Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

Güncel Çizgi Roman Haberleri

croplatform

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Merhaba,

İnternette çizgi roman içerikli haberler paylaşan, çizgi roman yarışma ve projeleri düzenleyen, kendine üye toplamak gibi bir arzusu olmayan Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP) olarak bir grup arkadaş birçok forumda sadece bilgi verme amaçlı haberler ve çr etkinlikleri paylaşıyoruz. Herhangi bir sorun olmaz derseniz bu veya yöneticilerin belirleyeceği bir başlık altında buradaki diğer üyelerinde paylaşabileceği türden çizgi roman haberleri paylaşmak istiyoruz.

Çizgi roman adına paylaşımda bulunan tüm dostlara teşekkür ederiz.

Not - Çizgi Roman'lı bir başlık olmadığından başlığı nereye açmanın uygun olabileceğini bilemedim. Umarım çizgi romana ilgi duyanlar vardır, doğru sayfadan doğru meraklılarına paylaşım yapabiliriz.:smile:

İlk haberimiz bu olsun

1.jpg


Hellsing'e Başlamadan Önce

En çok sevdiğim anime ve manga serisi Hellsing Gerekli Şeyler'den çıktı. Eminim ki benim gibi Hellsing'e aşırı derece de sempati duyan arkadaşlarımız yazılanların çoğunu biliyordur. Ama bilmeyenler için Hellsing'e ön hazırlık babında karakterleri ve hikayeyi tanıtan bir yazı yazdım umarım beğenirsiniz.

Hellsing Organizasyonu
Doktor Abraham, Van Hellsing tarafından kurulan vampir ve hortlakları yok etmeyi hedefleyen gizli bir teşkilattır. Bir diğer adı İngiliz protestan şovalyeleridir.

İntegra Fairbrook Wingates Hellsing
Ünlü ve gizemli Hellsing ailesinin içinde doğan Integra animedeki 13, mangadaki 12 yıllık hayatını babasının yani Sör Arthur Hellsing'in yerini almak için hazırlanarak geçirmiştir. Integra'nın annesi ise Integra'nın geriye dönüşlerinde hiç yer almaz. Bunun nedeni olarak Integra'nın annesiyle hiç karşılaşmamış olması ya da annesinin Integra çok küçükken ölmüş olması öne sürülebilir. 12 yaşındayken Integra'nın babası da ölmüştür. Giderken de Integra'ya Protestan Kraliyet Şovalyelerine liderlik etme ile İngiltere'yi koruma görevini bırakmıştır ve kardeşi Richard'tan da ona destek olmasını rica etmiştir. Ama neredeyse Arthur'un ölümünden anlar sonra küçük bir kızın Hellsing'i yönetme fikrini kıskanarak Integra'ya saldırır. Integra da şansının yardımıyla, babasının başı belaya girince zindanlara gitmesi öğüdüne uyarak, malikanenin alt katlarına ulaşmayı başarır. Fakat girer girmez mühürlenmiş bir vampir vücuduna rastlar. Ama Richard onu bulur ve ateş eder, Integra'nın omuzundan kurşun sıyırınca kanlar yerlere saçılır. Kanları Arthur'un 20 yıl önce hapsettiği vampir yalamaya başlar. Yenilenerek normal hale gelmeye başlayan canavar, Integra'ya acı çektirmek isteyenleri öldürmeye başlar. Richard umutsuz bir şekilde son bir kez Integra'yı öldürmeye yeltenir ama kurşunu Alucard adlı vampirin kolu tarafından engellenir. Integra yerdeki bir silahı alır ve amcasına doğrultur, onu öldürerek Hellsing'in kan bağının son üyesi olmayı hak eder. Bununla beraber Alucard da onun sadık hizmetkârı olmaya kendini adar. Bundan kısa bir süre sonra Integra şovalye ünvanını alır ve babasının eski arkadaşlarından biri olan Sör Shelby Penwood'a takdim edilir. Penwood onun Hellsing gibi bir görevi kaldırabilmek için çok genç olduğunu söyler. Ancak sonradan ise fikrini değiştirerek, kamikaze görevinden önce onunla tanışmanın ve ona hizmet etmenin bir onur olduğunu ifade etmiştir. Kendini feda ederek Londra'nın işgali sırasında Millenium ayak takımı askerlerini patlatması, Integra'nın insanlığın değeri üzerine yeniden düşünmesini sağlamıştır. Genç Integra utangaç ama tuttuğunu koparan bir tiptir ama Alucard onun hizmetkârlarından biri olduktan sonra daha çok güven dolmuştur ve rahatlamıştır tabi bu sayede öz güveni kraliçe ile olan görevine de yansımıştır. Integra, Seras gibi belirli bir yaşa geldikten sonra büyük bir tecrübe kazanmıştır. Savaşın başladığı dönemde masumiyetinin büyük bir kısmını kaybetmiştir. Zorluklarla karşılaştığında zayıflık göstermeyen aksine bilgeleşen gerçek bir lidere dönüşmüştür. Major ondaki bu kendi tabiriyle "güzel genç bayan"dan "gerçek ve tehlikeli düşman"a dönüşümü fark etmiştir. Hatta onu öyle çağırdığı için özür bile dilemiştir ve onu zeplinine gerçek bir karşılaşma için davet etmiştir. Integra'nın bilinen ailesi Abraham Van Helsing'i de içeriyordur. Eski bir metafizikçi ve felsefeci olan Abraham, Bram Stoker'in Dracula adlı eserinin baş karakterlerinden birisidir. Babası ise Arthur Hellsing'tir. Ama 1989'da yani Integra 13 yaşındayken kanserden ölmüştür. Integra'yı çok sevmiştir ve diğer çocuklar gibi olmadığı için onun hep daha iyi, daha mutlu olmasını sağlamaya çalışmıştır. Integra Hellsing'teki şu anki pozisyonunuyla Kraliyet Yuvarlak Masa Şövalyelerindeki sandalyesini ondan miras almıştır. Amcası Richard da bu yüzden zavallı kızın suratına mermileri boşaltmaya çalışmıştır. Ama Alucard sayesinde Integra kurtulmuş hem de liderliği tek başına ele geçirmiştir. Zayıf bir ihtimaldir ama Integra tamamıyla Avrupalı değildir. Ten rengi diğer karakterlerinkinden biraz daha koyudur. (sütlü kahve gibi.) Ayrıca bunu destekleyen kanıtlardan biri de animenin 10. bölümü olan Canavarın Efendisinde, Integra'nın geriye dönüşlerinden birinde bebek haldeki Integra'nın annesi olabilecek, sari giyen bir kadın tarafından tutulduğunu görüyoruz. Bu da Integra'nın annesinin Hintli bir göçmen olabileceği önergesini kuvvetlendiriyor.

Alucard
Alucard, genelde krallık dönemlerinden ve batılı tarzda, zamanında Van Hellsing'in de giydiği bir çeşit trençkot, deri at binim çizmeleri giyer. Ceketiyle uyumlu kırmızı bir kravat takar. Yine ceketiyle uyumlu bir şapkası ve turuncu lensli güneş gözlükleri vardır. Bununla beraber bu kıyafetler onun benliğinin bir parçası gibidir ama istediği zaman değiştirebilir.8. kitapta Alucard'ın geçmişine insan olduğu zamanlara dönüş yapılır. Drakula'nın yaşamının dönüm noktası Osmanlı ile savaşlarıyla başlar. Başta Tanrının kendisine yakaranları ödüllendirmediğini, ama ölümlülerin inançlarını açıkça göstermelerini ister. Ordusu yenildiğinde ise tam öldürülmek üzereyken Vlad tanrı'ya yenik düşer. Sonunda ise Tanrı'nın kendisini yaratan olduğunu ve onu geri çağırdığını düşünür. Nasıl bir vampir olduğu ise sisli bir olaydır. Mangada da animede de bu olayla ilgili bir şey anlatılmamıştır. Ama bir sahnede kendisi gibi savaşçılardan birinin kanını içerken görünür. Seride Bram Stoker'ın Drakula'sında Drakula'nın ölümüne kadar olan bölümlerden bahsedilir. Hellsing'de kalbinden kazıklandıktan sonra tam olarak yok edilemez. Hellsing'in hizmetine girişinin gönüllü mü yoksa zorlamayla mı olduğu kesin değildir ama Van Hellsing'in hizmetkârlarından biri olur. Genç Walter'la beraber Polonya'nın başkenti Varşova'ya Millenyum'un vampir üretme programlarını yok etmek için gönderilir. İntegra'nın babası ise son zamanlarında Alucard'ın çok güçlü olduğu için kullanmanın tehlikeli olduğunu düşünür, onu Hellsing'teki bir zindana hapseder. 20 yıl sonra İntegra'nın kanı onu uyandırır. Alucard da integra'yı hain amcasından kurtarır ve onun hizmetkârı olur. Televizyondaki anime serileri Alucard'ın Drakula olduğunu kanıtlayan sahneleri içermez. Animenin sonunda ise onun Vlad Drakula olduğu ima edilir. Animenin de Manganın da ilk bölümünde bu olarlar benzer şekilde verilmiştir. Alucard her türlü savaşı seven ve gerçek rakiplere saygı duyan biridir. Alucard bazı insanlar karşısında hayranlığını açıklamaktan çekinmez. Mesela İntegra'nın öldürme emrini verme cesaretini göstermesi ve Alexander Anderson'un onu öldürmek konusundaki azmi insanların inanılmaz veya muhteşem yeteneklerinden birkaçı olarak nitelendirilebilir. Alexander Anderson'u kendisine bir paralel olarak tanımlar. Alucard insanlara saygı duyar Daha ileri gidersek: Eğer Anderson onu öldürebilseydi Alucard onunla gurur bile duyardı. Manga devam ederken Alucard kendi doğasıyla bir karışıklık içerisindedir. Hatta bir bölümde ağladığına bile şahit olunmuştur. Şöyle de söylenebilir: Alucard vampirliği insanoğlundan bir basamak aşağıda görür. Bundan dolayı vampir olma kararından pişmanlık duyar. Ayrıca bir amaçları olmadan öldüren vampirlerden tiksinen Alucard Bonnie ve Clyde örneğini vererek gereksiz yere cinayet işleyen iki sevgiliyi öldürmüştür. Alucard bir ölümsüzdür ve yaslanmaz. Yediği insanların sayısı milyonlardadır. Diğer karakterler onu yaralamaya çalışınca başarısız oluyorlar ama yaralandığında da kendini yenileyebilme gücü vardır. Başı kesilerek ya da kalbine kazık sokularak öldürülemez. Başka bir tarafa bakarken ikiz silahları olan Casull 454 ve Jackal ile atış yapabilir. İnsan gözünün ayırt edebileceğinden daha kısa bir sürede bir insanı kolaylıkla parçalara ayırabilir. Duvarların içinden geçerken görülmüştür. Dikey yüzeylerde hareket edebilir. Yarasalar, böcekler, şeytani köpekler, şekilsiz karanlık gölgeler, insansı tipler gibi çeşitli mahlukatlara dönüşebilme yeteneği vardır. Telepatik olarak Seras ile konuşur ve diğer karakterleri hipnotize edebilir. Kanın içine hatıraları emebilir. Ayrıca güneş ışığına karşı bağışıklık kazanmıştır.

Seras Victoria
Seras eskiden bir polis memurudur ve vampirlerle savaşmak için D11'e katılmıştır. Alucard'la tanışmadan önce normal bir insandır. Alucard 'ın onu ısırmasıyla bir vampire dönüşür. Fakat vampirliği alışmakta büyük zorluk çeker ve kan içmeyi uzun bir süre reddeder. Sonra Alucard ona kan içmezse vücudunun zayıf düşeceğini söyler ve onu ikna etmeye çalışır.
Seras Alucard'a 'efendim' diye hitap etmektedir (Onu ısırarak vampir yaptığı için). Oldukça hassas ve duygusal bir kızdır. Hellsing'in en sevimli karakteridir. Bunun yanında kan içmediği zamanlar çok tehlikeli olabilir. Alucard'dan sonra organizasyondaki ikinci vampirdir. Seras D11'de bir gün görev sırasında arkadaşı Jack'in ısırılıp vampire dönüşmesiyle olay yerinden kaçmıştır. Bu sırada yolda bir vampir görmüş ve tam ona ateş edecekken Alucard vampiri öldürmüştür. Daha sonra bir kiliseye sığınmıştır. Fakat kilisedeki rahip vampir çıkmış ve Seras'ı kanını içmek için esir almıştır. Alucard da kiliseye gelmiştir. Fakat rahip Seras'ı bir kalkan gibi kullandığı için Seras'ı kurtarmanın tek yolunun önce onu vurup sonra da vampir yaparak canlandırmak olduğunu bulmuştur. Seras vampir olduktan sonra Alucard onu kucağında taşıyarak Hellsing Organizasyonu'na doğru yol almaya başlamış ve Integra'yla konuşarak Seras'ı Hellsing Organizasyonu 'na almasını istemiştir. Seras bu vesileyle Alucard'la tanışmıştır. Fakat Alucard onu vampire dönüştürdüğü için Alucard'a 'efendi' diye hitap etmektedir.

Walter C. Dornez
Hellsing Organizasyonu'nun emekli bir üyesidir. Fakat hala Integral'e hizmet etmektedir. 69 yaşındadır. Hellsing: The Dawn'da görüldüğü üzere 2. Dünya Savaşı'nda 14 yaşında olan Walter o zamandan beri Alucard'ı tanımaktadır. Silahları metali kesebilecek güce ve keskinliğe sahip ince saydam iplerdir. Yaşına göre oldukça çeviktir, OVA da mermilerin arasından koştuğu görülebilmektedir

Peder Alexander Anderson
Anderson Vatikan'ın en güçlü savaşçısıdır. Savaşmadığı zamanlarda bir yetimhanede çocuklara bakmaktadır. Anderson bir şekilde mermilerden bile kaçacak kadar hızlıdır ve 4. OVA da Alucard'la yumruk yumruğa dövüşürken görüldüğü gibi bir Nosferatu kadar fazla fiziksel güce sahiptir. Boyu 2 metreden uzun olan Alucard'dan biraz daha fazladır. Ayrıca bilinen tek "Regenarator"dır, genetik müdahale ile her türlü yarayı çabuk iyileştirebilecek hale getirilmiştir, Alucard'ın silah mermileri buna dahildir. Ayrıca her türlü mermiyi de savuşturma yeteneği vardır. Silahları ise sonsuz sayıda taşıdığı süngülerdir, bunların iki çeşidi vardır: fırlatmak için kullandıkları ve kılıç gibi kullandıkları. Anderson ayrıca İncil sayesinde ışınlanabilir. Fark edilen bir özelliği ise süngüleriyle haç işareti oluşturmasıdır. OVA'nın son bölümlerinde canavara dönüşmüştür: Enrico Maxwell
Maxwell İskaryot'un lideridir, dinine fazla bağlılık göstermektedir. Çocukken annesiz ve babasız olduğu için arkadaşları tarafında dışlanmış ve günün birinde gerçekten çok önemli biri olmaya yemin etmiştir.

İscariot (Vatikan bölüm XIII)
İscariot Vatikan tarafından Cehennem güçlerine karşı savaşmak için kurulan operasyon bölümlerinden biridir.

Chief M’quve
Maxwell’den sonra Iscariot’un başına geçmiştir. (Hellsing/Manga Cilt 10)

Father Rinaldo
Enrico Maxwell’in danışmanıdır.

Heinkel Wolfe
Iscariot’un uğraştığı İtalyan teröristleri ve hainleri yakalamıştır. İscariot'un en genç tetikçilerindendir.

Sister Yumiko “Yumie” Takagi
Nazik bir rahibedir. Fakat öfkelendiğinde çok tehlikeli biri olabilir.

Milenium
Milenium, Hitler'in Almanyası çöktükten sonra hala amaçlarını devam ettiren nazilerden oluşan çok gizli bir örgüttür. Normal askerlerin yanı vampirler ve kurt adamlar gibi askerlere, zeplinler gibi araçlara sahiptirler.

Sturmbannführer – Binbaşı
The Major Milenyum'un komutanıdır. Deli olarak nitelendirilmiştir ve buna karşı çıkmamıştır. Zeki bir taktikçidir ve adamları ona sonuna kadar bağlıdır. Şişmanlık ve tıknazlığıyla Hitler'i andırır. İmparatorluk tarafından ölümsüz bir ordu oluşturmak için 1944 yılında orduya alınmıştır.

Herr Doktor
The Doctor Milenyum'un nazi vampir ordusunu ve Schrödinger'i yaratan dahi "deli doktor"'dur. Gözlüğü vardır ve altı camdan ibarettir. İkisi normal yerlerinde, kalanları da süs olarak gözlüğün kenarına 2'şer olarak yerleştirilmiştir. Göbek kısmı açıkta kalan bir giysi giyer.

Hauptsturmführer – Yüzbaşı captain
The Captain Major'un hiç konuşmayan ve duygusuz korumasıdır ve aslında nazi kurt adamların arasındaki tek gerçek kurt adam odur.

Sturmführer Zorin Blitz
Uzun boylu ve yüzünün sağ tarafında bazı dövmeler olan erkeksi bir kadın karakterdir. Yüzündeki dövmeyi kullanarak bazı illüzyonlar ile rakibini geçmişindeki anılarına göndererek yenmeye çalışır.

Tubalcain “The Dandyman” Alhambra
Sihirli oyun kartlarına sahiptir ve bu oyun kartlarını silah olarak kullanabilir.

Jan Valentine
Ağabeyi Luke Valentine ile Hellsing Organizasyon’undaki herkesi öldürmek ve Alucard’ı yok etmek için görevlendirilmişlerdir.

Luke Valentine
Kardeşi Jan Valentine ile Hellsing Organizasyon’undaki herkesi öldürmek ve Alucard’ı yok etmek için görevlendirilmişlerdir.

Oberstammführer Schrödinger
Küçük bir çocuktur. Türü bilinmemektedir. Herr Doctor tarafından yaratılmştır. Scrödinger görünüşe göre ölümsüzdür. Saçının üstünde kurt adamlara özgü kulaklar, vampirlere özgü dişler ve hortlaklara özgü mor, eflatun karışımı gözleri vardır.

Doğukan Çevrim
 

Benzer konular

ThreeBuddha

🏆Pro Tasarımcı🏆
Katılım
26 Ağu 2011
Mesajlar
546
Tepkime puanı
8
ahanda Ümit burayada el attı:rofl::rofl::rofl:
 

croplatform

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Okko (Ya Da Samuraylar İblislere Karşı)

Kitabın headerları nasıl olmuş?:rofl::rofl:

Güzel olmuş güzel :O) Yarın Kadıköy'de olacağım haberin olsun, çizgi roman toplantısı varmış.

Ve:

“Hür adamlar hiçbir şeyi dert etmez. Onuru bile. Her şeyin ötesinde, ben basit bir roninim.”-Okko

okko-1-207x300.jpg


1100’lerin başı…

Yapı Kredi Yayınları kaliteli yayın çizgisine bir de yetişkinlere hitap eden çizgi romanları katarak türün hayranlarının saygısını topladı. Tetikçi, Samuray ve Okko gibi yetişkin içerikli çizgi romanları ciltleyip dilimize kazandırarak bu alanda da kaliteye ne kadar önem verdiklerinin altını çizdi. Samuray’ı da okumuş biri olarak iyi iş çıkardıklarını söylemem gerekir. Bu noktada YKY’ye şapka çıkardıktan sonra Okko ile devam ediyorum.Japon İmparatorluğu Pajan Hanedanı ve rakiplerinin elinde kanlı bir oyuncak olup elden ele geçirilirken savaşlar sayısız can almakta. Samurayların öğretileri dillerde, çekilen katanaların keskin tarafıysa rakiplerin bedenlerinde. Savaş dalgaları kabarıp alçarak tüm Japonya’yı sarsıyor. Bu dalgalar tsunamiye doğru kayıp tüm ülkeyi yutmaya hazırlanırken kiraz çiçeklerinin ülkesinin en büyük derdi bu değil. Çünkü su uyur, insan uyur, ama iblisler uyumaz. Şeytanlar geceleri dolaşmaya çıkıp birilerinin çocuklarına dadanır. Vampirimsi kötücül varlıklar kadınları kaçırıp bedenlerini ister. Kargalar, ülkeyi kara büyüleriyle tehdit eder. İşte böyle zamanlarda Japon topraklarında bir adam gezer. Yanında ayyaş bir keşiş ve asla çıkarmadığı kızıl maskesinin ardından ölümcül yaraların vız geldiği bir devle. Onun adı Okko. O hür adam Okko. Pek çok kişi tarafından bir ronin[1] olduğu için hor görülen, katanası sabah güneşini getirip iblisleri geldikleri dehlizlere süren avcı Okko…
Yine tıpkı Samuray serisi gibi Fransız bir yazar ve çizere sahip olan Okko, Humbert Chabuel (ya da bilinen adıyla HUB) tarafından yazılıp çiziliyor. Aslında durum bir hayli garip. Bir Fransız Japon kültürünü eline alarak bir efsane yaratıyor. Ancak HUB’un hakkını vermek gerekir. Bu yolda ilerlerken korktuğum kadar tökezlemeyerek eşsiz çizimleri, harika renklendirmeleri ve sıradışı konusuyla kendisinden çok uzak bir kültürde neler yapabileceğini ortaya koymuş.
Bir iblis ve karanlık güçlerin avcısı olan ronin Okko’nun hikâyesini işleyen seri, aynı zamanda yol arkadaşları ayyaş keşiş Noşin ve bir türlü maskenin ardını göremediğimiz Noburo ile iyice eğlenceli bir hal almış durumda. Çekilen katanalar kötücül varlıklara saplanırken Noşin’in duaları doğa ruhlarına ve Japon kamilerine[2] yönelip, işin içine Japon mitolojisini bir güzel serpiştiriyor. Bir köşede sayısız ok darbesi alıp denize düşen Noburo’yu görüyorsunuz. Tam “tüh! Maskenin ardını bile göremedik!” derken birkaç saat sonra denizin dibinden fırlayıp iskeleye çıkarak saplanan okları kıymıklarmış gibi çekip çıkarışını görüyoruz. Bu noktada durup şunu söylemek isterim ki Noburo’nun, Naruto’daki Jiraiya’ya benzeyen upuzun, beyaz saçları ona duyduğum sempatiyi bir hayli artırdı.
Çizgi romanın türü yetişkin kategorisinde olunca akan kanda ve bazen görünen cinsellikte de pek bir kısıtlama yok. Aslında cinsellik bakımından o kadar da yetişkin konseptine girmediğini söylemem gerekir. Ancak yaratılan iblislerin orijinalliği ya da ölüm sahnelerinde acımasızlık için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Söz konusu acımasızlıktan açılmışken serinin bir başka takdir ettiğim yanı da kimsenin o kadar da “iyi” olmaması. Örneğin karizmatikliğini her daim koruyan Noburo’nun kadınlar tarafından pek bir sevilmesi söz konusu. Eh, o da onlara hayır demiyor. Diğer tarafta zaten adı üzerinde olan ayyaş keşiş Noşin’in sakeyle olan aşkı dillere destan. Peki ya Okko? İşte onun da klasik bir iyi olmadığını gördüğümüz iki önemli sahne var.

Tikku karakterine son bir bakış atmak da gerekir. Çünkü kendisi ekibe girdikten sonra tüm seri boyunca anlatıcımız olarak karşımıza çıkacaktır. Kendisini yıllar yıllar sonra yaşlı bir keşiş olarak görüyoruz. O da bize, daha doğrusu genç müritlerine, geçmişte yaşadığı maceraları ve bu akıl almaz ekibini aktarıyor.Aslında tam burada ekibin dördüncü üyesinden de bahsetmek lazım. “Bu üçlü nasıl bir araya geldi, amaçları ne, neden buradalar?” gibi soruların yanıtını alamazken ilk kitapta küçük öksüz Tikku ekibe dâhil oluyor. Birinci kitabın ana senaryosunda başrol oynayan kız kardeşi ve fahişe Küçük Sazan’ın tuhaf biçimde alıkonulmasıyla ortaya çıkıyor. Kendisini Okko’ya onu kurtarması için yalvarırken görüyoruz. Okko ne yapıyor dersiniz? İyi olan için hemen kabul mü ediyor? Cevap, koca bir hayır. Ronin, verecek parası olmadığı için ona hizmet etmesi amacıyla ekibe dâhil ediyor ve ona görevler yüklüyor. Ömrü boyunca çocuğun efendisi olacağını ilan ederek ücreti böylece belirliyor. Bir diğer durumsa yine Tikku ve Okko arasında geçiyor. Buradaysa Tikku suçsuz olduğu halde (ve durum Okko tarafından bilinmesine rağmen) nasıl alnına ölene kadar taşıyacağı hırsız damgasının basılmasına göz yumuşunu görüyoruz. Her ne kadar çocuk onu bir ömür severek hatırlayacak olsa da efendisi merhametin timsali olmaktan çok uzak.

“Su, ruhun aynasıdır.
Bilgeler için dağ gölleri kadar sakin, duru ve saf. Yalancılar için vazodaki su gibi donuk. Deliler için bir tsunami dalgasının en üstüne tırmanmış köpük gibi kaynaşık ve şiddetli…
Uzun çıraklığım süresince, keşiş Noşin bu hikmeti hatırlattı durdu!”

Okko serisinde her cilt aynı isimli iki bölümü içeriyor. Ciltlerin her biri bir devri anlatırken aynı zamanda bambaşka hikâyeleri içeriyor. Her devirde bizlere farklı yan karakterler eşlik ediyor ki, bu da seriye ayrı bir lezzet katıyor. Şuna da dikkat çekmek gerekir, Okko’nun ekibinde herkesin geniş yeri var. Seri sadece avcı roninimize saplanıp kalmıyor. Ayrıca diğer karakterlerin kahramanlıklarına da şahit oluyoruz. Kimin, ne zaman günü kurtaracağı daima bir muamma. Hatta kahramanların başına klasik eserlerde olmayacak şeyler geldiği de bir gerçek… HUB gerektiğinde karakterlere acımıyor. Bu da serinin bir başka güzelliği.

İsimlerden bahsetmişken her ismin belli bir özelliği olduğuna da değinmek gerekir. İlk cilt olan Sular Devri, su ruhlarının yer aldığı ve hikâyenin çoğunun denizlerde geçtiği bir kurguya sahip. İkinci ciltTopraklar Devri, karlı dağlarla çevrili bir atmosferde geçiyor. Yayınlanan üçüncü cilt Hava Devri ise hava ruhları, kasırgalar ve uçurtmalar üzerine hüzünlü bir hikâyeye sahip.

Serinin devamında Ateş, Rüzgar ve Boşluk devirleri var. Şu anda Ateş Devri’nin ilk bölümü Fransızca olarak yayınlanmış ve ikinci bölüm beklenirken, henüz İngilizce’ye bile çevrilmemiş. Hemen hatırlatalım, YKY bu diziyi asıl dili olan Fransızca’dan çevirmekte.
Eğer Japon kültürünü seviyor, mitolojisine ilgi duyuyorsanız ve dahası, Amerikan kültüründen gelen avcıların “dostum, adamım” gibi söylemlerinden bıktıysanız işte size yepyeni bir seçenek! Çizimleriyle insanı mest ederken kurgusuyla merakınızı kabartıyor. İmparatorluk devri Japonya’sında birbirinden farklı ve hayalgücü yüklü canavarın ortasında üç sıradışı kişilikle bu maceraya atılmak isterseniz, yatağın altına eğilin ve katananızı olduğu yerden çekin. Unutmayın; dualarınız kamilerle, aklınız buşido’da[3] ve sağduyunuz haklının yanında olsun.Bir başka durumsa Okko ve ekibine dair hiçbir şey bilmezken ancak üçüncü ciltte Okko’ya dair bir şeyler öğrenmeye başlamamız. Zaten en son üçüncü cilt yayınlandığı için de devamını göremiyoruz. Ne olduğunu bir türlü çözemediğimiz kızıl maskeli Noburo’nun aslında ne olduğunu da bu ciltte öğreniyor olsak da bu ekip nasıl bir araya geldi, Okko neden bir ronin gibi sorular cevapsız. Serinin 2006’da başladığı ve Türkçe’ye ilk defa 2010’da çevrildiği düşünülürse pek de hızlı ilerlediği söylenemez. Zira daha önce dediğim gibi, dördüncü cilt Ateş Devri’nin ilk bölümü 2011 sonunda yayınlanmış.

Okko üzerine bunca övgüden bulunduk. Peki, hiç mi eksik ya da yanlış tarafı yok? Elbette var. Özellikle yabancı yazarların sıkça yaptığı bir hatayı HUB da kendi Japon kökenli eserinde yapmış. Dünyaca yanlış bilinen ifadeleri HUB da bu eserde halk dilinde kullanarak bazı yanılgılara düşüyor. Mesela, kelime anlamı “sanatçı” olan “geyşa” terimini sıradan fahişeler için kullanıyor. Oysa “geyşa” denilen kadınların enstrüman çalma, dans etme, tiyatro ve daha birçok alanda ne kadar ciddi eğitimler aldıklarından muhtemelen bihaber. Herhangi bir fahişeye geyşa diye hitap etmek dünyanın genel yanılgısı olsa da ben böyle güzel bir esere veren yazar-çizerden daha dikkatli olmasını beklerdim. Yine aynı şekilde Japon terimleri bolca kullanılıp (dipnotlarla birlikte) o dönemin Japonya’sındaymışız gibi hissetmemizi sağlarken arada bir “senyör” gibi tamamen Fransızca terimlerin ortaya çıkışı insanda tokat yemiş etkisi uyandırıyor. Neyse ki bu durum pek az.
[1] Ronin: efendisiz samuray.
[2] Kami: Japon tanrısı. Doğaüstü güçler.
[3] Buşido: samuray öğretileri

***
Hazal Çamur
 

croplatform

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Tommiks'i Askeri Darbe Yasaklamış...

Sanata uygulanan sansür her daim başarısızlıkla sonuçlanmış, yasaklayanlar tarihte kara bir leke olarak anılırken eserler her daim gün yüzüne çıkabilmiştir. Bu kimi zaman sivillerin işi olmuş kimi zaman askerlerin. Şimdi ortaya çıktı ki askeri darbe, jandarma-polis birimi olan Ranger örgütünün adalet savunucusu ve kötü adam yakalayıcısı kahramanı Tommiks'in 1961 yılındaki bir sayısı zamanında yasaklamış!

TOMMIKS-ceylan-yayinlari-cild-136-750-kurus__47040261_0.jpg

Görsel Temsilidir (Gitti Gidiyor)

453 KITAPLA ILGILI YASAK, 63 YIL SONRA KALDIRILDI

Burak KARA / HABER MERKEZİ


Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Marx, Lenin ve Said-i Nursi’nin de aralarında bulunduğu şair ve yazarlara ait 453 kitapla ilgili yasak, 63 yıl sonra kaldırıldı. Yasağı kaldırılan kitaplar arasında 1961 tarihli Tommiks çizgi romanı da var.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “Üçüncü Yargı Paketi” kapsamında yeniden değerlendirilmesi için gönderdiği “Yasaklı Yayınlar Listesi”yle ilgili incelemeyi tamamladı. Hakkında toplatma kararı verilen 453 kitap ile 645 gazete, dergi, broşür ve pankartın yer aldığı liste, piyasada satılan Nâzım Hikmet, Aziz Nesin, İsmail Beşikçi, Lenin, Karl Marx, Yaşar Kaplan, Tommiks, Said-i Nursi, Sultan Galiev ve Abdurrahim Karakoç’un da arasında olduğu birçok yazarın kitapları üzerinde yıllar süren yasak kararı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Savcılığı tarafından inceledi. İki ay süren inceleme doğrultusunda söz konusu yayınlarla ilgili yasak ve toplatma kararıyla ilgili takipsizlik kararı verildi ve yasağın 5 Ocak 2013’ten itibaren hükümsüz kalmasını kararlaştırdı.

Terör kitapları yasak

Komisyonun başsavcılığa yasak kararının devam etmesi gerektiği yönündeki görüşünü de iletmesi üzerine Abdullah Öcalan, Duran Kalkan, Murat Karayılan’ın kitaplarıda dahil 67 kitap ile 16 gazete ve dergi üzerindeki yasaklı yayınlar listesindeki yerini korudu. Savcı Kayral, kararının gerekçesinde 3. Yargı Paketi’ndeki düşünce ve ifade özgürlüğüne vurgu yaptı. “Yasaklamaların kaldırılması, toplumda yeni bir beyaz sayfa açacaktır” diyen Başsavcı Kayral, “İfade hürriyetinin birçok farklı hürriyetten oluşan bir bütün olduğunu kimseye anlatamıyorsak, kralın çıplak olduğunu bilmemizin bir önemi olmaz. Yapılan araştırmalarda, yayınların elde edilme olanakları ile yasaklama kararlarının özellikle mahkemelerce verilen, tarihleri itibariyle ulaşılamaz seviyede bulunmuştur. En eski yasaklama kararı 10 Şubat 1949 tarihli Bakanlar Kurulu kararı olarak tarihi itibariyle 63 yıllık bir zaman dilimindedir” ifadesini kullandı.

‘Sansür hortladı’

453 kitabın yayın yasağının kaldırılmasının olumlu bir gelişme olduğunu ama yayıncılıkta düşünce ve ifade özgürlüğüyle ilgili engellerin devam ettiğini belirten Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Kenan Kocatürk ise, “Açıkça şiddeti savunmayan kitaplar dışında bütün kitaplar özgür olmalı. Türkiye son yıllarda kötü bir yasakçı noktaya geldi. En son gazeteci Ahmet Şık’ın kitabı yasaklandı. Sansür başka ülkelerde tarihe gömüldü ama bizde yeniden hortladı. Her yıl birçok kitap kovuşturma geçiriyor.
Terörle mücadele yasasındaki düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili madde değişmedikçe yayınevleri ve yazarlar özgür olmayacak. 2012’de bir yandan yasaklı kitapların yasakları kaldırılırken diğer yandan da yayıncılara yönelik hukuki ve siyasi uygulamalar sürüyor” dedi.

Şık ve Tayyar’ın kitaplarına soruşturma

2011-2012 Haziran ayları arasında Türkiye Yayıncılar Birliği’nin hazırladığı rapora göre 48 kitap hakkında dava açıldı. Aralarında William S. Burroughs, Ahmet Şık, Nedim Gürsel, Kemal Göktaş, Chuck Plahniuk, Ertuğrul Mavioğlu, Şamil Tayyar, İsmail Saymaz, Hanefi Avcı, Osman Pamukoğlu, Perihan Mağden, Zihni Çakır, Dawkins, Belma Akçura, Cengiz Kapmaz, Ali Dağlar, Metis Yayınevi Ajandası gibi bir çok yazarın kitabı soruşturma geçirdi.

Kimlerin kitabı serbest?

- CHP ve Ecevit’i Tanıyalım -Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1973
- Azizname (Aziz Nesin) Bakanlar Kurulu, 1987
- Kurtuluş Savaşı Destanı (Nazım Hikmet) Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1968
- Demokrasi Risalesi (Yaşar Kaplan) Ankara DGM, 1985
- Kürt Aydını Üzerine Düşünceler (İsmail Beşikçi) Ankara DGM, 1991
- Komünist Manifesto (Karl Marx-Frederich Engels) Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1968
- Vur Emri (Abdurrahim Karakoç) Ankara 14. Sulh Ceza Mahkemesi, 2002
- Yeni Şiirler (Nazım Hikmet) Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi, 1966
- Nazım Hikmet’in Bütün Eserleri, Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1968
- MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in MGK’ya Cevabı, Bakanlar Kurulu, 1982
- National Geographic Atlas of the World Bakanlar Kurulu, 1987
- Bolşevik Partisi Tarihi (Joseph Stalin) Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1971
- Dersim Türküleri, Ankara DGM, 1993
- Tommiks (1961 tarihli)
- Tarihçe-i Hayat (Bediüzzaman Said Nursi)
- Toplu Yazılar (Mahir Çayan)
- Devlet ve İhtilal (V.I.Lenin) Ankara DGM, 2000

Kaynak - Vatan
 

croplatform

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Bu çizgi roman, İstanbul'u geçmişiyle yüzleştirecek

Göçmen çocukları, evsizler, minik tutuklular. Hepsi aynı çizgi roman için çalışıyor. Projenin mimarı İskender Savaşır "Dalgın Sular'da bir zaman kayması yaşanıyor ve geçmişten günümüze İstanbul'un tüm karakterleri aynı zaman diliminde yaşamaya başlıyor," diyor
MİREY MESEYYA
Sabah

Psikoterapist İskender Savaşır, bir yıldır Dalgın Sular adlı bir çizgi roman üzerinde çalışıyor. Tüm çocukluğunu çizgi roman okuyarak geçiren Savaşır, psikoterapinin yanı sıra Bilgi Üniversitesi'nde sanat tarihi dersleri de veriyor. Çizgi romandaki tüm hikayeler çocuklar ve gençler tarafından yazılıyor. 1999 depremini yaşayan Adapazarlı kızlar, hapishanelerde tutuklu olan ve dışarı çıkacakları günü bekleyen gençler, kentsel dönüşüm çerçevesinde evleri yıkılan Ayazmalılar ve Adapazarı'ndaki göçmen çocukların gönüllü çalışmalarıyla hazırlanan çizgi roman, piyasaya 21 Aralık'ta çıkacak. Bu ilk fasikülde, İstanbul geçmişiyle yüzleşecek. İskender Savaşır'la bu proje hakkında konuşmak üzere psikoterapi seanslarını yürüttüğü Karaköy'deki ofisinde buluştuk.
- Dalgın Sular projesini bize anlatır mısınız?- Dalgın Sular, fantastik bir anlatı evreninde geçen haftalık bir çizgi roman. İstanbul'da, 1980'lerde Haliç'in dibi temizlenirken bir şeyler oluyor ve İstanbul geçmişini 'kusmaya' başlıyor. Ve öyle bir an geliyor ki, İstanbul geçmişiyle iç içe yaşamaya başlıyor. Bu kadar iri bir konuyu çizgiye dökmek için çok farklı gelenekleri bir araya getirdik: İllüstratör, ressam, hattat, minyatür ve karikatür geleneğini bir ortamda buluşturduk. Tabii bu kadar şeyin bir araya gelmesi de kakofoni yaratabilir. Biz o riski göze aldık. Bence bütün çeşitliliğe rağmen bir üslup, bir ahenk yakaladık. Bu iddialı bir proje. Çünkü sosyal sorumluluk yönü de var. 80'lerde Latife Tekin'in çok sözünü ettiği 'yoksulların enerjisi'ni seferber etmek istedik. Ve şu an bu projede 120 kişi çalışıyor.

BAŞROLDE ÇOCUKLAR VAR
- Kimdir bu kişiler ?- ENKA'nın Adapazarı'nda depremzede çocukları için kurduğu okuldaki öğrenciler, kentsel dönüşüm çerçevesinde ilk yıkılan mahalle olan ve Sefaköy'de çadırlarda yaşamaya mahkum edilen Küçükçekmece'deki Ayazma mahallesi sakinleri ve bir de suçlu çocuklar. Aslında asıl isteğim, suçlu gençlerle birlikte çalışmaktı. Metris'te tutuklularla çalıştık. Biz hükümlülerle değil de tutuklularla çalışmayı seçmiştik. Onlar da devamlı tahliye olmayı bekliyorlardı. Dolayısıyla hapishanenin içinde kendilerine bir hayat kurmak için bir yatırımları yok. Halbuki mahkumlar kaç yıl kalacağını bildikleri için, ona göre hayat kuruyorlar. Bizim acemiliğimize geldi. Sivil toplum örgütleri bir sürü cezaevinde çalışmalar yapıyor. Bizi en az iş yapılan yere, tutuklular bölümüne yönlendirdiler. Ama hikaye de oradan çıktı.

ÇİZGİ FİLM DE YAPACAKLAR
- Nasıl bir çalışma yürüttünüz?- Biz ekibimizle birlikte biraz önce bahsettiğimiz gruplara hem çizerlik eğitimi hem de yazarlık eğitimi veriyoruz; onlar için yeni bir hayat oluşturuyoruz. Bu eğitimde temel desen kursları, hat, karikatür gibi dersler var. Her pazar Sefaköy'deki çocuklara gidiyoruz, ya da onlar buraya geliyor. Adapazarı'na haftada iki gün gidiyoruz. Adapazarı'nda bayağı bir ekip oluştu, şu an 15 gençle ciddi bir çalışma içindeyiz. Hikayeyi de onlar yazıyor. Biz burada merkezde anlatı evrenini kurduk, girişi hazırladık, bazı süper kahramanlar icat ettik. Bunlar bizim temel figürlerimiz. Onun dışında bu evren içindeki tüm hikayeleri onlar yazıyor. Giderek bizim payımız düşüyor. Şu anda fiilen 60 kişi çalışıyor. Bu çalışmayla sivil toplum çalışmaları açısından da bir model önermek istiyoruz. Çocuklara iş yapmayı da öğretiyoruz.
- Çizgi roman yayımlanmaya başladıktan sonra neler yapmayı planlıyorsunuz?- İkinci adımda, biraz para kazanmaya başladığımızda bilgisayar oyunlarına girişeceğiz aynı mantıkla. Programcıları çocuklara götüreceğim ve onlara bilgisayarla çizim eğitimi vereceğiz. Aynı çalışma tarzıyla animasyon, dizi film ve müzik gibi farklı alanlarda da girişimlerimiz olacak.
- Çizgi roman merakınız çocukluktan kalma mı? - Çocukluğumdan kalan bir şeyler var tabii ki. Ben İngilizce'yi önce çizgi romanlardan, sonra da Shakespeare'den öğrendim.
- Beğendiğiniz çizgi roman kahramanları var mı?- Tüm Marvel Comics kahramanları. Ama Dalgın Sular'da bu kahramanlara gönderme yok. İslami kaynaklardan da besleniyoruz, mesela bizim X Men'imiz Yedi Uyuyanlar.
- Gelecekte yeni projeler var mı? - Seneye Diyarbakır Üniversitesi'yle birtakım çalışmalar yapmak istiyoruz. Moğollar diye bir fasikül çıkarmayı planlıyoruz.
 

croplatform

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
M.K. Perker'den sergi ve Yeni comics

Todd5X7xmascard2.jpg
[/IMG]

Çizgi romanın Oscar’ı Eisner Ödülü’ne aday gösterilen Perker'in sergisi, 18 Aralık - 8 Ocak tarihleri arasında Enka Kültür Sanat Buluşmaları'nda

Enka Kültür Sanat Buluşmaları, çizgi romanın Oscar’ı Eisner Ödülü’ne aday gösterilen, Society of Illustrators üyeliğine kabul edilen ilk ve tek Türk çizer Kutlukhan Perker’in sergisine ev sahipliği yapıyor. Perker’in “Metafor - Metaphor” adını verdiği illüstrasyon sergisi, 18 Aralık - 8 Ocak tarihleri arasında Enka Dr. Clinton Vickers Sanat Galerisi’nde görülebilecek.

Profesyonel çizerliğe 17 yaşındayken mizah dergilerinde başlayan Kutlukhan Perker; Gırgır, Fırt, Avni, Hıbır, Leman, Lemanyak, Aktüel Esquire, Cosmopolitan dergisi ve Sabah, Milliyet, Radikal, Star, Yeni Binyıl gazetesinin de aralarında bulunduğu birçok yayında çalıştı. 2001 yılında New York’a yerleştiği zamandan tarihten bu yana çalışmaları başta The New York Times, The Washington Post, The Wall Street Journal, The New Yorker, The Progressive, Mad ve Heavy Metal’de yayınlanan Kutlukhan Perker’in, altısı ABD’de okurla buluşmuş toplam sekiz çizgi roman albümü bulunuyor.

Kaynak - Milliyet Sanat

Eisner ödüllü Türk çizer M. K. Perker 2013 Ocak ayında yayınlanacak Todd, The Ugliest Kid of Earth'in "Behold, I bring you tidings of great joy - Luke 2:10" adlı yeni comicsinin çizimlerinin sonuna gelmiş.
Ken Kristensen'in senaryosunu yazdığı bu 4 sayılık kısa hikayenin şu anda yılbaşı özel kartlarıyla posterleri piyasaya girmiş bulunuyor.

Ne diyelim :) M. K. Perker okuyanın çok olsun!

Ümit Kireççi
 

croplatform

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Gianfranco Manfredi Röpoortajı Sürüyor

Şu anda ülkemizde yayınlanan ve tamamlanmak üzere olan Büyülü Rüzgar ile türkçesini okuma şansı yakaladığımız 6 sayılık Volto Nascosto'nun yaratıcısı Gianfranco Manfredi röportajı tüm LAL Kitap yayınlarında sürüyor. Ümit Kireççi'nin gerçekleştirdiği röportajı İtalyancadan Nükhet Polat.
Herkese iyi okumalar

manfredi.jpg
 

creedwar

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
17 Haz 2008
Mesajlar
7,974
Tepkime puanı
104
Teşekkürler.
 

croplatform

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Yeni bir karikatür krizi mi?
DERGI, "HELAL" DIYOR AMA ...

Daha önce Hz. Muhammed hakkında alaycı karikatürlere yer vererek büyük tepki toplayan Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo, bu kez Hz. Muhammed'in hayatını ve İslam'ın tebliğ sürecini konu alan bir ilave yayımladı.

Bugün satışa sunulan sıra dışı ilavenin önsözünü Fas ve aynı zamanda Fransız vatandaşı dinler sosyoloğu gazeteci Zineb el-Rhazoui yazdı. Dergi yetkilileri, ilavenin içeriğinin Müslümanlar tarafından hazırlandığını belirterek, sadece imajların dergi çalışanlarınca çizildiğini, bu nedenle ilavenin "helal olduğu" görüşünü savundu.

Bugün yayımlanan birinci bölümde, Hz. Muhammed'in doğumundan peygamberliğinin başlamasına kadarki olaylar konu edildi.

Karikatürlerde "Hz. Muhammed'in yüzü"yle birlikte tüm fiziksel görünümüne alaycı bir çizimle yer verildi.

Karikatürlerden birinde, Hz. Muhammed "sünnetli bir çocuk" olarak çizilirken, Peygamber'in dünyaya gelişinin "büyük bir aydınlanmaya" vesile olduğu, annesi uygunsuz biçimde karikatürize ederek tasvir edildi.

Derginin ilk bölümünü yayımladığını bildirdiği ilave 62 sayfadan oluşuyor. "Hz. Muhammed'in hayatı"nın ikinci bölümünün ise bir sonraki ilavede yayımlanacağı bildirildi.

İLK TEPKİLER
Fransız mizah dergisinin tutumuna tepki gösterenlerden Noisy-le-Grand Müslümanları Derneği Başkanı Yunus Chabchoub, İslam'da hiçbir peygamberin resmedilmediğini vurguladı. Chabchoub, "İslam;da sadece Hz. Muhammed değil; Musa da, İsa da ve diğer peygamberler de yani Allah tarafından seçilmişlerin portreleri resmedilmez. Ancak, herkes kendi kafasında hayal etmekte serbesttir. Ama onlar karikatür çizmek istiyorlarsa, bunu ben bir Müslüman olarak kabul edemem. Allah onları ıslah etsin" dedi.

"Selefilik" üzerine denemeleri olan araştırmacı-yazar Samir Amghar da, Hebdo'nun Hz. Muhammed karikatürlerini içeren yayını eleştirerek, "Bu, Fransa Müslümanları tarafından bir provokasyon olarak görülecektir" diye konuştu. Amghar, Fransa'da şirketlerin "başkalarının görüşlerine saygı kültürünü içselleştirdiği"ni belirterek, "Yine de onlara karışamam" diye konuştu.
İHSANOĞLU: KAYGILIYIZ
İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu ise Charlie Hebdo dergisinin Hz. Muhammed'in hayatını yanlış yansıtan karikatür dizisinin, tekrar bir karışıklığa yol açabileceğine dair kaygılarını dile getirdi. İhsanoğlu, Hz. Muhammed'in hayatını yanlış göstererek hakaret eden karikatür dizisinin yayınlanmasının fikir özgürlüğünü suiistimal edilmesine imkan sağlayabileceğine dair kaygısını iletti.

İhsanoğlu, karikatür dizisini, gazetecilik normlarına aykırı ve ifade özgürlüğünün kötüye kullanılması olarak niteleyerek, nefreti ve kışkırtmayı hedefleyen yayıncılık anlayışının da uluslararası hukuk normlarına aykırı olduğunu belirtti.

Ekmeleddin İhsanoğlu, Fransa yönetimini Charlie Hebdo dergisine karşı tutum almaya çağırırken, Müslüman dünyasını sükunete davet etti.
DERGİDEN SAVUNMA
Öte yandan suçlamaları reddeden mizah dergisi Charlie Hebdo'nun Genel Yayın Müdürü Charb, "Muhammed'in Hayatı" başlıklı ilavenin Müslüman tarihçiler tarafından yazıldığını, karikatürleri bizzat kendisinin çizdiğini ifade etti.

"Onlar, birer karikatür ya da bir hiciv değil, Müslümanlar tarafından hazırlanmış bir biyografi" diye konuşan Charb, çalışmanın kapsamlı ve detaylı bir tarih araştırması sonucu hazırlandığını, önsözün de dinler sosyologu Franco-Faslı gazeteci Zineb tarafından yazıldığını söyledi.

Müslümanların bu konuda bir suçlama yapacağını sanmadığını belirten Charb, "Bu yayın kesinlikle Kur'an'ın bir parçası değildir. Alay etmek değildir. Eğer İsa'nın hayatından hikayeleri okuyorsam, neden aynısını Muhammed için görmeyeyim" ifadelerini kullandı.

DAHA ÖNCE DE KARİKATÜR YAYINLANMIŞTI
Charlie Hebdo, Kasım 2011'de "Hz. Muhammed" karikatürleri yayımlamış, ardından başlayan protesto gösterilerinde derginin editoryal işlerinin yürütüldüğü Paris'teki merkezi ateşe verilmişti.

Dergi buna rağmen, 19 Eylül 2012'de Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürler yayımlamış ve pek çok ülkede büyük tepkilerle karşılaşmıştı.

Charlie Hebdo, genellikle Papalık, Hristiyanlık, Yahudilik gibi diğer inançlarla ve kutsal kabul edilen değerlerle ilgili de alaycı karikatürlere yer veriyor.
AA
Kaynak - Habertürk
 

croplatform

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Gerekli Şeyler'den Eksik Kalan Yayınlarla İlgili Müjde Geldi!
Her birinin ayrı okuru ve hayranı olan Cennetteki Yabancılar, Wolverine ve Vampirella çizgi romanlar Gerekli Şeyler yayınları tarafından dilimize kazandırılmış ancak satış rakamlarının düşük olması sebebiyle istikrarsız bir yayın periyoduyla raflara ulaşmaya başlamıştı. Hatta uzun zamandır yeni sayılarının raflara çıktığı da yoktu. Gerekli Şeyler yöneticisi Mişel Simoni'nin verdiği müjdeye göre yakın zamanda bu üç çizgi romanın tekrar basılmasının planlandığını öğrendik. Hatta Vampirella'yla Strangers in Paradise'ın 2013 yılı içinde tamamlanması amaçlanmaktaymış. Yeni yayınlarını basmayı sürdüren yayınevi New Avengers'ı tamamlayarak The Mighty Avengers'a geçiş yapmanın hazırlığı içinde. Bu arada Amazing Spider-Man'le Avengers essentialların da sırada olduğu bilgisini edindik.

Okurunuz bol, yolunuz açık olsun Gerekli Şeyler, dileriz eksik kalan yayınlar bir an evvel tamamlanır siz de biz okurlar da rahatlarız:
 

croplatform

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Antalyanın Dikkatine: Mizahçılardan İmza Günü
Erdil Yaşaroğlu, Selçuk Erdem, Serkan Altuniğne, Özer Aydoğan dörtlüsü 16 Şubat, Cumartesi TÜYAP Kitap Fuarında imzada olacakmış, bizden söylemesi:

539784_10152384989995190_1469824239_n.jpg
 

croplatform

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Marvel'dan ücretsiz 700 online çizgi roman

Mobil cihazlarda çizgi roman okuma platformlarından birisi olan Comixology, önemli bir promosyona ev sahipliği yapıyor.

Marvel tarafından platformda bulunan 700 çizgi roman kitabı yarın akşama kadar ücretsiz olarak kullanıcılara sunulacak. X-Men, Iron Man, Avengers, Hulk gibi pek çok süper kahramanın kitapları yanında ilk sayılar da promosyon içerisinde yer alıyor.

Ücretsiz kitaplar için Comixology uygulamasında Marvel sekmesine tıklamak yeterli. Uygulama hali hazırda ücretsiz olarak sunuluyor.

************
*************
Kaynak - Donanımhaber
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

croplatform

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Seyfettin Efendi'nin Olağanüstü Maceraları Çıktı!

İstanbul, 1924... Halkının yeni bir hürriyete kucak açtığı, yıllar süren işgalden kurtulmuş, yüzyıllardır başkent olduğu imparatorluğu geride bırakmış bir şehir; sinsilikleri aklın ve bilimin sınırlarını aşan hainler ve katiller için ise adeta bir cennet. Fakat neyse ki tüm bu pespayeliklere tahammülü yıllar evvel tükenen bir İstanbul beyefendisi var.
kapak.jpg


Seyfettin Efendi, ataletiyle birlikte şahsi menfaatlerini de bir kenara bıraktığı, İstiklal Harbi’nin ardından bizzat kurması için görevlendirildiği İfşa-yi Sırr Teşkilatı’ndaki esrardaşları; dillere destan kuvvetiyle pehlivan İsmail, fennî icatlarıyla mühendis Münevver, sarsılmaz iradesiyle adli tabip Aziz ve keskin gözleriyle casus Esat, acar hafiyenin en olağanüstü vak’aları çözmesine merakla yardımcı olurlarken Anadolu’yu ve Trakya’yı, iç ve dış alçaklıklardan koruyorlar.



Teşkilat kayıtlarından elinizde tuttuğunuz nüshaya konu olan vak’ada, İstanbul’u çirkin sıfatlarına benzetip, yedi tepesine lanet saçmaya çalışan kanı bozuklar, İfşa-yi Sırr’ı peşlerine takma gafletinde bulunuyorlar. Dehşetin esiri olmaya işgalde bile bu kadar yaklaşamayan İstanbul’un mabetlerinde yoğun bir takip başlıyor.

Eğer ki olacaklar sizi meraka ve heyecana sevk ettiyse, Devrim Kunter’in Seyfettin Efendi’nin notlarından hem derlediği hem de çizim vazifesini üstlendiği bu olağanüstü maceraya şahit olmanızdan sonsuz kıvanç duyarız.



"Yeditepe Canavarı" kitabının bulunduğu dükkanlar:

Beşiktaş:
Arka Bahçe Çizgi Roman Dükkanı
Pegasus Oyuncak

Taksim:
GON Çizgi Roman Kitabevi

Kadıköy:
Büyülü Dükkan
Gerekli Şeyler

İstanbul içi ve dışı diğer mağazalar kısa sürede eklenecektir.

Pazartesi gününden itibaren Untitled Document sitesinden sipariş yoluyla temin edebilirsiniz.
 

Ultio

Magic & Mayhem
♾️Grafik Gurusu♾️
Katılım
22 Ağu 2013
Mesajlar
1,415
Tepkime puanı
3
Çok zahmetli bir çalışma olmuş. Bir de sanatçı kendisi bastırmak zorunda kalmış... Allah utandırmasın diyoruz biz de :)

Genel olarak zahmetli bir yaşam sürüyoruz.
Hak ettiği değer ve ilgiyi görmesini temmenni ediyorum.

Paylaşımınız için tekrar teşekkürler.
 

croplatform

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Devrim Kunter "Seyfettin Efendi" İmza Günü Arkabahçe'de

Forumlarda bir fenomene dönüşmüş olan "Seyfettin Efendi ve Olağanüstü Maceraları" sonunda basılarak raflara ulaşmaya başladı. Devrim Kunter eserin öyküsünü kendisi kaleme aldı ve kendine has tarzıyla kendisi çizdi. Şimdi sıra okurların desteğine geldi. 22 Eylül 2013, saat: 14.00-16.00 arasında Arkabahçe Çizgi Roman Dükkanında buluşarak sanatçıyla tanışma imkanı bulacak, eseri onun elinden imzalı alabileceğiz.

Arka Bahçe Çizgi Roman Dükkanı
Sinanpaşa Mah. Ortabahçe Cad.
Büyük Beşiktaş Çarşısı No: 10/1-18 ve 19
Beşiktaş/İstanbul
0212 327 46 13

1289879_10151721632843702_2015856785_n.jpg
 

croplatform

🏅Acemi Tasarımcı🏅
Katılım
6 Ara 2012
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Boğaziçi Üniversitesinde Çizgi-Roman Kursu

Amaç
"Çizgi-Roman" adını verdiğimiz ve diğer ülkelerde konuşulan lisanlara göre comics (Anglo-Sakson), bande dessinée (Fransa-Belçika), manga (Japonya) olarak da adlandırılan görsel ifade biçiminin düz-yazı, film ve tiyatro gibi ana-akım görsel/edebi ifade ve anlatım biçimlerin kenarında ve dışında olmaktan çok, yanında -ve hatta insanın dünyayı algılaması, yorumlaması ve hafızasına kaydetmesi açısından tam ortasında- yer aldığını ve özellikle Türkiye’de genellikle algılandığı şekliyle 'Teksas-Tommiks' kültürünün çok ötesinde bir görsel/edebi ifade ve anlatım biçimi olduğunu ilgilenenlerle paylaşmak, çizgi-roman dünyasını detaylarıyla sunmak ve konuyla alakalı konuşma ve tartışma platformları oluşturmak...

İçerik
Çizgi-Roman'ın tarihçesi, modern çizgi-romanın gelişimi, tamamen kendine özgü içsel anlatım özellikleri, bu anlatım biçimine özgü gramer ve vokabülerinin öğretilmesi, semiotik temeli, diğer disiplinlerle doğrudan ve dolaylı (güncel ve potansiyel) ilişkisi, ‘Graphic Novel’ diye adlandırdığımız biçimin aslında bir ‘akım’ olduğu ve buna önayak olan (1980 sonrası) ikon yaratıcıların Pulitzer ödülü dahil çeşitli ödüller kazanmış ve çizgi-roman dünyasında ‘kanon’ olarak kabul edilen eserlerinin kurs sırasında öğrendiğimiz temeller ve ayrıca kültürel, politik, tarihsel, psikolojik ve sosyolojik çerçeveler içinde, tartışılması...
Eserler
Maus, Persepolis, Ghost World, Pride of Baghdad, Hatzfeld Tetralogy, Barefoot Gen, American Splendor, A Contract with God, Violent Cases, Sin City, Palestine, Fun House, Jimmy Corrigan, Calvin & Hobbes, Alice in Sunderland, Borgia tetralogy, Druuna Septalogy, Sandman, V for Vendetta, Watchmen, Marvel 1602, vs. Listedeki eserlerin hepsini detaylı olarak inceleyecek zamanımız olmayacaktır fakat kursa katılımcıların ortak çizgi-roman birikimine, kursun süresine ve sürecine göre değişiklikler olacaktır.

Ünlü çizerlerden Galip Tekin ve Ergün Gündüz bir dersimize konuk olarak katılacaklardır.
Tarih:23 Ekim 2013
Gün: Çarşamba
Saat: 19:00 - 22:00
Süre: 6 Hafta
Katılım Bedeli
Üye: 450 TL
Misafir: 550 TL
Eğitmen
Gazi Mehmet Emin Adanalı, Boğaziçi Üniversitesi, Fen ve Edebiyat Fakültesi, Batı Dilleri Edebiyatları Bölümü’nde öğretim görevlisidir; aynı üniversiteden Kimya Mühendisi çıkmış ve SFSU’da Finans üzerine M.B.A. yapmış olmasının ve 20 seneye yakın San Francisco şehrinde hayatını IT ve internet üzerine danışmanlık yaparak kazanmış olmasının kendisini buraya nasıl getirdiği hakkında pek bir fikri yoktur. Üç senedir içeriğini ve pedagojik yapısını kendi düzenlediği çizgi-roman teorisi, metodolojisi ve tarihçesi konulu iki ayrı ders yanında ayrıca ‘graphic novel’ sürecinde çizgi-romanın politik izdüşümlerini ve post-modern mitolojilerle bağlantılarını inceleyen iki ders ile birlikte toplam dört ayrı çizgi-roman dersi vermektedir; Türkiye’de akademi/üniversite seviyesinde Boğaziçi Üniversitesi çizgi-roman konusunda ders veren ilk ve tek üniversitedir.
Bilgi ve kayıt için:
Tel: 0212 359 58 13
e-posta: kurs@bumed.org.tr

Kaynak - Boğaziçi Ü. Mezunlar Derneği
Paylaşım - Ümit Kireççi aracılığıyla Ayfer Gürdal Ünal
 
Üst