Bence ürünün son sunu kısmında bitiyor iş_evet belki çekim teknikleri bi takım kolaylıklar ve çekim sonrası ürüne verilen zaman ve zahmet ayrı bir konu.
Ama herşey bir yana işin kaymağı izleyicide bırakılan fikir ve bakarken aklından geçenler.
Ben fotoğrafın nasıl çekilmiş olduğuna değil benim gözümün nasıl bir kareyi gördüğüne inanır ve öyle düşünürüm.
işin zahmeti ise karenin derinliklerinde gizli olan çekim detayları.Elbetde bu izleyicinin bakış düşüncesine göre değişir.
Ben bir fotoğrafı izlerken önce kareyi hissederim.Sonrasında ise (ki buda işin en can alıcı noktasıdır benim için ) kareyi çeken üreticinin o an neler yaptığı ve hangi durumlarda nasıl ve pozisyon aldığı ne teknik kullandığına dikkat çekerim.Ve yorumlarım kimi zaman ise buna dayalı olmaktadır.
"Belgesel fotograf dersindeyiz. Hocamız Sabit Kalfagil önüne konan fotograflara bakar ve şu soruyu sorar.
- Evladım, neden çektin bu fotografı ?
Ögrenci cevap verir
-Hocam kötü bir gündü, hava soguktu, üşüyordum o sırada agacın dibine kıvrılmış kediyi gördüm. O da benim gibiydi umutsuz ve üşümüştü. Bu nedenle çektim.
-Evladım ben sana hikayeni sormadım. Bunu anılarında yazarsın. Ben seni bu fotografı çekmeğe iten görsel ögeleri soruyorum. Sözünü ettigin ruh halini ve soğuğu ben yaşamadım. Yani hikaye sana ait. Hikayenin beni de ilgilendirmesini saglayacak şey fotograftaki görsel ögelerdir.
Nedir görsel öğeler ? Başta fotografçının konusuna yaklaşımı ve kadraj seçimidir. Kullanılan ışıktır. Lekelerin dengeli dağılımıdır. Hareketin zamanlamasıdır. Siyah ve beyazın dengesidir. Sadeliktir, temiz bir fondur, fotografçının teknik performansıdır.
Senin sözünü ettigin atmosferi, duyguyu bize taşıyacak olan bu görsel öğelerdir ki, bunlar fotografın yapısal öğeleridir. Fotografın gücü, bu yapısal öğelerin kullanımındaki ustalıkla ortaya çıkar. İŞTE O ZAMAN ÇEKİLEN BU FOTOGRAF SALT SANA AİT OLMAKTAN ÇIKAR VE BİZLERİ DE KENDİSİNE BAKMAYA ZORLAR......"