmak veya yaklaşım göstermek kelimenin tam anlamıyla salaklıktır. Bunun yanında tanımlamanın içerisinde sanat kelimesini ve içeriğini barındıran meslek dallarının kendine özgü tanımlamaları, temel kavramları, bununla bağıntılı olarak ta bakış açıları vardır. İlgili duruma doğru bir bakış açısı sunmak için temel kavramların ne olduğunu öncelikle bilmek gerekir. Bilinemeyen kavramların üzerinde düşünce birliğine varmak ya da tartışma yaratmaya çalışmak hayal görmekle eş değerdedir.

Üçüncü Bölüm;

Siz bence yalnış bir zamanda yanlış bir kişiyle tanışmış ve anladığım kadarıyla da bir süre çalışmışsınız. Bir kişinin herhangi bir yerde bilinir olması o kişinin doğru bir kişi olduğu sonucunu ortaya çıkartmaz. Kişi yanlış bir bakış açısına ve yaklaşım biçimine sahipse ( ki o kişinin kim olabileceğini tahmin edebiliyorum ) o kişinin size gösterdiği yaklaşım biçiminin tümünü kendi akıl ve ruh sağlığınız açısından bir an önce içinizden atın. Doğruya ulaşmak adına yapacağınız bu olumlu davranış sizin bundan sonraki süreçte doğru anlamda atacağınız önemli bir adım olacaktır.

Mektepli - Alaylı konusuna hiç girmek istemiyorum. Bu konu budan önce bir çok yerde yeterince konuşuldu ve tartışıldı. Onu es geçiyorum.

Adına zenginlik denen kavram öncelikli olarak insanın düşüncesinde sonrasında ise maddi durumunda oluşması gereken ve bu şekilde oluştuğunda sağlıklı bir gelişmenin temel taşlarının atıldığı bir durumu ortaya çıkartır. Yoksa parasal anlamda zenginlik tek başına hiç bir anlam ifade etmez. Günümüz Türkiye'sinde parası olup onun dışında herhangi bir zenginlik belirtisi olmayan insan sayısının oldukça fazla olduğu düşünüldüğünde paranın kişiye akıllı ve bilgili olmakta tümüyle yetmediğini ve kişinin birincil olarak kendi akıl ve bilgi düzeyini göstereceği kişisel çabayla kazanacağını sahip olduğumuz akıllardan çıkarmamak yaşamsal bir zorunluluktur.

Yaşamsal sorunları aşmak için kişilerin kendilerini biraz zorlamaları ve doğruya yönelmek noktasında sağlıklı bilgi akışı içerisinde bulunmaları bu noktada kişileri bundan sonraki yaşamlarında daha akılcı, daha mantıksal olmaya yönlendirir ki bu da bir anlamda kişilerin yetkinleşmesi için vazgeçilmez bir ön koşuldur.

Bu ve buna benzer şartları kendince yerine getiremeyen kişilerin kurulsa bile Meslek Birliğine herhangi bir olumlu katkıları olamaz.

Saygılar...
 

leventelpen

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
5 Kas 2008
Mesajlar
169
Tepkime puanı
3
Yaş
60
Web sitesi
leventelpen.co.cc
Sadece NOT olarak alıntılıyorum: L.E.

---------------------------


1- Yasalar ve yönetmelikler bize zorluk çıkarmıyor, tam tersine,
meslek birliği kurmamızı kolaylaştırıyor. Bize zorluk çıkartan,
bürokratlar... Paniğe kapılmış şekilde, "Aman yerden mantar biter gibi
meslek birliği bitmesin" telâşındalar.

2- Milletvekillerinden, ancak, kapsamlı yasa değişiklikleri için
yardım talep edilebilir. Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'nın kapsamının
genişletilmesi, grafik ve animasyon alanları gibi resmen öksüz
bırakılmış alanlar için önemli serbestlik ve değişiklikler içeren
değişikliklerin yapılması için bastırılabilir. Zira bu gibi alanlar
hem popüler ilgi odağı, hem de kültür emperyalizminin ana saldırı
noklaları. Türkiye'de özgün grafik tasarım ürünleri veya özgün
animasyon yapımları üretilmesini, en çok kim görmek istemez?

Kendisine destek verenlerden biri olarak, (bir milletvekili) ile görüşülmesine
olumlu bakarım. Fakat bu, tek başına onun yapabileceği bir şey gibi
gözükmüyor. En azından, sivil toplum inisiyatifi veya arkamızdaki
siyasî destek yelpazesinin genişlemesine katkı sağlayabilir.

3- ILO standartlari ile hiç bir ilgimiz yok. Çünkü biz bir "sendika"
değiliz. Kesinlikle ve kesinlikle, içinde "sendika" geçen düşünceleri
de değiştiriniz. ESER SAHİPLERİ birliği, "fikrî mülkiyet" birliğidir.
Tıpkı, sermaye veya gayrimenkul sahipliği gibi, fikrî mülkiyet
sahipliği de vardır ve yasalarla tanınmıştır.

... Bey'in meslek standartlarına ilişkin gönderdiği sonraki
yazısının her satırına imza atarım, sadece "meslek odası ile sendika
karışımı bir şey" ifadesi dışında. Sendika oluşumu, tamamen apayrı bir
şeydir. Meslek odası da öyle.

Basında çalışan grafikerlerin durumu ile bu noktada bir kesişme
meydana gelecektir. Tâbi olanı kalmış mıdır, bilmiyorum ama 212 sayılı
yasayla değişik 5953 sayılı Basın İş Yasası, sanat yönetmenleri ve
grafikerlere de özel çalışma imkânları tanımaktadır. Bu durum, basında
çalışan grafikeri, hem iş yasasıyla hem de fikir ve sanat eserleri
yasasıyla bağlamaktadır. Kısaca, 212 ile değişik 5953'e göre, basında
çalışan bir grafiker veya sanat yönetmeni, öncelikle kurumu ile
sözleşme yapmalı, böylelikle fikir işçisi statüsüne kavuşmalıdır.
Sözleşme ile yapacağı her iş dışında (yasa ile sözleşme dışı işler
yapma serbestisi bulunmaktadır) yaptığı her işten ayrı telif ücretine
hak kazanır. İşte fikir ve sanat kısmı... Ayrıca SSK'dan emekli olur
ve 212'den gösterilen katsıyısı da yüksektir. Bu tip çalışan bir
grafiker, (varsa eğer) gazeteciler sendikasına da üye olabilir.

Fakat belki, ayrı Grafikerler Sendikası dahi kurulabilir. Bu, ancak
meslek birliiği kurulduktan sonra görüşülebilir. Zira standartlların
öncelikle belirlenmesi ve meslek birliği öncülüğünde derlenip
toparlanma süreci gereklidir. Yoksa, bugünkü kim kime dum duma havası
içinde sendika kuruluşu, beraberinde ancak kaosu getirecektir.

Burada, lütfen, "meslek" kelimesi kafa karıştırmasın. Meslek
birliğindeki "meslek"ten kasıt, tamamen, "fikir ve sanat eseri
sahipliği"dir. Yani "fikrî mülkiyet"tir.

... Hocam, bu arada, Bakan Bey, bize kuruluş izni vermeyecek,
biz, yasaların izin verdiği ölçüde kuracağız, onlardan izin almak
durumunda değiliz.

Basın Yasası'nda, "Basın hürdür, sansür edilemez" der ve kimseden izin
almadan "mevkute" çıkarılabileceğini belirtir. Fakat gidip, savcılığa
bir beyanname vermek zorurda kalırsınız. Güya "sansür edilemez"miş!
Beyanname vermeyenin dergisini, gazetesini kapatırlar. Biz de,
bakanlığa kuruluş dilekçemizi ve tüzüğümüzü vereceğiz. Bu noktadan
sonra, resmen kurulmuş olacağız. Onların "olur"unu beklemek gibi bir
derdimiz yok!

Onlar, itiraz edip düzeltme yapmak isteyebilirler. Böyle bir hakları
var. 30 günlük süre verirler. Değiştirmezsek, kapatma davası açarlar.
Mevzuat böyle yürüyor. İşte bizim de karşı hareketimiz, idare
mahkemesinde "yürütmeyi durdurma davası"dır. Buradan, dava, danıştaya
kadar gider. Danıştay da olumsuz çıkarsa, tek tek (bakın bu önemli)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğiz.

Sanırım yeterince açık oldu!

Saygılarımla,

L.E.

(Kaynak: gmb yönetim ilk kayıtlar 2008)
 

leventelpen

⭐Deneyimli Tasarımcı⭐
Katılım
5 Kas 2008
Mesajlar
169
Tepkime puanı
3
Yaş
60
Web sitesi
leventelpen.co.cc
Yukarıda alıntıladığım yazım, 27 Mayıs 2008'de yazılmıştı. Söz konusu birliğin kuruluşu, ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar uzanacak çileli bir sürecin sonunda gerçekleşecekti.

Aşağıdaki satırlar ise TAZE geldi. Bugün, bir başka sitede, yukarıda bana Grafikerler Meslek Birliği'nin kuruluşu ile ilgili POSTA koyan arkadaş, "telif haklarını" yerden yere vuran, bunun "tekelcilik" olduğunu savunan, yetmiyormuş gibi de KORSANCILIĞI savunan leziz (!) bir yazı kaleme almış.

E, şimdi, hem telif haklarını reddedeceksin, hem korsancılığı savunacaksın, sonra da, TEK AMACI TELİF HAKLARINI SAVUNMAK OLAN bir meslek birliği kuruluşunu savunup, bu kuruluşa BENİM ENGEL OLDUĞUMU söyleyeceksin... Telif haklarını hiçe sayan, korsancılığı savunan adamların birinci mevkide yer aldığı böylesine bir sözümona kuruluşu da, KÜLTÜR BAKANLIĞI kabul edip onaylayacak, öyle mi?

Oldu, görürsem söylerim...

***​

Telif hakkının, en önemli "insan hakkı" olduğunu bu zihniyete sahip olanlara anlatmak, gerçekten, zor. Telif hakkının bir takım şirketlerin eline geçmesi, bu şirketlerin ticarî menfaatleri için kulanılması, onun bu en temel özelliğini ortadan kaldırmaz. Herhalde bugün, örneğin Ford otomobillerine biniyorsak, bu, Henry Ford'un kişisel telif hakları sayesinde oluyor. Yoksa Ford şirketinin kurumsal hakları sayesinde değil...


***​

Buyurun, ilgili alıntı da burada:

"İnternet ortamında yasal veya korsan olarak dolaşan grafik ögelerinin ve programların biz grafik tasarımcıların hizmetinde olması aslında kötü bir durum değildir. Bu materyalleri ve programları satın aldığı bilgisayarında kullanma becerisine sahip grafik tasarımcıların bu beceriyi yeterli derecede kullanmayan diğerlerine oranla daha üstün olması kadar normal bir durum yoktur. Emek harcanarak ortaya çıkartıldığı düşünülen bu materyallerin telif haklarının son dönemde olması gerektiğinden çok abartılması hatta neredeyse;

- Bunu ben ürettim kimse kullanamaz. Parasını da verseniz bu çalışma yine de benim haaaa…

Türünden bir yaklaşım içersinde olunması ilgili durumun olması gerektiğinin çok üzerinde abartıldığını hatta abartmanın sınırlarının galaksi düzeyine çıkartıldığını göstermekten başka bir şey değildir. Son birkaç yıldır bizim haberimizin bile olmadığı ama dünyada telif hakları denen abartık saçmalığın insanları kıskacına aldığı bu durumu İsveç’te kurulmuş bir parti oldukça haklı bir nedenle protesto etmektedir.

Kendilerine “ Korsan Parti “ adını veren bu grubun sözcüleri satın alınan bir ürünün kullanım ve dağıtım hakkının artık o kişinin inisiyatifinde olduğunu ve bir bilgisayardan veya herhangi bir müzik çalardan bir diğerine ya da bir başka kişinin bilgisayarına aktarımına kimsenin karışmaya hakkının olmadığını adına telif hakkı denen bu tekelci saçmalığın artık son bulması gerektiği söylemleriyle % 6 oy alarak Avrupa Birliği Parlamentosuna temsilci gönderme hakkına sahip oldular. Bu parti İsveç’te beklenenin çok üzerinde ilgi ve katılım sağladı.

Bunun dışında uzun bir süredir adına Open Source “ Açık Kaynak “ denen yazılım üreticisi kişiler paylaşımın dünya insanlarının temel hakkı olduğunu ve paylaşıma her ne olursa olsun engel olunmasının gelişmenin önüne set çekilmesi gibi saçma bir durum yaratacağını hiçbir tekelden, kartelden ve tröstten çekinmeden tüm dünya insanlarına haykırabiliyorlar. Hem de uzun bir süredir.

Tüm bunlar yaşanırken bizler Türkiye gibi bir ülkede dünyadaki bu gelişmelerden bir haber hatta onlara karşı duruş göstererek yaşayamayız. Yaşamdaki gelişmenin bir anlamda öncüsü olma durumunda olan bizlerin sanat adına ürettiklerimizin sınırlandırılması, engellenmesi ve hatta önünün bir şekilde kesilmesine yol açacak düşünceleri yaşamın kendisinden ve bulunduğumuz ortamdan söküp atmalıyız. Bu anlamda kişisel olarak İsveç’teki “ Korsan Parti ” ye tam destek veriyorum.

Gelişime ayak uydurabilen ayakta kalır, uyduramayan silinip gider. Yaşam ne yazık ki bu kadar acımasızdır. Gelişimi kendi tekeline almaya çalışanlar ise kendi zavallı tek başınalığı içerisine mahkum olmak zorundadırlar.

Lütfen bunları da dikkate alıp bundan sonraki yaşamamızda önümüze çıkan her şeye şüpheci, karşı duruşçu yaklaşmak yerine ortaya çıkan bu durumun ne olduğunu anlamaya çalışmak ve gelişimi özümseyen bir niteliği kavuşmanın ön hazırlığını kendimizde yaratmak durumunda olmalıyız. Başka türlüsü şu an mümkün değil, bundan sonra da olmayacak."
 
Üst