Neler yeni

Yeni mesajlar Yeni konular En çok mesaj En çok tepki En çok görüntülenen

“ Mustafa ” Filmi Hakkında Bazı Tespitler

senem sevtap

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
29 Ağu 2008
Mesajlar
331
Tepkime puanı
17
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI
CAN DÜNDAR’IN PENCERESİNDEN GÖRDÜĞÜ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK: “MUSTAFA” FİLMİ HAKKINDA BAZI TESPİTLER

“Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir”. Günümüzün en önemli kitle iletişim aracı olan televizyonlarla en üst düzeyde reklamı yapılan bir sinema filmi, halkın bu konulara uzak kesiminin gözünde tarih yazmak işlevini görmektedir. Bu etkinliği dolayısıyla belgesel olduğu iddiasındaki çalışmaların gerçeklere sadık kalması gereklidir. Bunun için de Atatürk Araştırma Merkezleri, İnkılâp Tarihi Enstitüleri gibi arşiv ve bilgi bakımından zengin müesseselerin uzmanlığından yararlanmak gerekir. Söz konusu çalışmada bu temel eksik çok net biçimde ortadadır.

Film yapmak, belgesel hazırlamak bir sanattır. Ancak tarih konusunda film yapmak için önce ele aldığımız dönemi, olayları, fikirleri ve insanlarıyla iyi anlamamız gerekir. Tarihi bir belgeyi veya belgedeki bir ifadeyi konu bütünlüğü ve derinliğine dikkat etmeksizin nakledersek gerçeği istemeden de olsa çarpıtmış oluruz. 57 yıllık ömrüne, 4 savaş, bir devlet kurma ve asırlardır devam eden anlayışları değiştiren İnkılâplar sığdırmış bir asker, devlet, millet ve siyaset adamının sadece bir yönünü doğru anlatmak mümkün değildir. Zira her yönü bir diğerini tamamlayarak bütünü oluşturan özellikleri ve bunların neticesi olan davranışların bir kısmını vermeyi hedeflemek, eksik bilgi vermeyi, yanlış anlatmayı ve neticesinde yanlış anlaşılmayı peşinen kabul etmek demektir. Konu büyük Türk milletinin dâhi evladı olunca bu durum kabul edilebilir bir şey olmaktan çıkar.
Akademik bir müessesenin idarecileri konumundaki akademisyenler olarak bu son derece hayati konuda şimdiye kadar yeterli ve gerekli çalışmaların ortaya konmamış olması eksikliğini kabul etmek durumundayız. Ancak tarihçi olmayan birinin kendi penceresinden gördüğü Atatürk’ün film yapılmış kompozisyonuna itiraz etmek yerine ondan çok daha iyisini yaparak cevap vermenin bizlerin konumuna daha uygun düştüğü kanaatindeyiz. Atatürk Araştırma Merkezi olarak bu konudaki eksiği gidermek için üzerimize düşen görevin bilincindeyiz. Bu görevi yerine getirmeye yönelik hazırlıklarımızın devam etmekte olduğunu kamuoyunun bilgisine sunarız.

Bununla birlikte Mustafa Filminde iddia edildiği üzere İnsan Atatürk’ün gerek ele alınışındaki yöntem bakımından, gerekse bilgi bakımından eleştirilecek yönlerine bazı örnekler verilebilir.

İnsan Atatürk anlatıldı iddiası; 57 yıllık ömründe 4 savaşta ordular yönetmiş, Yeni bir devlet kurup asırların yerleştirdiği alışkanlıkları değiştirmiş bir devlet adamının hayatının her yönü birbiri içine geçmiştir. Sadece bir yönünü alarak anlatmak mümkün değildir. Aynı anlayışla tamamen ters istikamette birçok filmler yapılabilecek kadar örneklerin mevcut olduğu unutulmamalıdır. Filmde yer alan pek çok ifadenin arka planı ve sonrası verilmediği için yanıltıcı değerlendirmelere yol açıldığı açıktır. Film süresinin kısalığı mazeret gösterilmekle birlikte aynı konuda tam tersine yorumlar yapılacak örneklerin verilmemesi tercihin yönüne işaret etmektedir.

Atatürk gökten yere indirildi iddiası: Atatürk, milletine miras bıraktığı ilmin ışığında objektif bir şekilde ülkemiz üniversitelerinin tarih bölümlerinde gençlere anlatılmaktadır. Yakın tarih konuları işlenirken tarih yapanların unvanı, görevi ve işlevi ne olursa olsun önce insan olduğu ilk ders olarak verilmekte, elde edilen bilginin eleştirel değerlendirmeden sonra kabul edilmesi bir esas olarak anlatılmaktadır. Diğer taraftan Türk kültüründe İslam öncesinde ve sonrasında ruhların ölmediği ancak “uçmağa vardığına” inanılır. Milletine ve memleketine büyük hizmetler etmiş birinin ruhu kötü ruhlar gibi yerin altına uçmayacağına göre gökte farz edilmesi son derece tabii görülmelidir. Bununla birlikte Atatürk’ün yeri seviyesi son derece yüksek olan Türk milletinin kalbindedir.

Hilafetin Kaldırılması, Medreselerin Kapatılması gibi köklü düzenlemelerin çocukluğunda yediği bir tokadın intikamını almak şeklinde sembolize edilmeye çalışılması Osmanlı son dönem fikir hayatındaki tartışmalardan ve Atatürk’ün o ortamda yetişmiş olmasından habersiz olunduğunu düşündürmüştür. Eğer o tokadı yemeseydi bu düzenlemeyi yapmayacak mıydı? Türk İnkılâbının son derece önemli bir hamlesinin böylesi zayıf bir temel ile sembolize edilmesi en azından yapılan işin değerini ortadan kaldırmaya yönelik bir denemedir.

Kürtlere özerklik verileceği iddiası; Filmde Milli Mücadele sürecinin milli devlete gidişi göz ardı edilerek kaynağı net olmayan iddialar dile getirilmekte, Atatürk’ün İzmit Basın Toplantısı sırasında “Anayasada bu konuda hüküm olduğunu” söylediği aktarılmaktadır. 1921 anayasasında idari birimler(vilayet ve nahiyeler) için ılımlı idarî adem-i merkeziyet olarak tanımlanabilecek bir durum öngörülmüştür. Bu düzenleme ülkenin geneline yönelik olup herhangi bir ile veya bölgeye özgü değildir. Ancak devletin jeopolitik konumu ve bölge üzerindeki dış tehditler dolayısıyla 1924 anayasasında daha merkeziyetçi bir idarî yapı kabul edilmiştir. Diğer taraftan günümüz siyasî tartışmalarına girilmesi ideolojik değilse izlenmeyi artırma gayreti olarak değerlendirilebilir.

İslam Dini hakkındaki ifadeler: Medeni Bilgiler kitabında Afet İnan’ın metne dâhil etmediği ifadeler öne çıkarılarak Atatürk İslam karşıtı gibi gösterilmiştir. Atatürk’ün milli mücadele sürecinde İslam dinine dair sözleri ve cumhuriyet döneminde dinin daha iyi anlaşılmasına yönelik icraatları –Kuran-ı Kerim tefsiri, Sahih-i Buhari tercümesi gibi- dikkate alındığında Afet İnan’ın bu notları neden kitaba almadığı da anlaşılır. Bu durum Tarih kurumunun sansürü olmaktan çok Atatürk’ün son anına kadar yanında olan birinin tercihi olarak bu gün bu konuda konuşacakların da dikkate alması gereken bir husustur.

Çete reisi olmak istemesi; Atatürk’ün, dönemin dış politikasında dünya çapında başarılı kabul edilen Balkan Antantı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi Sadabad Paktı ve Hatay’ın Türkiye’ye katılım sürecinin barış ortamında gerçekleştirilmesi gibi icraatlarına değinilmeksizin Hatay meselesinde işin nereye kadar gidebileceğini ima eden bir cümlesiyle maceraperest, çeteci görüntüsüne sokulması insafsızlıktır. Atatürk, Türkiye’nin devlet olarak Fransa ile savaş durumuna gelmesi ihtimaline karşı gayri resmi çete olgusuna dahi başvurulabileceğini dile getirmiştir.

Atatürk’ün Sofrası ve içki meselesi: Bilinçli bir biçimde abartılmıştır. Evet, Atatürk içkiyi sevmektedir ve sofrasında içki içilmiştir. Ancak sofradaki konukların özenle seçilerek kültürel ve sosyal meselelerin tartışıldığı bir akademik ortama dönüştürüldüğü de bilinmektedir. Atatürk’ün sofrasında yer alan pek çok kişinin anılarında yer verdiği bu gerçeğin yok sayılmasını anlamak mümkün değildir. Atatürk’ün Türk tarihinde dönüm noktası oluşturan inkılâplarına imkân tanıyan aydın ve entelektüel yanına hiç değinilmeden içki, sigara, kadın düşkünü, korkak olduğu işlenmesi filmi hazırlayanların tercihini ortaya koymaktadır.

Son zamanlarında yalnız olması: Filmde ısrarla vurgulanmaktadır. Ancak bu iddia filmin içinde yer alan ifadelerle çelişkilidir. Atatürk’ün İstiklal Savaşını ve İnkılâpları halk ile beraber yaptığı dünyaca bilinen bir hakikat olmasına karşın yalnız yaşayıp yalnız öldüğü vurgusu dikkat çekicidir. Filmde hastalığı sırasında yanında olanlar sayılıp bazılarının onu iyileştirmek için çalışmaları, bazılarının da ona bir şey olursa yaşamak istemedikleri anlatılmasına karşın yalnızlığına vurgu yapılması manidardır. Bir devlet başkanının üstelik de hasta ise isteyen herkes ile her saat ve dakika görüşmesini beklemek mümkün müdür? Koma hali dışında devlet işleri ile ilgilendiği Hatay meselesini bu aşamada çözdüğünü biliyoruz. Yalnızlıktan kasıt Latife Hanım ile evliliğinden çocuğunun olmaması ise bu eksikliği manevi evlatlar edinerek giderdiği de bilinmektedir. Son dönemdeki görüntülerinde manevi çocukları Sabiha ve Ülkü ile yoğun şekilde ilgilendiği görülmektedir.

Vahdettin ile görüşmesi: Atatürk’ün İstanbul’dan ayrılmadan önce Padişah Vahdettin ile yaptığı görüşme onun Falih Rıfkı’ya anlattıklarından verilmiştir. Ancak Haziran 1919 boyunca Atatürk’ün askerlikten istifasına kadar giden süreçte ortaya çıkan Padişah ve hükümetin olumsuz tavrı yok sayılmakla izleyici yanıltılmıştır. Ordu müfettişi sıfatıyla gidişi üçlü kararname iledir. Ancak gittikten sonra yaşananlar padişah ve hükümetin yayınladığı tamim ve sonrasında şeyhülislamlık fetvası ile ortaya çıkan duruma değinilmemiştir.

Atatürk’ün Sofya günleri: Atatürk’ün insani yönünü vermek iddiasıyla Sofya sosyetesine girme çabaları anlatılmaktadır. Ancak askeri ataşe sıfatıyla buradan gönderdiği siyasi, askeri ve diplomatik gelişmeleri değerlendiren ayrıntılı raporlarına hiç değinilmemiştir. Bu raporlar Sofya Askeri Ataşesi Mustafa Kemal’in Raporları 1913–1914, adı altında Genelkurmay- ATASE başkanlığı tarafından yayınlanmıştır.

Diktatörlük iddiası: Filmde doğrudan doğruya bu tabir kullanılmamıştır. Ancak dış basından hareketle bu yakıştırma yapılmıştır. Kaldı ki basının her yazdığının doğru olduğu gibi bir gerçek yoktur. Batı basınında kendisine diktatör dendiği söylendikten sonraki cümlede “ağzından çıkan her söz kanundu” ibaresi yönetmenin de aynı kanaati taşıdığını göstermektedir. Çevresinde yer alan bazı kişilerin sırf ona yaranmak üzere “kraldan çok kralcı” tavırlar aldıkları bilinmektedir. Ancak ağzından çıkan her söz kanun olsaydı Meclis kürsüsünden yapılmasını istediği pek çok şeyin gerçekleşmiş olması gerekirdi. Bir örnek olarak Atatürk’ün 1927–1937 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açış konuşmalarında ısrarla üzerinde durduğu, “ülkenin imarı ve sağlam temeli” saydığı, çiftçinin topraklandırılması meselesinin-toprak kanununun- çıkarılması gerekirdi. Damadı Metin Toker’in “ağzından çıkan her söz kanundu” dediği İsmet İnönü’nün bile düşündükleri gibi bir kanunu TBMM’den çıkaramamış oldukları unutulmaktadır.
Bir saatini dolduracak işinin bile olmaması: Filmde otuzlu yıllar anlatılırken geçen bu ifade ömrü savaş meydanlarında, cephede ve mecliste mücadeleler içinde geçen, ülke içinde bir yerde beş yıl daimi ikamet etme imkânı bulamayan bir liderin sözüdür. Meşguliyetinin önceye nispeten azaldığına işaret için kinayeli bir sözü hakikat gibi sunuluyor. Eğer öyle olsaydı, bu sürede hükümetin tereddüdüne rağmen gerçekleştirdiği Balkan Antantı, Montrö Boğazlar sözleşmesi, Sadabad Paktı ve Hatay’ın Anavatana katılış sürecini dışarıdan gelen birilerinin yaptığını düşünmemiz gerekecektir. Bu noktada filmde “Makedonya’dan hemşerileri gelmiş, Dolmabahçe’de toplanmışlar, Atatürk’te tesadüfen gidip eğlencelerine katılmış” gibi gösterilen kısma da işaret etmek gerekmektedir. Bu sürecin hazırlayıcısı olarak Sovyetler birliğinin Bulgaristan üzerinden muhalefetine rağmen Balkan Paktını gerçekleştirdiği hakikati yok sayılmaktadır. Projenin sahibi olarak orada olmasından tabii ne olabilirdi ki?

İsmet İnönü ile ilişkileri: Atatürk’ün yıllardır başbakanlığını yapan yakın çalışma arkadaşı İsmet İnönü’yü görevden alması da münferit bir olay olarak aktarılmıştır. Atatürk’ün bu kararının arka planını oluşturan dış politikada konusundaki fikri anlaşmazlıklarına hiç değinilmeden birden bire aklına geliveren bir iş olarak verilmesi son derece yanlış bir imaj yaratmaktadır. Bunu takiben Asım Us’un hatıra notlarında belirttiği, dostluğun devam ettiğini gösteren karşılıklı not yazışmalarının verilmesi ilginçtir. Burada, birdenbire parlayıp en yakın dostunu görevden alan ve arkasından hemen normale dönen dengesiz biri yorumu da yapılabilir. Kızgınlığının kalıcı olmadığı yorumu da mümkündür. Bu ayrılığın arka planı verilmiş olsa davranışın sebebi anlaşılmış olurdu.

Korkaklık ile hassasiyetin karıştırılması: Atatürk, savaşı başvurulabilecek en son çare olarak gören, bütün yollar denenmeden girişilen savaşı cinayet sayan bir devlet adamıdır. Atatürk elbette insandır, hem de kendisini karşılayanların yoluna kurban ettikleri hayvanların kanına bakamayacak kadar hassas bir insandır. Diğer yanda ise savaşlarda askerine gerektiğinde ölmeye emredecek kadar basiretli ve cesur olan Atatürk, cepheden gelen telgrafları karargâhındaki harita üzerinde değerlendirip savaş hattındaki askerin doğru yönlendirilmesini sağlayan bir komutandır. Filmde karargâhın penceresinden gördüğü bir toz bulutunu düşman sanarak korktuğu ima edilmiştir. Savaşı yöneten komutanın düşmanın burnunun ucuna kadar gelmesinden habersiz olup korkuya kapılmış göstermekte bir iyi niyet görmek mümkün müdür?

Bilgi Yanlışı Örnekleri

Ankara’nın başkent oluşu: Cumhuriyetin ilanından sonra gösterilmiştir.
Büyük Taarruz: Planında Kartaca Kralı Anibal’den esinlendiği iddiası Atatürk’ün yaptıklarını batı kültür ve kaynaklarına dayandırma gayreti ve zorlamasıdır. Günün gazetelerinde kerpeten taktiği olarak tarif edilen uygulama geleneksel Türk savaş usulü olan hilal veya turan taktiğidir. Bu çerçevede harekâtın kuzeyden değil, güneyden yapıldığı da dikkatten kaçmıştır.

Tekâlif-i Milliye Emirleri: Sakarya savaşından hemen önce çıkarılan bu emirler Büyük Taarruzun anlatımının içine yerleştirilmiştir.
Atatürk Sakarya savaşına üniforma ile gitti gösteriliyor. Sivil gitmiştir.

Denizli’nin işgali: işgal edilmiş olarak gösterilen bu şehrimizin bir iki ilçesinin düşman tehdidine maruz kalması üzerine milli kuvvetler oluşturulmuştur. Bütün olarak işgale uğramadığı bilinmektedir.

Conkbayırı muharebelerinin tarihi 28 Temmuz olarak verilmiş 10 Ağustos olmalıdır.

Okur-yazar oranı % 10 olarak verilmiş. Kadınlarda bu oran çok düşüktür. Erkekler için ise %6 civarındadır. Ancak birinci dünya savaşındaki kayıpları dikkate alınırsa kabul edilebilir bir rakamdır. Osmanlı devletinin ömrü bazen 600 yıl bazen 700 yıl olarak verilmiştir.

Küçük yaşlarda ölen kardeşinin deniz kenarındaki mezarının çakallar tarafından açılması konu edilmekte ve bunun Atatürk’ün düşünce dünyasını çok etkilediği anlatılmaktadır. Türk kültür tarihinin hiçbir döneminde deniz kenarında mezar yapma âdetinin olmadığı unutulmuş görünmektedir.

Sonuç olarak: Yönetmenin çabasını Atatürk’ü anlatma gayreti olarak takdir etsek de yöntemi dolayısıyla filmin yanlış anlama, çarpıtma ve kitlelerin gözündeki Atatürk imajını haksız bir şekilde tahrip etme işlevi görmekten kurtulamadığını belirtmemiz gerekmektedir.

Tamamen katılıyorum...
 

HORUS

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
28 Tem 2007
Mesajlar
2,653
Tepkime puanı
27
yazının altına "Tamamen katılıyorum" yazmışsınız
o halde alıntı bu
nereden alıntı olduğunu belirtmelisiniz
 

senem sevtap

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
29 Ağu 2008
Mesajlar
331
Tepkime puanı
17
evet HORUS alıntı site ismi vermek yasak olduğu için yazmadım, atam.gov.tr 'den alıntıdır.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Selim MERCANO

👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
2 Tem 2008
Mesajlar
3,346
Tepkime puanı
96
Film olarak izlenebilir ama bir tarihi belgesel olarak kabul edemeyiz.Çünkü Bakış açısı bile yok filmde.Tarihler bakış açısına göre değişemez.Belgesel niteliğini baştan kaybetmiştir.Şahsi Reklamın, tartışma konusu yaratarak yapıldığı ortaya çıkmıştır.
Paylaşım için teşekkürler.
 

g.ecglr

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
28 Eki 2008
Mesajlar
5,633
Tepkime puanı
124
Yaş
37
Ben size katılmıyorum

Herkese günaydın arkadaşlar!!!
Kusura bakmayın ama ben bu konuda size pek katılmıyorum
Evet belgesel niteliği taşımaya bilir bunun bir çok sebebi de vardır.
Belgesel zaten sinemeda izlenmez;çünkü seyirci kaygısı çekmez!Tematik kanallarda yayınlanır.Bu bir "sinema filmi" dir.Sayın Dündar'ın dediği gibi belgesel değildir.Zaten sonra oda söyledi.Ayrıca Dündar yıllarca Atatürk ve ülkemiz için çok emek harcamış biridir; bu saatten sonra ticari kaygıya kapılıp ta onun kötülüğünü düşünecek insan değildir.Zaten ihtiyacıda yoktur!!!
Sonra dediler keşke gişe hasılatını tsk ya bağışlasaydı.Ya arkadaşlar buna gülmediniz mi siz? Tsk ' nın bir filmin gişe hasılatına ihtiyacımı var ya?
Ayrıca ben kesinlikle kutsal atamızın farklı gözle gösterildiğini düşünmüyorum.Onun alkol ve sigara bağımlılığını hepimiz biliyorduk.Hatta "siroz" dan öldü inkar edebilecek kimse var mı?Okulda öğretmediler mi bunu bize?Biz sadece ona çok saygı duyduğumuz için;gözle görünce rahatsız olmuş olabiliriz.Ama bu çok içtiği gerçeğini değiştirmeyecektir.
Diyorlarki, atamızın bu hali yüzünden; sevenleri azalır.Hayır ne alakası var.Seven;gerçekten anlayan;onun yolunda olan herkes; onu dahada iyi anlar,insan olduğunu anlar.Bir film izlemekle azalacaksa o sevgi saygı; zaten gerçekten değer vermemiştir.anlamamıştır.Bırakın anlamasınlar arkadaşlar.Lazım değiller bize!Onu sevmeyen içinde; ekmeğine yağ sürdüler diyorlar.O zaten hiiç önemli değil.Sevmeyen zaten sevmezdi ki; ne değişti?? Üç beş tane saygısız var diye; bu ülke Atatürk'ten soğutulamaz arkadaşlar siz hiç merak etmeyin.
Ayrıca saöma sapan şeyleri konuşup yazacağımıza; yıllar sonra tekrar Atamızı konuşmaya; onunla yatıp kalkmaya başlamadık mı? Bu kötü bir şey mi?Hayır, hatta bu ara çok iyi bile oldu.Ne şekilde olursa olsun atamız konuşuldu hala da konuşuluyor,ben bunun ona zarardan çok yarar getirdiğini düşünüyorum.unutturduklarını düşünenlere ibret olsun...
Ve son olarak da; yalnızlığını taktılar kafaya!!Ya arkadaşlar biz bile ufacık dertlerimizi anlatacak,paylaşacak bir arkadaş yaslanacak bir omuz bulamazken; koskoca işler yapmış,öyle yüce bir adam; nasıl anlatsın?Bİr kere güvenli değil ki?Kime nasıl güvensin?Heran; her köşeden biri çıkıp; canına kastetmek isteyebilecekken; vede herşey pamuk ipliğine bağlı ilerlerken kimseyi eş-dost edinemez insan bu bir gerçek.Yok efendim; cenazesinde kaç milyon insan varmış; göz yaşı dökmüş.İyi de öldükten sonra ne işine yarar insanın o kalabalık?5 kişi olsa nolur cenazenizde 5 milyon kişi olsa ne olur? O saatten sonra size bir yararı yokki.Zaten destekleyen zamanında desteklemiş,yanında olmuş,e vatan geri alınmış ötesi var mı?Ne eşi vardı; nede doğru düzgün dostu; ya adam vatanı uğruna sevdiği kadınla bile evlenememiş ötesi var mı ya?Şimdi kim olurda yalnız olmadığını söyler?Yapmayın arkadaşlar ya!!Duygularınızı bir kenara atın;gerçekçi olun biraz.
Şimdi bu yazıyı yazdım diye bana çok kızmış olabilirler.Hatta admin silebilir.Birde benim yazdıklarımın çevresinden bakmaya çalışın!Bakamazsanızda Varsın olsun; ben yine böyle düşünmeye ve atamı çok ama çok sevip anlamaya,gücüm yettiğince onu anlatmaya devam edeceğim.
saygılar sevgiler
 

senem sevtap

🌟Usta Tasarımcı🌟
Katılım
29 Ağu 2008
Mesajlar
331
Tepkime puanı
17
Film olarak izlenebilir ama bir tarihi belgesel olarak kabul edemeyiz.Çünkü Bakış açısı bile yok filmde.Tarihler bakış açısına göre değişemez.Belgesel niteliğini baştan kaybetmiştir.Şahsi Reklamın, tartışma konusu yaratarak yapıldığı ortaya çıkmıştır.
Paylaşım için teşekkürler.

İlgilendiğiniz için ben teşekkür ederim

''Seven;gerçekten anlayan;onun yolunda olan herkes; onu dahada iyi anlar,insan olduğunu anlar.Bir film izlemekle azalacaksa o sevgi saygı; zaten gerçekten değer vermemiştir.anlamamıştır.Bırakın anlamasınlar arkadaşlar.Lazım değiller bize!''

Bizlerin bir film izlemeyle Ata'mıza olan sevgiside azalmaz saygısıda ama ya bu filmi izleyen küçük çocuklar? Atatürk'ü nasıl tanıyacaklar? Atatürk'e olan düşünceleri ne yönde şekillenecek?
 

g.ecglr

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
28 Eki 2008
Mesajlar
5,633
Tepkime puanı
124
Yaş
37
Bizlerin bir film izlemeyle Ata'mıza olan sevgiside azalmaz saygısıda ama ya bu filmi izleyen küçük çocuklar? Atatürk'ü nasıl tanıyacaklar? Atatürk'e olan düşünceleri ne yönde şekillenecek?[/QUOTE]

Güzel tespitin için teşekkür ederim ama yukarıdada yazdığım gibi tekrar dikkatini çekerim ki;
atamızın içtiği sigara ve aldığı fazla alkol yüzünden gençecikken; daha bir çok iş yapabilecekken siroz olup öldüğünü bize "ilk okulda" öğrettiler zaten!!!!Bunda yadırganacak ne var anlamıyorum.hem Filmi izleyen ve atamızla büyüyen bir çocuk;aklı şekillenmeye başladığında bunu anlayacaktır,üzülmeyin!!!
Hepimizin bildiğini ama kabul etmek istemediğini gösterdi!Bence insanlar şunu yediremiyorlar.Bu kadar büyük işler yapan;kitleleri peşinden sürükleyen bir adam; nasıl olurda kendini öldürdüğünü bildiği halde alkole karşı bu kadar zayıf olabilir?İşte Can Dündar'ın anlatmak istediği tam olarak buydu:
O da; acısıyla tatlısıyla;zayıflıklarıyla; yetenekleriyle; iki gözü; iki eli kolu olan; bir insan.Sadece insan...
Kim ne derse desin; bunu bilmek ve gözümle görmek; beni ona daha da çok bağladı...
 

VolkanTEKiN

♫♪♪ ♫♪♪ &#9835
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
2 May 2007
Mesajlar
14,551
Tepkime puanı
112
Konudan silinen mesajlar, konu ile ilgisi olmayan konuşmaları yapan üyeler için uyarı mahiyetindir...
 

g.ecglr

Kreatif Stratejist
👑Efsanevi Grafiker👑
Katılım
28 Eki 2008
Mesajlar
5,633
Tepkime puanı
124
Yaş
37
Ellerinize sağlık sayın operatörüm....
Uyarılarınız küpe olarak takılmıştır.
Bende kendi adıma olaki yanlış anlaşılmalar olduysa herkesten özür diliyorum...
Saygılar
 

muratsen55

🌱Yeni Üye🌱
Katılım
25 Ara 2008
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
ben filmi izledim ve beğendim eleştirildiği gibi değil bence unutmayın bunca sıkıntının altından kalkmak kolay olmasa gerek ATA mızın yaptığı şeyler kolay olsaydı şimdiye kadar onun gibi birçok insan yetişirdi .
 
Üst